Dolar

34,8673

Euro

36,6659

Altın

3.022,65

Bist

10.055,90

Ferhat Kentel: ‘Sizin eseriniz’

Sonunda, bizim memlekette darbeye teşebbüs eden birtakım insanlar ceza aldılar. 'Z' filminin finali sonrası, epilogda perdeden aşağı inen yazılarda öğrendiğimize benzer bir hüsran yaşamadık... En azından şimdilik...

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-23 17:08:38

Ferhat Kentel: ‘Sizin eseriniz’
Balyoz Planı davası sona erdi. Darbeci generaller ağır cezalar aldılar. Tutuklandıkları zaman, sanki Costa Gavras'ın eseri unutulmaz "Z" filmindeki final sahnesi tekrarlanmıştı. Filmde cesur savcı Christos Sartzetakis, Yunanistan'da 1963 yılında üst düzey generallerin sağcı çeteleri kullanıp, solcu milletvekili Gregoris Lambrakis'i öldürttüklerini ispat eder. Filmin o unutulmaz final sahnesinde de, Mikis Theodorakis'in bestelediği müzik eşliğinde, göğüsleri madalyalarla dolu generaller teker teker savcının odasına girerler. Önce savcının "İsim, soyadı, meslek" sorularına muhatap olurlar, arkasından da "taammüden adam öldürtmeye teşebbüsten tutuklandınız" sözleriyle odayı terk ederler.

Ancak "Z" filminin epilogunda işlerin daha sonra pek parlak gitmediğini öğreniriz. Savcı görevden alınır, general tutuklular serbest kalır, olayın tanıkları birer birer "kaza sonucu" hayatlarını kaybederler.

Tarihte çeşitli zamanlarda ve dünyanın çeşitli yerlerinde, kendilerini tek gerçek ve efendi zanneden iktidar sahiplerinin başvurdukları yöntemler arasındadır "balyozculuk" ya da benzeri operasyonlar. Eğer ülke demokrasisi güçlü değilse, yapılan katliamlar, hazırlanan provokasyonlar, darbeler cezasız kalır ya da suçsuz insanlar "günah keçisi" olarak öfkeli kalabalıkların önüne atılır; insanlar ikiye bölünür, birbirlerine düşman olur ve darbeleri tezgâhlayan güç sahipleri yeniden "kurtarıcı" olarak arz-ı endam ederler.

Reichtag yangınını komünistlerin üzerine yıkan Nazilerin yaptığı gibi... 12 Mart darbesi öncesi sağa sola çatapat atar gibi bomba atan, AKM'yi yakan, Haliç'te vapur batıran, "Kanlı Pazar"ı tezgâhlayan 12 Mart darbecileri gibi... Maraş katliamlarını, 1 Mayıs katliamlarını tezgâhlayan 12 Eylülcüler gibi... Fadimeleri, Aczmendileri, "şeriat brifinglerini", Sincan'da tank gezdirmeleri tezgâhlayan 28 Şubatçılar gibi...

Sonunda, bizim memlekette darbeye teşebbüs eden birtakım insanlar ceza aldılar. "Z" filminin finali sonrası, epilogda perdeden aşağı inen yazılarda öğrendiğimize benzer bir hüsran yaşamadık... En azından şimdilik...

Sanki "Darbelere karşı 70 milyon adım!" darbecilerin adımlarından daha güçlü çıktı.

Ancak, "Z" filminde generallerin tutuklanması sahnesinde seyircinin duyduğu heyecan, sanki bizim darbecilerin ceza aldıkları sahnede pek duyulmuyor.

Bir şeyler eksik... Ya da bir şeyler fena hâlde başarılmış...

Darbeciler içeride ama kendilerinin ve kendilerinden önce gelenlerin, şimdiki gerilim dolu hükümetin ve siyasilerin içi şiddet dolu söylemleriyle, fiilleriyle sanki darbe olmuş bir memleketin ruh hâlinde yaşıyoruz.

Ortalık kan gölü... Kan gölü olmayan yerler ise şiddet ve nefret diliyle işgal altında...

Roboski kan gölü... Hükümet "500 terörist etkisiz hâle getirildi" diye açıklamalar yapıyor... Gerillaları öldüren askerler, eserleriyle fotoğraf çektirmişler; safari sonunda çektirilen fotoğraf misali... PKK sivil askerleri taşıyan otobüsü kan gölüne çevirmiş...

Sanki darbeciler bir şeyi başarmış zaten.

Mesela CHP, Haluk Koç vasıtasıyla, bir tür görünmeyen jandarmacılık işlevi gören milliyetçilik şemsiyesi altında hükümete, "Oslo görüşmeleri belgesini" elinde sallayarak, keyifle bel altından vuruyor. Hükümet ve onunla mesafe almayı beceremeyenler, önüne geleni PKK'lı olmakla suçluyorlar. Ve insanlar sanal âlemde aşağıdakine benzer "siz- biz müzakereleri" yapıyorlar (rastgele seçtim ve Türkçelerini düzeltmedim; idare edin artık):

"-sizden birzıkkım olmaz..sanki iktidara gelseniz Oslo görüşmesi yapmayacaksınız. evinizde pkk lılarla görüşme yaparsınız.."

"-barzaniyle dıişleri bakanlığında kucak kucağa sarılmalarıda dışişleri anlatsada bizlerde bilsek"

Ve bu arada, Sırrı Sakık'ın oğlunun ölümü hakkında sanal âlemde yazılıp çizilen aşağılık laflardan yani bu lafları eden hastalanmış akıl ve ruh sentezli yaratıklardan bahsetmiyorum...

Bir "eser"den bahsediyorum.

Hani, İspanya İç Savaşı sırasında Bask şehri Guernica'yı Nazi uçaklarının bombalaması sonrasında şehirdeki korkunç felaketi, paramparçalanmış hayatları anlatan Guernica tablosunu yapan Picasso'nun Paris'te sergisini bir Alman generali görmeye gelir. Hani rivayete göre, general, ressama "Bu sizin eseriniz mi" diye sorar ve Picasso da "Hayır, sizin eseriniz" diye cevap verir... İşte o eserden...

[email protected]

Haber Ara