En karlı, en ucuz tarım yatırımı
Yılda 1.2 milyon ton soya tüketiyoruz. Bunun sadece 100 bin tonu ülkemizde üretiliyor. Devlet, GDO’suz soya üretimini artırmak için kesenin ağzını açtı. Soya üreticileri kilogram başına 50 kuruş destek alabiliyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-22 21:40:37
Türkiye, 4 milyon tonluk mısır üretimiyle neredeyse ihtiyacını kendi karşılar düzeye ulaştı. Ancak soya için aynı şeyi söylemek zor. Yıllık 1.2 milyon ton soya tüketiminin 1.1 milyon tonu ithalat yoluyla karşılanıyor. Oysa topraklarımız soya üretimine uygun. Buna karşılık yıllık soya üretimimiz 100 bin ton civarında. Bu yıl ise 120 bin ton rekolte bekleniyor. İşte tam da bu noktada soya üretiminin önemi öne çıkıyor. Bu alana yatırım yapacak çiftçiler için cazip fırsatlar söz konusu.
5 BİN YILLIK DEĞER
“Sarı altın”, “asrın bitkisi” gibi yakıştırmalara konu olan soya, temelinde bir yağ bitkisi. Ancak yağın yanı sıra 400’ün üzerinde gıda ve içecek maddesinde kullanılıyor. Un, süt, yoğurt, peynir, dondurma, dondurma külahı, pasta, hayvan yemi, yeşil gübre, kemiksiz et, kahve, salça, alkol, ekmek, makarna, tarhana, leblebi ve çocuk maması bunlardan bazıları... Hatta ilaç, boya, kağıt, sabun, lastik ve plastik maddelerde de kullanılıyor.
Soyanın anavatanı Uzakdoğu ülkeleri. Yaklaşık 5 bin yıl önce Doğu Asya ovalarında keşfedilmiş, Asya halkının beslenme alışkanlığını değiştirmiş. Çeltik (pirinç), buğday, arpa ve mısırla birlikte Çin halkının beş kutsal tarım ürününden biri olarak kabul görmüş. Doğu Asya ülkelerinin en önemli tarımsal ürünlerinden biri olmuş. Zamanla tüm dünyada yaygın olarak üretilir hale gelmiş.
Halen ABD, Brezilya, Arjantin ve Çin dünyanın en büyük soya üreticileri. Toplam dünya üretimi ise 260 milyon ton. Peki dünyada bu kadar yaygın üretilen bir üründe biz neden yüzde 95 oranında dışa bağımlıyız? Bizde de bu ürün üretilebilir mi? Bu sorulara yanıt ararken karşılaştığımız tabloya hem şaşırdık hem üzüldük...
FABRİKASI BİLE KURULMUŞTU...
Aslında soya üretiminin geçmişi ülkemizde de oldukça eski. İlk üretim 1940’lı yıllarda Samsun ve Doğu Karadeniz’in bazı kısımlarında yapılmış. Bugünlerde sel altında kalan Çarşamba ve Bafra ovaları geçmişte ciddi soya üretimine ulaşmış. Bölgede üretilen soyalar Çorum fasulyesi ya da şeker fasulye olarak halk arasında ün yapmış. Hatta Sümerbank, 1957 yılında Ordu’ya soya yağı fabrikası bile kurmuş. Yıllık üretim 1980 öncesinde 250 bin tona kadar ulaşmış.
Ancak zaman içinde çay, tütün, mısır ve fındık bölgede daha iyi para kazandırınca soyadan uzaklaşılmış. Karadeniz’de azalan üretimin yeni merkezi Çukurova olmuş. Halen soya Karadeniz, Trakya, Marmara ve Orta Anadolu bölgelerinde ana ürün; Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ana ürün veya buğday sonrası ikinci ürün olarak ekiliyor.
“PAZAR SIKINTISI ÇÖZÜLMELİ”
Soya konusunda en kapsamlı çalışmaları BATEM (Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü) yürütüyor. Soya üretiminin yaygınlaşması için tohum geliştiriyor. BATEM’de soyayla ilgili çalışmalarıyla öne çıkan ziraat mühendisi Mehmet Kocatürk, bu ürüne ilginin son yıllarda gözle görülür şekilde arttığına dikkat çekiyor. Soyanın en iyi ikinci ürün olduğunu vurgulayan Kocatürk, “Son zamanlarda devlet destekleri ve akılcı politikalarla birlikte yeniden üretim artmaya başladı” diyor. Ancak Mehmet Kocatürk, üreticinin pazar sıkıntısına çözüm bulunması gerektiğini belirtmeden geçemiyor:
“Soya üreticilerinin en büyük sorunu pazarlama. Alıcı kuruluşların ilgisi yetersiz. Üretici satacak yer bulamıyor. Piyasa genelde ithalat ağırlıklı. İç piyasadan alımlar olursa üretim de aynı ölçüde artacaktır. Mısırın yetiştiği her yerde soya yetişebilir. İklim anlamında bir sıkıntı yok. Pazar oluştuğu anda ciddi üretim rakamları yakalanacaktır. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin soya alımı için bir çalışması olduğunu duyuyoruz. Çeltikte ‘ithal ettiğin kadar yerli alacaksın’ şartı var. Bu sayede çeltik üretimi ülke ihtiyacını karşılar düzeye geldi. Aynı model kademeli olarak soyada da uygulanabilir. Böylece ithalata giden 1.5 milyar dolar ülkede kalmış olur.
Dünyada üretilen soya genelde GDO’lu. Türkiye’dekilerse GDO’suz. Bu ayrıntıyı da vurgulamak isterim. Bu alana yatırım yapacakların uzun vadede karlı çıkacağını düşünüyorum. Soyanın geleceği parlak. Üretici gelecek planlarında mutlaka soyayı da düşünmeli.”
MISIRDAN SOYAYA DÖNDÜ
Adanalı kadın çiftçi Nur Özkan, 2 bin dönüm arazisinde narenciye, mısır, pamuk, yaş sebze ve buğday üretiyor. “Mısır kraliçesi” olarak da anılan Özkan, üç yıldır soya üretimine ağırlık vermeye başlamış. Her yıl soyanın payını artırdığını söyleyen Özkan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Daha önce ağırlıklı olarak mısır üretiyordum. Son üç yıldır soyaya ağırlık verdim. Hem devlet destekleri daha iyi hem de toprak için daha uygun bir ürün. Buğdaydan sonra ikinci ürün olarak tercih ediyoruz. Kazancından memnunum. Mısıra göre daha az zahmetli. Gübre ve su isteği daha az. Hatta tarlanın verimini artırıyor. Son yıllarda verilen teşvikler nedeniyle mısır ve pamuk alanlarının yerini soya almaya başladı. Ancak çiftçi alışkanlıklarından kolay vazgeçemiyor. Mısırdan hemen vazgeçemiyorlar. Ben bu yıl 500 dekar soya ektim. Seneye bunu 750 dekara çıkaracağım. Bu alana yatırım yapan çiftçi zararlı çıkmaz.”
Soyayı kullanan sanayici de içerideki üretimin yetersizliği nedeniyle ithalata bağımlılıktan şikayetçi. Adana’da faaliyet gösteren Sunar Yağ’ın sahibi Hüseyin Çomu, yerli soya da aldıklarını söylüyor. Çomu, “Çiftçiye soya ekimini tavsiye ediyoruz. Tarımın stratejik önemi gereği Türkiye ihtiyaç duyduğu emtiaların tamamını üretebilmeli” diyor.
Soya bahçesi kurmak sudan ucuz
Soya iki dönemde ekiliyor. Tek ürün düşünülüyorsa nisan ve mayısın ilk haftasında ekim yapılıyor. Güney bölgelerinde genelde ikinci ürün olarak tercih ediliyor. Çukurova’da buğday hasadının ardından haziran sonunda ekiliyor. Hasat da ağustos sonu eylül ortası gibi yapılıyor.
Soyanın tohumu çok ucuz. Kilosu 3 TL. Dekar başına 8-10 kilo arası tohum yetiyor. Sulama sistemleriyle birlikte, arazi hariç maliyet 100 TL’yi geçmiyor. Verimli bölgelerde dekar başına 400-500 kilo verim elde edilebiliyor.
Soyanın kilosu şu sıralar 75-80 kuruş arasında değişiyor. Henüz hasat dönemi başlamadığı için yeni sezon fiyatları belli değil. Uzmanlar, soya üretmek isteyenlere en az 50 dekarla bu işe başlamalarını öneriyor.
Desteklerde aslan payı soyanın
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, soya üretimine ciddi destekler veriyor. Soyanın kilosuna 50 kuruş destek var. Bunun tarımsal desteklerde verilen en iyi destek olduğunu belirtelim...
Ayrıca yurtiçi sertifikalı tohum kullananlara dekar başına 20 TL destek veriliyor. Yine dekar başına 6.4 TL mazot, 6.3 TL de gübre desteği var. Toprak analizi için dekar başına 2.5, organik üretim yapanlara ise 10 TL destek veriliyor. Bu desteklerle soya üreticisinin maliyeti yarı yarıya düşmüş oluyor.
Mürekkebi bile var!
Soya, yağ ve yem sektöründe yaygın olarak kullanılıyor. Soya tohumu yüzde 36-40 protein, yüzde 18-24 yağ, yüzde 26 karbonhidrat ve yüzde 8 madensel madde içeriyor. Soya insan ve hayvan beslenmesinde önemli bir yere sahip. Ayrıca farklı sanayi kollarında yaygın olarak kullanılıyor.
Sarı renkli ve hoş kokulu olan soya yağı, en fazla margarin olarak tüketiliyor. Soya, gıda ürünlerinin yanı sıra tutkal, mürekkep, benzin, sabun, böcek ilacı, alkol, plastik ve plastik madde üretiminde de kullanılıyor. Amerika’daki günlük gazetelerin yüzde 75’inde soya mürekkebi kullanılıyor. Soya mürekkebinin daha parlak ve belirgin renkli baskı imkanı sunması ve petrol bazlı mürekkepler kadar zararlı olmaması tercih sebebi.
Yıllara göre soya üretimi (Bin ton)
2002 75
2003 85
2004 50
2005 29
2006 47
2007 30
2008 34
2009 38
2010 86
2011 102
2012 (Tahmin) 120
Para dergisi
SON VİDEO HABER
Haber Ara