Libya 17 Şubat Tugayı lideri Şallabi konuştu
Libya'nın en güçlü milis gruplarının başında yer alan 17 Şubat Tugayları lideri Şallabi Gazeteci-Yazar Serdar Akinan'a konuştu. Şallabi, Türkiye'ye seslenerek sakın Libya'dan uzak durmayın' dedi
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-11 17:23:15
TİMETÜRK / Haber Merkezi
Gazeteci-Yazar Serdar Akinan'ın TV Em kanalı için Libya'da gerçekleştirdiği bu görüşmeyi Timetürk, Arapça'dan çevirterek okuyucusuna sunuyor. işte o röportaj:
İsmail Bey, elçinin öldürüldüğü olayları bilmenize binaen; Amerikan elçisinin öldürüldüğü konsolosluktaki olaylarla ilgili yorumunuz nedir?
İsmail Şallabi: Elçinin öldürülmesi ile ilgili olarak ben şehir dışındaydım. Biz gösterilere hiç katılmadık ve olaylarla yakından veya uzaktan bir ilişkimiz yoktur. Özellikle Büyükelçinin öldürülmesi ile ilgili olarak, Facebook sayfamızda şeri görüşümüzü beyan ederek elçilerin ve elçilik yapan kişilerin öldürülmesinin caiz olmadığını ifade ettik. Bu bizim içtihadımız ve görüşümüz olup elçinin öldürülmesi ile ilgili sözlerimiz gayet açıktır. Ancak bundan terettüp eden sonuç ise çok çok tehlikelidir. Bu olayı, Libya hükümetine ve Egemenliğine bir ihlal ve tecavüz olarak görüyoruz. Biz gerçekten bu tür tecavüzlerden dolayı tehlikede olduğumuzu hissediyoruz. Diğer husus ise, Libya halkının bu olaydan çok rahatsız olması ve söz konusu olayın neden olacağı olumsuz sonuçlardan da çok rahatsızlık duymamız. Biz istikrar ve kurumsal bir devlet istiyoruz. Örneğin, Bingazi halkı ve özellikle doğu bölgelerindeki insanlar, yabancı konsolosluk ve kurumların olmasını isterler. Çünkü bu kurumlar, yabancı ülkelere gitmek isteyen öğrenci ve diğer insanların işlemleri için kolaylık sağlıyor. Yoksa bu insanlar bu işlemler için Trablus’a gitmek zorunda kalacaklardır. Aslinde bu halkın taleplerine de bir engel teşkil etmektedir. Onun için biz istikrarın yeniden sağlanmasını ve halkın istifade etmesi için bu konsoloslukların tekrar faaliyete dönmesini arzu ediyoruz. Konsoloslukların özel amaçları vardır biz buna karşı değiliz ve halkın talepleri bu amaçlara engel oluşturmamaktadır. Biz mutlaka bu konsolosluklardan faydalanmalıyız. Biz dünyanın bir parçasıyız ve kendimizi dünya düzeninden izole edemeyiz.
- Sizin görüşünüze göre olayların kontrolden çıkması ve meydana gelen anarşi sonucunda elçinin öldürülmesindeki olayın arkasında kimler var?
İsmail Şallabi: Aslinde herhangi bir grubu suçlayamayız. Çünkü zahiren bildiğimiz örgütlü gruplar olayla ilgili olmadıklarını ifade ettiler. Fakat suçlu arandı ve parmaklar Ensar-ül Şeria’yı işaret etti. Ensar-ül Şeria da bu olay ile hiçbir bağlantısının bulunmadığını ifade etti.
Bizce Ensar-ül Şeria’nın çıkıp konu ile ilgili açıklama yapmasına saygı göstermemiz gerekir. Çok açık olarak şunu söyleyebiliriz; Amerika’nın çok sayıda düşmanı var. Pilotsuz bir uçak kalkıyor Libya’da bulunan Müslüman halkı bombalıyor. Bu da genel olarak Müslüman halkı rahatsız eder ve hatta tüm insanlar buna tepki gösterir. Bugün insanlar Amerika’yı bir an severler fakat bir yerde Müslümanların kanı aktı mı bu insanlar hemen tepki göstererek kızgınlıklarını ifade ederler. Bu durum dünyanın her yerinde de böyledir. Fakat Libya ile diğer ülkeler arasındaki fark şudur: Libya silahlı bir ülkedir. Gösteriler yapıldığında ve olaylar olduğunda silahlar mevcuttu. Diğer ülke ve bölgelerde gösteriler yapıldı fakat silah yoktu. Bu ülkelerde insanların elinde silah olsaydı eminim Libya’da olduğu gibi yine olay olurdu.
Benim bakış açıma göre; bu işin arkasında belli bir grubun olduğunu söyleyemem veya söz konusu kişi tam şu kişidir diyemeyiz. En azından, elçinin öldürülmesi eylemine karışan bir grup varsa ve bu eylemi üstlenirse o zaman olabilir. Hatta El Kaide örgütü bile kurulduğundan bu yana herhangi bir öldürme, bombalama veya kaçırma eylemi gerçekleştirmişse bunu hemen açıklamakta ve üstlenmektedir. Biz Libya’da El Kaide’nin herhangi bir şekilde bu olayı üstlendiğini ve olayla ilgili herhangi bir açıklama yaptığını duymadık. Benim görüşüme göre; El Kaide örgütünün bu konuyla ile herhangi ilişkisi yoktur. Bunu ifade etmek istiyorum.
- Gösteri veya Bingazi kurtarma gösterileri ve akabinde meydana gelen şiddet olayları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bingazi’yi kurtarma cumasında meydana gelen şiddet olaylarından kimleri sorumlu tutuyorsunuz?
İsmail Şallabi: Bingazi kurtarma gösterisi bir arzudur ve bizim talep ettiğimiz bir şeydi. Buna delil olarak; devrimin ilk gününden itibaren halk bir kişinin etrafında toplandıysa, biz de bu kişinin meşru gördüğü kuralların dışında hareket etmedik. Bu mutlaka böyle olmalıdır. Örneğin; 17 Şubat Şehitleri milisleri kararlıydı, milisler Genel Kurmay komutanlığına ve devlete uymadılar. Devlet başkanı, Ulusal Kongre başkanı ve Genel Kurmay başkanı çıktılar ve dediler ki Rafallah Al-Sahati grubu Libya kurumlarının bir parçasıdır. Hatta Libya ordusunun çekirdeğini oluşturur. Doğrusu ben; olaylar gösterilerin sonunda meydana geldi, gösteriler sona erdikten sonra silahlı saldırı başladı veya gösteriler bitti ve insanlar evlerine döndüler demiyorum. Fakat benim kanaatim, gösterileri düzenleyen gruplardan biri, Rafallah Al-Sahati birliğini vurmayı hedefliyordu. Ensar-ül Şeria baskın düzenlediğinde, Ensar-ül Şeria ile Rafallah Al-Sahati birlikleri arasında tam 12 kilometrelik bir mesafe vardı. Bu düz yol boyunca devlet kurumlarıyla bağlantısı olmayan bir sürü grup ve milisler bulunuyordu. Hiçbir gruba saldırılmadı, sadece Rafallah Al-Sahati grubu hedef alındı ve ona saldırı düzenlendi. Bunun bir komplo olduğunu biliyoruz ve süreci başlamış bir darbe olduğunu düşünüyoruz. Şayet Ulusal Kongre bir tedbir almazsa bu sona ermeyecektir.
Buna bağlı olarak Ulusal Kongre başkanı, şimdi seçilen hükümet başkanı ve Genel Kurmay başkanı dahil olmak üzere tümü gidecek! Çünkü siyasi hasımlar var ve siyasi oyun devam ediyor. Bir güç var ve bu güç çoğunluğu temsil ettiğini düşünüyor. Kendilerini ne kongre başkanı ne de hükümet başkanı olarak görünce ve yönetimde kendilerini göremeyince, Libya’nın imarına mani olacaklardır ve Libya kolay kolay ayağa kalkamayacaktır. Bunlar kendilerini gerçek anlamda yönetimde görmek istiyorlar aksi halde Libya cehenneme gitsin diye düşünüyorlar sanırım.
- Rafallah Al-Sahati ve 17 Şubat hareketinin liderlerinin askeri komutanlarla değiştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İsmail Şallabi: Biz bunu kabullenebiliriz, bu normal bir durumdur. Aslında uzun biz bir süredir birleşmeyi düşünüyorduk. Fakat ordu ile ilgili bazı sorunlar vardı. Devrimcilerin Genelkurmaya girmesine, hatta Genelkurmaya karşı olan ve faydası olmayan bazı kesimler var. Genelkurmay bunlarla birlikte bizi de kuruma katmak istiyor. Oluşacak olan sıkıntı bu ve aslında esas sorun askeri kurumda mevcut. Libya askeri kurumu sıkıntı çekiyor, devrimcilerin bu konuda herhangi bir sıkıntısı yok. Askeri kurumlarda mesela; Savunma Bakanlığı’nın kendisine bağlı birlikleri var, Genelkurmayın kendisine bağlı ayrı birlikleri var, sınır muhafızlarının da kendine özgü kuvvetleri var. Büyük koalisyon kurmuş bazı grup liderlerinin, savunma bakanlığı ile ilişkileri olan ve bu bakanlığa tabi, kendilerini koruyan milisleri bulunmaktadır.
Libya’nın çok karışık bir yapısı var. Sonuç olarak, devrimciler yok edilmeli ki bu adamlar fırsat yakalasınlar. Fakat Allah (C.C) şehitlerin kanını yerde bırakmayacak ve bu kanlar boşa gitmeyecektir. Çok açık olarak söylüyorum Rafallah Al-Sahati hareketinin siyasi ve askeri yönden birçok rol oynamaktadır. Siyasi olarak, büyük bir fitneyi önlemiştir. Bütün dünya buna şahittir. Libya’yı bölmek istiyorlardı ve Al-Sahati hareketi bunu engelledi. Biz ise hep halkın yanında olduk. Halk seçim dedi biz de halkın iradesine saygı gösterdik ve seçim yapıldı. Bu durumdan dolayı bize daha önce dost görünenler düşman kesildiler. Ayrıca Rafallah Al-Sahati milisleri; Velit bölgesi, Şakir ve Kaddafi gibi kişilere bağlı bazı bölgeler ile ilişkisi olan bazı milislerin vurulmasında ve temizlenmesinde de yardımcı oldular. Şimdi bunlar, Rafallah Al-Sahati hareketine karşı düşman gibi davranıyorlar. Rafallah hareketi ayrıca, devrimin başlarında işlenen bazı cinayetlerin soruşturulmasını talep etti. Örneğin; Emniyet Müdürlüğü önünde gençlerin öldürülmesi ve Al-Fadile milisleri ve Emniyet Müdürlüğü yanında bazı gençlerin öldürülmesi gibi olayların soruşturulması yönündeki talep, bunları tedirgin etti. Bu gruplar, Rafallah Al-Sahati hareketine düşman kesildiler ve bu fırsatı yakalayarak, Rafallah Al-Sahati 17 Şubat devrimci hareketine bir baskın düzenlediler. Planın gayesi, Libya’nın kalkanı olan bu harekete darbe vurmaktı. Bu 17 Şubat hareketine bir darbe girişimidir. Barka Bölgesi’nde Libya’nın ordusunda 70.000 kişi var. Bunları, Al Jazeere kanalında yeni mesaj olarak telakki ediyoruz. Ümit ediyorum Al-Jazeere kanalı bu tür projelere girmez!
• Bir dakikanızı alabilir miyim lütfen. Türk halkına mesajınız nedir?
İsmail Şallabi: Türk halkına diyoruz ki; sizler,tarihi bilinen bir halksınız. En azından siz Osmanlı torunlarısınız. Çok açık olarak ifade etmek istiyorum ki, sizleri Libya sahasından uzak tutarak başkalarını getirmeye çalışıyorlar. Libya’nın Devrimcilerinin yanında yer alın. Teşekkür ederim.
SON VİDEO HABER
Haber Ara