Yemen'in en büyük sorunu mülteci sorunu
Tunus’la başlayan Arap devrimlerinin önemli adreslerinden biri olan Yemen’e yapacağımız dört günlük Ramazan ziyaretimiz, beş saatlik bir seferin ardından bir gece yarısı başkent Sana’ya inmemizle başlıyor. Sana yaklaşık 2.000 metre rakıma sahip. İstanbul’un sıcağından bunalan bizler, bir Ortadoğu ülkesinde böylesi serin bir havayla karşılaşınca ilkin biraz şaşırıyoruz. Sana’da kısa bir istirahatın ardından, Taiz’e doğru yola koyuluyoruz.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-20 16:33:53
Taiz, Sana ve Aden’den sonra siyasi olarak ülkenin üçüncü önemli vilayet olsa da nüfus olarak Yemen’in en kalabalık vilayeti. 3.000 metre yüksekliği bulan Sabir Dağı’nın eteklerinde kurulmuş olan şehir, Yemen’in bir anlamda kültürel başkenti. Taiz de tüm Yemen şehirleri gibi iç savaş yorgunu ve bakımsız durumda. Tarihî Kahire Kalesi’nden şehri kuş bakışı izliyoruz. Kale, devrim çatışmalarının yaşandığı günlerde rejim tarafından halkın üzerine kurşun yağdırmak için kullanılmış önemli noktalardan biriymiş.
Taiz’de kumanya dağıtımlarımızı tamamladıktan sonra, partner kuruluşumuzun Taiz şubesinin inşasını tamamladığı yetimhane ve eğitim merkezini ziyaret ediyoruz. İnşası biten bu 60 yetim kapasiteli merkezin faaliyete geçebilmesi için tefrişatının ve işletim masraflarının temin edilmesi gerekiyor. Yetimlere sadece kalacak yer temin etmekle kalmayıp onlara 18 yaşını tamamladıklarında yetenek ve isteklerine göre bir meslek de kazandırmayı amaçlayan merkez, külliye şeklinde birkaç tesis olarak inşa edilmiş.
Geceyi Taiz’de geçirdikten sonra ertesi gün Kızıl Deniz sahilindeki Hudeyde’ye hareket ediyoruz. Her yerde göze çarpan, ülkedeki geçiş sürecinin yeni başkanı Abdurabbo Mansur Hadi’nin posterleri Hudeyde’de de birçok kez karşımıza çıkıyor. Hudeyde’de de Taiz’de olduğu gibi kumanya dağıtım hazırlıkları biz gelmeden önce tamamlanmış, pankartımız asılmış, önceden tespit edilen kişiler kumanyalarını almak üzere sıraya girmişler. Buradaki dağıtımlarımızı hızlıca tamamlayıp bir sonraki dağıtım noktamıza geçiyoruz. Çölde otlardan yaptıkları derme çatma barakalarda yaşayan insanların bulunduğu bölgede, kavurucu sıcağın altında, yürümekte zorlandığımız çöl kumları arasında dağıtımlarımızı tamamladıktan sonra iftar öncesi kısa bir istirahat için otelimize geçiyoruz.
Hudeyde’den Sana’ya yol güvenliği iyi olmadığı hâlde uçağımız sürpriz bir şekilde 12 saatlik bir tehire uğradığı için yolumuza karadan devam etmeyi kararlaştırıyoruz. İyi ki de öyle yapıyoruz. Çünkü belki de dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğimiz muhteşem manzaralar yol boyunca bize eşlik ediyor. Sana’ya yaklaşınca bastıran yağmur, rakım yüksekliği dolayısıyla değişen havayı iyice serinletiyor ve Hudeyde’nin boğucu havasından bunalan bizlere çok iyi geliyor.
Sana, devrim çatışmalarının izlerini fazlasıyla barındırıyor. Kurşun izi bulunmayan bina görmek neredeyse imkânsız. Biz Taiz’deyken Sana’daki İçişleri Bakanlığı önünde eski rejim taraftarlarıyla çıkan çatışmada 15 kişinin öldüğünü öğreniyoruz. Yine Türkiye’ye döndüğümüz gün Abyan vilayetinde bomba patlaması sonucu 40 kişinin yaşamını yitirdiği haberini alıyoruz. Sana’da da ara ara intihar saldırıları gerçekleşiyor. Yemen, geçen yılki savaş ortamı olmasa da hâlen güvenliksiz bir ülke.
Sana’ya varır varmaz iftara kadar olan süreyi değerlendirmek için Yemen’in Nobel ödüllü düşünür ve gazetecisi Tevekkül Kerman’la görüşmeye geçiyoruz. Bağımsız Gazeteciler Örgütü başkanı olan Tevekkül Kerman, geçen yıl Türkiye’ye yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından ağırlanmış ve kendisine Türk vatandaşlığı hediye edilmişti. Yemen halkının özgürlük mücadelesi boyunca cesareti ve yılmazlığıyla hayli ön plana çıkan Kerman, hâlen 10.000 direnişçiyle birlikte başkentin göbeğindeki çadırlardan birinde kalıyor ve ülke tamamen özgür oluncaya kadar evlerine dönmeyeceklerini belirtiyor. Tevekkül Kerman bize, halk hareketinin şu ana kadar büyük bir başarı kaydettiğini fakat tamamlanmadığını, belki de daha ilk adımda olduklarını ifade ediyor. “Eski başkan Ali Salih’in görevden uzaklaştırılması çok olumlu bir adım, fakat ailesinden bazı kişilerin hâlâ iş başında olması bizi çok rahatsız ediyor. Asker sivil birçok eski rejim kalıntısını görevden uzaklaştırmayı başardık ama hâlâ görevden uzaklaştırılması gereken insanlar var. Bunun yanı sıra tüm Yemenlileri bir araya getirecek bir yapının tesisi, yeni anayasanın yazılması ve parlamento seçimlerinin tamamlanmasına kadar devrim başarıya ulaşmıştır diyemeyiz.” diye anlatmaya devam ediyor. Kerman, “Yeni başkan Abdurabbo Mansur’u olumlu görüyoruz. Büyük ölçüde kendisinden memnunuz. Tabii ki kendisi bir geçiş süreci başkanıdır ve ileride yeterli olmayabilir. Şu an bir geçiş döneminde olduğumuzdan Yemen’in siyasi yapısı çok zayıf durumda. Diktatör bir rejimden demokratik bir rejime geçiyoruz. Halkın iradesine çok açık bir şekilde şahit olduk ve geri döndürülemez bir yola girildiğini, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını net bir şekilde anladık. Ali Abdullah Salih’in yargılanmasını ya da ülkeyi terk etmesini istiyoruz.” diyor.
Yemen’de de diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi Ramazan ayında gündüzleri değil daha çok geceleri ayakta olunduğundan, akşam 22.00’den sonra partner kuruluşumuzun merkezine geçiyoruz. Tüm çalışanlar işinin başında. Kurum yetkilileriyle görüşmelerimizde bir süre önce gerçekleştirdiğimiz hidrosefali hastası 50 çocuğa şant cihazı temini projesinin raporunu takdim ediyorlar. Burada çok yaygın görülen bir hastalık olan hidrosefali (beyinde su toplanması) ile ilgili 97 yılından bu yana çalışma yürütüyorlar. Bu hastalık, tedavi edilmediğinde çocukları felce götürüyor. Şimdiye kadar 10.000 çocuk tedavi edilmiş.
Yemen’in bir diğer sorunu da Somali’den aralıksız devam eden mülteci akını. Somalili mültecilerin sayısı 210.000’i bulmuş. Sadece geçen yıl yaşanan son büyük kıtlıkta 80.000 kişi geçiş yapmış Yemen’e. Bu mülteciler buradan Suudi Arabistan’a geçmeye çalışıyorlarmış.
Sana’da binlerce insanla birlikte devrim sürecinin meşhur caddesi Şari’ Sittin’de kıldığımız cuma namazı unutulur cinsten değildi. Hatip hutbe boyunca ülkedeki mücadelenin henüz tamamlanmadığından ve Yemen halkı olarak taleplerinden bahsettikten sonra Suriye halkı için de duada bulundu. Namazın ardından hep birlikte yeni devlet başkanının konutuna doğru mücadelelerindeki kararlığını hatırlatmak ve eski rejim kalıntılarının görevden uzaklaştırılmasını talep etmek üzere kadın-erkek binlerce insanla birlikte yürüyüşe geçildi. Caddeler trafiğe kapatılmıştı. Konvoyda devrime ait askerî araçlar da bulunuyordu. Yeşilli Suriye bayrakları ve Suriye’deki özgürlük mücadelesini destekleyici sloganlar ise bizi ayrı bir heyecana sevk etti. İşte o an anladım ki, bu coğrafyada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve halklar tam anlamıyla özgürlüklerine kavuşmadan sokaklardan asla çekilmeyecekler.
SON VİDEO HABER
Haber Ara