Ahmet Özal: Babamın ölümü '93 darbesidir'
Ahmet Özal, Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili başta Adli Tıp raporu başta olmak üzere bugüne kadar açıklamadığı birçok ayrıntıyı ilk kez Rotahaber'e açıkladı. Bu açıklamalar, Özal soruşturmasının da seyrini değiştirecek...
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-25 15:58:46
Kimisi için Türkiye tarihinin en büyük faili meçhulü, kimine göre de eceliyle gelen bir ölüm. Tam 19 yıldır Türkiye'nin kapanmayan bir yarası. Yaşanan her yeni bir gelişmede kanayan bir yara.
Demirel'in başı çektiği bir kesim her ne eceliyle öldü dese de, Adli Tıp 'zehirin ölüme yansımadığına' kanaat getirse de Türk insanının kafasında Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili soru işaretleri dolaşmaya devam ediyor.
Biz de herkesin kafasında dolaşan bu soru işaretlerini tam 19 yıldır 'Babam öldürüldü' diyen Ahmet Özal'a sorduk. Ahmet Özal da Rotahahaber Haber Koordinatörü Ahmet Memiş'e bugüne kadar hiçbir yerde rastlayamayacağınız açıklamalarda bulundu. Röportajı okuduğunuzda, Türkiye'nin nasıl bir süreçten geçtiğini görüp dehşete düşecek ve Özal'ın ölümü konusunda tüm bildiklerinizi yeniden gözden geçireceksiniz...
"BABAMIN ÖLDÜĞÜNÜ TÜRK BAYRAĞINDAN ÖĞRENDİM"
- Babanızın öldüğünü ne zaman ve nasıl öğrendiniz?
Babam öldüğünde ben Fransa'da yurt dışındaydım. Annem oradaydı. Özel uçakla geldim. Geldiğimde akşam üstüydü ve ölmüştü. Ama bana 'öldü' demediler, 'düştü' dediler. Ben huylandım tabi, hemen geldim. Havaalanından korumalar aldı beni. Orada da öldüğünü söylemediler bana. Havaalanında bir ara kafamı kaldırdım baktım, Türk bayrağı yarıya inmiş. Orada anladım babamın öldüğünü. Zaten Hacettepe yerine Kökş'e gidince de durumu çaktım. Geldiğimde ölmüştü.
"SAÇ TELLERİNİ VERSEYDİM YOK EDECEKLERDİ"
- Yıllardır kamuoyunun en çok merak ettiği bir konu var. Saç telleri meselesi var? Yetkililere saç tellerini neden vermediniz?
- Saç telleri konusunu bu kadar ısrarla gündeme getirmelerini ben çözemiyorum. Einstein olmaya gerek yok. Bir insan saçı 3 hafta ile 1 ay arasında uzar. Sen dün gece bana zehiri verirsen, o zehir saç tellerine bulunmaz. 3 hafta ile 1 ay arasında saçlar uzayınca yani içine zuhur ederse tahlilde o zaman anlayabilirsin zehir olup olmadığını. Zaten saç teli ucundan kesilmiş, kökünden de alınmamış. Onu verseydim ben hiç birşey çıkmazdı orada. O dönemde çıkmazdı. Ve olayın üstü o gün 'zehir yok' denilerek kapatılırdı.
- Saç tellerini özel doktoru kesip vermiş. Neden böyle birşey yapma gereği duymuş?
- Hatıra olsun diye.
- DDK raporunda zehirlenme ihtimaline karşı bunu ilerde ortaya çıkarabiliriz diye kesip Semra Özal'a verildiği söyleniyor.
"19 SENE ÖNCE İYİKİ OTOPSİ YAPILMAMIŞ"
- Ben sana bir şey söyleyeyim. 19 sene önce otopsi yapılsaydı babama, iyi ki yapılmamış diyorum ben. Saç telleri de verilmiş olsaydı saçta bir şey çıkmayacaktı. Otopsiyi de kaybolan kan tahlili gibi kaybedeceklerdi. Sonra da istedikleri gibi yazacaklardı. Ve bu konu da kapatılıp gidecekti.
- Peki madem bu yapı bu kadar güçlü 19 sene sonra nasıl izin verildi mezarın açılmasına?
"KEMİK BEKLERKEN ÖNÜMÜZE SOFRA ÇIKTI"
- 19 sene sonra mezarın açılmasından çok da rahatsız olmadı onu yapan insanlar. Mezardan birşey çıkmayacağını düşünüyorlardı. Sonuçta bulacakları bir kemikti onlara göre. Kemik ve saç, başka birşey bulunmaz 19 sene sonra. Fakat gövde çıktı 19 sende sonra, iç organlarıyla birlikte. Yani bütün iç organları duruyor, beyin dahi duruyor.
Adli tıptakiler bana "Kemik ve saçtan nasıl bir şeye ulaşacağımızı düşünürken, önümüze bir sofra çıktı" dedi. Yani her şey ortadayken, saçın bir önemi yok. Kemikleri kesiyorlar, kemik ilikleri çıkıyor. Beyin 6 saat sonra erirmiş, beyin duruyor. Parça alıyorlar. Bu da Allah'ın bir hikmeti. Bir mucize bence.
- DDK raporunda da biz 2-3 sefer Ahmet Özal ve ailesinden saç örneğini istedik. Ancak verilmedi diyor...
- Doğru teslim edilmedi. Güvensizlik var. Babamın kan örneğinin ortadan yok olmasının ardından güvenemedik.
- Saç örneklerini vermemeniz konusunda herhangi bir tehdit ya da baskı oldu mu o dönemde?
- Hayır herhangi bir tehdit olmadı. Ben öyle tehditlere gelmem zaten. Ben çok gördüm hayatımda. Hiç de sallamam öyle şeyi. Hiç umurumda da olmaz.
- Daha önce 2 kez Özal'ın ölümüyle ilgili soruşturma açılıyor ve takipsizlik kararı veriliyor o soruşturmalarda. Bu soruşturmalarda saç tellerini istediler mi sizden?
- Hayır istemediler. Bu son güne kadar hiç istemediler.
"O ZEHİR KGB'NİN KULLANDIĞI BİR ZEHİR"
- Öldüğünde ailenizde babanızın öldürüldüğüne dair bir şüphe var mıydı?
- Var tabi. Bize ihbarlar da geldi. Hatta zehirin ismine kadar geldi.
- Evet bir Azerinin ismi gündeme gelmişti...
- Evet, o Azeri'yi bir daha bulamadı kimse. Kayboldu gitti.
- Nasıl yani..
- O kişiyi araştırdılar. Korumalar gitti evine. Otel sahibi "2 tane üniformalı adam geldi. Polis mi asker mi anlayamadım. Adamın eşyalarını, belgelerini toplayıp gittiler" demiş. Adamdan da bir daha haber alınamadı. Belki de adamı yok ettiler. Ölüsü bulunur belki d bir gün.
- Azeri'nin bıraktığı notta Özal'ın zehirlendiğini söylediği ilacın ismi kayıtlar da yok...
- O ilacın adı yanlış yazılmış. Gliko ile başlıyor. Ben araştırdım onu. Glikoksit kökünden çıkıyor. Glikozit Polizonin. Bu nedir? Glikozit zehirlenmesi; tabiatta özellikle acı badem, yonca gibi yüzden fazla bitkide bulunan ağız yoluyla alındıktan sonra işkembe bakterileri tarafından hidrolize edilerek gaz yoluyla siyanür oluşumuna neden olur. Tabiattan elde edilen birşey. Bunu da nereden buldum, KGB'nin kullandığı zehirler arasından çıkarttım. KGB'nin kullandığı zehir sadece bu. Bunu adli tıbba da verdim ama incelemediler.
"RİSK ALIP KÜRT SORUNUNU ÇÖZECEKTİ, 2 GÜN SONRA ÖLDÜRÜLDÜ"
- Yıllardır söylenen birşey var. "Özal, Kürt sorununu çözecekti ondan öldürüldü" deniliyor sürekli...
- Evet çözecekti. Mesela ben en son onu Aşkabat'ta gördüm. Otel odasında birebir konuştum. Aynen söylediği şuydu bana; "Ben Türkiye'ye döneceğim. Çok büyük bir siyasi risk alacağım . Bu Kürt meselesini, PKK meselesini çözeceğim artık." Bunu dedikten 2 gün sonra da öldü.
ÖLDÜRÜLMESİNİN NEDENLERİNDEN BİRİ DE KAÇAKÇILIK
- Ölümü sadece Kürt sorununu çözmek istemesiyle mi ilgili?
- Kürt meselesi önemli bir faktördü. Ölümünde bir diğer önemli bir konu da kaçakçılık. Yurt içi ve dışı kaçakçılık. İçki, sigara, uyuşturucu. Bunlar legalleşti. O paralarla Türkiye'de toplu konut, savunma sanayi fonu kuruldu. Burada trilyonlardan bahsediyoruz. Birilerinin cebine gitti o paralar.
-Türk Birliği kurma konusu da yıllardır konuşuluyor...
- Evet. Üçüncü bir konu da Türk dünyası ile entegrasyon kurmak. Yani siyasi ve ekonomik entegrasyon. Bu süper güçleri rahatsız etti. Düşünsenize Türkiye'nin Orta Asya ülkeleriyle bütünleştiğini. Çok ciddi bir güç, Avrupa'dan daha büyük bir güç. Petrol de var, enerji de var orada. Tabi bu durum Batı'yı, Avrupa'yı rahatsız etti. En başta Almanya'yı...
- Yani dış destekli öldürüldü Özal...
- Yani bunun yurtiçi ve yurt dışı ayakları bir bütündü 93'te. Hatta bizim bir uçak kazamız oldu babamla. Düşmek üzereyken ben döndürdüm uçağı. O da kaza değil bir suikasttı. 60 milyon dolarlık bir uçakta öyle bir olay olmaz. Zaten uçak kazası ile silahlı suikastın arası çok kısadır. Vurulma olayıyla. O da öyle kapandı gitti.
- Aynı dönemde Eşref Bitlis'in de uçağı düşmüştü...
- Evet. "Eşref Bitlis'in uçağı buzlanmadan düştü" dediler. Hava artı 4 derece. Bu sıcaklıkta buzlanma olmaz. Ben 25 yıllık pilotum. Buzlanmanın ne olduğunu da çok iyi bilirim. O uçak buzlanmadan düşmedi. O uçağın motorlarının, yapılan istatistiklere göre 13 milyon saatte bir durma ihtimali var. O da 70 sene eder. 2 motorunun 55 saniye arayla durması imkansız. Bu ne buzlanma ne de başka bir şey. Tamamen suikast.
"EŞREF BİTLİS'İN DÜŞEN UÇAĞINI ADNAN KAHVECİ'YE TAHSİS ETMİŞLERDİ AMA UÇAK KORKUSU YÜZÜNDEN BİNMEDİ"
- Söyledikleriniz oldukça ilginç...
- Daha da ilginci Eşref Bitlis'in düşen o uçağını önce Adnan Kahveci'ye tahsis ediyorlar. Adnan Kahveci uçağa binmeye korktuğu için Paşa'ya 'sen kullan bunu' diyor. Kendisi arabayla gidiyor. İkisi de sırayla ölüyor zaten. Ölümlerinin arasında 5 gün fark var.
"AÇIKLANAN RAPORDA ÇOK CİDDİ TUZAK VAR"
- Açıklanan Adli Tıp raporu konusuna gelirsek... Rapor hayal kırıklığına uğrattı mı sizi ya da güveniniz sarsıldı mı?
- Güven zaten yok ki. Ben sana birşey söyleyeyim. Burada bana göre çok ciddi bir tuzak var. İlk haberlerde striknin kreatin diye bir zehir çıktı ortaya. Adli Tıp 24 saatte yalanladı bunu. "Böyle bir zehir yok raporda" dedi. Doğru. Ama striknin ayrıdır kreatin ayrıdır. Burada teknik bir hata var.
- Teknik bir isim oldugu için bitişik yazılmış olabilir...
- Evet, muhabir onları alt alta yazacağına yan yana yazmış. Yan yana yazınca da anında yalanlandı. Sonra bir başka gazete 4 zehir ismi yayınlandı, peki bunda yalanlama nerede. Hiç yalanlama yok. Açıklanan Adli tıp raporunda 2 zehir var. Peki 4 zehirden ikisi Polonyum ve Amerikyum nerede? Yok.
- Zirve davasında bir sanığın verdiği "Özal'ın zehirlendiğine" yönelik ifadesinde de geçiyordu bu zehir isimleri...
- Evet, Zirve davasında 9 ay önceden dava sanığı zehir isimlerini sayıyor. Savcı hiç bir şey yapmıyor. Adam zehir isimlerini o kadar net söylediği halde bir şey yapılmıyor. Ama açıklanan Adli Tıp raporunda bu zehirler biranda kayboldu.
"ADALET BAKANI AĞZINI AÇMIYOR"
- Burada amaç ne olabilir?
- Burada problem var. Birincisi, Adli Tıp bu 2 zehiri yalanlamadı. İkincisi de 3 haftadır Adalet Bakanı'nın ağzını bıçak açmıyor. Bozdağ açıklama yaptı ancak o da zehirlenmesiyle ilgili değil. "Zehirlendiğine inanıyorum" dedi sadece.
