Dolar

34,8956

Euro

36,6955

Altın

3.012,72

Bist

10.058,63

Başbakan Erdoğan: Şam ve Halep, hak ve adalet üzerine yeniden inşa edilecek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beşşar Esed'in bombaladığı Şam ve Halep'in birgün hak ve adalet üzerine yeniden yükseleceğini belirtti. Suriye'nin kuzeyinde bir oldu bittiye izin vermeyeceklerini söyleyen Erdoğan, "Esed rejiminin on yıllar boyunca zul

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-31 15:41:47

Başbakan Erdoğan: Şam ve Halep, hak ve adalet üzerine yeniden inşa edilecek
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beşşar Esed'in bombaladığı Şam ve Halep'in birgün hak ve adalet üzerine yeniden yükseleceğini belirtti. Suriye'nin kuzeyinde bir oldu bittiye izin vermeyeceklerini söyleyen Erdoğan, "Esed rejiminin on yıllar boyunca zulmettiği, kimliklerini bile tanımadığı kesimleri bugün ateşe sürüklemesi karşısında herkes dikkatli ve sağduyulu olmalıdır. Yangından mal kaçırma anlayışıyla ortaya konan tavır ve eylemler, hiç kimseye fayda sağlamaz." dedi.

Başbakan Erdoğan, Temmuz ayı Ulusa Sesleniş konuşmasının büyük kısmını Suriye'ye ve Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelere ayırdı. Konuşmasının başında vatandaşların Ramazan ayını tebrik eden Erdoğan, "Ramazan ayında olmamıza rağmen, maalesef İslam dünyasından acı haberler de geliyor. Kardeşlerimize ilişkin yüreklerimizi parçalayan hadiselere şahit oluyoruz. Hemen yanı başımızda, Suriye'de, Ramazan ayının ruhuna ve manevi iklimine tamamen ters bir biçimde, adeta oluk oluk kan akıtılıyor; ocaklar söndürülüyor; sivil ve masum insanlar evlerinde, sokaklarda hunharca katlediliyor. Suriye'de rejim, halkın en meşru talep ve arzularına, en ağır silahlarla, toplu kıyım ve katliamlarla cevap veriyor." diye konuştu.

Hama, Humus ve Dera gibi kentlerin ardından, bugünlerde Halep şehrinin de, havadan ve karadan acımasızca hedef alındığını aktaran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Tarihiyle, kültürüyle, medeniyet iklimiyle bizim Gaziantep şehrimizden, Şanlıurfa'mızdan, Hatay, Kilis'imizden hiçbir farkı olmayan; sakinleri bizim kardeşimiz olan Halep, tarihinin en ağır saldırılarından birine maruz kalıyor. Şam ve Halep şehirleri, tarihleri boyunca defalarca kuşatıldılar, işgal edildiler, yağmalandılar, toplu cinayetlere, katliamlara maruz kaldılar. Bu iki şehir, tarih boyunca, çok büyük kahramanlara ev sahipliği yaptılar; büyük kahramanlar çıkardılar, zalimlere, canilere, despotlara gereken cevabı en güçlü şekilde verdiler. Şam da, Halep de, yıkılışlarının hemen ardından doğrulmayı, uyanmayı başardılar; İslam coğrafyasının merkez şehirleri olarak yeniden inşa edildiler, imar edildiler. İnşallah, bu iki şehir, bugün de, Suriye'nin diğer tüm şehirleriyle birlikte zalimlere kendi öz evlatlarıyla gereken cevabı verecek; bir kez daha cesaretin, adaletin ve hakkın üzerinde yeniden inşa edilecektir."

Suriye'de, Esed rejiminin, gözü dönmüş şekilde kendi halkına, kendi insanına ateş püskürmesinin, 'bir paniğin, çaresizliğin, akıl tutulmasının' göstergesi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Esed ve eli kanlı yoldaşları, sonlarının geldiğini; akıbetlerinin, kendilerinden önceki diktatörlerden farklı olmayacağını artık iyice anlamış durumdadırlar." ifadelerini kullandı.

"SURİYE'DE ZALİMLER KAYBEDECEK"

Son günlerde artan zulüm ve gaddarlığın, 'kaçınılmaz sonun yaklaştığının bariz sinyalleri' olduğunu dile getiren Başbakan Tayyip Erdoğan, "Kardeş Suriye halkı da, Ortadoğu da, artık bu eli kanlı diktatörden, onun, kan üzerine bina edilmiş rejiminden inşallah kurtuluyor. Bugün bir kez daha kardeş Suriye halkına sabır, metanet ve dirayet temenni ediyoruz. Bu mübarek Ramazan akşamlarında, millet olarak Suriyeli kardeşlerimize en kalbi dualarımızı gönderiyoruz. İnşallah, zafer Suriye halkının olacaktır. İnşallah, Suriye'de zalimler kaybedecek, Hak galip gelecektir. Bizler de bu yönde dua etmeye, Suriyeli kardeşlerimizle gönül birliği yapmaya, onlara destek vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.

Erdoğan, Suriye halkının bağımsızlık, özgürlük, hak ve adalet mücadelesini, bugün her zamankinden daha fazla desteklediklerini ifade ederek, tüm Suriye halkına selam ve dayanışma mesajlarımızı iletttiklerini söyledi.

Öte yandan Türkiye'nin Suriye politikasının, içerde ve dışarda belli çevreler, belli odaklar tarafından son derece yersiz, haksız ve insafsız şekilde eleştirilere maruz kaldığını kaydeden Erdoğan, "Türkiye'nin büyük bir ülke, güçlü bir devlet olmasından rahatsızlık duyan çevreler, bölgesel meselelere olan ilgimizi farklı yerlere çekerek, Türkiye'yi hedef haline getirmeye gayret gösteriyor. Suriye, bizim en uzun sınırı paylaştığımız bir ülke. Dahası, biz Suriye ile ortak bir tarihi, ortak bir kültürü, ortak inançları paylaşıyoruz. Sınırın her iki tarafından akrabalar, dostlar, kardeşler bulunuyor. Suriye'de bir halka topluca zulmedilirken, biz susabilir miyiz? Suriye'de her gün şehirler bombalanırken, biz tepkisiz kalabilir miyiz? Suriye'de her gün kan akarken, kan akıtılırken, biz bunu seyredebilir miyiz?" diye sordu.

"SURİYE'DE SUSARSAK TARİHİMİZİN BÜYÜK ŞAHSİYETLERİNE NASIL İZAH EDERİZ?"

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer susarsak, eğer tepkisiz kalırsak, eğer seyirci olursak, soruyorum, biz kendi tarihimize, tarihimizin büyük şahsiyetlerine, onların da ötesinde kendi vicdanımıza bunu nasıl izah edebiliriz? Bin yıldır bölgede olan, bin yıldır bölgenin başı sıkıştığında, tüm imkanlarıyla bölge insanının yanı başında bulunan Türkiye'nin, bugün yaşananlara seyirci kalması, kalabilmesi mümkün müdür? Krizler, sıkıntılar, sorunlar karşısında hemen sırtını dönen, yüzünü dönen, umursamaz bir Türkiye, büyük bir ülke, büyük bir devlet olabilir mi?"

SURİYE'DE YENİ DÖNEM BAŞLADIĞINDA TÜRKİYE ALNI AK İLERLEYECEK

Bunların yanında, Ortadoğu'daki her gelişmenin, her krizin, her sorunun, doğrudan doğruya bizi, ülkemizi, milletimizi, ekonomimizi ilgilendirdiğini vurgulayan Erdoğan, "Bölgedeki istikrarsızlık, doğrudan ya da dolaylı olarak bizim istikrarımızı, refahımızı, ticaretimizi, turizmimizi, yatırımlarımızı etkiliyor. Suriye'deki olaylar, bizim dikkatle ve hassasiyetle takip etmemiz gereken olaylardır. Türkiye, Suriye'nin içişlerine karışmadan, ama Suriye'nin istikrar ve refahını da gözeterek, durması gereken yerde durmuş; tutarlı, akılcı, hakkaniyet ölçüsünde bir politika izlemiştir. Türkiye, kendisine yaraşanı yapmış; büyük bir devlet olarak hakkın, hukukun, adaletin yanında yer almıştır. Suriye'de yeni bir dönem başladığında, Türkiye alnı ak, vicdanı ak şekilde yolunda ilerleyecektir." şeklinde belirtti.

SURİYE ULUSLARARASI KAMUOYU İÇİN BİR KEZ DAHA TURNOSOL VAZİFESİ GÖRDÜ

Ancak bazı ülkelerin, bazı uluslararası kuruluşların, akan kana seyirci kalmanın, tepkisiz kalmanın, sessiz kalmanın ağır bedelini muhakkak ki vicdanlarında kara bir leke olarak taşıyacaklarını dile getiren Erdoğan, "Suriye, bir kez daha uluslararası kamuoyu için turnusol kağıdı olmuştur. Kendi çıkarları için akan kana seyirci kalanlarla, insanlığın, insafın, vicdanın yanında saf tutanlar belirgin bir hale gelmiş, ayrışmıştır. Suriye konusunda yarım ağız konuşanlar, rejimin yanında yer alanlar, en kanlı katliamları gerçekleştirirken bile rejime destek verenler, bugün mahcup olmuş, millet nezdinde bir kez daha itibar kaybetmiştir. Biz, bu aziz millet bizden ne bekliyorsa onu yaptık ve yapıyoruz. Bu aziz millet ve bu milletin hükümeti, kendisine yakışanı yaptı ve yapıyor. Hiç kimsenin endişesi olmasın; Türkiye, akılcı, adaletli, hakkı ve hukuku gözeten tavrıyla, tarihinden aldığı miras ve misyonla, en doğru politikaları savunmaya ve uygulamaya devam edecektir. Türkiye, vakur, ne yaptığını bilen, kendi çıkarlarını da, kardeş halkların çıkarlarını da gözeten bir anlayışla, kararlı, azimli şekilde yoluna devam edecektir." şeklinde konuştu.

"SURİYE'DE PARLEMENTER DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ"

Türkiye olarak, en başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumasını savunduklarının altını çizen Erdoğan, "Suriye'nin bölünmesine, etnik ve mezhebi bir ayrışmaya gitmesine biz en başından itibaren karşı çıkıyoruz. Suriye'de, her etnik grubun, her mezhebin, her inancın kendini özgürce ifade edebileceği, yönetimde kendisini temsil edebileceği, eşit vatandaşlar olarak ülke idaresinde görev ve yetki alacağı parlamenter bir demokratik sistemi biz samimiyetle savunduk ve savunuyoruz. Kanlı Esed rejiminin, bölgenin istikrar, barış ve huzurunu hedef alacak şekilde, giderayak bir takım provokasyonlara girişmesini asla ve asla kabullenmeyiz. Esed rejiminin on yıllar boyunca zulmettiği, kimliklerini bile tanımadığı kesimleri bugün ateşe sürüklemesi karşısında herkes dikkatli ve sağduyulu olmalıdır. Yangından mal kaçırma anlayışıyla ortaya konan tavır ve eylemler, hiç kimseye fayda sağlamaz." uyarısında bulundu.

"SURİYE'NİN KUZEYİNDE OLDU BİTTİLERE ASLA GÖZ YUMMAYIZ"

Türkiye'nin güvenliğine tehdit teşkil edecek girişimlere asla müsamaha göstermeyeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Suriye'nin kuzeyinde, Esed rejiminin katliamları acımasızca devam ederken, burada bir takım oldu bittilere girişilmesi, üzerinde dikkatle durulması, düşünülmesi gereken bir manzaradır. Türkiye, bu oldu bittilere asla göz yummaz. Güvenliğimizi tehdit eden, iç barışımıza ve huzurumuza yönelik her girişim, her eylem karşısında kararlı bir duruş sergilemeye, aktif tutum izlemeye devam edeceğiz." dedi.

"ARAKAN'DAKİ İNSANLIK DRAMINA SESSİZ KALAMAYIZ"

Ulusa Sesleniş konuşmasında Myanmar'da yaşanan Müslüman katliamına da değinen Erdoğan, şöyle konuştu: "Myanmar'da, Arakan Bölgesinde yaşanan insanlık dramı karşısında da sessiz kalamayız. Arakan'da, müslümanların kadın çoluk çocuk demeden katledilmelerine, tehcir edilmelerine uluslararası toplum seyirci kalmamalıdır. Dışişleri bakanlığımız bu hususta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri nezdinde girişimde bulunmuştur. Myanmar siyasi yetkilileri nezdinde de girişimlerimizi yapmış ayrıca bölgeye yardım çalışmalarımızı da başlatmış bulunuyoruz."

Erdoğan, konuşmasının sonunda ise Temmuz ayında gerçekleştirdiği yurtiçi ve yurt dışı temasları ve seyahatleri, hizmete açılan tesisler hakkında bilgi verdi.
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara