Sibel Eraslan'dan 28 Şubat romanı
İslami kesimin önemli kalemlerinden Sibel Eraslan, 28 Şubat dönemini anlattığı yeni kitabında kendi yaşadıklarının yanısıra 'kız kardeşlerim' dediği dostlarının acılarını da anlatıyor. Eraslan, kitabını anlattı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-17 18:58:22
Sibel Eraslan, hukuk okudu. Başörtülü diye avukatlık yapamadı. Otobüsten indirildiği, hastaneyealınmadığı oldu. Sınav kâğıtları 't' harfiyle işaretlendi. 'T' türbanlı demekti. Eraslan, son kitabında 28 Şubat'ın romanını yazdı. Eraslan, romanı Saklı Kitap'la Ashab-ı Kehf'in uyanışı gibi geçmişle yüzleşiyor.
İşte yazarın ağzından o günler:
KÜRT, ALEVİ, ERMENİ OLSAYDIK
Devletin genel bir refleksi, ana akım siyasetin uluslaştırma projesinin bir bakış açısı var. Biz buna uymadık. Mesela bir Kürt, Kürt olduğu için üniversiteye alınmasaydı veya bir Alevi, Ermeni alınmasaydı; kıyamet kopardı dünyada. Ama bana 'İslami inancın dolayısıyla başını örtmüşsün. Seni üniversiteye almıyoruz' dendi ve hiç kimseden 'tık' çıkmadı. Oysa bütün insanların karşı çıkması lazımdı. 'Elimizi en kolay kadınlara uzatabiliriz' dediler. Çok sabırlı bir şeyle karşılaştılar. Devam ettik, kendimize başka yollar kurduk. Ben yazı yolunu tercih ettim, harflere yaslandım. Kitaptaki Seher Yusuf gerçektir. Kenan Evren'e mektup yazıp yasakların haksız olduğunu anlatmıştı. Meslekten atıldı, hapse girdi, kanser oldu ve hayatını kaybetti. Çok arkadaşımı kaybettim, hastanelerde bıraktım.
ÖNCE SOLCULARA
Bizim hayal kurmamıza bile fırsat vermediler. Onlar kalın duvarlarla insanları birbirlerinden ayırdılar ama hayat durmadı. 28 Şubat param parça, un ufak edemedi. Bu ülkenin çocuklarına, 'Size yer yok' dendi. Bizden öncekilere de bunlar oldu. Öncekiler sol görüşlüydü. Niye çocuklarına bu kadar hoyrat davranılıyor, bilmiyorum.
GELECEĞİNİ YAKMA!
İkna odaları 1997'de başladı. 'Geleceğini yakma, devam et okumaya' dediler. Ailesi, annesiyle ilgili ayrıntılı, aşağılayıcı sorular sordular. Hem kurtarılması gereken bir kurban hem de tehlikeli bir militandık. Zararımız bloke edilmeliydi. Bunu sadece ikna odasındaki hocalar yapmıyordu, medya da devlet adamları da yapıyordu.
MEDİNE'YE YERLEŞİRİM
Şimdi çok daha demokratik bir ortam var. Başörtülü avukat arkadaşlarımızın çoğu duruşmalara katılıyor. Ben mezun olalı 25 yıl olmuş. Ne kadar yaşlandığımı gördüm. Başörtülü avukatlara yasak kalktığında sabaha kadar uyuyamadım. Peki, neden 25 yıl beklettiniz? O gün belim büküldü. Gerçek yaşıma döndüm. Meğer o yasaklar beni genç tutmuş. Artık burada işim bitti, dedim. Yolculuk yapmalıyım. 25 yıldır kürek mahkûmu gibi durmuşum. Medine'ye gidebilirim.
BAŞÖRTÜSÜZ DOSTLAR
28 Şubat bir kadın korkusuydu. İslami simgeleri taşıyan kadınlara dair bir ürpertiydi. Başı örtülü olmadığı halde bize destek olan arkadaşlarımız vardı. Kitaptaki Belkıs, onları simgeliyor. Kız kardeşliğimizden başka başımızı sokacak yerimiz yoktu. Saklı Kitap, arkadaşlığın kitabı.
