Dolar

34,9458

Euro

36,7075

Altın

2.981,27

Bist

10.125,46

Ahrar'uş Şam Hareketinin liderleri Timeturk'e konuştu

Suriye'de bir araya gelen İslami Ögür Şam Hareketi (Hareketu Ahrar’uş-Şam)'ın askeri, dış ilişkiler ve Şer'i bölüm başkanları ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ikinci kısmında Dış ilişkiler sorumlusu Muhammed Mustafa Absi, Suriye'deki son durumu anlattı

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-22 10:30:33

Ahrar'uş Şam Hareketinin liderleri Timeturk'e konuştu

TIMETURK / Nevzat Çiçek-Suriye

 İslami Ögür Şam Hareketi (Hareketu Ahrar’uş-Şam) Dış ilişkiler sorumlusu Muhammed Mustafa Absi Suriye'deki kararagahında Timetürk'ün sorularını cevapladı.:.



Özgür Suriye ordusu diye bir ordu çok dillendirildi. Bu ne idi? Neden AHRAR ŞAM Hareketi K kuruldu? Kuruluş amacı ve hedefleri nelerdir?
Cevap: Biz ÖSO’dan önce kurulmuş bir hareketiz. Tabi direnişin başlangıcı nefsi müdafaa amaçlı idi. Bu da bilinen bir şeydi. Düzenin ordusu barışçıl sivilleri ateş açtı. Hiçbir uyarı yapmadan, gaz bombası dahi atmadan barışçıl sivillere ateş açmaya başladı. Bu da insanları nefsi müdafaaya götürdü. Bu olaylardan sonra İslami Özgür Şam Hareketi oluşmaya başladı. Gruplar halinde ordudan ayrılan askerler, kendini savunma ihtiyacı isteyen her bireyin katılımı ile bu hareket oluştu. OSÖ bir kurum değildir. Dolayısı ile biz bu kurumu kabul etmedik ve gerçek ismimiz üzerinde kaldık.

Hareket kimlerden oluşuyor? Suriye’de başka kimler savaşıyor?
Cevap: İslami ahrar şam Hareketi; İslami Fecr hareketi, İslami Öncüler Hareketi’nden oluşmaktadır. Bu hareketin merkezi İdlib’te olup Hama ve Halep’te de bulunmaktadır. Aynı zamanda İslami Özgür Şam Hareketinin (Ahrar’uş-Şam) başka bölgelerde de gruplar halinde bulunmaktadır. Şam’daki İman Tugayı’da bizimle birliktedir. Bunların hepsi direniş cephesidir.

 Suriye İslami cephesi nedir? Kaç kguruptan ve kişiden oluşur?
Cevap: Suriye İslami Cephesi , 11 gruptan oluşan bir cephedir ve Suriye’nin her yerinde bulunmaktadır ve 20 bine yakın kişiden oluşur. İçinde insani yardım çalışması, sağlık çalışması yapanlar vardır. Toplamında İslami cephenin sayısı 25 bin kişiye ulaşmaktadır.

Bu kadar baskılara rağmen bu gruplar kısa sürede nasıl bir araya geldiler?
Halkın geneli nefsi müdafaa için ayaklandı. Aralarında dindar olan gençler, daha önce işkence ve hapis görenler, hapishane ve dışarıda tanışanlar, fikir birliğine varanlar Allah’a ve Peygamberine olan sevgilerinden dolayı bir araya geldiler. Ortak fikir, farklı şehir ve bölgelerde olsalar dahi birleşmeleri için zemin oluşturdu. Ve bu oluşum büyüyerek bu hale gelmiştir.
Hareket hangi birimlerden oluşuyor?
 10’a yakın birimimiz var.Basın Birimi, Şer’i ofis, askeri kanat , siyasi ofis, insanı yardım birimi, lojistik birimi ve güvenlik birimi. Vd..


Hareketin hedefi nelerdir?
 Hareketin çıkışı İslami bir çıkıştır. Çünkü halkmızı Müslümandır. Bu zulüm de olunca ilk hedefimiz olarak bu zalim düzeni yıkmak için harekete geçtik. Bu yapılan zulümlere karşı halkın da büyük sorumluluğu vardır. Böylece halk ile beraber harekete geçtik ve davamızı sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Bu düzen düştükten sonra da adaletli bir ülke, Allah’ın hükmü ile hükmeden bir devlet kuracağız.
Diğer guruplarla nasıl bir araya geldiniz? Ortak operasyonları nasıl yapıyorsunuz?
Arazideki coğrafi dağılım bizim birleşmemizi ve yardımlaşmamızı gerektiriyor. Biz herkesle yardımlaşıyoruz. ÖSO ile operasyonlarda yardımlaştık. Diğer birliklerle de yardımlaşıyoruz. Bir operasyon yapılacağı zaman, gruplar arasında istişare yapıldıktan sonra operasyon gerçekleştirilir. Kendi bölgelerinde operasyon düzenlemek isteyen gruplar olursa onlar engel olmuyor. Birlikte yapılan operasyonlarda bu grupların içinde bulunan kişilerden hangisinin çıkarı, hangisinin davası için ve hangisinin ganimet için savaştığını anlayabiliyoruz. Dolayısı ile yardımlaşma gittikçe bu davaya sadık insanlarla yapılmaya başlandı.
Dış ülkelerle ilişkiler nasıl? Dışarıdan yardım geliyor mu? Daha önce BM’nin yardım toplayıp Esed ordusuna gönderdiği söyleniyor. Bununla ilgili fikriniz nedir?
BM’nin gönderdiği yardımlar gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmıyor. BM resmi kanallar ile yardımları gönderiyor. Bu kurumlar, yardımları verilmesi gereken kişilere vermiyor. Bu anlamda büyük bir sıkıntı vardır. Biz ilişkimizi gerçekten içeride halka hizmet etmek isteyenlerle kurduk. Türk kardeşlerimiz de bu kapıyı bize açtılar. Türk kardeşlerimizin aracılığı ile bütün dünyaya sesleneceğimizi gördük. Türkiye bizim için başlangıç ve tek kapımızdır. Bu vesile ile ihtiyaçlarımızı ve sıkıntılarımızı anlatabiliyoruz.


Dışarıda temsilciliğiniz var mı? Örneğin Katar, Kuveyt ve Türkiye gibi yerlerde elçiliğiniz var mı?
 Henüz yok. Ama bunu özenli bir çalışma sonucu yapmamız gerekiyor.
Türkiye kamuoyunda, direnişçilerin birbirini vurduğunu, PKK ile çatışmaların olduğunu ve buna benzer durumlar ile ilgili haberler çıkıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Direnişçiler arasında çatışma yoktur. PKK ile çatışma oldu. Bu da PKK’nın Esed ile çalıştığı ortaya çıkınca oldu. Onlardan silah ve mühimmat alıp direnişçilere karşı savaştıkları anlaşılmıştı. PKK Suriye’nin kuzeyinde Kamışlı da bulunmaktadır. Türkiye’nin de bazı sınırlarına ulaşıp oralara hakim olmak istiyor. Bu da Esed düzeni ile anlaşmalı yapılan bir girişimdir. Dolayısı ile bizim PKK ile çatışmamız oldu. PKK’nın düzenle çalışması devam ettiği sürece onlarla savaşımız sürecektir.

 Bazı Kürt gruplar var. Onların size bakış açısı ve sizin onlarla olan ilişkileriniz nasıl?
Kürtlerden gerçekten Müslüman olup PKK’ya karşı olanlar var. Bu gruplar gerekirse PKK ile çatışmaya hazırdır. Onların zaafı imkanlarının kısıtlı olmasıdır. PKK’ya karış çatışmak için hazır bulunmaktadırlar. Onlar da Kürt ama ahlak ve din sahibi Kürtlerdir, onlar da bizim halkımızdandır.

Kürtler Barzani’den mi PKK’dan mı yoksa İslami gruplardan mı daha fazla etkileniyorlar?
Kürtlerin avamı Müslümanları destekliyor. Bunlar ne Barzani’yi, ne de PKK’yı desteklerler. Bazen PKK milliyetçilik yapıp Kürt halkını etkilemeye çalışıyor. Ama her şey açık olduğu için avam kürt halkı ne Barzani, ne de PKK’dan etkileniyor.
Afganistan’da olanların burada olma ihtimali var mı? Çünkü bu Türk kamuoyunda yer aldı. Direnişçiler arasında çatışma var mı? PYD ile direnişçiler arasında çatışma var mı?
Ra’s el Ayn’ da ÖSO ile PYD arasında çatışma olmuştu. Bu çatışma bazı olayların büyümesine sebep oldu. Şimdi arada bir sakinlik var. Direnişçiler arasında çatışma yoktur. Ama mutlaka arada problemler olacaktır. Bu problemler çatışmaya sebep olacak ciddi problemler değildir.
Ahrar el Şam, Suriye halkını izzetli bir halk olarak görmektedir ve bu geneli Müslüman olan halk, kendisine yakışan birçok şekilde fedakarlıklar yapmıştır. Bu fedakarlıklar sonucunda ödül olarak haklarını koryacak, dinini, namusunu koruyacak ve bu yaşamış oldukları katliamları bir daha yaşatmayacak bir devlet hak etmektedir.
Yasama Meclisi konusunda Müslaman Suriye halkının tercihinin, İslam Şeriatı olacağını umut ediyoruz. Bunun için de gereken bütün desteği vereceğiz.


Bölgeler durumuna bir göz atarsak, siyasi anlamda bölgeler nasıldır? Bir taraftan Esed ile uğraşırken diğer taraftan uğraştıkları sıkıntılar nelerdir? Açlık, yoksulluk vb.
Özgürleştirilmiş bölgelerde güvenliği sağlamak için direnişçilerden heyetler kuruldu. Aynı zamanda insanlar arasında sorunların çözülmesi için mahkemeler kuruldu. Halk arasında bir problem çıktığı zaman bu mahkemeler başvuruyorlar. Bu zor dönemde insanların ihtiyacını karşılamak için yardım kuruluşlarına başvurmaktayız.
Allah’ın yardımıyla özgürleştirilmiş bölgelerde, insanlar güvenli bir şekilde yaşıyor. Bununla birlikte yol kesen çeteler oluyor. Bunlar, mahkeme tarafından tespit edilip gereken cezaya çarptırılıyor.
Uluslar arası anlamda çağrıları nedir? Uluslar arası camiadan ne talep etmekteler?
Biz, dış devletlerden, bizim üzerimizden ambargoyu kaldırıp silah ulaşımını engellememelerini ve bu silahlarla halkımızı savunmamıza engel olmamalarını istiyoruz. Silahların bize ulaşması, bu düzenin düşmesini hızlandıracaktır. Bu düzen her halükarda düşecek. Ancak silahlar bize ulaşmazsa zaman bir uzayacaktır.
Esed’in gitmesi için bir tarih görüyor musunuz? Bununla bağlantılı, özellikle yabancı devletlerin, yani İran, Rusya ve Çin’in politikalarını nasıl görüyorsunuz?
İran, başından beri safını gizlememiştir. Bu katilin düzenini açıkça desteklemektedir. Sivil uçaklarla silah göndermiştir. Gerçekten de kendi safını belirleyip geri adım atmayacaktır. Rusya’da aynı şekilde Esed7e siyası çıkarlar için destek vermektedir. Kendisini Esed ile aynı safta tutmuştur ve Suriye halkına düşman olduğunu göstermiştir. Gerçekte düzen bitmiş ve yıkılmıştır, ömrünü uzatan İran’ın ve Rusya’nın siyası ve askeri desteğidir. Bu destek ne kadar sürerse biz de o kadar bu yolda sabit kalacağız ve inşaallah fazla uzun sürmeyecektir.
Bazıları özellikle dezenformasyon yaparak Suriye’de bir mezhep çatışmasının yaşandığını iddia ediyorlar. Böyle bir şey var mı? Eleştiri getirenlerden biri de neden muhalifler silaha sarıldılar ki sorusudur. Bu konuda neler söylemek istiyorsunuz? Bu konuda kafası karışık olan Müslümanlara ne demek istersiniz.
Bizim Suriye’deki davamız zalim ve mazlum davasıdır. İlk başta halkımız, barış için ayağa kalkmıştır. Hatta Beşşar Esed bile bunu itiraf etmiştir.
Bu ayaklanma gerçek kurşunlarla karşılık görmüştür. İnsanlarda kendilerini savunacak güçleri yoktur. Esed ordusu mahalle ve köylere vahşice saldırı düzenlemeye başladı. Çocuk, kadın, genç demeden masum insanları katlettiler. Keskin nişancılar, yaşı ne olursa olsun yoldan geçeni vuruyordu. Dolayısı ile bizim savaşımız mezheb savaşı değil, zalim ve mazlum savaşıdır. Zalimin safında duran sunni de olsa, biz onunla savaşırız. Halkımıza karşı aynı safta savaşanları alevi-sunni diye ayırmıyoruz.
Dışarıdaki kardeşlerimizden bilmelerini isteriz ki bizim davamız; zalim bir hakime, koltuktan başka bir şey düşünmeyen, halkının isteklerini önemsemeyen bir zalime karşıdır.