"ÖZAL SUİKASTI AYDINLANIRSA O DÖNEMDEKİ TÜM FAİLİ MEÇHULLER AYDINLANIR"
- Erdoğan da hiç konuşmadı...
- Erdoğan bu konuda hiç konuşmadı. Özal suikastı aydınlanırsa o dönemki bütün faili meçhuller aydınlanır. Mesela NTV'de bu soruyu sordular. Çok üzülüyorum dedi ve Erdoğan çok sıkıntılıydı.
"ADLİ TIP'A BİR YERDEN BASKI VAR"
- Sıkıntılıydı derken...
- Rahatsızdı. Ben şunu tahmin ediyorum. Adalet bakanından çıkıyor esasında bu 4 zehir. Ama bence Adli Tıp'a bir yerden baskı var. Bu zehirleri Adalet Bakanı da biliyor ancak rapora bu zehirleri yazmıyorlar.
- Adalet Bakanı da gizliyor diyorsunuz yani...
- Ben sana başka birşey söyleyeyim. Bu 4 zehiri yazan, esas raporun gerçek bulgularını birileri ele geçirdi bence. Birilerinin elinde yani. Yarın gerçek bulgular basında çıkarsa 4 zehir de ortaya çıkarsa kim zor durumda kalır? Erdoğan kalır...
ERDOĞAN'A TUZAK KURUYORLAR AMA ERDOĞAN FARKINDA DEĞİL
- Başbakan Erdoğan farkındadır herhalde bunların...
- Burada bir tuzak var. Bence bu tuzağın Tayyip Bey farkında değil. Ben Başbakan Erdoğan'ın iyi niyetli olduğuna inanıyorum ama onu yanıltıyorlar. Burada birileri birilerine tuzak kuruyor. Burada Tayyip Erdoğan'a tuzak var.
- Erdoğan çözebilir mi bu olayı sizce?
- Erdoğan da tek güç değil. Onun da rakipleri var. Bazı fırsatları değerlendirip onun üzerinde de oyun oynayabilirler. Yani Tayyip Bey'in iyi niyetli olduğuna inanıyorum. Ancak danışmanları ya da kabinedeki bazı adamlar yanıltıyor olabilir Erdoğan'ı. Turan Çömez mesela Ergenekon sanığı çıktı, yurtdışına kaçtı. Özel kalem Müdürüydü sanırım Erdoğan'ın.
- Raporun ardından vatandaşta da sanki olayın üzeri kapatılıyormuş gibi bir algı oluştu...
- Evet. 'Olayın üzeri kapatılıyor mu?' diye soruyor vatandaş. Ama bu durum Tayyip Erdoğan'a da zarar verecek böyle giderse. Tayyip Bey'e zarar vermesini istemem.
"ASIL İNCELENMESİ GEREKEN CEMİL ÇİÇEK'TİR"
- Tayyip Beyi seviyorsunuz...
- Ben Tayyip Bey'i severim. Ama yanlış yönlendirenler olur. Yani danışmanları bir tarafa kabine içinden de var. Mesela beni mezar ticareti yapmakla suçlayan Cemil Çiçek. Ben mezar ticareti yapmadım ama ona cevabı da verdim; 'Menderesin mezarı başında ticareti sen iyi yaparsın' diye. Çiçek çok enteresan bir adamdır. Aslında incelenmesi gereken odur.
"ERGENEKON'UN DAHA KAPORTASI BİLE ÇİZİLMEDİ"
- Ergenekon hala güçlü yani...
- Ergenekon bu ülkede bitmedi. Yüzde 10'u bile değil. Daha kaportası bile çizilmiş değil. Ergenekon ve Balyoz davalarını ben şöyle görüyorum; toplum bu askeri vesayetten kurtulma, derin yapılanma ve gladyo gibi şeylerden son derece rahatsız oldu. Bunun üzerine siyasetçiler ve medya bir kurban yaratmak zorundaydı. Bunu da bence derin yapının kendisi önümüze attı. Şu anda tutuklu olanları kurban ettiler. Yani aslan yavrularını parçalattı.
- Özal soruşturması 17 Nisan 2013'te zaman aşımına uğrayacak ve düşecek...
- TBMM ceza kanunda değişiklik yapmak zorunda ve faili meçhul kim olursa olsun bu soruşturmalarda zaman aşımı kaldırılmalı. İşkencede zaman aşımı kaldırılırken, cinayetlerde, ölümlerde faili meçhullerde zaman aşımı olması saçma değil mi..(Rotahaber)
SON VİDEO HABER
Haber Ara