Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Uslu’yu kim gaza getirdi?

Geçtiğimiz Nisan ayının ortasında Taraf’ın polis kökenli yazarı Emre Uslu’nun başrolünde yer aldığı bir “karakter suikasti” ve “haysiyet cellatlığı” operasyonu yaşandı. Uslu, 18 Nisan 2012’te Taraf’ta yayınlanan “O isim Akif Beki” başlıklı yazısında, kendisine yönelik “28 Şubat yöntemi” ile psikolojik bir harekat yapıldığını iddia etmiş ve şöyle yazmıştı.Medyagundem sitesi işin farklı bir boyutu olduğunu öne sürdü

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-03 14:54:28

Uslu’yu kim gaza getirdi?

Medyagündem.com sitesinde yer alan haber:

“Açıkça söyleyeyim, bu alçak yöntemlerle itibarsızlaştırma operasyonlarını AKP iktidarından ve özellikle kendisi 28 Şubat’ta mağdur olmuş Başbakan Erdoğan’dan beklemezdim. Dünden beri AKP kanadından ve konunun muhataplarından bir yalanlama gelmediğine göre ne yazık ki artık şunu biliyorum. Bana, ve Taraf’a yönelik itibarsızlaştırma operasyonlarının talimatını Başbakan Erdoğan vermiş ve MİT de bunu yapıyor.

Nereden mi biliyorum: Başbakan’a en yakın gazetecilerden Akif Beki söylüyor da oradan biliyorum. Akif Beki ‘yayınlanması isteğiyle’ haber5.com’a ‘Başbakan’dan duydum Emre Uslu Türkiye’ye gelemiyor, gelince MİT operasyonuyla tutuklanacak’ diyen kişidir. Haber5.com editörleri bu konuyu haberleştirmek için benim de görüşüme başvurduklarında öğrendim hakkımdan böyle bir yıpratma kampanyasının başlatıldığını. Türkiye’ye gelemiyor diye bir durum yok oysa. Ben Florida’da bir üniversitede geçen haziran ayından bu yana hoca olarak dersler veriyorum ve dönem sona erince de Türkiye’ye döneceğim. Bu konuda Başbakan’ı çevresinin yanılttığını, tüm teorilerini saçma sapan bir argümanın üstüne kurduklarını görmenizi isterim.

Bu haber üzerine Akif Beki’ye şu e-mail’i attım:

‘Akif Bey selam, kulağıma gelen ve ‘Başbakan’dan duydum Emre Uslu gelince tutuklanacak’ iddiasını sizin yayıp yamadığınızı öğrenmek istiyorum. Bu konuda doğrulama ya da yalanlama yapmanızı bekliyorum. Eğer yalanlama gelmezse doğrulama anlamına geleceğini belirtmek isterim.’

Akif Beki beklediğim gibi bu e-mail’ime geçen bir ay içinde cevap verip durumu yalanlamadı. Pazartesi günü yazdığım Başbakan’a açık mektupta konuyu kamuoyuyla paylaşmama rağmen de cevap vermedi Akif Beki. Zaten sözkonusu bilgi KAYITLI bilgi. Bu bir bilgisayar yazışması. Bu nedenle de Beki’nin yalanlayabileceğini sanmıyorum. Dahası yukarıda yer verdiğim dedikoduyu AKP’ye yakın çok ünlü ve etkin bir gazetenin genel yayın yönetmeninin de sağda solda söylediği kulaklarıma geldi. Bunu da kayda geçirmek isterim.”

AKİF BEKİ’DEN SERT CEVAP GELMİŞTİ

Akif Beki Radikal’de yazdığı dönem, Uslu’ya iki farklı yazıyla sert cevap verdi. 19 Nisan tarihinde “Onlar Ergenekoncu’ydu ya bunlar neci?” başlıklı yazısında şöyle karşılık verdi:

“‘Başbakan’dan duydum, Emre Uslu Türkiye’ye dönerse MİT tarafından tutuklanacak’ gibi gülünç bir cümle de benim ağzımdan hiçbir ortamda, hiçbir surette çıkmadı.

Şimdi, Emre Uslu bu zırvalıklardan bir tekini ispat etsin, her mihnet kabulüm. Şayet ispat edemezse o zaman da komik bir müfteri olduğunu itiraf edip aynı köşede kayda geçirmesini isterim.

Tipik bir şiracı-bozacı tezgâhı. Daha önce adını dahi duymadığım bir internet sitesiyle paslaşıp sahte e-mail, düzmece kara propaganda malzemesi üretiyor birileri.

Ya da birileri, birilerini feci halde işletiyor; cingöz görünümlü bu saf da küçük dünyasında o çamuru köpürtüp feryat figan üstüme sıçratıyor.”

21 Nisan’da da Beki, “Adımı yaz, Taraf’a gönder, iftira çıksın” başlığıyla sert bir cevap daha verdi. Emre Uslu’nun çelişkilerini sıralayıp, konuyu mahkemeye havale ettiğini duyurdu.

MEDYAGÜNDEM “KARAKTER SUİKASTİ”NİN PERDE ARKASINI AÇIKLIYOR

Peki o dönem Emre Uslu’yu, “Başbakan’dan duydum Emre Uslu Türkiye’ye gelemiyor, gelince MİT operasyonuyla tutuklanacak” diyerek gaza getiren isim kimdi?

Açıklıyoruz.

O isim, Ak Parti iktidarına savaş açan The Economist’in son Başbakan Erdoğan’a saldırısına “katkıda bulunan”, B. Ahmet Yavuz ve Cenk Açık takma adları deşifre olunca, Levent Gültekin adıyla gazeteciler.com sitesinde yazılar yazan, muhafazakar medyaya dair özellikle Ahmet Hakan’a “muhbirlik” yaptığı herkes tarafından bilinen kişidir.

