TİMETURK - HABERMERKEZİ
Azrail (as) melaikelerin büyüklerindendir ve diğer melekler gibi mümin ruhlara karşı çok şefkatli kafirlere karşı ise çok şiddetlidir.
"İyilerin ruhu hamurdan kıl çekmek gibi, kötülerin ruhu ise diken ağacından tülbent çekmek gibi çekilir."
Birinci olayda ruh yara almaz. İkinci olayda ise, yara alır ve delik deşik olmuş bir hale gelir. Aldığı bu yaralar kabir hayatı boyunca da ona azap çektirirler. Ruhu çekilmekte olan bir adam duyduğu acıyı şöyle terif etmiştir: "Gökler üstüme çökmüştür. Vücudum iğne deliğinden geçiyor gibidir."
Hz. Ka'b şöyle demiştir: "Ruhun çekilmesi olayında sanki her tarafı dikenli bir çubuk hastanın ağzından içine sokulur ve dikenli dallar onun damarlarına yayılırlar. Daha sonra da kuvvetli bir adam bu çubuğu çekip çıkarır."
Ruhun çekilmesi sırasında ölüm meleği de görülür. Bu melek, ölenin itikat ve amellerine göre değişik surette gelir.
Mesela elektrik bir olduğu halde lambada ışık olarak görünür, elektrikli sobada ateş olarak görünür, buzdolabında soğuk olarak tezahür eder. Öylede Hz. Azrail (as) ruhun mahiyetine göre belirir. Tıpkı elektriğin girdiği alette değişik tezahür etmesi gibi. Eğer kişi müslüman olarak yaşamışsa Azrail (as) ona ışık gibi görünür. Yani nurani olarak görünür. Eğer kafir veya günahkar olarak yaşamışsa derecesine göre ateş gibi veya buz gibi o kişinin ruhunu alır. Yani insanın fıtratı nasıl ise Azrail (as) ona o şekilde gözükecektir.
Rivayete göre İbrahim (A.S.), ölüm meleğine; "Bana kötü insanların ruhunu aldığın surette görün." dedi. Melek: "Sen bu sureti görmeye dayanamazsın." dedi ise de İbrahim (A.S.) ısrar ederek: "Dayanırım." dedi. Azrail (A.S.) ; "Yönünü dön." buyurdu. İbrahim (A.S.) döndü ve Azrail (A.S.) 'i görünce, onu kapkara, saçı sakalı karışmış, pis pis kokar, siyah elbiseli, ağız ve burun deliklerinden ateş ve dumanlar fışkırır vaziyette gördü. Buna dayanamayarak düşüp bayıldı. Ayılınca Azrail (A.S.) 'i eski suretinde gördü ve ona: "Bir günahkara, senin suratını görmek yeter. Başka bir azap ile karşılaşmasa da senin o suratın azap bakımından onun için yeterlidir." dedi.
Azrail (as) melaikelerin büyüklerindendir ve diğer melekler gibi mümin ruhlara karşı çok şefkatli kafirlere karşı ise çok şiddetlidir.
"İyilerin ruhu hamurdan kıl çekmek gibi, kötülerin ruhu ise diken ağacından tülbent çekmek gibi çekilir."
Birinci olayda ruh yara almaz. İkinci olayda ise, yara alır ve delik deşik olmuş bir hale gelir. Aldığı bu yaralar kabir hayatı boyunca da ona azap çektirirler. Ruhu çekilmekte olan bir adam duyduğu acıyı şöyle terif etmiştir: "Gökler üstüme çökmüştür. Vücudum iğne deliğinden geçiyor gibidir."
Hz. Ka'b şöyle demiştir: "Ruhun çekilmesi olayında sanki her tarafı dikenli bir çubuk hastanın ağzından içine sokulur ve dikenli dallar onun damarlarına yayılırlar. Daha sonra da kuvvetli bir adam bu çubuğu çekip çıkarır."
Ruhun çekilmesi sırasında ölüm meleği de görülür. Bu melek, ölenin itikat ve amellerine göre değişik surette gelir.
Mesela elektrik bir olduğu halde lambada ışık olarak görünür, elektrikli sobada ateş olarak görünür, buzdolabında soğuk olarak tezahür eder. Öylede Hz. Azrail (as) ruhun mahiyetine göre belirir. Tıpkı elektriğin girdiği alette değişik tezahür etmesi gibi. Eğer kişi müslüman olarak yaşamışsa Azrail (as) ona ışık gibi görünür. Yani nurani olarak görünür. Eğer kafir veya günahkar olarak yaşamışsa derecesine göre ateş gibi veya buz gibi o kişinin ruhunu alır. Yani insanın fıtratı nasıl ise Azrail (as) ona o şekilde gözükecektir.
Rivayete göre İbrahim (A.S.), ölüm meleğine; "Bana kötü insanların ruhunu aldığın surette görün." dedi. Melek: "Sen bu sureti görmeye dayanamazsın." dedi ise de İbrahim (A.S.) ısrar ederek: "Dayanırım." dedi. Azrail (A.S.) ; "Yönünü dön." buyurdu. İbrahim (A.S.) döndü ve Azrail (A.S.) 'i görünce, onu kapkara, saçı sakalı karışmış, pis pis kokar, siyah elbiseli, ağız ve burun deliklerinden ateş ve dumanlar fışkırır vaziyette gördü. Buna dayanamayarak düşüp bayıldı. Ayılınca Azrail (A.S.) 'i eski suretinde gördü ve ona: "Bir günahkara, senin suratını görmek yeter. Başka bir azap ile karşılaşmasa da senin o suratın azap bakımından onun için yeterlidir." dedi.
İbrahim (A.S.) bu sefer: "Bana iyilerin ruhlarını aldığın surette görün." dedi ve meleği güzel bir surette görünce de: "İyiler için mükafat olarak seni bu surette görmeleri yeterlidir." demiştir.
İşte asilerin karşılaşacağı ve itaat edenlerin kurtuldukları zorluklar bunlardır. Allah-u Zülcelal'e itaat edenler Azrail (a.a.) 'i en güzel surette görürler. Amel defterlerinin kapatıldığı son anda, ölenin amelini yazan iki melek de ona görünürler. Ölen iyi kimse ise melekler ona: "Allah-u Zülcelal seni hayırla mükafatlandırsın. Sen bizi salih ameller yazmakla meşgul ve mutlu ettin." derler. O kötü kimse ise, melekler ona: "Allah-u Zülcelal seni şerle cezalan-dırsın. Sen bizi kötü şeyler ve günahlar yazmakla meşgul ve mutsuz ettin." derler.
Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz ni'met ve azap göreceğini öğrenmedikçe ve cennet ya da cehennemdeki yerini seyretmedikçe ölmez." (İbn Ebi'd-Dünya)
Bir kimsenin kendisini ölüm sekeratından selametli bir şekilde muhafaza edebilmesi için, o vakit gelip çatmadan önce, Allah-u Zülcelal'in emir ve nehylerini yerine getirmeye gayret ederse, inşallah rahat ve güzel bir şekilde bu dünyadan ayrılır. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "O kimseler ki, melekler onların ruhunu rahat ve hoş bir şekilde alırlar." (Nahl; 32)
Hasan-ı Basri şöyle demiştir: "Mü'minin rahatlığı, ancak Allah-u Teala'ya mülaki (kavuşacağı) olacağı zamandır."
Demek ki, mü'minin emin olduğu, neşeli ve en sevinçli günü, öldüğü günüdür...!
İşte asilerin karşılaşacağı ve itaat edenlerin kurtuldukları zorluklar bunlardır. Allah-u Zülcelal'e itaat edenler Azrail (a.a.) 'i en güzel surette görürler. Amel defterlerinin kapatıldığı son anda, ölenin amelini yazan iki melek de ona görünürler. Ölen iyi kimse ise melekler ona: "Allah-u Zülcelal seni hayırla mükafatlandırsın. Sen bizi salih ameller yazmakla meşgul ve mutlu ettin." derler. O kötü kimse ise, melekler ona: "Allah-u Zülcelal seni şerle cezalan-dırsın. Sen bizi kötü şeyler ve günahlar yazmakla meşgul ve mutsuz ettin." derler.
Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz ni'met ve azap göreceğini öğrenmedikçe ve cennet ya da cehennemdeki yerini seyretmedikçe ölmez." (İbn Ebi'd-Dünya)
Bir kimsenin kendisini ölüm sekeratından selametli bir şekilde muhafaza edebilmesi için, o vakit gelip çatmadan önce, Allah-u Zülcelal'in emir ve nehylerini yerine getirmeye gayret ederse, inşallah rahat ve güzel bir şekilde bu dünyadan ayrılır. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "O kimseler ki, melekler onların ruhunu rahat ve hoş bir şekilde alırlar." (Nahl; 32)
Hasan-ı Basri şöyle demiştir: "Mü'minin rahatlığı, ancak Allah-u Teala'ya mülaki (kavuşacağı) olacağı zamandır."
Demek ki, mü'minin emin olduğu, neşeli ve en sevinçli günü, öldüğü günüdür...!