Nasreddin Hoca, felsefe kürsülerinden okutulmalı
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''Nasreddin Hoca'yı üniversitelerde felsefe kürsülerinden ciddi bir mutasavvıf ve mütefekkir olarak okutmanın bence artık 21. yüzyılda zamanı gelmiştir. Bu vesileyle bu çağrıyı yüksek sesle, altını çizerek ilgililere duyurmak istiyorum'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-10 16:27:55
Türbe önündeki ''Burası dünyanın ortasıdır'' yazılı taşın üzerine çıkan Günay, türbede dua etti.
Ardından Akşehir Kültür Merkezi'ne geçen Günay, burada geleneksel hale gelen ve Uluslararası Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri kapsamında verilen ''Altın Eşek Ödülü'' törenine katıldı.
Günay, törende yaptığı konuşmada, Akşehir'e her vesileyle gelmeye çalıştığını söyledi.
''Ne zaman Akşehir'den geçsek iyi bir olaya tanık olduk'' diyen Günay, Nasreddin Hoca gibi en acımasız olaylara bile güler yüzle bakmasını bilen insanların bu topraklarla özdeşleşmesinin rastlantı olmadığını söyledi.
''ÜNİVERSİTELERDE FELSEFE USTASI OLARAK OKUTULMALI''
Günay, Nasreddin Hoca'ya geçmiş yıllarda haksızlık yapıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Nasreddin Hoca, bizim düşünce dünyamızda çocuk edebiyatında kaldı biraz. Nasreddin Hoca, 'Parayı veren düdüğü çalar' gibi sanki çocukların anlayabileceği mizah öykülerini anlatan bir kişi gibi biraz çocuksulaştırıldı. Ben tam tersini düşünüyorum. Nasreddin Hoca bence çocuk edebiyatında tabii kalmalı ama daha yukarılarda; liselerde, hatta üniversitelerde bir felsefe ustası olarak okutulmalıdır. Dünya üniversitelerinde Nasreddin Hoca üzerine yapılmış çok ciddi araştırmalar var. Ne yazık ki; onlarla kıyaslayabileceğimiz ölçüde, bilimsel değerde Türkiye üniversitelerinde bir Nasreddin Hoca külliyatı oluşmuş değil.''
Nasreddin Hoca'nın sadece bir mizah ustası değil, esprili bir cami hocası değil, aynı zamanda bir mutasavvıf, bir din bilgini, mütefekkir olduğunu dile getiren Günay, ''Nasreddin Hoca'nın anlattıkları, bizim gülerek dinlediğimiz birçok şey aslında ağlanacak halimizdir. O, bizim ağalanacak halimize gülmeyi öğreten, hayatın en acımasız tarafına güler yüzle bakmayı öğreten insandır'' dedi.
Nasreddin Hoca'nın ''Parayı veren düdüğü çalar'' hikayesinin sadece bir çocuk hikayesi olmadığını, hayatın maddiyatçı yüzünü anlatan bir gerçek olduğunu, ''kazan'' hikayesinin de çifte standartçı anlayışı anlatan bir hikaye olduğunu belirten Günay, ''Bence Nasreddin Hoca artık üniversitelerde okutulmalıdır. Buradan çağrı yapmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanı'na da buradan çağrı yapmak istiyorum; Nasreddin Hoca'yı üniversitelerde felsefe kürsülerinden ciddi bir mutasavvıf ve mütefekkir olarak okutmanın bence artık 21. yüzyılda zamanı gelmiştir. Bu vesileyle bu çağrıyı yüksek sesle, altını çizerek ilgililere duyurmak istiyorum'' diye konuştu.
''6-7 YILDIR SİNEMAYA 100 MİLYON LİRANIN ÜZERİNDE BİR DESTEK VERDİK''
Günay, sinema konusunda AK Parti Hükümeti döneminde bir yasa çıkardıklarına dikkati çekerek, ''Geçmişte, 1990'lardan 2005 yılına kadar 15 yıl içinde sinemaya 5 milyon lira civarında bir destek verilmişti. Biz 2005 yılından bu yana, son 6-7 yıldır sinemaya 100 milyon liranın üzerinde bir destek verdik. Sinema filmi üretimi 2002-2003'lerde 4-5'e düşmüştü. Şimdi yılda 60-70 sinema filmi üretmeye başladık'' ifadelerini kullandı.
Geçmişte, sinemanın tamamen yabancı filmlerin tekeline girdiğini, Türk filmi izleyicisinin 2000'li yılların başında 2 milyona düştüğünü anlatan Günay, geçen yıl ve önceki yıl Türk filmi izleyicisinin 20 milyonun üzerine çıktığını, bunun Fransız sinemasının dahi elde edemediği bir başarı olduğunu kaydetti.
Dünyada da Türk filmlerinin uluslararası yarışmalardan ödüller almaya başladığını ifade eden Günay, bunun son 8-9 yıl içinde sanat alanında gösterdikleri gayretlerin sonucu olduğunu vurguladı.
''SANATA DEĞER VE İMKAN VEREN BİR ANLAYIŞ VAR''
Türkiye'de devletin 1948 yılından bu yana 'devlet tiyatrosu' adı altında sahneleri olduğunun altını çizen Günay, şöyle devam etti:
''1948'den bizim iktidara geldiğimiz 2003 yılına kadar devletin 25 sahnesi vardı. Şu anda 58 sahnesi var. Ben 33'te aldım. 33'ün üzerine 25 sahne de son 5 yıl içinde koyduk. Yani 1948'den 2003'e kadar tüm Cumhuriyet hükümetlerinin açtığı tiyatro sahne sayısına eşit, onlardan fazla sahne sayısını sadece şu son 5 yılda açtık. Yani Türkiye'de sanata değer ve imkan veren bir anlayış var. Sadece derdimiz şu; elbette çağı yakalamaya çalışacağız, elbette Atatürk'ün söylediği gibi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmaya çalışacağız ama biz kökü olan bir toplumuz. Bizim geleneklerimiz, göreneklerimiz, tarihimiz, alışkanlıklarımız, edebimiz, ahlakımız var. Bunları da görmezden gelmeden, halkla barışık, halka yukarıdan bakan değil, halkın içinden gelen ve halkı sanata küstüren değil, halka sanatı sevdiren bir anlayışla sanat yapılmasını, halk için sanat yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Dikkatimiz, gayretimiz budur. Son yıllarda bu konuda güzel gelişmeler oluyor. Hiçbir şekilde halka sanat götürme konusundaki gayretlerimizden vazgeçmeyeceğiz ama sanatın halkı da görmezden gelen, sadece kendisi için bir dünya kuran dar anlayışı da kırmaya, değiştirmeye çalışacağız.''
Daha sonra ''Altın Eşek Ödülleri'' sahiplerine verildi. Tiyatro dalında Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nun, Ray Cooney'in yazıp Cengiz Küçükayvaz'ın yönettiği, ''Bu Para Başka Para'' adlı tiyatro oyunu ödül aldı.
Sinema dalında ise ödül Yüksel Aksu'nun yönettiği ''Entel köy efe köye karşı'' adlı filmine verildi.
Cengiz Küçükayvaz ve Yüksel Aksu, ödüllerini protokol üyelerinin elinden aldı.
Törene, Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Hırvatistan'ın Ankara Büyükelçisi Drazen Hrastic, AK Parti Konya milletvekilleri Gülay Samancı, Mustafa Kabakcı, Ayşe Türkmenoğlu, Mustafa Baloğlu, Konya Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, Akşehir Belediye Başkanı Abdulkadir Oğul ile çok sayıda vatandaş katıldı. (AA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara