Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

İsmet Özel: Tıklama beni, gıdıklanıyorum

İsmet Özel, İstiklal Marşı Derneği'nin sitesinde 'Küfrün ihsanı olmaz' başlığıyla çok farklı bir yazı kaleme aldı

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-26 20:27:00

İsmet Özel: Tıklama beni, gıdıklanıyorum
İsmet Özzel'in söz konusu yazısı:

İnsan hayatında kapitalizmin ve sosyalizmin tuttuğu yer Yahudi milletinin müktesebatından ibaret değildir. Bu kaziyeye işaret olsun diye kitabımın adını “Of Not Being A Jew” koydum.

İki beyit:

“Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde”

Bakılan şeyin lâftan ibaret olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz.

“Marifet iltifata tâbidir
Müşterisiz meta zayidir”

Küfre yaltaklanma etkinliklerini marifet diye yutturanların Türkiyesinde yaşıyoruz.

Müslüman demek meşguliyetiyle ihya olan veya ihya olmayacağı şeyle meşgul olmayan insan demektir. Bu meyanda, Müslüman olarak sizin, büyük bir sanat eseri ile yüzyüze gelmeniz, büyük bir sanatçıdan haberdar olmanız anlamına gelir. Ne mühim olanın sanat eseri olduğu ve fakat sanatçının ihmal edilebileceği iddia edilebilir ve ne de sanatçının erişilmez bir üstünlüğe erdiği ve fakat onun eserlerinde büyüklüğünün fark edilmediği söylenebilir. Bu durum siyasette aynıyla yaşanır: Devletteki büyüklük devlet adamının yüklenmiş olduğu kıymetle kenetli kalır. Tayin edici olan kıymeti neyin doğurduğu, kıymet bilme hasletinin nerede yuvalandığı, devlet adamının milletin nesi olduğudur.

Bu hükümler muvacehesinde kim olduğumu, ne yaptığımı genç yaşımdan itibaren biliyorum. Şiirle kendimi keşfe çıktım. Ben yalnızca, hayretle karşılanan, kimilerinde kısmen müspet ve fakat bilhassa menfi yankı uyandıran “Partizan”, “Amentü”, “Savaş Bitti” şiirlerinin mübdii olmakla kalmadım, yani ömrümü onların doğmasına imkân veren hareketlerimle şekillendirmekle kalmadım; bizzat ve sadece ve yalnızca gerek görüşümün uzantısı uyarınca “Erbakan’ın Bursları”, “Bize Yüzde Altı Derler”, “Herkes Yerini Alsın”, “Sivas Göklerinde Sırp Tayyareleri Uçacak mı?” serlevhalı yazıları kaleme alarak istikamet arayışı içinde bir Türkiye’nin kabız ruhlularının hayretini mucip dikkat çekici bir mevkie yerleştim. Kuruldum da denilebilir. Tıpkı şiirlerim gibi bu zikrettiğim düzyazılarım da kimilerinde kısmen müspet ve fakat bilhassa menfi yankı uyandırdı. Şiirlerim ve yazılarımın arkasında yatan hayat hikâyeleri anlatılacak olsa herbiri birer kitap hacmine ulaşır. Yazı hayatım olarak bildiğimin hepsi bu. Bundan ötesi ve bundan berisi “edebiyat” ve “sanat” denilemeyecek bir şey. Dünya hesabına da, Türkiye hesabına da geçen yarım asrı azımsamayalım. Zaman içinde dirice, dirilikle uyanan her yankı sönümlenerek kiminde bir naz uykusuna, kiminde bir cenabet uykusuna dönüştü, dikkatler kendilerine seviyelerine münasip muhtelif yeni çekim alanları buldu. Azıcıktır şiirlerim ve yazılarımla ne yaptığımı benden başka bilenlerin adedi. Aynaya baktığı zaman kendi yüzüne tükürmeyecek kaldıysa, parmakla sayılacak kadar az kaldı.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN

Haber Ara