Hama’da tüm halk ayakladı. Aynı şekilde Deyrizoor ve Hums’ta ayaklandı. Düzen ise sivil halka karşılık ateşle cevap verdi. Dışarıdaki kardeşlerimizin yaşadığı özgürlük, kendileri için hiçbir şeye mal olmamıştır. Ama bizim özgürlüğümüz hiçbir halkın kaldıramayacağı acılara mal oldu.

Biz Türkiye’yi, Suriye halkının nefes aldığı ciğer olarak görüyoruz. Tüm Türk halkına ve Türk Hükümetine bu davada koymuş olduğu tavırlarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz ve umuyoruz ki bu tavırları değişmez. Biz ve Türkler, faşist bir düzene karşı aynı hendekteyiz. Biz Türk hükümetinden ve Türk kurumlarından insanı yardımlarını gördük. Biz ve bütün kardeşlerimiz bu gerçeği itiraf etmekteyiz. Allah hepsinde razı olsun ve her iki halk için iyi gelecek temenni ediyoruz.
Batı istese Suriye’deki kanı durdurur ama neden durdurmuyor?” sorusuna nasıl cevap veriyorsunuz? Tunus ve Mısır örneğinde olduğu gibi birileri sanki devrimi geri getirmek istiyor. Onlara yaklaşımınız nasıl?
Özgürlüğü iddia eden ülkeler için çok şaşırtıcı, garip ve ahlaksız bir tavırdır. Çok açık ki onların tavır koymasında bir çıkarları yoktur. Maddi bir çıkarları yoktur. Maddi bir çıkarları olmadığı için umursamıyorlar. Onların önerileri boş ve önemsizdir. Suriye’deki olay, onların niyetlerini açığa çıkarmış ve onları tüm dünyaya rezil etmiştir. Aynı zamanda onlar, Yahudi dostlarından çekindikleri için ve Esed’ in düzeni de Yahudi himayesinde olduğu için müdahil olmaktan çekindiler. Sanırım başlıca sebepler bunlar. Allah her şeyin daha iyisini bilir.

Tunus’daki ve Mısır’daki karışıklıkları nasıl görüyorsunuz? Kendi açınızdan bir özeleştiri oluşturuyorlar mı?

--Tunus’daki düzenin hızlıca düşmesi, oradaki kötü niyetli insanların devreye girmesini sağlamıştır ve bunlar niyetleri doğrultusunda çalışmaya başlamıştır. Olayların sebebi budur ama bunlar azınlıktadır.

Mısır’da seçimler çok şeffaf bir şekilde yapılmış ve şimdiki başkanları seçimleri kazanmıştı. Halkın buna saygı duyması gerekiyordu ama halk bunu yapmadı. Bu da kötü niyetli insanlardan kaynaklanmaktadır. Bunlar azınlıktır ve bunları büyük gösteren medyadır. Anayasa bile seçim ile kabul etti ama kötü niyetli kimseler, hayatın normale dönmesini istemedikleri için bu olaylara sebep oluyorlar.

Allah hepinizden razı olsun.

Haber Ara