ABD, Etiyopya, Kenya ve büyük Somali pastası!
Amerika güdümlü Afrika Birliği Güçleri tarafından işgal edilen Somali sadece ABD’nin değil aynı zamanda bölgesel güçlerin de göz diktiği bir ülke. Bir yandan ABD emperyalist hedeflerini uygulamak isterken bir yandan da bölgesel güçler kendi gayelerine ulaşmaya çalışıyor. Peki dün ‘İslami Mahkemeler’ bugün de Şebab Hareketi’ bahane edilerek saldırılan bu topraklar üzerindeki hedefler nelerdir?
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-17 12:40:48
İşte bu yazıda, yukarıda sayılan soruların cevapları verilmeye çalışılmıştır. Öncelikle paylaşılamayan bir pasta olarak Somali
Somali hakkında bazı temel bilgiler;
Somali Afrika’da Arap-Müslüman bir ülkedir. Afrika’nın doğusunda; Afrika Boynuzu Bölgesi’nde bulunmaktadır. Doğusundan Hint Okyanusu, kuzeyden Aden Körfezi ve Cibuti Cumhuriyeti, batıdan Etiyopya Cumhuriyeti ve güneyinden de Kenya ile çevrilidir.
Somali halkı dini, dili, gelenekleri ve kültürü açısından homojen bir halktır. Ortak kök ve tarih kendilerini birleştirir. Bu seçkin özellikleriyle beraber, bulunduğu konumun önemi ve çeşitli servetleri Somali halkının hem sevinç hem üzüntü kaynağı olmuştur. Somali sömürgeci ülkelerin en kötü bölme politikalarına maruz kalmış, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından 5 kısma ayrılmıştır. Somali pastasının paylaşımında Afrika ülkesi olan Etiyopya da Somali topraklarında Ogaden ya da Batı Somali olarak bilinen bölgeden en güzel payı almıştır.. İngiltere sömürge imparatorluğu Kenya’ya da Somali topraklarından bir parça verdi.
İngiliz ve İtalyan işgali altında olan iki bölge, sömürgeden bağımsızlığını kazanarak 1960 yılı Temmuz ayında Somali Cumhuriyeti’ni kurdu. Somali Cumhuriyeti’ne 1960-1969 yılları arasında sivil yönetim hakim oldu. Bu dönem zarfında 3 hükümet başa geldi.
Somali Cumhuriyeti’nin yüzölçümü.640.000 kilometre kare, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’deki kıyılarının uzunluğu da 3333 km.dir. Nüfusu 10 milyon olan ülkenin zenginlikleri ise şöyledir: Hayvancılık, su ürünleri (balıkçılık), tarımsal kaynaklar (güneyde Juba ve Shabelle nehirleri bulunmaktadır), mineral kaynakları, doğal gaz ve petrol.
İklimi tropikal iklim olan Somali Savannah bölgesinde yer alır. Hava yıl boyunca ılıktır.
1969 yılında Siad Barre askeri darbe ile Somali’nin yönetimini ele geçirdi. 21 Ekim 1969 tarihinden 26 Ocak 1991 tarihine kadar bu askeri yönetim sürdü.
Somali’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra 1964 ve 1977 yıllarında Batı Somali bölgesinde Etiyopya ve Somali arasında büyük savaşlar çıktı. Muhalif silahlı aşiretlerin başkenti basmasından sonra 1991 yılında Mogadişu’daki merkezi hükümet yıkıldı. Ülke, Etiyopya tarafından desteklenen silahlı muhalif aşiret gruplarının alternatif bulmada başarısız kalmasının ardından ise yeni bir iç savaş aşamasına girdi.
O kadar ki Somali’deki aşiret grupları hastalığı Siad Barre’ye bile bulaştı ve başkanlıktan düşürüldükten sonra, iktidarı tekrar ele geçirebilme çabaları kapsamında bir aşiret grubunun lideri oldu. 2 sene boyunca savaştı ancak bir sonuç elde edemedi.
Mogadişu’daki çatışmanın taraflarından Ali Mehdi ve Aidid 11 Kasım 1991’den 1992 yılının Şubat ayına kadar dört ay süreli kanlı bir savaşa girdiler. Bu savaş sonunda başkent yeşil bir hatla iki kısma ayrıldı.
1992 yılının Aralık ayında ABD önderliğinde 30’dan fazla ülkenin aralarında bulunduğu yabancı kuvvetler ‘umut operasyonu’ adı altında Somali’ye girdi. Amerika liderliğindeki bu uluslararası müdahale, Amerikan güçleri ve Muhammed Farah Aidid taraftarları arasında çıkan kanlı çatışmaların ardından 1993 yılında başarısızlıkla sonuçlandı. Savaşa katılan Amerikan güçleri askerlerinden bazılarının cesetlerinin Mogadişu sokaklarında sürüklenmesi bu operasyona son noktayı koyan olay oldu. ABD Başkanı Bill Clinton Umut Operasyonu’nun başarısız kaldığını duyurdu ve ABD güçlerini Somali’den çekti.
Somali’nin konumu ve önemi:
Somali, Afrika Boynuzu Bölgesi’ndeki yeri itibariyle coğrafi ve stratejik açıdan büyük önem arzetmektedir. Aralarında Profesör Hassan Mekki Muhammed de olmak üzere bazı uzmanlar Afrika Boynuzu bölgesini; Somali’de ya da Cibuti’de veya Etiyopya’da ve Kenya’da Somalilerin yayıldığı bölgeler olarak tanımlar. Eritre de Etiyopya ile eski bağı olması nedeniyle bu bölgeye dahil olmaktadır. Sudan da dayanak noktası olarak bölgenin içinde yerini alır.
Afrika Boynuzu bölgesi, dünyanın jeopolitik taksiminde en önemli stratejik bölgelerden biri sayılmaktadır. Zira eski ve modern tarih boyunca deniz ulaşımı hareketinde merkezi bir öneme sahip olmuştur. (Özellikle de 19. Yüzyılın ikinci yarısında Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra). Kızıldeniz’in Soğuk Savaş’la birlikte petrolün batıya taşınmasında bir kanal olarak benimsenmesi Afrika Boynuzu’nu; Akdeniz, Karadeniz, Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu ve Pasifik Okyanusu arasında petrol taşıma hareketinin, ticari ve askeri trafiğin stratejik kontrolünde önemli bir halkayı oluşturması nedeniyle uluslararası çatışma alanı kılmıştır. Bu önemle birlikte başka etmenler de o vakit sömürgeci güçlere nüfuzunu yayma ve bağlılık meselelerine ilişkin uluslararası çatışmalarında yardımcı olmuştur. Büyük güçlerin rekabetine Somali’nin parçalanmasından sonra bir de; stratejik çıkarların ve bölgesel emellerin ittiği bölgesel rekabet, Eritre’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra Etiyopya’nın Kızıldeniz kıyılarını kaybetmesi durumu ve Afrika’nın tümünde en uzun kıyı şeridine sahip; çökmüş bir Somali’nin varlığı eklendi.
(Somali’nin deniz sınırı 10.320 kilometrekaredir). Buna ek olarak ayrıca Somali’de henüz işletilmemiş, aşırı miktarda çeşitli servetler bulunmaktadır. İşte bölgenin sahip olduğu tüm bu seçkin özellikler Somali’yi dış güçlerin ittiği çatışmaların kurbanı haline getirmiştir. Somali’nin bu belirgin konumu ve tarih boyunca dış güçler tarafından kontrol altına alınması çabaları ülke halkı için hem nimet hem de ceza mahiyetinde olmuş ve Somalilileri gerek bu olanakları kullanmak gerek de savunmak için daima mücadele eder kılmıştır.
