SMDK Lideri Kürtlerin Taleplerini Değerlendirdi!
SMDK lideri Muaz el-Hatib, ilk kez Suriye’deki Kürt sorununa dair değerlendirmelerde bulundu.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-11 23:50:43
Rûdaw gazetesinin konuyla ilgili röportajına cevap veren Muaz el-Hatib, sözlerine 35 yıldır Suriye Kürtlerinin acısını içinde hissettiğini belirterek başlıyor. Kürt sorunuyla tanışma ve yüzleşme sürecinin devamını el-Hatib şu sözlerle ifade ediyor:
“Kürt kardeşlerin acılarını 35 yılı aşkın zamandır içimde duyuyorum. Üniversiteden arkadaşım olan İbrahim, Kürt sorununu bana tanıtan ilk kişi oldu. Son örnekleri ise zindan arkadaşlarım olan Hüseyin ile Mustafa idiler. Zindanda ortaklaşa kullandığımız yalnızca iki adet battaniyemiz vardı. Birini yere sererken diğerini de üzerimize örtüyorduk. Geceleri kendilerine yapılan işkence sonucunda kan izleri sırtlarından görülebiliyordu. İşkence altındaki iniltileri ve vücutlarında kalan darp izleri uykumu kaçırıyordu.”
Kürt siyasal örgütlerinin genel olarak yükselttiği özerklik talebinin Suriye muhalefeti tarafından kabul edilmediği iddialarıyla ilgili olarak el-Hatib, kendilerinin kabul etmeme yönünde bir tutumlarının söz konusu olmadığını belirterek şunları söylüyor:
“Bu taleple ilgili olarak diyeceğimiz şudur: Biz her zeminde koalisyonumuzun temel amacının devrim sürecinin ilerletilmesi ve devrimci güçler arasında koordinasyon sağlanmasından ibaret olduğunu söylüyoruz. Bu koalisyonun Suriye’nin yarınına dair bir şey söyleme güç ve yetkisi yok. Bu konuyu –inşallah devrim sonrasında- Suriye halkının kendi içinde görüşüp çözmesi gerekiyor. Suriye’nin yarınına dair görüş ve düşüncelerini açıklamak Kürt kardeşlerin en doğal hakkıdır.”
Muaz el-Hatib, “Kürt sorunuyla ilgili net yaklaşımınız nedir?” sorusuna da şu cevabı veriyor:
“Yaklaşımımız Kürt kardeşlere gizli değildir. Kürtler, eşsiz bir zulme maruz kalmışlardır. Ulusal birlik temelinde diğer tüm Suriye evlatları gibi onların da tüm hakları güvence altına alınmalıdır.”
Halep-Eşrefiye’de başlayıp Rasul Ayn’da süren PYD-Direnişçiler çatışmasını nasıl yorumladıklarına ilişkin bir sorunun da sorulduğu röportajda, Muaz el-Hatib şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Rasul Ayn’da yaşananlar üzüntü vericiydi. Kim tarafından yapıldığına bakmaksızın biz her türlü cinayet, sürgün, talan ve ev yakma fiilinin karşısındayız. Bu fiiller bizim ahlakımızdan değil. Ve bizler topluluklar bazında tek bir vücudun azaları gibiyiz. Fitne çıkarmak isteyen bazı kesimler bulunmakta. Rejimin de bu tür fitnelerde parmağı bulunmaktadır ki zaten bu, onun alamet-i farikasıdır. Hiç kimse Kürt kardeşlerimizin Mart-2004 direnişini ve sonrasında çektiklerini görmezlikten gelemez. Göz ardı edilen husus şudur ki; bu halklar uzun bir zaman boyunca beraber kardeşçe yaşamışlardır. Aralarında asırların oluşturduğu toplumsal ve insani ilişkilerin gücü, birbirlerine komşu, akraba ve kardeş olmaları, aralarına ayrılık sokmaya çalışanların gücüne elbette ki baskın çıkacaktır. El-Cezire’nin en önemli