Dolar

34,8652

Euro

36,5995

Altın

3.044,49

Bist

10.058,47

Ana dilde savunma talebine 'red' kararı tepkiyle karşılandı

Terör Örgütü KCK'ya yönelik açılan 140'ı tutuklu toplam 205 sanıklı davanın ilk duruşmasında, ana dilde savunma ile görevsizlik ve yetkisizlik konularındaki talepler alındı. Bilirkişi incelemesi, görevsizlik, yetkisizlik, dava dosyasının Anayasa Mahk

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-02 13:43:39

Ana dilde savunma talebine 'red' kararı tepkiyle karşılandı
Terör Örgütü KCK'ya yönelik açılan 140'ı tutuklu toplam 205 sanıklı davanın ilk duruşmasında, ana dilde savunma ile görevsizlik ve yetkisizlik konularındaki talepler alındı. Bilirkişi incelemesi, görevsizlik, yetkisizlik, dava dosyasının Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi ve Kürtçe savunma hakkındaki taleplerin reddine karar verilince, avukatlar duruşmayı terk etti. Alkışlamalar ve zılgıtlarla avukatları destekleyen izleyicilerin taşkınlık yapma ihtimali üzerine duruşma salonuna güvenlik amaçlı komandolar alındı.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen terör örgütü KCK'ya yönelik davanın duruşmasında tutuklu sanıklardan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Meclis Üyesi Hasan Özgüneş, Kürtçe savunma yapmak isteyenler adına savunma yapmak istediğini söyleyerek söz aldı. Bugünün, Madımak oteli saldırısının yıl dönümü olduğuna dikkat çeken Özgüneş, "Eğer burada olmasak şimdi Sivas'ta olacaktık." diye konuştu. Özgüneş, "Bu nedenle arkadaşların büyük bir bölümü siyah giysi giyerek geldiler duruşmaya." dedi.

Neden Kürtçe savunma yapmak istediklerini açıklayacağını da belirten Özgüneş, güzel günleri, kardeşliği ve barışı sağlama amacı içinde hareket ettiklerini söyledi. Kürt olduklarını dile getiren Özgüneş, tarihi ve bilimsel gerçeklerin çarpıtılmaya çalışılarak tarihte Kürtlerin asimile edilmeye çalışıldığını ileri sürdü. Hangi ırka olursa olsun asimilasyonun insanlık suçu olduğunu belirten Özgüneş, son dönemde Kürtçe sorununun TRT Şeş uygulaması, okullara Kürtçenin seçmeli ders olarak getirilmesi ve Kürtçe konuşmada yumuşamalar olmasına rağmen hala birçok alanda katı inkarın devam ettiğini iddia etti. 'Bilinmeyen ya da anlaşılmayan dil' şeklindeki ifadelerin inkar anlamına geldiğini belirten Özgüneş, "Ana dili konuşmak evrensel hukukta doğal bir haktır." dedi.

Kendini tüm sanıkların avukatı olarak tanıtan Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, 2 bin 401 sayfalık iddianamenin, sözde iddianame olduğunu ileri sürdü. İddianamede bir eylem görmediğini belirten Aktar, Her hafta KCK'ya ilişkin operasyonlar yapılıyor. Son 3 yılda 6 bin kişi gözaltına alındı." ifadesini kullandı.

Bu davanın postmodern bir parti kapatma davası olduğunu öne süren Aktar, tüm sanıkların da suçsuz olduğunu iddia etti. Ortada tipik bir eylem olmadığını da öne süren Aktar, "Bu iddianame iade edilmeliydi. Kürtler legal bir savunma yapmak istiyorlar. Barış isteniyorsa bugün burada bir karar verin ve bütün sanıkları salıverin. Yargılamayı da devam ettirecekseniz böyle devam ettirin." dedi. Aktar ayrıca, dava dosyasına görevsizlik kararı verilmesini de talep etti.

Sanık avukatlarından Ercan Kanar da mahkeme heyetinin iddianameyi iade etmesi gerektiğini belirterek iddianamenin, siyasi iradenin çıkarları doğrultusunda hazırlandığını savundu. İddianamenin, doğrudan demokrasi ve yerinden yönetime saldırı anlamına geldiğini iddia eden Kanar, mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilmesini, aksi halde ana dilde savunma taleplerinin kabul edilmesini istedi. Kanar ayrıca, bazı delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiğini öne sürerek bu delillerin de dava dosyasından çıkarılmasını istedi. Avukat Baran Doğan da iddianamenin olaylar ile delillerin iyi ilişkilendirilmemesi sebebiyle iddianamenin iadesini talep etti.

Avukatların taleplerine ilişkin görüşünü açıklayan duruşma savcısı Ramazan Saban, "İddia olunan suçlar mahkememizin görev alanında olduğundan, görevsizlik ve yetkisizlik taleplerinin reddine karar verilsin" dedi. İddianamenin kabul kararı verildiğinden iddianamenin iade edilmesi talebinin reddine karar verilmesini isteyen savcı Saban, ayrıca sanıkların meramını anlatabilecek düzeyde Türkçe bildiğini ifade ederek, Kürtçe bilen bir tercüman atanması talebinin ise reddine karar verilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme heyeti talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.

Yaklaşık yarım saatlik aranın ardından Mahkeme Başkanı Ali Alçık, "Görülmekte olan dava BDP'nin, Kürtlerin, Kürtçenin yargılanması veya BDP'nin kapatılması davası olmayıp, sanıkların silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyesi oldukları iddialarına ilişkindir." diye konuştu. Alçık, bilirkişi incelemesi, görevsizlik, yetkisizlik, dava dosyasının Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi taleplerinin reddine karar verdiklerini açıkladı.

Avukatların konuşmalarında "Lozan Anlaşması'na göre azınlıkların mahkemede kendi dillerinde savunma yapabilme haklarının olduğunu" söylediklerini hatırlatan Alçık, "Lozan Anlaşması'ndaki söz konusu hükmün Türkiye'deki Müslüman olmayan azınlıklara yöneliktir. Kürtler, Lozan Anlaşması'nda azınlık statüsüne alınmamıştır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin asli kurucu unsurlarıdır." açıklamasını yaptı ve Kürtçe savunma taleplerinin reddedilmesine hükmetti.

Bu karar üzerine sanık avukatlarından Hüseyin Boğatekin, taleplerin kabul edilmediği için yarınki oturuma kadar duruşmayı terk edeceklerini söyledi. Boğatekin'in açıklamasının ardından avukatlar duruşma salonunu terk etmek için ayağa kalkınca, sanıklar ve izleyiciler ayağa kalkarak bu durumu alkışladı. Seyirciler arasından da zılgıt sesleri yükseldi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın talimatı ile dışarıda bekleyen Komandolar duruşma salonunda seyircilerin ön tarafına alındı. Başkan Alçık, duruşmaya ara verdiklerini söyledi. Mahkeme heyeti duruşma salonundan ayrıldı.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara