Dolar

34,8685

Euro

36,6398

Altın

3.021,13

Bist

10.048,55

Kongrenin ertelenmesi tartışmalara neden oldu

Lübnan'daki Hizbullah hareketinin kongresinin ertelenmesi tartışmalara neden oldu. Erteleme nedeni, bölgede meydana gelen son gelişmelerle ilişkilendirilirken, hareketin yönetim kademelerinde Suriye konusunda yaşanan görüş ayrılığının da erteleme kararında etkili olduğu iddia ediliyor. Daha önce de Hizbullah’ın ilk Genel Sekreteri Tufeyli, Suriye meselesinden dolayı Hizbullah içerisindeki farklı değerlendirmeleri ve rahatsızlığı dile getirmişti

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-12 14:10:24

Kongrenin ertelenmesi tartışmalara neden oldu
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Geçtiğimiz günlerde alınan erteleme kararını, değerlendiren Hizbullah hareketi milletvekillerinden Ali Feyyaz, hareketin kurulduğu 1982'den bu yana Lübnan'daki siyasetindeki söyleminde büyük değişikliklere gittiğini hatırlattı. Hizbullah kongresinin gelecek yıla ertelenme kararının hareketin liderlerinin ortak kararı olduğunu belirten Feyyaz, "Lübnan'da ve Suriye'de meydana gelen değişikliklere paralel olarak parti kadrosunda da değişikliğe gidildi. 2009'da gerçekleştirilen son kongrede Hizbullah'ın siyasi söyleminde büyük değişiklik yapıldı" dedi.

Feyyaz, kongrenin ertelenme kararının, bölgede meydana gelen gelişmelere uygun olarak partinin iç kadrosunda yapılacak değişikliklerle alakalı olduğunu sözlerine ekledi.

Hizbullah'ın ilk Genel Sekreteri Subhi Tufeyli, daha önce yaptığı açıklamada, Suriye krizinde Beşşar Esed yönetiminin yanında saf tutulmasından dolayı Hizbullah kadrolarında görüş ayrılıkları yaşandığını aktarmıştı.Öte yandan Lübnan kamuoyunda, Hizbullah'ın bu yıl yapılacağı ilan edilen olağan kongresinin ertelenme nedeninin, Tufeyli'nin aktardığı durum olduğu yönünde yaygın görüşler ve iddialar bulunuyor.

Tufeyli daha önce Timetürk’e verdiği röportajda kısaca şunları dile getirmişti:
Hizbullah İran’ın dış politikasına paralel hareket etme durumundadır. İran dış siyaset politikasında Suriye Rejimini desteklemenin kendi yararına olduğunu düşünmektedir. Hali hazırdaki Suriye yönetimi İran’ın bölgede ki müttefikidir. Bu yönetimin düşme durumunda yerine geçecek yönetimde Sünni yöneticilerin de olacağı kesin gibidir. İran’ın dış siyasette Sünni liderlerle yaşadığı sorunlar hepiniz malumudur. Olayın özü kanaatimizce budur.Bu durumda İran ve bölgede ki müttefikleri Hizbullah ve Emel hareketi, onurlu diyemeyeceğimiz bir Maslahat örgüsü etrafında Suriye rejiminin tarafını tuttuğunu gözlemliyoruz. Bizler sesimiz çok fazla duyulmuyor olsa bile, kesinlikle Suriye yönetiminin karşısındayız.

İran devleti Hizbullah’ın yönetimine, İran devletinin politikalarına hiçbir konuda aykırı düşmeyecek yöneticileri getirmeyi başarmıştır. Bu şekilde Hizbullah İran’ın siyasi dehlizlerinde gezinir olmuştur. Bize göre İran dış siyaseti, Farisi öğelerin ağırlık taşıdığı bir siyaset olup İslam siyasetini yansıtmamaktadır. İran, İran’la ilgilidir. İran dışında ki Şiilerin dahi maslahatlarına özen göstermemektedir. Bir örnek vermemiz gerekirse, doksanlı yıllarda Sovyetler dağıldıktan sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasında Karabağ sorunu yaşandı, bildiğiniz üzere orada yoğun bir Azeri Şii nüfus var, İran tarihte o bölgenin kendilerine ait olduğunu Ruslar tarafından ele geçirildiği tezini işlemekteydi. Karadağ meselesinde Azerbaycan’ın tarafını tutmasını beklerken Ermenistan tarafını tuttuğunu gördük, o dönem İran dışişleri bakanına ne yapıyorsunuz diye sordum, dışişleri bakanı bana bazı siyasi meselelerden, birtakım dengelerden bahis açtı. Meseleye yeni kurulmuş bağımsız ülkeler üzerinde kuracakları etki üzerinden, Türkiye ile bölgedeki çekişmelerinden bahsetti. Bir İslam devleti olarak ne Kur’an’dan ne de ümmetin maslahatından söz etmiyordu. Benim için o olay çok önemliydi, düşündüm ki kendi toprağı olarak gördüğü bir bölgede kendi halkına karşı böylesi bir tutum sergiliyorsa, kendi halkını eğer siyasi dengeler için satıyorsa, Lübnan’daki kendi halkından olmayan insanlara karşı nasıl bir tutum sergilemesini bekleyebiliriz.

Hizbullah 1996’da İsrail ile ‘’Nisan antlaşması’’ imzalamış ve sonrasında Hizbullah bölgede 2000’li yıllardan itibaren 2005 yılına kadar, kendi sınırını koruma kaygısıyla direnişte durağanlılığa girmiştir. Günümüzde İran desteğiyle ayakta duran Hizbullah 2005 yılından itibaren Lübnan’daki iç siyasetin içine fazlasıyla gömülmüş, Şii Sünni tartışmalarına girerek Kudüs’ün özgürlüğü hayalinden fazlasıyla uzaklaşmıştır.


Haber Ara