özelliği bugüne kadar bu tarz bir olayın yaşanmamasıdır. Konuyla ilgili bölgedeki tüm kardeş kesimlerden bazı temsilciler ile görüştük. Bu akl-ı selim sahibi temsilcilerin halklar arasına fitne tohumlarının düşmesine geçit vermeyeceklerine inanıyoruz. Yaşanan olaylarda rejimin de parmağı vardı. Bu vesileyle karışıklık çıksın istiyordu. Kürdü, Arabı vd. tüm toplulukları aynı şekilde baskı altına alan diktatör bir rejimden bahsediyoruz. Bu rejim ki bekasını sağlamak için farklı din, inanç ve düşünceleri kullanmayı ve yekdiğerine kırdırmayı prensip edinmiştir. Rejim, Suriye halklarını birbirine kırdırmaya, düşürmeye çalışıyor. Bizim çağrımız şudur: Gelin, bu siyasal düzeni elbirliğiyle yıkalım! Sonrasında karşılıklı anlayış temelinde sorunlarımızın tümünü çözeceğimizi, acılarımızı telafi edeceğimizi göreceğiz.”
Muaz el-Hatib, kendisine yöneltilen Suriye Kürtleri arasındaki birçok siyasal parti ve örgütlerden oluşan Yüksek Kürt Konseyi’nin son Erbil toplantısında aldığı “demokratik federe Suriye” kararını nasıl değerlendirdikleriyle ilgili soru üzerine de şunları söylüyor:
“Erbil toplantısında alınan kararın açık meclislerde ve diğer kesimlerle beraber tartışılması icap ediyor. Belirttiğim gibi; bu oluşum, ülkenin baskı rejiminden kurtarılması ve direnişin koordine edilmesiyle ilgili kurulmuştur. Herhangi bir kesime Suriye’nin yarınıyla ilgili görüşlerini henüz sormamıştır. Kürt kardeşlerin de diğer tüm kesimler gibi yarının Suriye’sine dair görüş ve önerilerini sunma ve bunların en güzeli olduğunu düşünme hakları vardır.”
PYD’nin Baas rejimiyle işbirliği halinde olduğu ve rejimin sınır bekçiliğini üstlendiği yönündeki yaklaşımları nasıl değerlendirdikleri sorusuyla ilgili olarak da PYD’yi suçlamak istemediklerini belirten el-Hatib, ancak ciddi şüphelerinin bulunduğunu ifade ediyor. El- Hatib, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam ediyor:
“ Aydınlatılmaya muhtaç olan bazı hususların görüşülüp açıklığa kavuşturulması ve devrim yolunda beraber yol almanın imkânlarının tartışılmasıyla ilgili olarak aramızda görüşmelerin başlayacağı noktasında umutluyuz. Bu umudumuz, öteki kesimler için de söz konusudur. Özetle biz, rejime başkaldıran herkese kendimizi yakın görüyor ve halkların acılarını arttıran herkesin de karşısında duruyoruz.”
Başta PYD olmak üzere bir kısım Kürt milliyetçi örgütü tarafından propagandası yapılan “Türkiye ÖSO üzerinden Suriye Kürdistanı’na girmeye ve Kürtlerin kazanımlarını boşa çıkarmaya çalışıyor.” iddiasıyla ilgili düşüncelerinin de sorulduğu el-Hatib, şu cevabı veriyor:
“Türkiye net bir şekilde direnişi desteklediğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin Kürt bölgelerine girmek istediği yönünde herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Bildiğimiz şudur ki; Türkiyeli kardeşler bölgenin huzurunu dilemekte, savaş ve çatışmaların yaşanmaması yönünde çaba sarfetmekte. Bizler Suriyeliler olarak Suriye halkı ve ülkenin aleyhine olan hiçbir dış müdahaleye taraf değiliz.”(İslahhaber)
SON VİDEO HABER
Haber Ara