Morolu direnişçilerin lideri: Ölçüsüz cihad olmaz
Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin Lideri Hacı Murat İbrahim Müslüman direnişçilerin savaşta asla İslami sınırların dışına çıkmamaları gerektiğini söyledi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-24 17:51:14
TIMETURK / Haber Merkezi
Güneydoğu Asya'da Çin Denizi'yle Büyük Okyanus arasında kalan takımadaların oluşturduğu Filipinlerde bugün 10 milyona yakın Müslüman yaşıyor. Ülkenin güneyindeki Mindanao ve Moro adalarının çevresinde büyük bir nüfuza sahip olan Müslümanlar, 1970'ten beri Filipinler yönetimine karşı bağımsızlık mücadelesi veriyorlar. 42 yılı aşkın bir süredir devam eden bu destansı mücadele geçtiğimiz aylarda direnişçilerle Filipinler yönetimi arasında yapılan çerçeve anlaşmasıyla yeni bir merhaleye girdi. Filipinler yönetimi eğer verdiği sözlere, anlaşmaya sadık kalırsa Morolu Müslümanlar adada kendilerine ait özerk bir yönetim kurmayı başaracaklar.
Filipinler yönetimini masaya oturmaya zorlayan, yönetime geri adım attıran hareket ise adanın en örgütlü siyasi hareketi olan Moro İslami Kurtuluş Cephesi. İlk defa Selamet Haşimi tarafından kurulan İslami Cephe’nin liderliğini bugün ise Hacı Murat İbrahim yürütüyor. Morolu Müslümanlar tarafından bilge bir lider olarak görülen Hacı Murat İbrahim, annesini doğduğu sene kaybetmiş ve öksüz olarak büyümüş. İlk eğitimini babasından alan Hacı Murat İbrahim, Mindanao Adası’nda direniş başlayınca üniversiteyi son sınıfta bırakıp Müslüman direnişçilere katılmış. 22 yaşından beri dağlarda yaşadığını söyleyen İslami Cephe’nin lideri katıldığı operasyonlar esnasında bir çok kez de yaralanmış.
Şu an 63 yaşında olan Hacı Murat ile Mindanao Adası’ndaki Hz. Ebubekir Sıddık Kampı’nda görüştük. Silahların gölgesinde gerçekleşen görüşmede ilerlemiş yaşına rağmen heyecanından, mücadele azminden hiçbir şey kaybetmemiş büyük bir mücahitle bir arada olmanın zevk ve mutluluğunu yaşadık.
Moro’daki mücadelenin geçmişinden, tarihi köklerinden bahseder misiniz?
1521 yılında İspanyollar Filipinleri işgal etti. Bu işgal genişledi ve Müslümanların topraklarına girmek istediler. Fakat o dönemler Mindanao ve çevresine hâkim olan Müslümanlar buna izin vermediler. Dedelerimiz İspanyollara karşı topraklarımızı savundu. Daha sonra sömürgeci İspanyollar Filipinleri 20 milyon dolar karşılığında Amerika’ya sattı.
Sonra ne oldu?
Morolu Müslümanlar Amerikan işgaline de karşı çıktılar ve sömürge altına girmediler. Amerika Filipinlere bağımsızlık verme kararı alınca Mindanao topraklarını da Filipinlere bağladığını açıkladı. Filipinler ordusu topraklarımızı işgal edince bir çok hakkımızı da kaybettik. Biz bugün insani haklarımızı elde etmek ve topraklarımıza İslam’ın yeniden hâkim olması için mücadele ediyoruz.
Filipinler yönetimine karşı vermiş olduğunuz mücadele bugün hangi aşamaya ulaştı?
Filipinler yönetimi topraklarımızı işgal edince, önce Müslümanların bu toprakları terk etmelerini istediler. Bunun için de her şeyi yaptılar. Hatta insanlara para bile teklif ettiler. Fakat biz vatanımızı terk etmedik. Bizi Hıristiyanlaştırmak istediler. Evlerimizi basıp, Morolu Müslümanları camilerde kurşuna dizdiler. Fakat biz her türlü baskı ve saldırılara rağmen dinimizden vazgeçmedik. Topraklarımızı ve dinimizi terk etmeyince bu sefer de Filipinler yönetimi adadaki Müslümanlara karşı savaş başlattı. Mindanao Adası’nda işgal ettikleri yerlere dışarıdan getirdikleri Hıristiyanları yerleştiriyorlardı.
Buna karşı Müslümanlar ne yaptı?
Kendimizi ve topraklarımızı korumak için işgalcilere karşı direnmeye başladık. Moro halkı ilk olarak, Nur Misvari ve Selamet Haşimi liderliğinde Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni kurdu. Ulusal Kurtuluş Cephesi Filipinler yönetimine bazı tavizler verince, Selamet Haşimi Kurtuluş Cephesi’nden ayrıldı. Haşimi Moro halkıyla istişareler yaptıktan sonra Moro İslami Kurtuluş Cephesi’ni kurdu. İslami Cephe şu an Mindanao Adası ’nın en güçlü hareketidir. Adadaki Müslümanların yüzde 80’den fazlası İslami Cephe’ye destek veriyor. Adanın bir çok yerinde de silahlı mücahitlerimiz ve kamplarımız bulunuyor.
Moro İslami Kurtuluş Cephesi Mindanao Adası’nın her yerinde örgütlü bir hareket. Bu kadar yoğun bir şekilde örgütlenmeyi nasıl başardınız?
Moro İslami Kurtuluş Cephesi kurulduktan sonra halkın her kesimini kapsayacak bir çalışma başlattık. Dağlarda, şehirlerde, askeri kamplarda medreseler açtık. Bu medreselerde gençlere İslam’ı, tarihimizi ve cihadı anlattık. Önce 200 bine yakın genç bu medreselerde eğitimden geçti. Adada gençler arasında yeni bir İslami uyanış başladı.
Nasıl?
Rahmetli liderimiz Selamet Haşimi, Mindanao Adası’nı köylere kadar gezerek Müslüman halkın mücahitlerin saflarına katılmasını sağladı. Adadaki Müslümanların büyük bir kısmı şu an bizi destekliyor. Adadaki bütün köylerde, kasabalarda, şehirlerde örgütlüyüz. Ayrıca İslami Cephe olarak halkımızın bütün sorunlarıyla ilgileniyoruz.
-Bir takım basın-yayın organları Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin adadaki sivil Hıristiyanlara saldırdığını iddia ediyor….
Moro İslami Kurtuluş Cephesi orta yolu gözeten bir İslami hareket olarak kurulmuştur. Hareketimizin kurucusu olan Selamet Haşimi bizden bu çizgiyi her zaman korumamızı istedi. İslam da, Peygamber Efendimiz de mücahitleri aşırılıktan menetmiştir. İslami Cephe şimdiye kadar hiçbir sivil Hıristiyan’ı öldürmedi. Fakat adada bizim dışımızda başka gruplar da var.
Bu gruplar ne tür faaliyetler gerçekleştiriyor?
İslami anlayış ve metoda aykırı hareket eden bu gruplardan bazıları sivillere yönelik saldırılar düzenliyor, yabancıları rehin alıyorlar. Biz bu saldırıları defalarca kez kınadığımızı ilan ettik. İslam dünyasında yaşanan mağduriyetler bütün Müslümanları etkiliyor. Kimileri bu mağduriyetleri aşırıya giden bazı yöntemlerle gidermek istiyor. Fakat İslam bu tür yöntemlere izin vermiyor. Bu tür yöntemleri kullanan kişiler sadece kendilerine değil, bütün Müslümanlara zarar veriyor. Müslüman bir direnişçi savaşırken asla İslam’ın sınırlarını, ölçülerini çiğnememeli…
İslam dünyasında kendinize yakın hissettiğiniz hareketler var mı? Örneğin Hamas’ı nasıl görüyorsunuz?
Moro İslami Kurtuluş Cephesi kurulduğu ilk günden itibaren dünyanın dört bir yanındaki İslami gruplarla ilişki kurmaya çalışmaktadır. Bu ilişki daha çok kardeşlik hukukuna dayanan bir ilişkidir. Her ülkenin kendi özel şartları var. Örneğin bizim şartlarımızla Hamas’ın şartları farklı. Biz kendi şartlarımızı göz önünde bulundurarak strateji belirleriz. Aynı şekilde Hamas da kendi şartlarına göre hareket eder. Fakat bizim de, Hamas’ın da hedefi birdir. Biz de dinimizi ve vatanımızı koruyoruz, Hamas ve diğer direniş hareketleri de. Farklı farklı coğrafyalarda olsak da dünyadaki bütün İslami hareketler aynı amaç için çalışıyor. Bir yerdeki herhangi bir İslami hareketin başarısı aslında diğerlerine de olumlu etki yapıyor. Çünkü hepimiz yeryüzüne İslam’ın, adalet ve özgürlüğün hâkim olmasını istiyoruz.
-İşgal ve direnişin olduğu ülkelere İslam dünyasının dört bir yanından gençler gidiyor. Bu gönüllü mücahitler, özellikle de Arap gençler direnişe büyük destek veriyorlar. Fakat Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin saflarında yabancı direnişçiler yok…
Moro İslami Kurtuluş Cephesi ilk kurulduğu zaman Üstad Selamet Haşimi cihadın kapılarını bütün gençlere açtı. İslam dünyasının farklı yerlerinden, özellikle de Arap gençlerden İslami Cephe’nin saflarına katılanlar oldu. Fakat süreç içerisinde Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin saflarında yabancı mücahitlerin olmamasının stratejik olarak daha iyi olacağına karar verdik. Yabancı mücahitler halkımızın kültür ve geleneklerini yerli mücahitler kadar iyi anlayamıyorlar. Bu da zaman zaman çeşitli sorunlara yol açıyor.
Filipinler yönetimi ile yapılan görüşmelerde özellikle Türkiye’nin aracı olmasını istediniz. Niçin özellikle Türkiye?
İslam dünyası içinde bizim hakkımızı en fazla Türkiye devletinin savunacağını düşünüyoruz. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Mindanao Adası’nda yaşanan sorunu yakından takip ediyor. Ben kendisiyle Ankara’da da görüştüm. Bu görüşme esnasında da Moro halkının haklı davasını yakından takip ettiğine şahit oldum. Biz İslami Cephe olarak İslam dünyasının sorunlarının çözülmesinde Türkiye’nin büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Hilafetin sona ermesine rağmen Türkiye’nin İslam dünyasındaki etkisi devam ediyor. Ve dünyanın güçlü devletleri Türkiye’yi önemsiyorlar. Bundan dolayı Mindanao Adası’nda yaşayan Müslümanların sorunlarının çözümünde Türkiye’ye kilit bir rol düşüyor.
Sizi yakından takip edenler Türkiye’ye karşı duyduğunuz sevgiyi iyi biliyor. Türkiye halkına mesajınız nedir?
Türkiye halkının bizi unutmamasını, Moro halkının yanında olmasını istiyoruz. Türkiye devletine, özellikle de İHH’ya başından beri Moro davasına verdiği önem ve destek nedeniyle teşekkür ediyoruz. Her Müslüman’ın diğer Müslüman kardeşine karşı görevleri, vazifeleri vardır. Müslüman kardeşimiz zor durumdaysa kardeşimize karşı olan vazifelerimiz daha da artar. Çünkü biz Müslümanlar olarak bir vücudun azaları gibiyiz. Bir bedendeki organlar birbirlerinin acılarını hissederler ve hissetmeliler. Müslüman olmamız bunu gerektiriyor. Ben Türkiyeli kardeşlerime özellikle zor durumda olan Müslümanlarla, mazlum insanlarla olan ilişkilerini, dayanışmalarını daha da fazla arttırmalarını tavsiye ediyorum. (Sancaktar Dergisi)
SON VİDEO HABER
Haber Ara