Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Medya derneğini ibretle izliyorum!'

Şemdin Sakık'ın alenen PKK destekçisi olmakla suçladığı ve Yeni Akit gazetesinin manşetinden yer verdiği mektupla hedef gösterdiği Cengiz Çandar, bugün köşesinde hem konuya değinen eleştirel bir yazı kaleme aldı hem de Cumhurbaşkanı Gül'ün kendisini arayıp konuyla ilgileneceğini ilettiğini köşesine taşıdı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-14 09:25:58

'Medya derneğini ibretle izliyorum!'
Tarihin ve toplumların yaşamının öyle momentleri var ki, bireylerin olanca gayretleri güdük ve gülünç kalabilir. Hatta, tarafların "savaş oyunu"na karşı durma, dahası bunu bozma özelliği taşıdığı ölçüde akıl almaz husumetlerin ve provokasyonların hedefi olabilir. Son dönemde benim ve benim gibilerinin başına geldiği gibi.

Buna karşı koymanın bir yolu, "Ne haliniz varsa görün" deyip, etkinizin kırıldığı ve etkiniz kırılırken esenliğinizi de tehlikeye soktuğunuz sahneden çekilmektir. Sizi ırgalamayan eli silahlı taraflar varsa ve hayat uğraşlarınızın tam aksi yönde seyretmeye başlamışsa, "Paylaşın kozunuzu; ben aradan çekileyim" duygusuna kapılabilirsiniz.
Veya, "sahnede" kalmaya çalışır, durumu teşhir etmeyi sürdürürsünüz. Buna çabalıyoruz...

ANDIÇ TEKERRÜR ETMİŞ VAZİYETTE

Başta Başbakan'ın kendisi, çok sayıda 28 Şubat mağdurunu içinde barındıran AK Parti iktidarı döneminde, 28 Şubat'ın simge olaylarından "Andıç" tekerrür etmiş vaziyette.

(...) "Tezgah", 14 yıl geçtikten sonra yine "Şemdin Sakık şifresi" ile, "Şemdin Sakık'tan bombalar" manşetiyle, bu kez sözde "Müslüman" ve Başbakan'ın "daimi kontenjanı"ndaki bir gazete ve onun internet sitesi aracılığıyla yürürlüğe sokuldu.

Türk basınındaki kıdem ve kariyerleri 40 yıla varan Hasan Cemal ile Cengiz Çandar, pespaye bir tezgâhla açıkça "hedef gösterilmiş" durumdalar. "Kişi güvenliği" ortadan kaldırılmıştır.

MEDYA DERNEĞİNİ İBRETLE İZLİYORUM

Basın kuruluşlarını, bu arada içinde "Müslüman kimlikli" birçok meslektaşımız bulunan Medya Derneği'ni birkaç gündür ibretle izliyorum. Tıpkı 28 Şubat'ta Basın Konseyi'ni ibretle izlemiş olduğum gibi. Basın Konseyi'nin kurucusu ve daha sonra başkanı Oktay Ekşi, o günlerde sonradan pişmanlık belirttiği, "Şemdin Sakık tezgâhı"na gelerek, "İçimizdeki hainleri tanıyalım" başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Bakalım, o ruh, bugün, kimlerde tecessüm edecek?

Hasan Cemal, 12 Eylül karabasanı yıllarında, Türkiye'nin demokrasi özlemlerinde bir oksijen tüpü işlevi görmüş olan IPI'ın (Uluslararası Basın Enstitüsü) Yönetim Kurulu üyesi idi. Ben de IPI'ın Türkiye Komitesi üyeliğini yaptım. Granada ve Moskova'daki genel kurul toplantılarına katıldım. "Hedef gösterilmemiz"e ilişkin olarak, IPI'ın Türkiye Komitesi'nin ne yapacağını günlerdir izlemekteyim.

ABDULLAH GÜL'Ü DİKKATLE İZLİYORUM

Bu arada yoğun meşgalesi içindeki Abdullah Gül'ü de dikkatle izliyorum. İstanbul'da aynı semtte yaşıyoruz. Konvoyunun önümden geçip gidişine sık sık tanık oluyorum.
Onun aklıma takılmasının basit bir nedeni var.

Birkaç gün önce meslektaşımız Hilal Kaplan, Cumhurbaşkanı ile yaptıkları görüşmeye ilişkin bir not iletmişti bana. Hilal Kaplan, "Adalet Talebimiz Var" İnisiyatifi'ne mensup. "Adalet Talebimiz Var" İnisiyatifi, "Müslüman kimlikli" aydınlar ve yazarlardan oluşuyor.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Hilal Kaplan, Yıldız Ramazanoğlu ve Cemal Uşşak'tan oluşan dört kişilik bir heyet ile Cumhurbaşkanı Gül arasında bir saat süren bir toplantıda "Hrant Dink davasının geldiği son nokta hakkında değerlendirmeler" yapıldı.
Heyet üyelerinden biri, "Devlet Denetleme Kurulu'nun titiz bir çalışma sonucu ortaya çıkardığı raporun hem şimdiye kadar cinayet hakkındaki en kapsamlı rapor olduğunu, hem de İttihat Terakki döneminden bu yana devletin suçlu bile olsa kendi memurunu ifşa eden tarihi bir metin olduğunu, bununla birlikte soruşturmanın 14 aydır bir yere varamadığını" söylemiş.

UMARIM ABDULLAH GÜL YENİDEN "ÜZÜLDÜM" DEMEK ZORUNA KALMAZ

Bana iletilen "bilgi notu"nun son bölümü şöyle:
"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuklarını dinledikten sonra söz aldı... DDK raporunda ortaya çıkan sonuca göre Hrant Dink'in göz göre göre öldürüldüğünü belirterek buna çok üzüldüğünü ifade etti. DDK raporunun hazırlanması ve ilgili birimlere iletilmesi ile iletilen makamların gerekli araştırmaları yapmakla, raporun ifade ettiği eksikleri giderecek yasalar, talimatlar oluşturmakla görevli olduğuna değindi. 'Cumhurbaşkanlığı'nın hazırlattığı raporlar rafta kalmaz' diyerek dava ile ilgili raporun gereği yapılmamışsa bunun takibini mutlaka yapacaklarının sözünü verdi."

28 Şubat'ın bir başka mağduru olan Cumhurbaşkanı, umarım, Hrant Dink cinayetine benzer konularda DDK raporları hazırlatmak zorunda kalmaz. Umarım, başkaları için "göz göre göre..." diye bir cümleye başlayarak çok üzüldüğünü söylemek durumunda olmaz. Umarım, Hrant Dink cinayeti ile ilgili DDK raporu, Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi, rafta kalmaz. Raftan iner. Daha ne diyeyim...

CUMHURBAŞKANI GÜL ARADI VE...

Not: Bu yazının yayımlanmak üzere gazeteye gönderilmesinden sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül aradı; konuyla bizzat ilgileneceğini ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkür ederim.
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara