Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'İsrail bölgede yabancı bir cisimdir'

HDK Ortadoğu Konferansı, 'Günümüz Bölge Dinamikleri ve Filistin Halkının Mücadelesi' başlıklı ikinci oturumla devam etti. İsrail devletini bölgede yabancı bir cisim olarak değerlendiren konuşmacılar, Oslo Anlaşması'yla Filistin özgürlük mücadelesinin geriye düşürüldüğünü belirtti.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-20 18:38:22

'İsrail bölgede yabancı bir cisimdir'
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Halkların Demokratik Kongresi'nin düzenlediği Ortadoğu Konferansı'nın ikinci oturumunda, "Günümüz Bölge Dinamikleri ve Filistin Halkının Mücadelesi" tartışıldı. "Arap halk ayaklanmaları, Filistin mücadelesi ve İsrail bölge politikalarında Filistin'in mücadelesinin yeri" sorularına yanıt aranan oturumu, Bereket Kar yönetti. Oturuma, akademisyen Erhan Keleşoğlu, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nden Meryem Ebu Dakka, Lübnan Komünist Partisi'nden Ali Selman ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nden Ahmed Ebu Suud Hanini konuşmacı olarak katıldı.
 
'HDK FİLİSTİN DENEYİMİNDEN ÖĞRENİYOR'
Oturum başlamadan önce HDK Yürütme Kurulu üyesi Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü kısa bir konuşma yaptı. Kürkçü, "1967 Arap-İsrail savaşından sonra ihanet eden Arap rejimlerinin ardından Filistin, halk hareketi başlattı. Bu ayağa kalkış, biz Türkiyeli devrimciler için de ilham kaynağı oldu. Birçok yoldaşımız, Siyonist saldırılara karşı Filistin halkının yanında savaştı, şehit düştü" dedi. Filistin özgürlük mücadelesinin Oslo anlaşmasıyla geriye düşürüldüğünü belirten Kürkçü, "Türkiye'de Tayyip Erdoğan'ın Filistin davasını kullanarak pragmatik ve istismarcı bir tutum sergilediğini" ifade etti.
 
Filistin sorununun Ortadoğu sorunundan, emperyalist politikalardan bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyen Kürkçü, AKP Hükümeti'nin Gazze'ye yardım adı altında yaptığı girişimlerin, kendine yatırım olduğunu vurguladı. Kürkçü, "İsrail işgali 'One minute' deyince son bulmuyor, Filistin halkının mücadelesi devam ediyor" diye konuştu. Kürt özgürlük mücadelesinin Filistin özgürlük mücadelesiyle benzer dinamiklere sahip olduğunu belirten Kürkçü, "Demokratik konfederalizm olarak ortaya çıkan yeni durum, Filistin davasının seyrine çok önemli etkiler sunacaktır" dedi. Kürkçü, "Bölgedeki tüm dinamiklerin, yeni yeni olmasına rağmen, sürece dahil olma yolunda ilerlediklerini" söyledi. Filistin özgürlük hareketinin Marksistleri, demokratları, İslamcıları bir araya getiren bir deneyimi olduğunu hatırlatan Kürkçü, "HDK'nin de bu deneyimden öğreneceğini" sözlerine ekledi. Kürkçü, konuşmasını, Mahmut Derviş'in "Kimlik" şiirinden bir bölümünü okuyarak bitirdi.
 
'FİLİSTİN MUTLAKA ZAFERE ULAŞACAK'

Oturumda ilk sözü alan FHKC Dış İlişkiler Sorumlusu Ahmed Ebu Suud Hanini, Filistin halkının yüz yıldan beri Siyonizm ile mücadele içerisinde olduğunu söyledi. Hanini, "Emperyalizmin desteğiyle Siyonist devlet kuruldu" dedi. "Siyonist devlet, Ortadoğu'da demokrasi, özgürlük mücadelesi veren halklara karşı bu bölgede kurulmuştur" diyen Hanini, işbirlikçi bölge rejimlerinin de bu politikada aktif rol oynadıklarını ifade etti. Hanini, "Siyonist devlet, Arap dünyasında tek bir demokratik rejim kalmaması için duruyor. Kendisini tek demokratik devlet olarak göstererek, saldırganlığını sürdürüyor" dedi.
 
İşgale karşı özgürlüğü için mücadele yürüten tek devlet olarak Filistin'in kaldığını söyleyen Hanini, "Bütün Filistin toprağı Filistin toprağıdır. İsrail devletini tanımıyoruz. Arap halklarına karşı var olan yabancı bir cisimdir" diye konuştu. Filistin özgürlüğü için Türkiyeli devrimcilerin de bedel ödediğini hatırlatan Hanini, "Filistin davası tüm dünyanın davası oldu. Arap rejimleri, bu dayanışmanın önüne geçmek için her yolu denediler. Oslo anlaşmasıyla bunu bir ölçüde gerçekleştirdiler. Bize maddi yardımda bulunarak, dilenci konumuna düşürmeye çalıştılar" diye konuştu.
 
Filistin halkının mutlaka zaferini elde edeceğini söyleyen Hanini, "Hiçbir diktatörlük, zorba düzen sonsuza kadar varlığını koruyamaz. Filistin halkı en sonunda kendi topraklarına dönecek" dedi.
 
Mısır ve Tunus'ta yaşananları "tamamlanmamış devrimler" olarak tanımlayan Hanini, "Bu değişiklikler halkla değişmedi. İhtilallerle değişti" görüşünü savundu. Emperyalist müdahalelerle İslamcı rejimlerin iktidara getirildiğini belirten Hanini, tüm bunlara rağmen halkların ilerleyişinin devam ettiğini ve bundan en çok İsrail'in korktuğunu söyledi. Tunus'ta sokağa çıkan insanların sadece ekmekleri için sokaklara çıkmadığını belirten Hanini, "Bu halk, kendi kimliğini emperyalistlere karşı savunmak için sokaklara çıktı. Mübarek'i devirdi, Camp Davit anlaşmasını imzalayan rejimi yıktı" diye konuştu.
 
Filistin özgürlük mücadelesinde geriye düşmenin sorumlusunun kendileri olduğu öz eleştirisinde bulunan Hanini, "Bizler FHKC olarak, birleşik bir mücadele yaratılması gerektiğini, parçalanmayı aşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Uluslar arası alanda da yeni bir halk hareketi başlıyor. Bu bize yeni olanaklar sunacak" dedi.
 
'SOL YENİ AYAKLANMALAR ÖRGÜTLEMELİ'

Lübnan Komünist Partisi Polit Büro Üyesi Ali Selman, Ortadoğu'nun açık bir çatışma süreçlerinden geçtiğini söyledi. Arap halklarının açlık, yoksulluk, yolsuzluk politikalarına karşı açık bir duruş sergilediğini belirten Selman, LKP'nin tüm bu hareketleri koşulsuz desteklediğini ifade etti. Tüm bu süreçte bu hareketlerle destek toplantıları ve etkinlikleri düzenlediklerini söyledi. Arap hareketinin henüz sonuca ulaşamadığını belirten Selman, "Arap ülkelerinde iktidara ulaşan İslamcı güçlerle bir sonuca ulaşamaz. İslamcı güçler, doğaları itibarıyla Arap halklarının beklenti ve taleplerini karşılamaktan uzaktır. Bu güçler, hiçbir şekilde ekonomik reform ve çözüm politikası geliştirmeyecektir. Onların özgürlük konusundaki duruşlarını biliyoruz, daha önceki rejimlerden daha baskıcı politikalar uygulamaktadırlar" diye konuştu.
 
Sokağın nabzının ABD ve işbirlikçilerine karşı tutulması gerektiğini vurgulayan Selman, sol hareketin bu konuda kendisini yenilemesi gerektiğini vurguladı. Solun emperyalizme karşı nasıl mücadele yürütmesi gerektiğini bilmesi gerektiğini ifade etti. Selman, "Sol, yeni ayaklanmaları örgütlenmeyi gündemine almalıdır. Sınıfsal ayrışmaları derinleştirmelidir" dedi. "Solun yükseltmesi gereken taleplerden birinin de 'ABD'nin Türkiye ve Ortadoğu'da bulunan üslerinin kapatılması' olmalıdır" diyen Selman, İsrail'e karşı politikaların da yükseltilmesi gerektiğini ifade etti.
 
Arap Sol Koalisyonu'na vurgu yapan Selman, özgürlükler için bir kampanya kurma, Arap kaynaklarının dağıtılmaması, ortak koordinasyonun artırılması, Arap solunun medyadaki gücünün artırılması, Filistin devrimci dinamiklerinin birleşmesi, İsrail'e karşı bölge halklarının savaşması gibi öneriler sıraladı.
 
Suriye'deki rejimin diğer Arap rejimlerinden farklı olduğunu vurgulayan Selman, gelinen aşamada söz konusu rejimin korunamayacağını söyledi. Suriye'de özgürlüklere dair tek bir ilerleme yaşanmadığını söyleyen Selman, "Şimdi, nasıl bir Suriye istiyoruz sorusuna yanıt vermeliyiz. Rejim zaten düşmüş durumda. Tüm ilerici sol muhalefet bir konferans örgütlemeli, emperyalist müdahaleye karşı güçlerini birleştirmelidir" dedi.
 