“Karakter suikasti”nin perde arkasındaki, o dönem büyük zihin bulandıran operasyonun fitilini ataşleyen isim olan Gültekin, Emre Uslu’ya bir isim aracılığıyla “Türkiye’ye dönersen tutuklanacağın söyleniyormuş, Başbakan böyle demiş” haberini uçurdu.

Uslu’yu gaza getiren o “mesajın” arkasındaki isim Levent Gültekin’di.

Gültekin sinsice böyle bir “manipülasyona” imza atarken, etrafıyla bunu da farklı detaylarla paylaştı.

Önce Emre Uslu’ya böyle bir mesajı ulaştıran Gültekin, sanki bunu öngörmemiş gibi, “Ben o iddia haber olsun diye bu bilgiyi vermedim, ne Akif Beki’nin, ne de Mustafa Karaalioğlu’nun da adını vermedim” dedi.

Uslu’yu Akif Beki üzerinden Başbakan Erdoğan’a karşı harekete geçiren operasyon işte Gültekin’in o mesajıyla başladı.

Etrafına “Haksızlık yapıldı ayıp oldu” diyerek timsah gözyaşı döken Gültekin, hiçbir zaman Uslu’nun imza attığı haksızlığı mertçe, delikanlıca yazarı olduğu sitede kaleme almadı.

Hayatı boyunca gazetecilik yapmayıp, etrafta “gazeteci” diye gezinen, kendisinde nereden bir cüret buluyorsa, “eski medya” ve “yeni medyaya” dersler vermeye kalkışan, Baas rejimi destekçisi Gültekin, her zaman yaptığı gibi maskeler arkasından operasyonlarını yapmaya devam edecek.

Bilsin ki onun maskelerini de sadece MEDYAGÜNDEM indirecek.

USLU’NUN DA MASKESİ DÜŞTÜ


Medyada sürekli olarak “manipülasyon” ve “dezenformasyon” operasyonları yapma iddiasıyla gündeme gelen Emre Uslu’nun da maskesi böylece düştü. Gültekin’in gazına gelip, ortalığı ayağa kaldıran Uslu’nun aslında bir dedikodudan hareketle nasıl bir “tezgah” kurduğu da açığa çıktı. Duyduğu bir iddiayı sorgulamadan, kesin ve doğru bilgiye dönüştürmeden “gerçekmiş” gibi kamuoyunu yanıltma çabasına giren Uslu’nun da “güvenilir analizci” olmadığı deşifre oldu. (medyagundem.com)

Zorunlu bir izahat
Levent Güntekin, Gazeteciler.com adlı internet sitesindeki köşesinde kendisi hakkında yazılanlara şöyle cevap verdi:

Yazılarımdaki eleştirilerden canı yanan çevrelerden zaman zaman Star grubundaki görevimden ve Cine 5 medya grubu başkanlığından niçin ‘kovulduğumu’ bildikleri ve daha ileri gidersem bunu açıklayacakları şeklinde tehditler alıyorum.

Bugüne kadar bunu ciddiye almadım. Cevap vermeye tenezzül etmedim. Fakat ayaktakımından oluşan müptezel tayfa, Suriye ve İran meselesindeki tutumumun verdiği rahtsızlıkla azarak bu iftiraları bir kampanyaya dönüştürdüler.

Bu iki kurumdan da niçin istifa ettiğimi açıklamaktan gerçekten utanıyorum.

Ayrıldığım kurumlarda önüme gelen şıklar arasından istifayı niçin tercih ettiğimi, istifa etmenin bana niçin daha doğru geldiğini anlatmak, buradan kahramanlık hikayeleri çıkarmak, bana göre, yapılacak bir iş değil.

Birilerini rahatlatacağım diye böyle bir bayağılığın esiri olacak değilim.

İşte bundan dolayı bir çağrım var.

Star grubundan bana göre istifa, müptezel ayak takımına göre ‘kovulma’ olan ayrılışımın hikayesini, arka planını, grubun icra kurulu başkanı Mustafa Karaalioğlu açıklayabilir.

Gerçekten ben yazmaktan, anlatmaktan, izah etmekten utanıyorum. Mustafa Karaalioğlu önce etrafındaki bu müptezel ayak takımına, sonra da herkese açıklarsa sevinirim.

Aynı çağrıyı Cine 5’in o zaman ki patronu TMSF başkanı Şakir Ercan Gül’e de yapıyorum.

Dürüstlüğüne ve efendiliğine itimat ettiğim Şakir Bey, Cine 5’ten niçin istifa etmek zorunda kaldığımı açıklayabilir.

Yapacağı her açıklamanın başımın üstünde yeri var.

Tek cümle söyleyeyim: Bu iki kurumdan da çalıştığım işin ahlakını değil, kendi ahlakımın gerektirdiği işi yapmak için, bilerek isteyerek istifa ettim.

İnşallah zamanla her şey en çıplak haliyle ortaya çıkacaktır. Bundan kimse kaçamaz.

Diğer taraftan, hakkımda kim tarafından, hangi amaçla çıkarıldığını bildiğim onlarca iftira dolaşıyor. Tek bir belge, tek bir somut bilgi, tek bir kaynak gösterilmeden yürütülen bu ‘itibarsızlaştırma’ çabalarına katılan, ekmeğini tetikçilikten çıkaran ahlak yoksunu, müptezel takımının iftiralarına tenezzül edip cevap vermeyeceğim.

Bu iftiraları okuyup benden bir izahat bekleyen okuyucuları da inandıkları ile başbaşa bırakıyorum.

İftiracılara son sözüm: Sayın görünmez köpekler, canınız cehenmeme.

Haber Ara