HASTANELERE ALINMADIK
Onur kırıklığı çok büyük bir iz bırakıyor. Mesela başörtülü olduğunuz için otobüsten indiriliyorsunuz. Ben bunu yaşadım. 1990'da arkadaşım kucağımda bayıldı. Sırtımda götürdüğüm üniversitenin hastanesine almadılar bizi. 2002'de yaşlı teyze Medine Bircan vefat ettikten sonra da oradaydım. Sağlık karnesindeki fotoğrafı başörtülü olduğu için diyaliz merkezine alınmamıştı. Büyük öğrenci olayları çıkmıştı. Rektörle, dekanla konuştuk. Karşımızdaki öğretim üyelerinin çok üzgün olduklarını görmek çarpıcıydı.
SINAV KÂĞIDINA 'T' İŞARETİ
Bizim zamanımızda sınav kâğıtlarını teslim ettiğimizde tesettür ya da türbanlının 'T'sini yazıp kırmızı yuvarlak içine alıyorlardı. Hoca bu işarete göre değerlendirecekti herhalde. Sonra sırasıyla ihtar, kademeler halinde disiplin cezaları veriliyordu. En son da okuldan uzaklaştırma. Arkadaşlarımın bir kısmı gitti, bir kısmı peruk takarak devam etti. Benim gibi kalanlar ya hukuki mücadele ya da hayatlarına yeni bir yön verdiler.
'SUS OL' DEDİLER
Bu, başörtüsü meselesi 28 Şubat'a has bir çıkıntı değil. Baskılarla, imha edişlerle yürüdüğümüz bir tarihi şerit var. 1940'ları yaşayan farklı kadınlar, farklı hissettiler baskıyı, sansürü. Hani parmağı dudağa götürüp 'sus ol!' derler ya, öyle sus olmuşlardı.
KİTABIN KÜNYESİ
Kitabın Adı: Saklı Kitap
Yazarı: Sibel Eraslan,
Yayınevi: Timaş Yayınları
Türü: Roman
Barkod: 9786050808124
Sayfa Sayısı: 192
Basım Tarihi: Şubat 2013
TANITIM BÜLTENİNDEN
"Niçin böylesin sen?" "Çünkü insanım..." "Bu direnci nereden alıyorsun?" "İçimdeki saklı kitaptan ve ruhumun gezindiği yerlerden..." Fişler, kayıtlar, tutulmuş notlar, yuvarlak içine alınmış "T" harfiyle damgalanmış, kabarık dosyalara istif edilmiş hayatlar... Oysa hepsinin bir ismi vardı bugüne kadar. Hayır, bu odada hiçbirinin ismi yok; hepsi "T"den ibaret... Srry, Shrysf, Mhdvrn, Mcd, Glstn, Dry, Blks... "Kesik Saçlı Kızlar Çetesi"... Ashab-ı Kehf'i bugüne bağlayan bir ipti onların hikâyesi. Bir de Kıtmir'leri vardı. Kıtmir nasıl sadıksa mağara arkadaşlarına o da öyle sadakatle sakladı hepsinin ismini. Çünkü hayatı sıcak bir mayıs öğleden sonrası okudukları Kehf Suresi'yle değişmişti. Kıtmir'di artık o. Onları bir daha hiç bırakamayacağını ta içinde hissetmişti. Sibel Eraslan, 28 Şubat'la savrulan, yerinden koparılan, sürekli kendilerini izleyen bir gözle, "Tepegöz"le yaşatılan bir neslin romanını yazdı. Onlar direnci, direnişi, masumiyeti, nezaketi, safiyeti taşıyan birer ırmaktı. Çünkü onlar içlerindeki "saklı kitabı" her şeye rağmen koruyanlardı... (hürriyet - haber 7)
SON VİDEO HABER
Haber Ara