Zaman Yazarı Korucu yapılan 'Fitne denemesi'ni yazdı
Türkiye’de kavgayı seven, kaotik ortamları istismar ederek var olmaya çalışan yıkım ekipleri var.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-04 08:42:15
"Ellerinde kazma kürek, bagajlarında en küçük kıvılcımı patlatmaya yetecek benzinle dolaşıyorlar. Acı ya da dram fark etmiyor onlar için; yeter ki çarşı karışsın. Bunu bir de ıslah ehli ve fitne savıcı pozunda yapıyorlar. “Bunlara yeryüzünü fesada vermeyin denildiği zaman biz ancak ıslahçılarız derler.” tanımı üzerlerine oturuyor. Su bidonu sanılan şeylerden benzin akıyor. Karambolden istifadeyle sağlam kalmış sütunları yıkarak üstünde zafer pozu çektirecekleri enkaz yığını oluşturuyorlar.
Bugünlerde bir heyecan bir helecan yeni ihale peşindeler. Suriye’nin düşürdüğü uçağımızla ilgili müracaat ve mecburen açılmış tahkikattan söz ediliyor. Pilotlardan birinin ailesi, avukat tutarak suç duyurusu yapmış. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı da normal olarak dosya açıp hukukî süreci başlatmış. Savcılığın örtbas etme ya da görmezden gelme şansı yok. İlk günden beri vakarını koruyup ‘vatan sağ olsun’ diyen ailenin yaşadıkları ve geldiği nokta gözden kaçırılıyor. En yetkili ağızlardan birbirini tekzip eden açıklamalar yapıldı. Naaşlar deniz altından çıkana kadar neredeyse olayın yaşandığına dair şüpheler oluştu. Hâlâ olayın nasıl cereyan ettiği bilinmiyor. Sonradan verildiyse bilmiyorum, aileler otopsi raporuna bile ulaşmakta zorlanıyordu. Dosya içeriğini bilmemekle birlikte, şikâyete bağlı bir suç ve suç duyurusu üzerine açılmış dosya söz konusu. Burada yapılacak şey, acı üzerinden siyasî operasyonlar tertiplemek ve yeni yapay kavgalar çıkarmak olmamalı. Acılı aileleri tatmin edecek bilgiler kendileriyle ve kamuoyuyla paylaşıldığında sorun başlamadan bitebilirdi. Hâlâ da bu imkân tüketilmiş değil. Kriz simsarlarının ortalığı velveleye vermesine aldanmadan sağduyuyu hâkim kılmak gerekiyor.
Benzer bir olay, Çukurca mayınında yaşanmıştı. Kendi döşediğimiz mayına basan 6 Mehmetçik şehit olduğunda aylarca PKK masalıyla avutulduk. Güya o mayınları döşeyen teröristler üzerine saldığımız birlikten bir şehit daha geldi. Nice zaman sonra gerçek ortaya çıktı. Üsteğmen Çağlar Canbaz’ın şehadeti de aynı minvaldeydi. Mayının PKK’ya ait olmadığı ve gerekli tedbirler alınmadan imha edilmeye çalışıldığı anlaşıldı.
Doğruyu söylemek, hata varsa gereğini yapmak erdem değil zorunluluk. Demokrasi ve hukukun gereği. Bu iki olay, bütün şehit ailelerinin içine kurt düşürdü. Sağlıklı ve tatmin edici bilgilendirmeler olmadığı müddetçe benzer tereddütler yaşanacak. Kimse çocuğunu sokakta bulmadı. Yüreğini soğutacak gerçek bilgiyi elde etmek herkesin hakkı. Bazılarının sandığı veya sunduğunun aksine aileler olayın doğal ve rutin bir şehadet olmasını arzular. Bu, onların acılarını hafifletir. Aksi durumda o yaralar kanamaya devam eder.
Başa dönecek olursak, suhuletle halledilecek meseleyi büyük krize dönüştürmeye çabalayan kriz lobilerine prim vermemek lazım. 10 yıldır AK Parti’yi kendi içinden bölmeye çalıştılar; olmadı kapattırmak için uğraştılar. Hiçbiri başarılı olamadı. Yeni taktik, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kendi tabanıyla, seçmeniyle kavga ettirmek. İtiraf etmek lazım, bu fitne daha etkili ve bir miktar başardılar. Başbakan Erdoğan’ın “Zaman zaman bazı arkadaşlarım inanmaya başlıyor. Diyoruz; ‘Aman ha. Çünkü böyle bir şeye inanmaya başladığınız anda biz kaybederiz. Böyle bir şey olamaz.’ Olayımız bizim bu ülkede hizmettir.” cümlesinin mürekkebi kurumadan yeni senaryo dolaşıma sürüldü. Her iki tarafın ‘Aman ha’ dediği ortamda elinde kibrit ve benzin bidonuyla dolaşanlara dikkat kesilmek gerekiyor." (Zaman)
SON VİDEO HABER
Haber Ara