Dolar

34,9468

Euro

36,7297

Altın

2.983,19

Bist

10.125,46

'Bozkır'ın Tezenesi', Yalan Dünya'dan göçtü - İZLE

Sevenleri tarafından 'bozkırın tezenesi' olarak anılan Neşet Ertaş, dün sabah 08.45'te hayatını kaybetti. İki haftadır İzmir'de tedavi gören sanatçının vefatı, sadece sanat dünyasını değil, bütün Türkiye'yi üzüntüye boğdu.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-26 05:01:08

'Bozkır'ın Tezenesi', Yalan Dünya'dan göçtü - İZLE
Ünlü halk ozanı, vasiyeti üzerine Kırşehir'de babası Muharrem Ertaş'ın yanına defnedilecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sanatçı için, "Sesi, mütevazı duruşu ve insana verdiği değerle halkın sevgisini kazanmış, gönülleri fethetmiştir." dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan ise "Bir gönül eri, hatta bir 'gönül dağı' olmayı da başarmış bir sanatçımızdır." ifadesini kullandı. *Tezene: Mızrap)

KENDİ SESİNDEN HAYATI - VİDEO

FOTO GALERİ - 1         FOTO GALERİ - 2


Türküler, her zamankinden biraz daha ıssızlaştı dün. Neşet Ertaş, iki haftadır kanser tedavisi gördüğü İzmir Medical Park Hastanesi'nde 74 yaşında hayata veda etti. Onun diliyle söylersek 'yalan dünya'dan göçtü gitti. Ustanın hep yaptığı gibi biz de gönlümüzü tam açalım. Doğrusu, Neşet Ertaş, toplum olarak kıymetbilirlik zamanlarımıza denk geldi. Ölmeden önce el üstünde tutulduğu günleri görmüştü. Fakat ömrü hep öyle geçmedi. Gurbetten yurda döndüğü 2000 yılına kadar hep 'garip' yaşadı. Son demlerinde 'fahri doktoralar' alsa, devlet sanatçısı teklif edilse, ödüller alsa da çocukluğunda ve gençliğinde çalgıcı çengici bir 'abdal'dı.

Muharrem Ertaş'ın oğlu olarak Kırşehir'in Kırtıllar köyünde 1938'de dünyaya açtı gözlerini. Abdal köyüydü doğduğu yer. Babası ustasıydı. Daha okumayı sökmeden sazın tellerini kavramıştı. Fakat hemen saz vermedi ustası ona. Önce Muharrem Ertaş'ın sazının sesiyle oynadı, köy düğünlerinde. Küçük yaşta annesiz kaldığı için babası sadece sazda değil, her anlamda ustasıydı. Bozlak ustası Hacı Taşan'ı yanında çırak olarak yetiştirdiği gibi oğlu Neşet'i de öyle yoğurmuştu 'Ay dost' çekince yeri göğü inleten gönül ehli Muharrem Usta. "Sazını çalarken kendinden geçen/ Gönülden gönüle kapılar açan/ Aşkın dolusunu nefessiz içen/ Gönül delisini neyledin dünya" diye seslendiği ustası için, "Bir tek babamdan etkilendim." diyecekti çok sonraları. Neşet Ertaş, yürüdüğü yolun son temsilcisi olduğunun farkındaydı belki de. O yüzden, son nefesinde kendisine "sazımın emaneti" diyen ustasının hakkını teslim etmeden bu dünyadan göçmüş olmayı gönlüne sığdıramazdı: "Babamdan öğrendim sazı/ Engin gönül ile Hakk'a niyazı".

Nice düğünlerde köçeklik yapıp kaç düğün sahibi tarafından hor görüldüğü abdallık günlerinden sonra 1950'lerin sonunda İstanbul'a geldi. El aldığı babasının 'emanetleriyle' ilk plağını yaptı: Neden Garip Garip Ötersin Bülbül? Yanık bir gönülden çıkan bu sese bigâne kalmak zordu. Ardından plaklar, kasetler ve halk konserleri geldi. Bozkırdan gelmiş bünyesi, İstanbul'un hızlı hayatından çabuk uzaklaştı. Çok sevdiği Kırşehir'den fazla uzak kalamadı ve Ankara'ya yerleşti. Ancak bazı alışkanlıkları ve hastalıkları burada nüksedince kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gitti. Çocuklarının eğitimi ve sanat çalışmalarından dolayı uzun süre Almanya'da kaldı. 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle geri dönmüştü.

UNESCO'nun 'yaşayan insan hazinesi' seçtiği bozlak ustası Neşet Ertaş'ın sazının telinde hep Anadolu vardı. 'Garip' mahlasıyla bestelediği aşk türküleri, göğüs parçalayan avazları, 15 dakikayı aşan uzun havalarıyla Anadolu kültüründe kendine has bir yol açtı. 'Bozkırın Tezenesi' olarak nam saldı aleme ve ardında yüzlerce türkü ile bozlak bıraktı. Kimi zaman Zahidem'le yürekleri dağladı. En güzel oyun havalarını o çaldı, o söyledi. 'Anam ben yandım yandım yandım, ellerin memleketinde eğlendim galdım' derken, ustanın yüreği yanıyordu belki ama, dinleyenler hep oynadı.

Orta Anadolu âşıklık geleneğinin, daha özel ifadesiyle abdallık yolunun son temsilcisiydi Neşet Ertaş. Babası Muharrem Ertaş, Hacı Taşan ve genç yaşta giden Çekiç Ali'den sonra bir o kalmıştı şu yalan dünyada. 'Gönül adamı' ifadesinin vücut bulmuş haliydi. Kendine has üslubu, bu dünyadan olmadığı hissiyatı verirdi size. Konserine gelenleri, "Geldiğiniz yolların türabıyım, ayaklarınızın hizmetçisiyim." diye selamlardı. Bununla birlikte 'ham meyvelere' bulaşmayan bir olgunluğa sahipti. "Neşet Ertaş'ı tanımak zorunda değilim" diyen popçuya, "Tanımak zorunda değil, o kızımın gözlerinden öperim." demişti. Nihayetinde, beş çocuğun ikincisi; üç çocuğun babası olmak vardı kaderinde. Ve hep garip kalmak... Abdal geldiği dünyadan Neşet Ertaş olarak göçtü, gitti.

Babasının ayak ucuna defnedilecek

Neşet Ertaş, bugün Kırşehir'de babasının mezarının ayak ucuna defnedilecek. Öte yandan, İzmir'de sanatçının cenaze töreniyle ilgili tartışma çıktı. Cenazeyi cemevine götürmek isteyen Alevi Bektaşi Kültür Dernekleri Başkanı Engin Gündük'e, Ertaş'ın yakınları tepki gösterdi. Cenaze namazının camide kılınmasını isteyen yakınları, "Herkes Ertaş'ın ne olduğunu biliyor. Kimse kendisine pay çıkarmasın." dedi. Tartışmaların büyümesi üzerine kısa süreli arbede yaşandı. Bunun üzerine araya giren vatandaşlar, "Siyasete alet etmeyin. Camiye de gitsin, cemevine de. O bütün bir halkın sanatçısı." sözleriyle gerginliği yatıştırdı. Ertaş'ın cenazesi, bugün memleketi Kırşehir'e götürülecek ancak İzmir'de de bir tören yapılması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül:

'Bozkırın tezenesi' Neşet Ertaş, sesi, mütevazı duruşu ve her şeyden önce insana verdiği değerle halkın sevgisini kazanmış, ifade edilemeyen duyguları türkülerine yansıtarak dilden dile dolaşmış, gönülleri fethetmiştir. Bugün, kendi dizelerinde dile getirdiği 'Yalan Dünya'ya veda eden halk ozanı Neşet Ertaş'a Allah'tan rahmet; ailesine, milletimize, sevenlerine ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum.

Başbakan Tayyip Erdoğan:

Uzun yıllar gurbet hayatı yaşayan Neşet Ertaş, bir gönül eri, hatta bir 'Gönül Dağı' olmayı da başarmış bir sanatçımızdır. Eşsiz üslubu, parlak yorumları ile dikkati çeken Neşet Ertaş, yorumladığı türkü ve bozlaklar sayesinde Anadolu insanıyla arasında gönülden gönüle uzanan gizli bir bağ kurmayı başarmış ender sanatçılarımızdan biridir.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay:

O bir ekolün temsilcisiydi, Muharrem Ertaş'ın Anadolu köklerinden getirdiği ekolün temsilcisiydi. Muharrem Ertaş'ın Anadolu'dan getirdiği kökleri bugüne taşımış bir sanatçıydı. Anadolu'nun her tarafından, farklı etnik kökenden, farklı coğrafyalardan herkesin sevdiği bir insandı.

Bayram Bilge Tokel:

Milletimizin başı sağ olsun. Türküler, bozlaklar yetim kaldı. Son günlerinde yanındaydım, dün de yanındaydım, çok zorlukla konuşuyordu. Büyük bir iman taşıyordu. 'Ne zaman dehalet edilirse, giderim, her zaman hazırım Bayram Gardaş' diye konuştu benimle. 'Ne zaman istersen, sen iste gelirim, emir O'ndan gelirse, bir dakika bile durulmaz' demişti.

Mehmet Özbek:

Türkiye, yeri doldurulamayacak bir sazını kaybetti. Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada Türk kültürünü, Türk müziğini tanıtma gayreti içinde olan değerli bir sanatçımızdı. Türkiye'ye başsağlığı diliyorum, yeri doldurulamayacak biriydi.

Orhan Hakalmaz:

Neşet Usta Allah'ın bir mucizesidir. Veysel gibi, Yunus gibi. Her şeye rağmen bu ülkede böyle insanlar yaşamışsa bu ülke güzel ülke halkı güzel halktır. Gönlü gani Neşet Usta'ya yüce Mevlam'dan gani gani rahmet diliyorum.

Zara:

Yaşayan en büyük ozanlardandı, tevazu sahibi, emeğe değer veren, sıla ve sevda hasretinin sözcüsü, açıksözlü ve hoşgörülü, engin gönüllü bir insandı. Kendisini halktan ayıracağına inandığı her türlü iltifatı reddetmiştir.

Kıraç:

Bozkırın tezenesi kırıldı. Çok büyük bir üstattı. Bir daha öylesi gelir mi? Sanırım gelmez. Çığlıktı babasının sesi. Neşet Ertaş da başka bir çığlıktı. Sözleri, müzikleri, bağlamasıyla, her şeyiyle onunla tanışmış olmak benim için dünyalara bedeldi.

NEŞET ERTAŞ KİMDİR?

Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Kırtıllar köyünde doğan, ozan ve Halk Müziği sanatçımızdır Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Hanım'dır. İlkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi Babası ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı çalıp türküler söylemeye başladı Etkilendiği tek kişinin babası olduğunu söyleyerek, "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız." derdi.

Neşet Ertaş, 1950'li yılların sonunda İstanbul'a gelerek ilk plağını "Neden garip garip ötersin bülbül?" adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkardı Halk tarafından çok beğenilen bu plağı, ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip etti. Daha sonra Ankara'ya yerleşti. Burada yaşadığı hastalıklar sebebiyle kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gitti. Çocuklarının eğitimi ve sanat çalışmalarından dolayı uzun süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına döndü.

Ertaş, UNESCO'nun ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' ilan ettiği Ertaş, Abdal müzik geleneğinin en önemli temsilcilerindendi

Neşet Ertaş, TBMM'nin ''Üstün HizmetÖdülü'' verdiği Abdal müzik geleneğinin en büyük temsilcilerindendi.

Kırşehir'in Çiçekdağ ilçesindedoğan ve Kırşehir'in Abdalları'ndan olan Ertaş, keman ve bağlama çalmayı 5-6yaşlarında öğrendi.

Annesinin vefatından sonra Orta Anadolu Türkmen/Abdal Müziği geleneğininbilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve en büyük bozlak ustası babası MuharremErtaş ile yöredeki düğünlerde saz çalıp, türkü söylemeye başlayan Ertaş'ınetkilendiği tek kişi babası Muharrem Ertaş oldu.

Ertaş, 14 yaşında İstanbul'a giderek babasına ait ''Neden Garip GaripÖtersin Bülbül'' türküsünün adını verdiği ilk plağını çıkardı. Çok beğenilen buplağı, diğer plak, kaset ve konserler takip etti.

''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız''

İstanbul'da 2 yıl yaşayan Ertaş, daha sonra Ankara'ya yerleşti. Gazinolarda çalışan ozan, sağlık sorunları nedeniyle 1979'da Almanya'ya gitmek zorunda kaldı.

Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı 23 yıl Almanya'dakalan büyük ozan, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle Türkiye'deki sahnehayatına geri döndü.

İzmir'e yerleşen ''Bozkırın tezenesi'', Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine sunulan ''Devlet Sanatçısı'' unvanını,''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı banaayrımcılık geliyor'' diyerek kabul etmedi.

Ozana, 2006 yılında TBMM tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildi. BirleşmişMilletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO da 2010 yılında Ertaş'ı ''Yaşayanİnsan Hazinesi'' olarak ilan etti.

Çok sayıda ünlü onun türkülerini seslendirdi

Yıllar önce ''Kırşehirli Mahalli Sanatçı'' olarak bilinen Neşet Ertaş'ın çok sayıdaki türküsü Barış Manço, Cem Karaca, Selda Bağcan, ZekiMüren başta olmak üzere pek çok ünlü isim tarafından da seslendirildi. Sonyıllarda sağlık sorunları nedeniyle İzmir ve İstanbul'da tedavi gören, çeşitlioperasyonlar geçiren Ertaş, bir süre önce Medical Park İzmir Hastanesi'nekaldırılmıştı.

69 yaşındaki Ertaş'ı tedavisi süresince eşi Seyhan, çocukları Döne, Cananve Hüseyin Ertaş yalnız bırakmadı.
SON VİDEO HABER

Suriyeliler teröristleri taşlayarak kovdu

Haber Ara