İşte Hürriyet yazarının Bakanlarımıza felaket sonrası demeç dersleri başlıklı yazısından bir bölüm:
Sayın bakanlarımız.
Bir felaketin hemen ardından...
Yani milletin canı burnunda iken...
Çıkıp da...
- Çok güzel öldüler.
- Allah'ın takdiri...
- Ne var yani? Uganda'da da aynısı oluyor.
- El bombası yere düşmüş, sonracığıma patlayıvermiş...
- Allah kalanları bize bağışlasın.
- Deprem çadırları saray gibi...
- Bu işte hükümetimizin hiçbir kusuru yoktur.
- İstifa mı? Ne istifası?
Türü açıklamalar yapmayın.
Çok ama çok itici oluyorsunuz.
Hem milletin sinir katsayısını arttırıyorsunuz, hem de "AK Parti'li bakanların fantastik beyanları" külliyatına yeni sayfalar eklemiş oluyorsunuz.
ELEŞTİRME YOL GÖSTER
Biliyorum, şimdi bana dönüp "Eleştirme, yol göster" diyeceksiniz.
Hemen göstereyim.
Şu 7 şeyi yapmayı deneyin:
BİR: Felaketlerin ardından mümkünse arazi olunuz.
İKİ: Arazi olamadınız ve iş başa düştüyse kederli bir yüz ifadesiyle kameraların karşısına çıkınız.
ÜÇ: "O kadar üzüntülüyüm ki şu anda konuşamayacağım" deyiniz.
DÖRT: Hatta kameralar karşısında bir-iki damla gözyaşı falan dökünüz.
BEŞ: "Araştırıyoruz, her ihtimali değerlendiriyoruz" türü iddialarda bulununuz.
ALTI: Örneklerinizi Doğu ülkelerinden değil, Batı ülkelerinden veriniz. Batı'dan örnek veremiyorsanız örnek verme işinden vazgeçiniz.
YEDİ: Danışmanlarınıza "felaket sonrası söylenecek sözler" başlıklı bir kitap hazırlatınız.