Öcalan'a ne dediler, ne demediler!
Mümtazer Türköne, Fatih Altaylı, Cengiz Candar, Mehmet Ali Birand'ın Abdullah Öcalan'ı tayin ettikleri görevlerin ardından son noktayı CHP Milletvekili Muharrem İnce koydu: ‘Öcalan’ı Genelkurmay Başkanı yapsınlar’ dedi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-26 18:32:27
Türkiye’de son dönemlerde en çok tartışılan olayların başında Abdullah Öcalan serbest bırakılacak mı, af var mı, serbest bırakıldıktan sonra siyaset yapabilecek mi, sorularıyla karşılaşmaktayız. Bu tartışmaların odağında birçok köşe yazarı, milletvekili ve tv kanallarının genel yayın yönetmenleri çeşitli yorumlarda bulundu. Son yoruma ise gülünür mü, ağlanır mı bir türlü karar veremedik. Fikrin beyanı mı, beyanın fikri mi, ona da karar veremedik.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, katıldığı ‘1'nci Eğitim ve Kültür Festivali’nde bilindik üslupla çarpıcı bir açıklamada bulundu:
Başbakan Erdoğan’ın “Silah bırakan PKK’lılar yurtdışına gidebilir” açıklamasına tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “PKK'lılara TOKİ villa yapsın, emekli maaşı bağlansın. Hatta Abdullah Öcalan’ı İlker Başbuğ’un yerine Genelkurmay Başkanı yapsınlar” dedi.
İnce, şovmenliğine bıraktığı yerden tekrar devam etmiş olsun, biz ona uluslararası hukukun nasıl bir yol izlenmesi gerektiğinden, bu tür davalarda nasıl bir tutum ve davranış sergilendiğinden bahsetmeliyim. Kendi tahakkümünden öte aklına iliştirdiği devlet intibalarının buyruğunda, yıllardır statükonun diline pelesenk ettiği kavram ve söylemleri şahsında icra etme kararlığı devam etsin.
Türkiye’de ne zaman güzel bir söz söylense salya sümük sözlere bürünmüş dil tacizcileriyle de karşı karşıya kalmaktayız. Kimin aklı kime yamanmış bihaberiz? Bu yüzden de tam olarak mantıklı bir akıl çıkarımında bulunamamaktayız.
MÜMTAZER TÜRKÖNE
Geçmiş dönemlerde Abdullah Öcalan ile ilgili çeşitli yorumlarda bulunan Mümtazer Türköne, bunlardan birisine yakın zamanda bir tane yine eklemişti; Öcalan’a ev hapsinin verilmesi gerektiğini savunan Zaman Gazetesi yazarı, çarpıcı açıklamalara köşesinde yer vermişti.
İşte o yazının bazı bölümleri:
-Mümkün mü? Anayasa'nın 104. maddesine göre mümkün. Cumhurbaşkanı'nın hükümlülerin cezalarını, 'sürekli hastalık' gibi gerekçelerle affetme veya hafifletme yetkisi var.
"Şiddet Sona Erecektir"
'Gözetim altında bulundurmak' veya 'ev hapsi' Cumhurbaşkanı'nın kullanacağı 'hafifletme' yetkisi içinde yorumlanabilir. Peki, Cumhurbaşkanı bu yetkiyi Öcalan için kullanır mı? Toplumda çok geniş kapsamlı bir mutabakat ve destek olursa kullanır. Toplumda genel bir mutabakat gerçekleşir mi? Şiddetin kayıtsız ve şartsız sona ereceğine herkes inanırsa, toplum bu konuda ikna olabilir. Bu muhakemede aksayan bir nokta var mı? Kan duracak. Şiddetin her türü sona erecek. Buna karşılık Öcalan'ın toprağa ayağını basabileceği, istiyorsa çiçeklerle-böceklerle uğraşabileceği ve elbette gelen ziyaretçileriyle birlikte mangal yakıp muhabbet edebileceği bir hayatı olacak. Hatta bu şartlarda örgütünü aracısız yönetecek.
Devlet Ezber Bozdu
Sorunun hükümet içinde ilk elden sahibi olan Beşir Atalay, iyimser bir tablo çiziyor. 'Zaman uygun, atmosfer iyi' sözü, işlerin yoluna girdiğini gösteriyor. 'Devletin bütün mekanizmaları ortak bir strateji üzerinde ve çok ciddi bir uyum içinde çalışmalarını sürdürüyor' demesi, inisiyatif boşluğu bulunmadığı olarak yorumlanmalı. 'PKK savaşı kaybetti' demiştim. İlk defa devlet ezberi bozdu, müzakere yürüttü ve PKK'nın savaş lordları açığa düştü. Çaresiz yeni bir savaş başlattılar. İşe yaramadı.
Öcalan’ı Paşa Yapalım
'Öcalan'ı paşa yapalım' sözüyle, bu ateşin söndürülmesi için akıl ve ferasete olan ihtiyacı vurgulamıştım. Yeniyetme bir devlet değiliz. Osmanlı eşkıyaya boşuna mı paşa rütbesi veriyordu? Devletin varlık sebebi barışı ve vatandaşın güvenliğini temin etmektir. Elindeki araçları kullanarak kanı durduracak, kalkışma içindekilerin ellerinden silahları ister zorla ister ikna ederek alacak. Yoksa öfkeden, kinden kuduranların önüne düşüp kan davası gütmeyecek.
PKK'yı Hangi Kürt Dinler?
Atalay, entegre bir stratejiden bahsediyor. Devlete akıl hakim olunca oturup hesap yaparsınız. KCK tutuklamaları kafaları karıştırıyor. Entegre düşünelim. Şiddet durursa, silahlar susarsa KCK isimli bir örgütten bahsedebilir misiniz? Karşımızda paralel bir devlet örgütlenmesi var. Devlet dediğimiz zor kullanma ayrıcalığı ile maruf. Zor kullanamayan bir KCK mahkeme kurabilir mi? Vergi toplayabilir mi? Kürtlerin üzerinden PKK'nın sopası kalkarsa itibarı ve gücü kalır mı? Şiddet yöntemleri kullanamayan bir PKK'yı hangi Kürt hazır olda dinler?
MEHMET ALİ BİRAND
Kürt olduğunu geçtiğimiz günlerde itiraf eden Araştırmacı-Gazeteci Mehmet Ali Birand, CNN Türk’te Enver Aysever’le Aykırı Sorular programında, Kürt sorununun çözümüne dair ilginç açıklamalarda bulunmuştu.
Öcalan Serbest Kalmalı, Meclis’e Girmeli
Türkiye’nin kademeli olarak genel bir affa ihtiyacı olduğunu söyleyen Birand, “Bu affın neticesinde de Öcalan serbest bırakılmalı ve Meclis’te bir partinin başında görev yapmalıdır” demişti.
FATİH ALTAYLI
Türkiye, tüm bu açıklamaların akabinde rahat bir nefes aldı derken bu kez de Fatih Altaylı gündeme bomba gibi düşen bir açıklamada bulundu.
Açlık grevlerinin sona ermesi nedeniyle Habertürk televizyonunda yayınlanan programa katılan gazeteci ve Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, açlık grevlerinin umulandan çok daha büyük bir siyasi sonuçla noktalandığını belirttikten sonra şunları söylemişti:
“Bugün Türkiye’nin ikinci önemli siyasi lideri olarak Abdullah Öcalan vardır. Abdullah Öcalan Türk siyasetinde Başbakan’dan sonra iktidar olmayan kanadın en güçlü siyasi lideri olarak bu olayla beraber ortaya net bir şekilde konmuştur” demişti.
CENGİZ ÇANDAR
Açlık grevlerinin son bulmasından hemen sonra ise Radikal Gazetesi köşe yazarı Cengiz Çandar, Öcalan’ın sorunun değil, çözümün tarafı olduğunu belirtmişti. Daha son T24’te Hazal Özvarış’a verdiği söyleşide şunlara değinmiş ve Öcalan’ın PKK’ya hükmettiğini söylemişti:
Büyük bir türbülansa giriyorlar ve kopuşlar yaşanıyor. Fakat Öcalan ile örgüt arasında tekrar bağ kurulduktan sonra Öcalan duruma hükmediyor.
Öcalan'ın ilginç bir tarafı var; örgüt içinde birtakım farklı eğilimler olduğu zaman görevi görüyor. En büyük gücü de Kürt halkı üzerindeki simbiyotik ilişkisi üzerinden geliyor. Bunu da kırmak çok zordur.
SON VİDEO HABER
Haber Ara