Birkaç gün gönce The Washington Post’tan Walter Pincus, ABD Ordusu İstihkam Sınıfı’nın İsrail ordusu için ihaleye çıktığını yazdı. 100-milyon dolarlık yer altı tesisi inşası için üst-düzey güvenlik iznine sahip üstleniciler için projenin tanımı ise şöyle:
İnşası 2 yıldan fazla sürmesi beklenen tesisin 100 milyon dolara mal olacak. Tesiste 1’nci katta sınıflar, 3’ncü katta konferans salonu bulunacak. Ayrıca bir labaratuvar, şok-dirençli kapılar, radyasyondan korunma ve çok sıkı güvenlik yer alacak. Tüm inşaat işçileri ve tel örgüler önündeki bekçiler için güvenlik izinleri gerekecek. Bariyerler, tesisi üssün geri kalanından ayıracak.
ABD-yapımı yer altı tesisi, nükleer-dayanıklı olacak ki İsrail düşmanlarından gelecek bir kitle imha saldırısına (KİS) dayanabilsin. Bu İsrail’in füze komuta-ve-kontrol sisteminin potansiyel devasa ve yıkıcı bir saldırının ardından devam etmesine olanak sağlayacak. Bu kaynağa göre IDF’nin halihazırda Tel Aviv’deki karargahı Kirya’nın altında nükleer-dayanıklı komuta merkezi bulunuyor.
İsrail ve ABD’nin birbirlerine casusluk ettiklerini bildiğimize göre, İsrail’in en hassas askeri tesislerden birinin inşası için ABD’ye güvenmesini aşırı derece olağanüstü buluyorum. Aslında kişisel olarak FBI’nın Washington’daki İsrail elçiliğini yıllardır dinlendiğini de biliyorum. Onlarca yıldır Mossad da burada operasyon yapıyor. Neden İsrail, ABD’nin aynısını bu tesisler için yapabileceğimizden korkmuyor?
Bir cevap projenin ABD Dış Askeri Satış programı altında finanse edilmesi, yani hükümetimizin projeyi İsrailli vergi verenler için bedava yapmasıdır. İsrail için ekonomi, özgüvenin üzerindedir.
Şu sorulmadır: Bu tesisi inşa ederek İsrail hangi düşmanından kendisini koruyor? Projenin tamamlanması 2 yıl süreceği için birkaç analistin inandığı şekilde İran’ın silah yapacak kadar nükleer kapasiteye sahip olabileceği zamana denk gelecek.
Burada 2 düşüncenin varlığı göze çarpıyor:
- 1. İsrail, İran’ın 2014 itibariyle KİS’na sahip olacağını bekliyor.
- 2. İsrail, yeraltı sığınağı tamamlandıktan sonra bir noktada İran’ın saldıracağını bekliyor.
İranlı liderlerinin İsrail’e karşı önleyici bir saldırı, elbette ki bu nükleer olmayacak, yapma ihtimali fazlasıyla uzak olduğu için, böylesi bir kalenin inşaatı, İsrail’in böylesi bir saldırı yapmayı planladığı ve İran’ın misillemesinin ardından kritik askeri güçlerinin zarar görmemesini temin etme ihtiyacına işaret ediyor.
Projeye verilen 911 adı tesadüfü olsa da uzaktan beliren Armageddon aşikardır. İsrail’in 3 zorlu düşmanı, Hizbullah, Hamas ve İran’ın önemli yer altı askeri kompleksleri bulunuyor. Gilad Shalit, esareti sırasında böylesi bir sığınakta tutulmuş olabilir ve Hamas’ın üst düzey liderliği geçen ay gördüğümüz gibi İsrail saldırıların bu türden komplekslere geri çekiliyor.
Hizbullah’ın en etkili taktiklerinde biri IDF’in farkında olmadığı tünelleri kullanarak İsrailli askerlere farklı açılardan saldırmasıydı. İran da gelişmiş Fordow uranyum zenginleştirme tesisini dağın 100 metre altına gömdü. Bu koruma, ABD’nin 15 bin kiloluk sığınak-yıkıcı bombalarını alana dek İsrail’in tesisi yok etmesine engelliyor. Yani İsrail, düşmanları ile birlikte en kritik alt yapısını ve silah sistemini yer altına yerleştiriyor sabotaja ya da topyekun bir saldırıya dayanabilsin.
Pincus ayrıca ihalede istenenler arasında gerçekten çok garip dini ihtarlara da yer veriyor. (Haberde) Mezuzalarla ilgili olarak şu şartlar veriliyor:
İstihkam, bu mezuzaların “silinmez bir mürekkeple kaplamasız deri parşömen üzerine yazılacağını” ve bunların “Yahudi Şeriatı’na göre yazılı icazete sahip” bir yazıcı tarafından elle yazılması gerektiğini ekliyor. Yazı “Aşkenazi ya da Sefarad” olabilir ancak “karışık” olmamalı ve “bütün olmalı”.
Ayrıca “Mezuzalar, Başhaham’ın yetkilendirdiği musahhih tarafından harflerin formu okunmasının yanında inceleme için yetkili bir enstitüdeki bilgisayar tarafından da denetlenecek”. Mezuzalara, kapı çerçevelerine ya da açıklıklara iliştirilebilmesi için delikler bulunan alüminyum kutular da yapılacak. Son olarak “Tesisteki tüm mezuzalar, üstlenicinin personelince değil Üs Hahamı ya da onun atadığı bir temsilci tarafından kapılara konacak.”
Dahası bu güçlü dini muskalar yoluyla Tanrı’nın Yahudi halkını ve askeri savunucularını koruyacağından eminim. Asıl soru kimin ilahının daha güçlü olduğudur: Yahudi Yehova’sı mı yoksa İran’ın Şii Allah’ı mı? Ancak Musa, İsraillilere tek bir Tanrı vermedi mi? Eğer halkının Bizim İçin Bir Tanrı ve Onlar İçin Bir Tanrı yarattığını görseydi, beni dehşete düşürdüğünün en az yarısı kadar onu da dehşete düşüreceğini umuyorum.
İsrail ulusal güvenliği, insan hakları ve İsrail demokrasisine tehditler konusunda richardsilverstein.com adlı blogun yazarı.
Antiwar.com’daki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.