Washington Post’un 15 Haziran 2012 tarihinde yayınladığı bir rapora göre Amerika Afrika’da 2007 yılından beri aralarında Burkina Faso, Uganda, Etiyopya, Cibuti, Kenya ve Seyşeller de olmak üzere çeşitli ülkelerdeki ‘terörist’ addettiği grupları gözetlemek için 12 küçük üs kurdu. Gazetenin ifadesine göre Amerikan Ordusu’na tabi özel operasyon güçleri gözlem görevini üstleniyor. Ancak büyük oranda özel sektörden askeri müteahhitlere ve Afrika güçlerinin desteğine itimat ediliyor. Gözetleme Somali, Yemen, Afrika’daki Sahel Bölgesi, ve Orta Afrika’yı kapsıyor.
Amerika’nın hedefi yalnızca Somali olmasına karşın Afrika Boynuzu’ndaki varlığının, Doğu Afrika’da stratejik önemi bulunan çeşitli ülkelere yayıldığı görülüyor. Bu ülkelerdeki varlığı ise ‘Arap güvenlik kuşağı’ olarak isimlendirilen Somali’yi ele geçirme planının tamamlayıcı parçası niteliği taşıyor.
Amerika’nın bölgede askeri ve istihbarî varlık gösterdiği en önemli mevkilere değinecek olursak:
1- Etiyopya’daki Askeri Üssü:
Bu Amerikan üssü Etiyopya’nın güneyindeki Arba Minch Şehri’ndedir. Somali topraklarında askeri operasyonlar gerçekleştirmek üzere Hellfire füzeleriyle yüklü insansız uçakların bulunduğu bir filoyu kapsamaktadır. Amerika bu üsde insansız uçaklar kullanarak, şüphesiz 1993 yılında Black Hole model uçağının düşürülüp 18 askerinin ölmesi ve bazılarının Mogadişu sokaklarında sürüklenmesi gibi bir olaydan da kendini uzak tutmaktadır.
Amerika ile Etiyopya’nın askeri işbirliği Etiyopya topraklarındaki ABD hava üssü ile sınırlı değildir. Amerika 2006 yılında Etiyopya’ya Somali topraklarını işgalinde maddi ve askeri yardım sunmuştur. Bununla da kalmamış Somali’de mevcut Barışı Koruma Güçlerini de eğitmiş, finanse etmiştir.
İki taraf arasındaki dolaylı ve açıklanmayan askeri işbirliği Siad Barre rejiminin devrildiği dönemden beri mevcuttur ve devam etmektedir. Örneğin Etiyopya Somali gençlerinden oluşan Amerika’ya tabi bir milis kurulması için Somali’nin parçalanmasında önemli bir rol oynayan Abdullah Yusuf Cephesi’nin savaşçılarından bazılarını eğitmiştir. Bu savaşçılardan biri de Libya’da eğitilen Osman Abdullah’tır. Bu milisin kurulması için çok fazla sayıda Somalili genç seçildi. Bazı kaynakların tahminlerine göre Bosasso’da iki mevkide odaklanan bu militanların sayısı 3000’i buluyordu.
Burada –Bossaso’da- Amerika’nın yeraltında ve Lanta Hooda’da; İmam Nevevi Okulu’nın yakınında askeri üsleri olduğu söyleniyor. Puntland’dan hiçbir makam, güvenlik yetkilisi ya da sivil bir sorumlu 2009 yılında Somalili gençlerin bu iki üssü bombalamasından sonra artık bu üslere yaklaşamadığı gibi iki üsle Amerika’nın Hint Okyanusu’ndaki savaş gemileri arasında gidip gelen uçakları da kontrol edemiyor.
Bu noktada Amerika’nın bölgedeki diğer odaklanma noktalarına geçmeden önce Somali’yi 2006 yılında filen işgal etmiş bir ülke olarak Etiyopya üzerinde durmayı uygun görüyoruz.
Etiyopya birlikleri o dönemde ABD’nin fiili ve açık desteği, askeri, lojistik, mali ve istihbarat yardımı ile Somali’yi işgal ederek İslami Mahkemeler yönetimini düşürmüştü.
