Gerçekler bile anti-semitizm sayılıyor
İngiltere’nin önde gelen siyasi karikatüristlerinden Gerald Scarfe, Yahudi asıllı medya patronu Rupert Murdoch’un sahip olduğu Sunday Times gazetesinde İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Filistinlilerin vücutlarının ve uzuvlarının sıkıştığı tuğla bir duvarı kanla örerken çizerek karikatürün altına da, “İsrail seçimleri. Barışı çimentolamak sürecek mi?” diye yazdı. Netanyahu’ya yönelik siyasi bir eleştiriden öte hiçbir şekilde hakaret ve aşağılama içermeyen bu karikatür bile Yahudi karşıtlığı damgasını yemekten kurtulamadı. Adeta gerçeklerin ikrarına bile tahammül gösterilemedi.
Sunday Tımes’tan özür üzerine özür
SIRADAN bir siyasi hiciv barındıran karikatüre bile tahammül edemeyen Yahudilerin Basın Şikayetleri Komisyonu’na başvurması üzerine medya patronu Murdoch, alelacele Twitter’dan özür mesajı yayınladı. Scarfe’ın Sunday Times’ın düşüncelerini yansıtmadığını söyleyen Murdoch, “Bu kaba ve hakaret içeren karikatür nedeniyle büyük bir özür borçluyuz” derken, gazetenin editörü de Yahudi soykırımı kurbanlarının anıldığı günlerde böyle bir karikatürün basılmasından rahatsız olduklarını söyledi.
Müslümana hakaret serbest
İslam Peygamberi’ne (S.A.V) yönelik hakaretler, Danimarka’da çizilen karikatürlerle başladı. Ardından hakaret içerikli ‘Müslümanların Masumiyeti’ filmi yayınlandı. Son olarak Charlie Hebdo dergisi benzer bir karikatür rezaletine imza attı. Müslümanların Peygamberine yönelik hakaret girişimlerine sessiz kalarak hoşgörü gösteren Batı, “ifade özgürlüğü” ve “demokrasi” klişelerinin ardına saklanmıştı. Yahudi Soykırımı gibi tartışmalı bir konuyu bile çıkardıkları yasalarla “tartışılamaz” hale getiren Avrupa, söz konusu İslamiyet olunca, her zamanki gibi gerçek yüzünü ortaya sermiş oldu.
İngiltere’nin önde gelen siyasi karikatüristlerinden Gerald Scarfe, Yahudi asıllı medya patronu Rupert Murdoch’un sahip olduğu Sunday Times gazetesinde İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Filistinlilerin vücutlarının ve uzuvlarının sıkıştığı tuğla bir duvarı kanla örerken çizerek karikatürün altına da “İsrail seçimleri. Barışı çimentolamak sürecek mi?” diye yazdı.
Netanyahu’ya yönelik siyasi bir eleştiriden öte hiçbir şekilde hakaret ve aşağılama içermeyen bu karikatür bile Yahudi karşıtlığı damgasını yemekten kurtulamadı. Adeta gerçeklerin ikrarına bile tahammül edemeyen Yahudilerin baskısı Avrupa’daki çifte standardı bir kez daha gözler önüne serdi.
Gazeteden özür üzerine özür
Karikatürün ardından harekete geçen Yahudi lobisi, sindirme ve karalama kampanyası başlattı. Sıradan bir siyasi hiciv barındıran karikatüre bile tahammül edemeyen Yahudilerin Basın Şikayetleri Komisyonu’na başvurması üzerine medya patronu Murdoch, alelacele Twitter’dan özür mesajı yayınladı. Scarfe’ın Sunday Times’ın düşüncelerini yansıtmadığını söyleyen Murdoch, “Bu kaba ve hakaret içeren karikatür nedeniyle büyük bir özür borçluyuz” derken, gazetenin editörü de Yahudi soykırımı kurbanlarının anıldığı günlerde böyle bir karikatürün basılmasından rahatsız olduklarını söyledi.
Bilinçli olarak başlatılan hakaret kampanyası
Yahudiler için adeta bütün yetkili kuruluşlar seferber olurken, iş Müslümanlara yapılan hakaretlere gelince kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Avrupa’da İslam Peygamberine yönelik bilinçli olarak başlatılan çirkin kampanyalar hala sıcaklığını koruyor. İslam Peygamberine (S.A.V.) yönelik hakaretler, önce Danimarka’daki karikatür rezaletiyle başladı.
Müslümanlara hakarete ifade özgürlüğü kılıfı
Ardından hakaret içerikli ‘Müslümanların Masumiyeti’ filmi yayınlandı. Son olarak Fransız Charlie Hebdo dergisi benzer bir karikatür rezaletlerine imza attı. Müslümanlardan gelen tepki üzerine derginin editörü önce Müslümanların büyük tepkisine yol açan filme destek çıkarak ‘’Muhammed’in resmini çizip çizmeme gibi bir soruyu kendimize yöneltirsek bunun devamı Müslümanları tanıyan bir karikatür yayınlayabilir miyiz olur. Sonuç olarak hiçbir şeyi temsil edemez oluruz’’ diyerek savunma yaptı.
Derginin Genel Yayın Yönetmeni S. Charbonnier, de “ Üç aptal, tartışmalı bir filme karşı Paris’te İslam adına gösteri yaptı diye önlerinde diz çökecek değiliz” açıklamasıyla yaptıkları rezilliğe bir de hakaretlerini ekledi. Müslümanların kutsallarına yönelik aşağılama ve hakaret girişimlerine karşı sessiz kalan ve neredeyse hoşgörü gösteren Batı, Müslümanlara yönelik hakarete “ifade özgürlüğü” ve “demokrasi” adı altında müsamaha gösteriyor