Lübnan'ın da ateş altında olduğuna vurgu yapan Selman, "Lübnan yeniden uluslar arası saldırı üssü haline getirilmek isteniyor. Dün Beyrut'ta patlayan bomba, Lübnan'ın yeniden bir oyuna çekilmek istendiğini gösteriyor" diye konuştu. Lübnan'da 14 Mart adlı emperyalistlerle bir olan kutup ile Suriye yanlısı 8 Mart adlı bir grup oluştuğunu söyleyen Selman, "Bizler hiçbir kutbun içerisinde yer almıyoruz. Lübnan'da sol hareketi birleştirmeye çalışıyoruz. İç savaş çıkmasını engellemeye yönelik çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Lübnan’da genel grevler gerçekleşti" diye konuştu. Türkiye'nin Suriye'ye karşı savaşa girdiğini belirten Selman, "Türkiye, Selefileri destekleyerek, ABD politikalarının yaşam bulmasının önünü açtı" dedi.
 
'OSLO TUZAKTI, BÜYÜK YIKIMA NEDEN OLDU'

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nden Meryem Ebu Dakka, Filistin'de yeni bir bahar başlattıklarını söyleyerek, Filistinli tutsakların ve Ahmet Saa'dat'ın selamlarını iletti. Uzun bir süreçten beri Filistin ve Arap halk özgürlük hareketinin bataklık içerisinde olduğunu söyleyen Dakka, son iki yıldır yaşananlarla bataklığın hareketlendiğini, durağan pis suyun değiştiğini ifade etti. İslamcı hareketlerin iktidara gelmesinin şaşırtıcı olmadığını belirten Dakka, "Onların iktidarlarını kalıcılaştırmasının diyalektik olarak koşulları yoktur. Gazze gerçekliği bunu ortaya koyuyor" dedi.
 
Emperyalizmin çirkin yüzünün Siyonizm olduğunu ifade eden Dakka, "Filistin mücadelesi şunu gösterdi ki, her zaman birlik olmalıyız" şeklinde konuştu. Oslo süreciyle Filistin birliğinin bölündüğünü söyleyen Dakka, "Oslo bizin için bir tuzaktı, büyük bir yıkım oldu. İsrail hiçbir zaman kutsal olmadı. Kutsal olan, bizim topraklarımızdır. Eşit, özgür, adalet içinde bir Filistin devleti kurmak için mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
 
Kurulacak Filistin yönetiminde demokrasiyi savunduklarını belirten Dakka, "Ancak El Fetih olsun, Hamas olsun kendi egemenliklerini kurmak için uğraşıyorlar. Orantılı temsilin kurulmasını istiyoruz" dedi. Gazze ve Batı Şeria'da özgürlük olmadığını söyleyen Dakka, demokrasiyi savunmadıkları durumda, bölünmeyi engelleyemeyeceklerini vurguladı. Dakka, bu durumun işgalcilerin işlerine yaradığını, Gazze-Batı Şeria bölünmesini İsrail'in kullandığını ifade etti.
 
Dünyada en yüksek oranlı kanser vakalarının Gazze'de görüldüğünü söyleyen Dakka, "10 yıl sonra Gazze'de yaşam kalmayacak. Kudüs'ü Yahudileştiriyorlar. Obama, ABD başkan adayları, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olacağını söylüyorlar. Onlara ne oluyor?" diye tepkisini dile getirdi. Dakka, Gazze'ye yardım çağrısında bulundu.
 
'İNTİFADA DİRENİŞLERE MODEL OLDU'

İstanbul Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Erhan Keleşoğlu, Filistin halkının, Arap baharının ilk kıvılcımını çakan halk olduğunu söyledi. Baharın bir türlü yaza dönüşemediğini ifade eden Keleşoğlu, Filistin özgürlük hareketinin El Nakba'dan beri ağırlıklı olarak mülteciler eliyle yürütüldüğünü belirtti. İntifadayla bu durumun değiştiğini hatırlatan Keleşoğlu, bu direnişin toplumsal mücadeleler tarihine örgütlenme modelleriyle, kullandığı yöntemlerle model olduğunu belirtti.
 
Filistin özgürlük hareketinin Oslo anlaşmasıyla ciddi yaralar aldığını ifade eden Keleşoğlu, bağımsız bir Filistin devleti kurulacağı yanılsaması yaratıldığını söyledi. İsrail'in Oslo anlaşması imzalamakla Filistin davasını tanımadığını, tam tersine işgalin maliyetini daha fazla sürdüremeyeceğinden böyle bir adım attığını söyledi. İntifada deneyimiyle yaratılan öz örgütlerin Oslo Anlaşması sonrasında Filistin Yönetimi'ne devredildiğini ifade eden Keleşoğlu, "Bu durum, yorgun düşen Filistin halkı, gittikçe mücadeleden uzaklaştı" diye konuştu.
 
Filistin coğrafyası içerisinde halkın ve toprakların birbirinden yalıtıldığını vurgulayan Keleşoğlu, "Filistin halkı, on yıl önce Arap halklarının bugün yapmaya çalıştığını yapmak için ayaklandı. Bugün ise Filistin halkının bizim desteğimize ihtiyacı var. Çünkü, ABD, İsrail'i koşulsuz destekliyor. Oslo olduğu gibi yerinde duruyor" dedi. (etha.com.tr)
SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara