İsmet Özel: 'Bayramlık ağzımı açmam lazım'
İstilklal Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel 'LÂZDAN EVLİYA VEYA HATADA ISRAR, AZGINLIKTA BERDEVAM' başlıklı köşe yazısında bayramlık ağzımı açmam lazım diyerek 'Şahsiyet sahibi insanlar meydana çıkmıyor çünkü meydan yok, çünkü henüz bir meydana ulaşamadık' dedi
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-01 09:05:45
"Bayramda bayramlık ağzımı açmam lâzım. Ne dünkü CHF’nin veya bugünkü CHP’nin “seferberlik” adını ağzına almağa, ne de dünkü Kürt Teaali Cemiyeti’nin veya bugünkü BDP’nin “alternatif bayram namazı” kılmaya hakkı vardır. Bunlar sadece ve sadece Türkiye’de siyasî aktör havası atan veya öyleymiş gibi algılanan tüm diğerleriyle birlikte küfür âleminin kuklaları olmaktan öteye geçemeyen beceriksizlerdir. Hepsi geçimini beceriksizliklerinin mükâfatından sağlıyor. Hepsi el yapımı kuklalar, imâl edilmiş eleman hususiyetleriyle rahata kavuşmuşlardır. Belki bütün dünyada ve fakat bilhassa Türkün vatanı bilinen topraklarda küfür âlemi, yani “Dünya Sistemi”, yani “Kapitalizm” 400 seneden beri kendine kendi kontrolünden çıkmayacak hasımlar, düşmanlar türetiyor. Gaye, elde “Küfür Sistemi” karşısında küstah, fakat emir-komuta altında elemanlar bulundurmaktır. Madem öyledir, niçin bu kuklaların hakkından gelecek şahsiyet sahibi insanlar meydana çıkmıyor?
Şahsiyet sahibi insanlar meydana çıkmıyor çünkü meydan yok, çünkü henüz bir meydana ulaşamadık. Er meydanı, şahsiyet sahibi insanların çıkacakları meydan 400 sene önce Osmanlı devlet ricalinin şu veya bu şekilde kafeslenmesi suretiyle yok edildi. Kafesin hacmi bizim özgürleşme yolunu fark etmekten geri duruşumuz yüzünden yıldan yıla büyüdü ve işin sonunda hepimiz ister istemez kafese sığdık. Milletçe kafeslenmemiz çok kolay oldu çünkü bizler İblis’in iğvasına uyduğu için Cennetten çıkarılıp dünyaya kaburga kemiğinden yaratılmış eşiyle gönderilen Âdem aleyhisselâmın sulbünden geliyoruz. Zihnimiz bir şeytanı, her şeytanı, şeytanların bir kısmını mandepsiye bastıracak bir vasıta ile mücehhez değil. Bizde Âdem soyu olarak sadece cennet için yaratılmış olduğumuz bilgisi mündemiçtir. Bünyemize mahsus bu bilgi bize bütün yanılsamaları, bâtılın bütün varyantlarını güzel gösterir.
Diyelim ki, Türk’ten geçtik... Sualler yine de yakamızı bırakmayacaktır. İslâm’da reform mümkün müdür? Müslümanlar aydınlanabilir mi? Bizi bu meselelere bulaştıracaklar, bizden düşmanlarımızı gürbüzleştirecek zahmetkeşlik umacaklardır. Bilir miyiz ki, hayatımıza bu suallerin sokulmasına ses çıkarmadığımız zaman, hangi meşguliyetleri seçtiğimiz takdirde imândan tecrid olunmuş vaziyette yaşayabileceğimiz hususunu merak konusu haline getirmişizdir. Doğacak hasıladan tamamen habersizce ömrümüzü bir şeylere vakfederiz. Uğraş içinde yaşanıldığı için, hiç kimse ömrünü heba etmiş olmaz. Ömrünün heba olduğu zannına kapılanlar şikâyetçi mevkiini dualarının kabul oluşu sebebiyle işgal edenlerdir. Herkes kabul olan duasının bedelini ömrüyle öder. Mütevekkilce hamdedenler ömürlerini bir terakki vetiresi gibi yaşayanlardır. Böylelikle bir Müslüman münafıklar tarafından getirilen Kur’an-ı Kerîm’e tepeden bakma teklifini reddetme kararlılığı sayesinde dört hak mezhep seviyesine, olgunluğuna erer. Bu seviyenin altında kalarak hamlığını üzerinden atamamış hımbıllar “Ehl-i Sünnet Ve-l Cemaat” demezler. Onlar süslü püslü yerlerini Haçlı Ordusu saflarından bir safta seçer
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN
SON VİDEO HABER
Haber Ara