Talabani ölürse Irak'ta dengeler nasıl değişir?
Bağdat’tan gelen haberlere göre Maliki’nin Al-Khozaei’i de aday gösterebileceğini belirtiyorlar.Öte yandan Şii blok Al-Khozaei’nin yanı sıra İran’ın desteğini alma şansı yüksek görünen Şii koalisyonu başkanı Dr. İbrahim Caferi’yi de aday gösterebileceği vurgulanıyor. Dr. Caferi, Londra gidişi öncesi yaptığı bir açıklamada da “Sayın Talabani’ye acil şifalar diliyorum. Londra dönüşü Irak’taki süreci grubumla masaya yatıracağım” ifadelerini kullanmıştı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-21 11:33:37
ABD’nin Irak’tan çekilmesinin ardından, son dönemde artan şiddet olaylarının etkisi, hükümetin yetersizliği, Bölgesel Kürt Yönetim ve Federal hükümet arasındaki çekişmeler, etnik, dini ve mezhebi çatışmalar Irak’ın gündeminden hiç düşmezken, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin uzunca bir zamandan buyana devam eden rahatsızlığı sonucunda aniden beyin kanaması tanısı ile hastaneye kaldırılması, Irak’ta Cumhurbaşkanlığı krizinin derinleşmesine yol açarken bu durum doğal olarak kulisleri ve tartışmaları da başlattı.
Tartışmalar, Irak’taki tüm siyasi tarafları, yeni sürece yoğunlaştırırken, Irak’ta ve Orta Doğuda cevabı en çok merak edilen soru ise hiç şüphesiz “yeni cumhurbaşkanı” kimin olacağıdır. Zira bu sorunun cevabı sadece Irak’ın kaderini değil Orta Doğu’nun kaderini de bir ölçüde etkileyecektir. Bir yandan Suriye krizi diğer yandan da Iran’a uygulanan yaptırımların derinleştiği bir süreçte Talabani’nin siyaset sahnesinden çekilmesi, bir çok gelişmenin de yaşanmasına yol açabilecektir. Nitekim, Talabani’nin hastaneye kaldırılması üzerine Şii blokunun Talabani’nin üst düzey yetkililerine, Talabani’nin ölümü durumunda Talabani’nin ekibinden bir ismin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasına sıcak bakacakları mesajını verdikleri belirtiliyor. Talabani için Almanya ve İran özel ekipler yolarken, Alman doktorlar, Talabani’nin tedavisine Almanya’da devam edilebileceğine karar verdiler. Talabani hastanede ziyaret eden Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin verdiği mesaj ise “Talabani’ye acil şifalar diliyorum. Talabani Irak için önemli bir siyasi aktördür” olmuştu.
Maliki bir yandan Talabani için acil şifalar dilerken diğer yandan da Iraklı ve bölge ülkeleriyle yeni süreci masaya yatırmış bulunmaktadır. Öte yandan Kürtler , Sünni Araplar da yeni süreci yakından takip etmek ve gelişmelere göre pozisyon almaktadırlar. Bu bağlamda konuyu derinleştirdiğimizde ise oldukça farklı bir tablo ile karşı karşıya kaldığımız görülmektedir.