Etiyopya’nın Somali’ye askeri müdahalesi olağandışı bir hadise değildi. İslami Mahkemeler bayrağı altındaki İslamcıların, geçiş hükümeti veya Etiyopya için ‘artan bir tehdit’ olarak görülmesiyle bağlantılıydı.
Ancak Etiyopya’nın bu ülkeye direk saldırısının ardında tarih kadar eski emelleri de yatmaktadır. Öyle ki Etiyopyalı imparatorlar Somali’yi Etiyopya İmparatorluğu’na mensup etnik ve ulusal birliklerden biri olarak görmekte imparatorluk için durumunun imparatorluğu oluşturan diğer ulusal ve etnik gruplardan farklı olmadığını düşünmekte idiler. Aynı şekilde onlara göre Afrika Boynuzu tümüyle; Etiyopya Dağlık kesimlerinden Somali’nin Hint Okyanusu’ndaki kıyılarına kadar uzanan; ekonomik, siyasi ve kültürel açılardan tek bir varlığı teşkil ediyordu.
Etiyopya bu bahaneyi 1946 yılında Birleşmiş Milletler’de İtalyan kolonilerine kendi kaderini tayin hakkı verilmesi konusu tartışılırken İtalyan Somalisi’ne bağımsızlık hakkı verilmesini reddettiği vakit de kullanmış ve şu iddiada bulunmuştu: ‘Somali Etiyopya’nın bir parçasıdır. Çünkü Ogaden bölgesinin bir uzantısıdır. Etiyopya’nın doğal sınırları Hint Okyanusu’na kadar uzanmaktadır!’
Etiyopya Kralı Menelik 10 Nisan 1891 tarihinde Avrupa bölgesi krallarına gönderdiği bir mektupta Etiyopya’nın güney sınırının Hint Okyanusu’na kuzey sınırının ise Hartum’a kadar uzandığını vurgulamıştır.
Somali’nin taksiminde sömürgeci ülkelere yardımcı olan ve sömürgesi ülkelerden bu yolda bolca para ve silah alan Etiyopya 1960 yılında İtalyan Somali’si ve İngiltere Somali’si denen iki kesimin bağımsızlık ve birlik ilanını da tepkiyle karşılamıştır. 1964 yılında iki ülke sınırı boyunca başlattığı kapsamlı savaşta Haile Selassie’nin sarfettiği şu sözü de meşhurdur: ‘Bu bölge Somali ve Etiyopya adları altında iki ülkeye yetecek kadar geniş değildir!’ Selassie, Somali’yi haritadan tamamen silmek ve topraklarını zorla Etiyopya İmparatorluğu’na dahil etmek için bu savaşa kalkışmıştır.
Görüldüğü üzere Etiyopya Somali topraklarına sadece ABD’ye hizmet gayesiyle girmemiştir. Aksine kendisine has çıkarları ve hedefleri vardır. Peki 2009 Ocak ayında BM desteğinde Cibuti’de Etiyopya güçleriyle yapılan anlaşmalar sonucunda ülkeden çekilmeyi ve Somali’nin yönetimini Şeyh Şerif Ahmed’e devretmeyi kabul eden ancak bu pastadan hala elini eteğini çekmeyen Etiyopya’nın işgalle hedefleri nelerdi:
1- Ülkedeki çöküş ve kaos halini devam ettirmek, Somalili taraflar arasındaki iç bölünmeyi derinleştirmek.
2- Somali’yi birbirlerine düşman ve çekişen ancak Etiyopya’da gönüllü ya da gönülsüz bağlılık gösteren çeşitli kısımlara ayırmak.
3- Dış dünyaya açılan bir kapı olarak Somali’nin mevkiinden faydalanmak. Bu da Somali’nin Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’e bakan sahilleri ve kıyıları ile el değmemiş servetlerini ele geçirmekle mümkün olabilecekti. Zira özellikle Eritre’nin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Etiyopya, bölgede hapsolmuş bir ülke haline gelmişti. Ayrıca Ogaden bölgesinde yeni keşfedilen doğal gaz ve petrolün çıkartılması için yabancı şirketlerle anlaşma yapmıştı ve bu doğal gaz ve petrolü ihraç edebilmesi için Somali’yi işgal edip limanlarını kontrol altına alması büyük önem arz ediyordu.
4- Somali’yi yutmak, egemenliğini, kimliğini ve bağımsızlığını bitirmek! Bir diğer deyişle Somali’yi Etiyopya’ya katmak! Etiyopya’ya sadık Somali geçiş hükümetinin içişleri bakanı Hüseyin Aideed’in Etiyopya’nın ülkeyi işgalinin hemen ardından yaptığı şu açıklamalar bu niyeti apaçık ortaya koymuştur: ‘Somali ve Etiyopya ülkeleri, iki ülke arasındaki sınırları kaldırma, ortak bir ordu kurma, tek bir pasaport ve tek bir para biriminin geçerli kılınmasını kapsayan ortak icraatlarda bulunma sadedindedir.’ İçişleri bakanının bu açıklamaları o vakit Cumhurbaşkanı Abdullah Yusuf için sıkıntı kaynağı olmuş ve kendisi bu açıklamaları ‘zamansız’ olarak nitelendirmişti.
2- ABD’nin Cibuti’deki askeri üssü
Afrika Boynuzu bölgesine yönelik artan ihtimamla birlikte Cibuti toprakları da Kızıldeniz ve Aden Körfez’ine kıyısı olan, Sudan’a yakın, Eritre, Etiyopya ve Somali’ye komşu olma gibi önemli konumuyla dağıtım istasyonu görevi yapan büyük ve kalıcı bir Amerikan üssüne dönüştü. Afrika Boynuzu’ndaki müttefik müdahale liderliğinin tasarrufu altında küçük bir Alman filosuna ek olarak İngiliz ve İspanyol birimlerinden oluşan bir filo da bulunmaktadır. (3 fırkateyn – büyük gemileri destekleyen, nispeten küçük; çeşitli tonajlarda olmakla birlikte genelde 2000 - 4000 tonluk modern savaş gemisidir-, 4 tedarik teknesi ve 1800 denizci). Bu birlikler Aden Körfezi’ni, Yemen ve Somali sahillerini dolaşmaktadır.
Amerikan diplomasisi ayrıca geçtiğimiz yılın Aralık ayında Etiyopya’nın havaalanlarını, Eritre’nin de limanlarını kullanma imkanı elde etmiştir.
Küçük Cibuti devleti, Washington için egzersiz yapılması (askeri eğitim) imkanı ve yeni havaalanı ve liman hizmetlerinden faydalanma, El Kaide üyelerinin Yemen, Somali ya da Kenya sahillerine sızmasını engellemek için deniz ve hava kontrolünün sağlanacağı bölgesel bir sistem kurulması olanakları nedeniyle de önemli odak noktası haline gelmiştir.
3- ABD’nin Somali’deki istihbarî varlığı
ABD’nin Somali’deki; özellikle de Afrika Boynuzu’ndaki çatışmaların odak noktası Mogadişu’daki varlığı artık gizli değildir. Aksine artık oldukça aşikardır.
Tüm bu varlık, Doğu Afrika’da bir ABD askeri stratejisi oluşturulması, Cibuti’nin, aynı şekilde Kızıldeniz’e bakan Somali’nin yakın gelecekte Amerika’nın çıkış noktası olması içindir.
Başta Washington Post gazetesi olmak üzere uluslararası gazeteler Amerika’nın Afrika Boynuzu’nda kendine askeri merkezler edinme gayesiyle Etiyopya ve Seyşel Adaları’nda (Seyşel Adaları, Hint Okyanusu’nda Kenya ve Tanzanya’nın doğu, Madagaskar’ın kuzeydoğu açıklarında yer alan adalar topluluğundan oluşan ülkedir), Amerikan çıkarlarını tehdit ettiğine inandığı tüm güçleri vurmak ya da bastırmak için askeri üsler kurduğunu ortaya koydu. Amerika, endişesinin odak noktalarından uzak bu varlıkla yetinmedi Mogadişu’da CIA’e tabi gizli ofisler kurdu. Zira cumhurbaşkanlığı sarayına yakınlığıyla bilinen kaynaklar, CIA’den bir ekibin Somali güvenlik kurumları ile birlikte çalıştığını doğruladı. Bu Amerikan hücresi, canlı kalkan olarak kullanmak üzere isteklerini yerine getiren bir ordu kurdu. Somalililer bu orduya ‘BES’ ismi vermektedir.
Somali’nin kuzeyinde; Gaalkacyo, Qardho ve Kiridh şehirlerinde de kamplar (ABD kampları) bulunmakta ve gençlere buralarda üst düzey eğitim (askeri) verilmektedir. Askerlere verilen maaşlar ise 300 ila 1500 dolar arasında değişiyor. Bu rakamlar fakirliğin doruk noktada olduğu Somali için hayali rakamlardır.
ABD’nin hedefleri:
Afrika Boynuzu’nda karada, havada, denizde farklı şekillerde varlık gösteren ABD’nin jeopolitik hedefleri şu şekilde sıralanabilir:
1- Amerika’nın Afrika Boynuzu’na yönelik çıkarlarına ters düşmeyen, Washington’un istediği zaman istediği yöne çevirebileceği eli olacak bir Somali hükümeti kurmak.
2- Eğer bu bent gerçekleştirilemezse Amerika yine de Somali’nin, ‘terörist’ olarak nitelendirdiği gruplardan birinin ya da bölgedeki jeopolitik çıkarlarını tehdit ettiğini düşündüğü tarafların sığındığı bir yer olmasına razı gelmeyecektir. Birbirinden ayrı varlıklar oluşturacak, bu politikanın Somali milletini parçalaması yönündeki muhtemel sonuçlarına aldırış etmeksizin her bölgeye ayrı şekilde muamele edecektir.
3- 9 ülkenin bulunduğu Doğu Afrika bölgesinde varlığını güçlendirmek. (Somali, Cibuti, Kenya, Etiyopya, Sudan, Uganda, Burundi, Tanzanya ve Eritre). Amerika’nın bu ülkelerden bazılarında şu anda yoğun şekilde varlık gösterdiği bilinmektedir. Bu ülkelerin başında da askeri ve istihbarî merkezleri bulunan Etiyopya’ya ek olarak Kenya ve Uganda gelmektedir.
4- Sudan’ın güneyi ile Uganda arasında bir boru hattı inşa edilmesi. Bu süreç, Sudan hükümetine karşı düşmanlığının boyutuyla bilinen mevcut rejimiyle Uganda’da tüm hızıyla sürdürülmektedir.
5- Hint Okyanusu’nda; özellikle de Ortadoğu’daki gelişmeleri kontrol edeceği bir nokta olarak Somali’nin Arap Yarımadası’na yakın kıyılarında Amerikan askeri üsleri edinmek.
ABD son olarak gazeteci-yazar Hamdi Abdurrahman’ın da işaret ettiği gibi Somali’de Kenya ve Afrika Birliği güçleri aracılığıyla yeni bir vekalet savaşına girdi. Her ne kadar Somali’deki Şebab Hareketi’ne karşı savaşı görünürde Uganda, Burundi, Cibuti, Kenya, Etiyopya ve Sierra Leone güçlerinden oluşan Afrika Birliği Güçleri yürütse de işin hakikatinde bu savaşın ardında ABD vardır.
Siyasi Bilimler Profesörü olan Hamdi Abdurrahman bu noktada şöyle demektedir: ‘Los Angeles Times’in 29 Temmuz 2012 tarihinde yayınladığı rapor beni çok düşündürdü. Raporun başlığı şöyle idi: Somali’deki savaşı iten güç ABD’dir.
Bu rapora göre Afrika askerleri savaş işini yürütüyor. Savaş meydanlarında ölüm kadehinden yudumluyor. Amerikalılar ise bunun dışındaki her şeyi yapıyor.
Şekilsel olarak da, Somali’deki Afrikalı askerler Afrika Birliği güçleri arasında savaşıyor. Ancak bütçe belgelerine ve askeri harcamalara bakıldığında Afrika güçlerinin gerçekte Amerikan yapımı olduğu, ABD tarafından eğitilip gerekli malzemelerle donatıldığı anlaşılıyor.
Şüphesiz Somali’nin ve Afrika Boynuzu bölgesinin stratejik anlamda genel olarak yeniden şekillenmesi, bölgenin Kızıldeniz’in ve Mısır devletinin güneyinin güvenliği ile direk bağlantılı olmasına karşın Mısır ve Arap katılımı olmaksızın gerçekleştiriliyor!’
Başka bir araştırmada da vurgulandığı üzere Arap Birliği’ni ve Arap ülkelerini Somali dosyasından uzaklaştırmak, Etiyopya’nın 2006 yılında gerçekleştirdiği işgaldeki önemli hedeflerden biriydi. Bununla Arap dünyasının, Somali üzerindeki emellerine olumsuz etkide bulunmasını engellemek istemişti. Bunu gerçekten de başardığı dikkatlerden kaçmıyor.
Hamdi Abdurrahman’ın da işaret ettiği gibi Amerika Somali’de 90’lı yılların başında yaşadığı kötü tecrübenin ardından ağırlıklı olarak vekalet savaşı sürdürmeyi tercih ediyor. Bu bağlamda 16 Ekim 2011 tarihinde Kenya Somali’ye girdi. Hedef –açıklanan hedef- Şebab Hareketi Güçleri’ni takip etmekti. Nairobi Linda Njie’ yani ‘milletin korunması’ ismi verdiği bir operasyon başlattı. Uzmanların görüşüne göre Kenya’nın hedefleri ve gayesinin operasyonun ismiyle yakından uzaktan ilgisi yoktu!
Gözlemciler Kenya hükümetinin, sınırlarını ve topraklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Şebab Hareketi’ni ortadan kaldırma söylemlerinin ancak siyasi bir bahane olduğuna işaret ediyor. Uzman görüşlere göre bu bahanenin ardında Kenya’nın, Somali topraklarının Kenya sınırına yakın kesiminde 100 km. boyunca tampon bölge oluşturma ve Kenya’ya dış dünya ile bağlantı kurmasına fırsat vereceğine inanılan Kismayo limanını tamamen kontrol altına alma hedefleri yatıyor. Kismayo limanı bilindiği gibi Şebab Hareketi’nin önemli bir dayanak noktasıdır.
Uluslararası ve bölgesel güçler olarak ABD, Etiyopya ve Kenya Somali pastasından en güzel payı alabilmek için savaşını sürdürüyor. ABD kurnazca bu işi vekalet savaşı ile yürütürken Etiyopya ve Kenya, Afrika Birliği Güçleri arasında Somali topraklarına direk müdahale ediyor. Bu ülkelerin, halkı fakir toprakları zengin Somali’de; ‘Amerika’nın adamı’ olduğuna işaret edilen ve Şebab Hareketi’nin bombalarla kendisini karşıladığı yeni Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve yeni kurulacak hükümetle hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağını ise zaman gösterecek.
Kaynaklar:
- İksir Doğu Afrika Araştırma ve İnceleme Merkezi
- Risaletu’l İslam sitesi
- El Cezire.net
- El Hamletu’l Alemiyye li mukavemeti’l udwan sitesi
- Eş Şahid Sitesi
SON VİDEO HABER
Haber Ara