Filistin kamplarının Melek'i
Filistin Kurtuluş Örgütü kurucularından olan kayınpederinin desteğiyle Lübnan’daki Filistin kamplarında çalışmaya başlayan Melek El Simer, “Unite Lebanon Youth Project” girişimiyle gençlere burs buluyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-21 08:41:01
Melek El Nimer, 32 yıldır Filistinli eşiyle birlikte Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşayan bir Türk. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) kurucularından olan kayınpederi Rifat El Nimer’in desteğiyle girdiği hayır işlerini 20 senede çok ileri bir noktaya getirmiş.
Bugün Lübnan’daki kamplarda yaşayan Filistinli gençlere içeride ve dışarıda burs bularak okutan “Unite Lebanon Youth Project”in başında. Dışarıya kapalılığı ile bilinen Filistinlilerin kaldığı kamplarının içinde ofis açmayı başaran Melek El Nimer’in kurduğu dernek, dünyanın çeşitli üniversitelerinde 240 Filistinli genci tam burslu olarak okutuyor.
Türkiye’de sadece 8 öğrencisi var; Yeditepe Üniversitesi’nde 3, Koç Üniversitesi’nde 2, Bilgi, İnönü ve Gaziantep Üniversitelerinde 1’er tane. Nimer, Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelerden ise toplam 50 burs toplamayı başarmış. Melek El Nimer, “Karar verecek kimselere daha ulaşamadım. Türkiye’de 160 üniversite var. Düşünsenize hepsi bir tane burs verse 160 öğrenci eder” diyor.
Millet birbirini yiyordu
“Burası o kadar bize benzeyen bir yer ki hiçbir zaman kendimi yabancı gibi hissetmedim. Rami’nin ailesi çok iyi karşıladı beni. Onun için de çok çabuk uyum sağladım. Ama 1990’a kadar sosyal hayat sizin bildiğiniz bir sosyal hayat gibi değildi. Akşam sağa sola gidilmiyordu. Sokağa çıkma yasağı vardı. Bazen eşe dosta gideceksek akşam dokuza kadar gidiyorduk, sonra sabah 5’e kadar orada kalınıyordu. Böyle bir acayip hayat da vardı. Üç sokak ötede millet birbirini yiyordu, biz hiçbir şey yokmuş gibi hayatımıza devam ediyorduk. O kadar uzun zaman o kadar acayip şeyler yaşadık ve hep her şey normalmiş gibi davrandık. Bu da normal değil. Bunların heralde bizde çok büyük kalıntıları vardır.”
Amerikalı’ya yaptırmazlar
“Amerikalı olsaydım belki gizli bir gündemim var sanabilirlerdi. Hem Türk, hem Müslüman olduğum için çok daha ılımlı bir gözle bakıyorlar. Siz şimdi buraya taşınsanız yarın kamplarda çalışmak isteseniz, çok rahat iş yapamazsınız. Yaptırmazlar. Benim avantajım elbette arkamda kayınpederimin (Rifat El Nimer) isminin olmasıydı.”
Filistinli için kimse bir şey yapmıyor
“Lübnanlılara sorsanız ‘Biz aslında Filistinlileri çok seviyoruz. Birbirimizle hiç sorunumuz yok. Başkalar ortalığı karıştırıyor’ diyor. Ama aslında Lübnanlıların büyük bir bölümü iç savaşın bütün kabahatini Filistinlilerin üzerine atıyor. Mantra gibi herkesin ağzında Filistinliler. Ancak herkes kullanıyor onları. Eğer Filistin problemi olmasaydı, Hizbullah olur muydu? Filistinliler onların varlık sebebi. Ama bugüne kadar Filistinliler için ne yapmışlar sormak lazım.”
“Ben burada aslında girdiğim sosyal çevrelerde, bir sürü yerde çenemi tutmak durumundayım. Çoğu zaman Güney Afrika’dan daha ırkçı Lübnan’dakiler. Çok ünlü aşçı olan arkadaşımız buraya taşınırken Etiyopyalı eşine ancak hizmetçi vizesi alabildik. Kadıncağız geldikten sonra da sokakta hep hizmetçi muamelesi gördü. Dayanamayıp gittiler buradan sonunda. Eşim Rami bir bankanın başında. Neredeyse burada doğmuş sayılır. Beş yaşında gelmiş. Lübnan vatandaşı da olduk hepimiz 10 yıl önce. Ama hâlâ her gün Filistinli olduğunu hissettiriyorlar ona burada.”
EŞİ RAMİ OSMANLI HAYRANI
Eşi Rami El Nimer, Lübnan’daki First National Bank’in başında. Tam bir Osmanlı hayranı olan Rami El Nimer’in hem Lübnan’da hem de dünyanın dört yanında Osmanlı eserleri topluyor. Kendisi Osmanlı hayranı ancak Atatürk hayranı eşine nazire yapmak için bir Atatürk portesini çerçeveletip yatak odalarına asmış.
455 bin mülteci
Birleşmiş Milletler Örgütü UNRWA’nın verilerine göre Lübnan’da toplam 455 bin kayıtlı Filistinli mülteci var. Bunlardan yüzde 53’ü Lübnan’ın içindeki 12 kampta yaşıyor. 1982’deki Lübnan İç Savaşı’na kadar 15 kamp vardı. Ancak Nebatiye, Dikvaneh ve Cisr-el Basra kampları savaş sırasında yıkıldı. Kuzeydeki Nahr el-Bared Kampı ise 2007’de radikal İslamcı Fetih El İslam grubuna mensup silahlı kişilerin saklandığı gerekçesiyle Lübnan ordusu tarafından vuruldu.
Tamamen yıkılan Nahr el-Bared halen yeniden inşa sürecinde. Melek El Nimer’in başında bulunduğu yardım kuruluşu da, Nahr el-Bared’de bir ofis açtı. Melek El Nimer’in bir diğer ofisi de Beyrut’un Hizbullah bölgesi Dahliya yakınlarındaki Burc El Barajneh’de.
LÜBNAN’IN FULBRIGHT’I
Melek El Nimer, eşi Rami ile Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite okumak için İsviçre’de tanışıyor. Üniversitenin ardından evleniyorlar. İki yıl New York’ta yaşadıktan sonra 1981’de Beyrut’a taşınıyorlar. Melek El Nimer, eşiyle tanışana kadar ne Filistin davasına, ne de Ortadoğu siyasetine dair hiçbir fikri yok. Ancak Lübnan’a taşınana kadar geçen 5 senede öğrenmesi gereken ne varsa öğrenmiş.
İlk çocuğu olan Nur’un doğumundan kısa süre sonra eşinin ailesinin bankasında çalışmaya başlıyor. O banka çok daha büyük bir bankayla birleşince işi bırakıyor. Kendisini Lübnan’daki Filistinlilerin kamplarına ilk götüren kayınpederi Rifat Bey oluyor. Onun desteği sayesinde kamplardaki Filistin cemaatinin güvenini kazanıyor.
Bugün adeta kampların Fulbright’ı. Kendisine ilham veren Fulbright bursunun yaratıcısı meşhur Harriet Fulbright ile geçen yıl Arlington’a giderek tanışmış. 80 yaşındaki Harriet Fulbright’ı anlatırken, “Onun da telefon ve tabletlerinin kılıfları benimkiler gibi kırmızıydı” diye not düşüyor. (Hürriyet Avrupa)
SON VİDEO HABER
Haber Ara