KÜRTLERİN POZİSYONU
Cumhurbaşkanı Talabani’nin hastaneye kaldırılması ile birlikte tüm Irak’ta “yeni cumhurbaşkanı” senaryolarının gündeme taşınmış oldu. KYB’nin en etkili ismi ve Talabani’nin son süreçteki en sadık müttefiki olan Molla Bahtiyar Cumhurbaşkanlığı tartışmaları için erken olduğunu belirtirken, Irak’ın yeni Cumhurbaşkanı’nın da 2010 yılında yapılan sözlü mutabakat gereği Kürt olması gerektiğini ileri sürmüştür. Kürtler henüz bir aday belirlemezken, Kürt siyasi liderleri Cumhurbaşkanlığının tekrar Kürtlere verilmesi durumunda Talabani’nin yıllarca liderliğini yaptığı Kürdistan Yurt Severler Birliğinde KYB kökenli bir aday gönderilmesi Kürtler arasında genel kabul gören bir siyasi durum olduğu ifade edilmektedir. KYB içinde ise kulisler oldukça hareketli görünmektedir. Parti içinde tartışmalara bakıldığında ise Cumhurbaşkanlığı için en güçlü adayın eski Bölgesel Yönetim Başbakanı olan Behram Salih’ın adının geçtiği dikkat çekmektedir. Salih ismine Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin de sıcak baktığı Erbil’den gelen haberler arasında yer almaktadır. Zira, Salih’in Bağdat’ta bulunduğu dönemde yürüttüğü Başbakan yardımcılığı dönemindeki başarılı siyaseti, Bağdat’taki tarafları ve siyaseti iyi biliyor olması kendisine önemli bir avantaj sağlıyor. Aynı zamanda Kürtler için en önemli kriter, “Maliki”i iyi tanıyor olması da bir diğer avantaj olarak görünüyor. Ancak Salih’in Bağdat’a gitmesine KYB’nin liderlerinden Kosret Resul, Molla Bahtiyar ve KYB’nin teşkilatlardan sorumlu Genel sekreter yardımcısı ve Talabani’nin eşi Hero Talabani’nin destek vermesi gerekiyor. KYB’nin içinde ulaşan haberlere göre “yeni cumhurbaşkanı” konusunda Behram Salih, Resul ve Bahtiyar’ın anlaşamaması durumunda KYB’nin Hero Talabani veya Kubat Talabani’yi aday gösterebileceği belirtiliyor. Diğer yandan geleneksel olarak Irak’ın idam edilen diktatör lideri Saddam Hüseyin’in Barzani ailesinden önemli isimleri Bakanlık koltuğundan alarak idam etmesi üzerine Barzani ailesi Bağdat’taki görevlere sıcak bakmıyor. Ayrıca son dönemde Barzani ile Maliki yönetimi arasında yaşanan sorunlarda KDP’nin Bağdat’ta üst düzeyde temsil edilmesini güçleştirmiş bulunmaktadır. İran’ın da KDP’yi dengelemek için KYB üzerinden hareket etme eğilimi içinde olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla eğer Araplar kendi aralarında anlaşamazsa, bölge ülkeleri de Kürtlerden bir Cumhurbaşkanı adayını desteklerse, olası bir durumda KYB içinden bir liderin Bağdat’ta Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması mümkün olacaktır.
SUNNİ ARAPLARIN GİRİŞİMLERİ
2010 Seçimlerinin hemen ardından Tarık El Haşimi yaptığı açıklamalarla Irak’ın Arap kimliğine vurgu yapmış ve Cumhurbaşkanlığı hakkının Sünni Araplara ait olduğunu dile getirmişti. Bölge ülkelerinin de desteğini arkasına alan bu düşünce İran’ın girişimleri ve Kürtler ile Şiilerin kendi aralarında anlaşmasıyla gerçekleşmemişti. Aradan geçen süre zarfından Bağdat yönetimi Tarık El Haşimi’nin Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı görevine son verirken, Dava Partisi mensubu Dr. Khodair Al-Khozaei Talabani’nin tek yardımcısı olarak görevde kalmıştı. Diğer yandan Haşimi’nin Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı görevinin düşürülmesinin ardından Irak’taki Arap Sünnilerin temsil edildiği en yüksek makam Meclis Başkanlığı koltuğu oldu. Dolayısıyla Arap Sünniler Kürtlerin ardından Cumhurbaşkanlığı görevinin kendilerine verilmesini talep ederken, bunun için de Usama Nuceyfi’nin ismini öne çıkartmaktadırlar. Nuceyfi, Irak’ın en köklü Sünni ailelerinden gelmektedir. Meclis Başkanı Usma bin Nuceyfi Anayasal olarak Cumhurbaşkanı Yardımcısının da olmadığı bir durumda Cumhurbaşkanı makamına kısa süreliğine oturma hakkı da bulunmaktadır. Meclis Başkanının kardeşi Etil Bin Nuceyfi aynı zamanda Musul Valiliği görevini yürütmektedir. Son süreçte Arap milliyetçiliği yapan Maliki’nin, Türkiye ile iyi ilişkileri bulunan Nuceyfi’ye sıcak baktığı ileri sürülüyor.
Diğer yandan Irak’taki Sünni Bloğun içinde yer aldığı El Irakıye içinde ise farklı isimler Cumhurbaşkanlığı için kulis yapması dikkat çekicidir. Her ne kadar kendi içinde farklı küçük gruplara ayrılsa da Ayad Allavi’nin liderlik pozisyonu sürmektedir. Allavi son gelişmelerin ardından partisi içinde Cumhurbaşkanlığı için kulis girişimlerini başlattığı belirtilmektedir. Allavi’nin batı yanlısı olması, Şii olması bir avantaj olarak görülse de İran’ın Allavi’ye sıcak bakmadığı biliniyor.
Bununla birlikte, son süreci değerlendiren Allavi, “Sayın Talabani henüz hayatta bu konuları tartışmak için uygun bir zaman değil ancak, Talabani sonrası için ülkedeki kartların yeniden değişeceğini düşünüyorum. Çok farklı senaryolar konuşulacaktır; iç siyasi dengeler kadar dış siyasi faktörlerde tartışmalara farklı bir boyut kazandıracaktır. Umarım bu süreç Irak’a bir kaos getirmez” ifadelerini kullanmıştı. Bir anlamda Irak’taki Cumhurbaşkanlığı seçiminin tüm bölgeyi etkilediğini de gözler önüne sermekteydi.
Diğer yandan Meclis Başkanı Nuceyfi ise Talabani’nin ülkedeki uzlaştırıcı bir lider olduğunu vurgulayarak yeni liderin de belli kriterlere sahip olması gerektiğini üstü örtülü oraya koymaktaydı. Nuceyfi,”Irak çok zorlu bir süreci yaşadı ve bu süreç Talabani sonrası daha da derinleşebilir. Talabani stresli Irak siyasetinde taraflar arasında uzlaştırıcı bir rol üstlendi. Sayın Talabani sonrası için henüz erken ama görünen çok şeyi konuşacağız ve tartışacağız. Ama umarım süreç kaotik bir sürece evrilmez” ifadelerini kullanarak, sürecin oldukça zorlu geçeceğini ancak bununla birlikte tüm alternatiflerin masada yer aldığını ortaya koymaktaydı.
Sünni Arap liderden ve eski Baascı olduğu iddiasıyla seçimlerden men edilmeye çalışılan Salih Mutlak ise son dönemde milliyetçi söylemleri ile dikkat çekmektedir. Nitekim, Irak Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak ise her kesimin ve tüm grupların aklı selim düşünmesi gerektiğini ifade ederken, olası bir durumda yeni Cumhurbaşkanın Arap kökenli olması gerektiğinin altını çizmekteydi. Salih Mutlak’a göre Irak nüfusunun çoğunluğunu Araplar oluşturmaktadır ve bu realite Cumhurbaşkanlığı makamının Araplara verilmesini zorunlu hale getirmektedir. Salih Mutlak Araplar kavramını kullanmasına karşın Başbakan’ın Şii olduğu bir ülkede Cumhurbaşkanının da Sünni Arap olması gerektiğini farklı bir dille ortaya koymaktaydı.
Şİİ ARAPLARIN KRİZE YAKLAŞIMI
2003 Irak işgali sonrası dönemde gerçekleşen seçimlerin ardından Şiiler Cumhurbaşkanlığı makamının Kürtlere verilmesine karşı çıkmadıkları gibi buna destek verdiler. Söz konusu dönemde Baas tehdidi sürdüğünden Şiiler Bağdat’ta hükümet olmuş; ancak iktidar olduklarının hissetmemişlerdi. Ayrıca Sünnilerin direnişi de sürmekteydi. Ancak aradan geçen süre içerisinde ABD’nin Irak’tan çekilmesi, Maliki’nin kontörlü ele alması ve Sünni Arapların Bağdat’ta temsil edilmeleriyle Şii liderlerin Kürtlere bakışının değişmesine yol açtı. Talabani’nin hastane kaldırılmadan önce yaşanan Kerkük krizi Kürtlerle Araplar arasında ilk kez sıcak bir çatışmanın yaşanmasına yol açarken, Maliki’de son süreçte tüm alanlarda Arap milliyetçiliği üzerinden mesajlar vermeye çalışmıştı. Diktatör Saddam Hüseyin’in bile hiçbir zaman dillendirmediği “Arap Kürt savaşı” söylemini Maliki son bir aydan buyana 3 kez dile getirdi. Mukteda el Sadr dışındaki Şii liderlerin önemli bir kısmı Cumhurbaşkanın Arap kökenli olması gerektiğini, Irak nüfusunun çoğunluğunun Arap olduğunu tezini gündeme getirmişlerdir. Zira Cumhurbaşkanı’nı yetki alanın daraltan Maliki’nin Cumhurbaşkanlığına aday olması beklenmiyor. Aynı şekilde Maliki’nin adaylığına da El Hakim ve Mukteda El Sadr grubu sıcak bakmıyor. Ancak Maliki Dava Partisi’nden Dr. Khodair Al-Khozaei Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığına getirmesi ve Tarık Haşimi krizinin sürdüğü bir dönemde Sünni Arap kökenli bir lideri onun yerine getirilmesine sıcak bakmaması dikkat çekicidir. Aynı şekilde Bağdat’tan gelen haberlere göre Maliki’nin Al-Khozaei’i de aday gösterebileceğini belirtiyorlar.
Öte yandan Şii blok Al-Khozaei’nin yanı sıra İran’ın desteğini alma şansı yüksek görünen Şii koalisyonu başkanı Dr. İbrahim Caferi’yi de aday gösterebileceği vurgulanıyor. Dr. Caferi, Londra gidişi öncesi yaptığı bir açıklamada da “Sayın Talabani’ye acil şifalar diliyorum. Londra dönüşü Irak’taki süreci grubumla masaya yatıracağım” ifadelerini kullanmıştı.
Sonuç Yerine: KYB’nin Cumhurbaşkanı Adayı Göstermesi
Sonuç olarak Talabani’nin aktif siyaset sahnesinden çekilmesi durumunda Irak’ta çok farklı tartışmalar ve çekişmelerin yaşanacağı açıktır. Talabani’nin Almanya’ya sevk edilmeyi beklediği saatlerde ise Bağdat’tan gelen bazı haberlere göre KYB’nin Talabani’nin görev süresini üstlenmesi yönündedir. Bu kapsamda Irak’ın eski Başbakanlarından İbrahim Caferi’ye yakınlığı ile bilinen Ammar El Kahya, 2010 yılında Şii ve Kürtler arasında yapılan anlaşma gereği Cumhurbaşkanlığı koltuğunun Kürtlere verileceğini düşündüğünü belirterek, “Şii koalisyonu ülkede taşları yerinden oynatacak bir davranışa girmez. Dolayısı ile Sayın Talabani’in partisinden bir adaya mecliste 155 milletvekili bulunan Şii koalisyonu sıcak bakacaktır. Yani Talabani’nin ekibinden bir isimin tekrar gelmesi beklenen bir durum.” Aynı şekilde Bağdat kulislerinde, Şii bloku milletvekillerinin KYB yetkililerine, “Sayın Talabani ülkede önemli bir siyasi aktördür. Kendisinden sonra partisinden bir adayın ve Şii koalisyonunun da benimseyeceği bir aday olması durumda destekleyecekleri” mesajını ilettiği belirtilmektedir. Şii koalisyonu milletvekillerinin özellikle adayın KYB kökenli olmasını ve Barzani’nin lideri olduğu KDP kökenli bir siyasetçiyi desteklemeyeceklerini açık bir dille gündeme getirdikleri ileri sürülmektedir. (Çetiner Çetin-YeniŞafak)
Haber Ara