The İndependent'ın kalemi kurşun gibi
The Independent, Suriye’de muhalif gruplar arasındaki 'düşmanlık' ve 'bölünmüşlük' nedeniyle Türkiye’deki silahların dağıtımının durdurulduğunu öne sürdü.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-01 09:41:22
Suriye’deki muhaliflere silah sevkiyatının durdurulduğu iddia edildi. Ünlü İngiliz gazetesi, Suriye’deki savaşan muhalifleri destekleyenlerin, “didşen gruplar arasında birlik sağlanana dek” Türkiye’den silah dağıtımını kestiğini yazdı.
Üst düzey toplantılarda Katarlı ve Türk temsilciler, uçaksavar, anti-tank füzeleri gibi ağır silahların farklı gruplar uyumlu bir komuta yapısı oluşturana dek verilmeyeceğini muhaliflere bildirdiği belirtildi.
Kim Sengupta imzalı haberde, Ağustos başında Ankara’da silah tedariki ilgili olarak bir çalışma yapıldığı, Türkiye’nin aracı rolü üstlenirken Katar’ın malzeme akışını kontrol ettiği kaydedildi. Katarlı ve Türk temsilciler, muhaliflere başta Halep olmak üzere büyük şehirlerde askeri konseyler kurmalarını ve koordine operasyon planları yapmaları gerektiğini bildirdi.
Ancak bir Türk yetkili, “operasyon planları ve onları uygulamak için gerekenler yerine farklı gruplardan alışveriş listesi alıyoruz” dediği belirtildi: “Eğer bir gruba verirseniz diğeri kızıyor ve neden dışlandığını soruyor”.
Suriye ayaklanmasında Suudi ve Katar gibi bazı ülkelerin İslamcı gruplara silah ve para yardımı yaptığı ve bunun da ılımlı gruplar arasında tehdit olarak algılandığı öne sürüldü. Fakat Katar temsilcileri buna karşılık olarak askeri konsey oluşturulmasının eşit silah dağıtımının düzenlenmesi için şart olduğunu söylüyor. Ayrıca Katarlılar, ağır-kalibre silahların savaş sonrasında geri iade edilmesi gerektiğinin de altını çiziyor.
Haberde, Ebu Muhsin takma adını kullanan bir muhalifin konuyla ilgili olarak şu sözlerine yer verildi: “Organize olmamız ve düzgün bir plan yapmamız gerektiği konusunda çok nettiler. Katarlılar endişeli zira Libya’ya verdiklerinin çoğunu geri alamadılar. Aynı şeyin Suriye’de olmasını istemiyorlar. Katarlılar, Amerikalıların bunun olmasından endişe ettiğini söylüyor. İstedikleri gibi bir askeri konsey oluşturmaya çalıştık ancak bazı zorluklar var. Kendilerini komutan yapmış birçok kişi var ve bunlar erkten vazgeçmiyor”.
The Independent’ın haberinde, Halep’te tek bir komuta oluşturmada en büyük zorluğun şehirdeki iki komutan Hacı Mari ve Ebu Cuma’nın komutanlıktan feragat etmek istememeleri olduğu öne sürüldü. Bu iki komutan ve onu izleyenlerin, rejim onlara karşı saldırıya geçip zorunlu olana dek ortak hareket etmedikleri belirtildi.
Halep’te en şiddetli çarpışmalar esnasında dahi işbirliğinin sınırlı olduğu ifade edilen haberde, özellikle el-Kaide’yle ilişkili el-Nusra Tugayı’nın koordinasyona katılmadığı öne sürüldü. Ayrıca kıdemli el-Nusra savaşçılarından Ebu Muhammed el-Şami el-Absi’nin kaybolduğu ve birkaç gün sonra Türk sınırında cesedi bulunduğu detayına yer verildi.
El-Nusra’nın Huma’daki El-Faruk Tugayı’nı sorumlu tuttuğunu ancak alenen devrimde El-Kaide’ye karşı bir tavır sergileyen grubun bunu reddettiği belirtildi. El-Faruk subaylarından Amar Eba Abdullah konuyla ilgili şunları söyledi: “Suriye’nin özgür bir ülke, Müslümanlar ile Hıristiyanların bir rolünün olduğu bir demokrasi olması için savaşıyoruz. Açıkça kendi [anladıkları] İslami devletlerini empoze etmek ve onlarla farklı görüşlere sahip olanlara karşı hareket edenlerle beraber çalışamayız”.
SON VİDEO HABER
Haber Ara