Dolar

34,9548

Euro

36,5888

Altın

3.019,83

Bist

10.058,63

Harem'in 300 sırrı ilk kez günışığında

Yıllardır kapalı kapılar ardında kalan 300 parça harem eşyası ilk kez sergileniyor. Paha biçilemeyen mücevherlerden yaşam tarzı ve aşkları anlatan mektup ve minyatürlere kadar haremin tüm ihtişam, entrika, aşk dolu sırları gün ışığına çıktı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-08 10:27:13

Harem'in 300 sırrı ilk kez günışığında
OSMANLI Sarayı denince hemen hemen herkesin ilk aklına gelenlerden biri harem.. Ama imparatorluğun mahremi olduğundan hakkında büyük ihtişam, aşk ve entrika öyküleri dışında pek fazla bir şey bilmiyoruz. Bu yüzden biraz da hayal gücüyle yazılan hikayeler biz Türklerin bile harem algısını şekillendirmiş durumda. Dizi, film, eleştiri, tartışma ve gazetelere yansıyan haberler ve makalelerle birlikte şekilden şekile girdi tarihi bilgilerimiz. Ancak geçtiğimiz günlerde Topkapı Sarayı’nda açılan Padişahın Evi: Topkapı Sarayı Harem-i Hümayunu Sergisi, farklı anlamlar yüklenilen harem hakkında nitelikli bilgiler içeriyor. 300’e yakın objeyi görebileceğiniz bu sergide yanlış tanınan Harem’in çeşitli yönlerini gözler önüne seriliyor.

Dört ana bölümden oluşan sergide önce mimari, minyatür, gravür ve planlar anlatılırken ikinci bölümde koruyucular ve hizmetliler olan haremağaları ve cariyeler teşkilat hakkında bilgiler veriliyor. Üçüncü bölümde has odalıktan hasekiliğe ve nihayetinde valide sultanlığa yükselen kadınları, şehzadeler ve padişahın kız çocuklar ile kız kardeşlerden oluşan hanedan üyelerinin yaşamları, eğitimleri, hiyerarşideki yerleri aktarılıyor. Son bölümdeyse günlük yaşam, eğlence ve gelenekler daha önce hiç görmediğiniz eşya ve araçlarla anlatılıyor. Biz de harem algısına farklı bir perspektif kazandıran ve Osmanlı araştırmalarıyla da bilinen İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İrvin Cemil Schick ile bu sergide buluştuk, belgeye dayanan bilgilerle Osmanlı Sarayı’nı konuştuk...

-Serginin girişinde haremin kutsal bir mekan olduğu yazıyor...

O bence dar bir kavramın ürünü. Sanıyorum orada turistlere verilmek istenen bir mesaj var: ‘Harem sizin bildiğiniz gibi fantezi yuvası değil eğitimden, aile hayatına pek çok önemli detayı bulunuyor’ diye. Fakat harem kutsal bir yer değil sadece padişahın özel dairesi, bu kadar!

-Serginin adı Padişahın Evi: Harem-i Hümayunu. Peki ‘Padişahın Evi’ sözünden ne anlamamız gerekiyor?

Harem hakikaten padişahın evi... Annesinin, eşinin, çocuklarının, kardeşlerinin ve cariyelerinin yaşadığı yer. Padişahın en yalın ve egolarından sıyrıldığı halini görebileceğiniz yer. Bunun yanında yan gelinip yatılmıyor orada, herkesin bir işi var. Haremin aslında küçük bir dünya olduğunu söyleyebiliriz. Haremdeki yüksek düzeydeki kadınlar tıpkı bir CEO gibi aslında büyük bir şirketi idare ediyor. Hizmetkar kadrosu olan ve ciddi giderleri olan bir haneyi yönetiyor. Gerçekten bir idare makamı harem. Öte yandan şehzadeler ilk burada eğitilmeye başlanıyor. Bu yüzden haremde sadece alem yapılır, giyinilir, süslenilir durumu asla yok. Ciddi bir disiplin ve iş kolları mevcut.

-Sergi her ne kadar yanlış bilinen harem algısını yıkmak üzere açılmış olsa da bazı oryantalist tablolara rastlıyoruz...

İnanın sergide olan resimler en korkunçları değil! Evet oryantalist tablolara rastlıyoruz. Olup olmaması da tartışılır. Bence bu tablolar için özel bir alan hazırlayıp ‘Bunlar da Batılı sanatçıların harem hakkındaki düşünceleri bunlara şüpheyle bakabilirsiniz’ düşüncesi verilebilirdi.

-En dikkat çekici detaylardan biri ise padişahın evlenmek isteyen cariyeler hakkındaki belgeler...

Osmanlı’nın kölelik anlayışı biraz farklı. Yok değil ancak aşırı bir zulüm söz konusu değil. Bir kölenin belirli bir süre sonra serbest bırakılması sevap. Padişah özgür bırakmak zorunda değil ancak özgür bırakmazsa kötü gözle bakılırdı. Zaten cariyelerden haremden ayrılmak isteyene kolaylık sağlanırdı. Hatta Itıkname denilen cariyenin azad edildiğine dair belge imzalanır ve para verilirdi.

-Peki genel olarak sergiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha önce kitaplarda bile hiç görmediğimiz eserlerin gerçeklerini görmek gerçekten aydınlatıcı. Osmanlı Sarayı’nda gündelik hayatı anlatan bir sergi. Kadınlar için de erkekler için de vakit fevkalade disiplinli. Bunları sergilenen objelere bakarak da anlayabiliyorsunuz. Genel olarak harem hakkındaki düşünceler değiştirecek güce sahip. Sergide tek eleştiri noktası objelerin bilgilerinin yetersiz olması. Objelerin yanına can alıcı detayların yazılması daha iyi olabilirdi.

-Hareme dair en çok tartışılan konulardan biri de cariyelerin genellikle devşirme olması. Osmanlı neden böyle bir yöntemi seçti?

Osmanlı askerleri orduya devşirme yoluyla ailelerinden alınıyor ve ilişkileri koparılıyor. Bu çocuklar Hıristiyan ailelerden alınırdı. O andan itibaren o yeniçerinin babası, ağabeyi, arkadaşı her şeyi padişahtı. Padişahtan başka kimseye sadakat duymuyordu. Aynı durum cariyeler için de geçerli. Padişahlar yerli bir gelin alarak ilişki kurmuyor ailelerle. Çünkü bunu yapsa birtakım torpil durumları ortaya çıkacak. Buna bulaşmak istemiyor Osmanlı. Ancak tersi bir durum Osmanlı’nın ilk kurulduğu zamanlarda söz konusu. Kız alıp vermek ilişki kurmak anlamına gelir. Bu toprak, mülk ve sermayeyle açıklanır. İşte bu nedenle ilk Osmanlı padişahları yerel gelinlerle evlenir ve siyasi ittifaklar kurarlardı. Büyüyen imparatorluk artık buna ihtiyaç duymayınca dünyayla hiçbir bağlantısı olmayan cariyeleri tercih etmeye başladı. Hareme tek başına gelirdi, her şeyi padişahtı. Hep bahsedilen entrikalarsa sadece çocuğunun padişah olabilmesi için yaptıklarıydı.(star)


SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara