Dolar

34,8759

Euro

36,7527

Altın

3.039,68

Bist

10.139,61

'Sulhta hayır vardır' dediler

Sivil Dayanışma Platformu'nun organizasyonuyla İstanbul'da bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri, Kürt sorunu ve İmralı görüşmelerini masaya yatırdı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-25 14:20:47

'Sulhta hayır vardır' dediler

TIMETURK / Tuğçe Çirağ

İslami Kanaat önderleri bir araya gelerek Kürt sorunu ve İmralı görüşmeleri hakkında görüşlerini deklare ettiler. Toplantıya katlan Abdurahman Dilipak, Irkçı, şoven, ulusalcı davranışlardan vazgeçilmesi ve suçumuzu kabul etmemiz gerektiği ifadelerini kullandı.

Sivil Dayanışma Platformu'nun organizasyonuyla İstanbul'da bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri, Kürt sorunu ve İmralı görüşmelerini masaya yatırdı. Kanaat önderleri, "Barış, İslam temelleri üzerinde kurulmalıdır. Bu şekilde kalıcı barış sağlanmış olur." görüşünde birleşti.

Fatih'te gerçekleştirilen toplantıda Kürt sorununda gelişen barış sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulunuldu. Kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katıldığı toplantıda, Kürt sorunu ve İmralı görüşmeleri ele alındı.

Hazırlanan ortak metni Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan okudu.

Bildiride, "Yeni bir çağın arifesindeyiz. Küreselleşme ile beraber ulus devlet siyasetleri yolunda gitmiyor. Bu siyasete bağlı uluslararası ilişkiler, adalet paylaşımı, insan hakları ve özgürlükler pratiği, mülkiyet dağılımı ve eşitlik anlayışı artık büyük bir kriz içindedir. Dünyanın yeniden şekillenmeye başladığı bir tarihsel dönemde ülkemiz açısından da çok önemli değişim ve karar süreçleriyle yüz yüzeyiz. Türkiye sorunlarıyla yüzleşiyor, kabuğunu kırmaya çalışıyor. Tarihinden ve coğrafyasından kaynaklanan değerinin farkına varıyor ve yeni bir vizyon geliştiriyor. Ülkemizin arzulanan seviyeye yükselebilmesi, küresel bir aktör olabilmesi ve güç dengelerini kendi lehine çevirebilmesi için yapısal sorunlarını aşması, yüklerinden kurtulması ve istikrara kavuşması gerekiyor. Eşitlik, özgürlük ve adalet gibi bütün bireylerin ve toplumsal kesimlerin kabullenebileceği değerler etrafında yeni bir bakış açısı oluşturulmalıdır. Bu çerçevede başlatılan görüşme sürecinin önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü provokasyonlara karşın, bu sürecin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Artık milletimizin bir can kaybına bile tahammülü kalmamıştır. Müslüman milletimizin etnik temelli, mezhep temelli, ideolojik temelli ayrıştırmalara tahammülü yoktur." görüşü dile getirildi.

Sorunların İslam kardeşliğiyle aşılabileceğine dikkat çeken Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Necati Ceylan, "Yaklaşık 100-150 yıldır devam eden problemler dışarıdan ithal edilmiştir. Bu sorunların çözümü İslam kardeşliğiyle olacaktır. Çözümü istemeyen kesimlere İslam kardeşliği dediğimizde rahatsız oluyorlar." dedi. Ceylan, çözüm için İmralı görüşmelerini olumlu bulduklarını belirterek, Kürt sorunu çözülmeden büyük devlet olunamayacağını sözlerine ekledi.

Irkçı, şoven, ulusalcı davranışlardan vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Gazeteci Yazar Abdurahman Dilipak da, "Doğduğumuz zamanı ve toprağı biz seçmedik. Sınırın diğer tarafındaki kardeşlerimizin sorunları da bizim sorunlarımız. Bu sorunlar birbirini destekleyen sorunlar. Onlarla da ilgilenmeliyiz." ifadelerini kullandı.



Dilipak: Birileri biz istemesek de bizim adımıza suç işledi

Barış ve adaletin olmadığı toplumlarda özgürlüğün güvence altında olamayacağını söyleyen Dilipak, " Yaptığımız çözüm diğe toplumlar tarafından kullanılmalı ve örnek olmalı, Hz Yusuf nasıl kendisini kuyuya atan kardeşlerini affederken "Geçmişte olan geçmişte kaldı" dediyse biz de böyle yapacağız." dedi.

Dilipak: "Toplum olarak önce suçumuzu kabul etmemiz gerekir birileri biz istemesek de bizim adımıza suç işledi. Peygamberimizin ahlağını ahlak edinmedikçe toplum olarak olgunlaşamayız" ifadelerimi kullandı.

Ensar Vakfı Başkanı Cenk Dilberoğlu ise, Türkiye'nin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına aynı huzur ve barışın yaşanması için atılacak her türlü adımı desteklediklerini vurguladı. Atılan adımların sonuçsuz kalmasını istemediğini belirten Dilberoğlu, "Gelişmeler toplumun tüm kesimleri tarafından desteklenmeli." dedi.

Kürt sorununun yeni bir toplumsal sözleşmeyle kalıcı bir hukuka bağlanacağına inandığını ifade eden Anadolu Platformu Başkanı Turgay Aydemir de, "Tüm kesimlerin sorunlarını çözebileceğimizi düşünüyorum. Başlatılan bu süreci tüm çalışmalarını destekliyoruz. Çözümün değerlerimiz ekseninde ilerlemesini arzuluyoruz." şeklinde konuştu.

Kaya: Bu acıların sonlandırılması gerek

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, ülkede çok acıların yaşandığına vurgu yaparak, ''Bu acıların sonlandırılması gerek. Kirli sayfaların kapanması için iyi bir gelişme . Bu defter çok kirli. İnsanlar kirlilikler karşısında çok mücadele verdi. Bu ülkede sadece farklı etnik kökendeki insanlar Kürtler vs. zulüm görmedi. Türk kökenli insanlar da zulmedildi. Bu olayları ortaya çıkaran mantığı sorgulamak gerek. Ulus milliyetçiliği sorgulamak gerek. Hükümeti bu anlamda destekliyoruz. Başbakan Kürt sorunu bitmiştir diyor ama okullarda hala ‘Ne mutlu Türküm diyene’ gibi bir ırkçı söylem devam ediyor. Ulusçuluğun, Milliyetçiliğin kökünün kazınması gerek. Türk devleti mantığıyla, Kürt devleti mantığıyla değil İslami kimliğimizle çözüm mümkün olur.'' diye konuştu.




Kayan: Irkçı söylemlerle ümmet sözcüğünün içi boşaltılmıştır

İlahiyatçı Ramazan Kayan ise ''Bildiriyi destekliyoruz ancak sivil iradenin ortaya koyulması daha ciddiyet arz ediyor. Yıpranmış kardeşliğin yeniden içinin doldurulması gerek. Irkçı söylemlerle ümmet sözcüğünün içi boşaltılmıştır, içini doldurma kapsamında üzerimize düşen neyse bunun bilincinde olmalıyız. Seküler dil yerine adil, İslami bir dil gerekmektedir. Kötülük, münker, şer asına ne varsa buna karşı savaşmamız gerekiyor. Haktan yana olanların vahdeti, küresel anlamda daha önem arz ediyor. Destekliyoruz. Aktif bir rol almamız gerektiğine inanıyorum.'' İfadelerini kullandı.

Toplantıya bir çok sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Sivil Dayanışma Platformu'nun yayınladıkları bildiri metni

Değerli Basın Mensupları;

İnsanlık, büyük bir gün dönümünden geçmektedir. Yeni bir çağın arifesindeyiz. Küreselleşme ile beraber ulus devlet siyasetleri yolunda gitmiyor. Bu siyasete bağlı uluslar arası ilişkiler, adalet paylaşımı, insan hakları ve özgürlükler pratiği, mülkiyet dağılımı ve eşitlik anlayışı artık büyük bir kriz içinde bulunmaktadır. Bu krizin doğurduğu çatışmalar, savaşlar, tahakkümler, eşitsizlikler ve kaosların aşılabilmesi için yeni arayışlar ortaya çıkmaktadır. Yeni siyaset biçimleri, yeni değerler ve yeniden yapılanma ihtiyacı bütün küremizde hissedilmektedir.

Dünyanın yeniden şekillenmeye başladığı bir tarihsel dönemde; ülkemiz açısından da çok önemli değişim ve karar süreçleriyle yüz yüzeyiz. Türkiye sorunlarıyla yüzleşiyor, kabuğunu kırmaya çalışıyor, tarihinden ve coğrafyasından kaynaklanan değerinin farkına varıyor ve yeni bir vizyon geliştiriyor. Ülkemiz için her geçen gün yeni fırsatlar doğuyor. Ama bir yandan da ayağımıza dolaşan ve sistemden kaynaklanan yapısal engeller var. Ülkemizin arzulanan seviyeye yükselebilmesi, küresel bir aktör olabilmesi ve güç dengelerini kendi lehine çevirebilmesi için yapısal sorunlarını aşması, yüklerinden kurtulması ve istikrara kavuşması gerekiyor. Artık bir sıçrama noktasının eşiğinde durduğumuzu ve bu süreçte atılacak doğru adımların Türkiye’yi büyük ve parlak ufuklara taşıyacağını görmeliyiz.

Türkiye artık büyük düşünerek, sınırları zorlayarak ve yeni stratejiler geliştirerek küresel ve bölgesel bağlamda yeni siyasetin aktörü olacak sorumluluğu alacak gündedir. Vizyonunu da bu perspektiften yeniden belirlemek durumundadır. Tabiatıyla zaafiyetlerini ve imkanlarını yeniden değerlendirerek adımlar atması gerekmektedir. Bütün toplumsal kesimlerin birbirlerine güvenebildiği, rahat ve özgür hissedebileceği düzenlemeler yapılması şarttır. Eşitlik, özgürlük ve adalet gibi bütün bireylerin ve toplumsal kesimlerin kabullenebileceği değerler etrafında yeni bir bakış açısı oluşturulmalıdır. Devlet bu yeni gelişmeyi algılayarak bütün kurumlarıyla beraber halkın yeni talepleri doğrultusunda yeni bir yapısal bütünlüğe kavuşmalıdır. İhtiyaç duyulan yeni toplumsal mutabakat ve güven ortamı ancak bu şekilde sağlanabilir.

Bu çerçevede başlatılan görüşme sürecinin önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü provokasyonlara karşın, bu sürecin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Artık milletimizin ne bir can kaybına ne de bir gün kaybına tahammülü vardır. Müslüman milletimizin etnik temelli, mezhep temelli, ideolojik temelli ayrıştırmalara tahammülü yoktur. Toplum potansiyelimizin, yeni Türkiye’nin yeni hedeflerine ortak akıl içinde yöneltmenin vakti gelmiştir.

Başlatılan sürecin başarılı bir şekilde hayırla sonuçlandırılmasını Yüce Mevla’dan temenni ediyor, milletimizden de destek ve dualarını talep ediyoruz.












Haber Ara