Ali Bulaç'a sosyal medyada Galyun tepkisi
Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç'ın Burhan Galyun'a aitmiş gibi gösterilen ve iki ay önce tekzip edilen sözü dün köşesine tekrar taşıması üzerine sosyal medyada çok yoğun eleştiriler gelmeye başladı. Şimdi herkes Bulaç'a bu sözlerin bizzatihi konunun muhatapları tarafından ifade edilmesine karşın Bulaç'ın neden bunları yazdığı merak konusu.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-01 14:36:03
TİMETÜRK / Haber Merkezi
Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç'ın Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde yazdığı ve muhalifler tarafından ret edilen bir bilgi nedeniyle sosyal medyada Bulaç'a yoğun eleştiriler geldi. Bulaç Zaman Gazetesi'nde cumartesi günü yayımlanan yazısında :
"Suriye Ulusal Konseyi'nin önde gelen ismi Burhan Kalyon, Esed'i devirdikten sonra ilk yapacakları işin "İran'ı bölgeden kovup İsrail'le barış anlaşması imzalayacaklarını" açıkladı. " sözünün gerçek olmadığının Bulaç'a konunun muhattapları tarafından iletildiği halde Bulaç'ın bu bilgiyi kullanması sosyal medyada tartışma konusu oldu. İşte Sosyal medyada Bulaç'a gösterilen tepkiler:
@ismail_yasa
Zaman gazetesi yazarı Bulaç, bugün köşesini yalanlarla doldurmuş.. Zaman çevresi BirGün'e niye kızıyor ki.. Kendi gazetelerine baksınlar.
Osman Atalay @atalay_osman
suriye ulusal konseyi ali bulaç a galyunun demecinin iftira habr olduğunu söyledi.ali bulaç hala yalan yazıyor.sebebi?????
@ismail_yasa
SUK, Bulaç'a Galyun söyleşisinin iftira olduğunu söylemiş. Bulaç buna rağmen yazmış. Şimdi SUK yalanlama gönderse Zaman yayınlar mı?
ilhan tanir @WashingtonPoint
Ali Bulac'in bugun Zaman'daki yazisi yalan, yanlis, ideolojik, cahilce herseyi Israil'e baglayan ahkalsiz bir yazi/ dibe vurmus
Osman Atalay @atalay_osman
Ali Bulaç suriye ulusal meclisi ve müslüman kardeşler lideri riyad şukfa dan özür dilemeldir.saygısızlık yapmamlı.müslümana bu yazı yakşmaz.
Cihad Kayaduman @cihadkayaduman
Ali Bulaç direnişi bitirme ittifakına destek vermediği için İslamcı yayın organları tarafından eleştiriliyor.
Ihsan Yılmaz @ihsanylmz
Ali Bulaç okuyun da Iran Esed'i desteklerken ne kadar da hakliymis anlayin :) : Bir bölgesel sorun olarak Suriye
Bünyamin Atmaca @Bunyamin_Atmaca
O cümleler Galyun'u aşağılayan cümleler de değil üstadım.Ama madem tekzip yemiş,Ali Bulaç kullanmamalıydı.Zaman'ın dahli yok.
Osman Atalay @atalay_osman
ali bulaç 2 ay evvel yalan olarak tekzip edilen burhan galyun haberini bugün makalesinde yazması çok acıklı üzüntülü bir durum ali abulaç
Bulaç'ın Cumartesi günü Zaman Gazetesi'ndeki köşe yazısı:
"Bir bölgesel sorun olarak Suriye
Suriye'de sürmekte olan iç savaşın rejimle ilgili boyutu olduğu kadar bölgesel ve küresel boyutları da var. Bu ülkede meydana gelecek bir yönetim değişikliği bu ülkenin eksi eksende mi kalacağı, yoksa eksen mi değiştireceği konusunu kilit soru haline getirdi. Bölgesel resme bakalım:
Tunus ve Mısır'da başlayan sivil muhalefeti militarize edip sonunda ülkeyi iç savaşa sürükleyen en önemli faktör petrol zengini Körfez ülkeleri oldu. Zira apaçık ortadaydı, eğer Suriye'deki rejim de Tunus ve Mısır'daki gibi değişseydi, sıra onlara gelecekti ve hiçbiri istisna olmamak üzere domino taşları gibi devrilecekti. Umman gibi sakin bir ülkede dahi bir anda gösterilerin baş göstermesi bunun işaretiydi. Körfez ülkeleri şiddet yanlısı ve silahtan başka yöntem bilmeyen grupları organize ederek Irak, Ürdün ve Lübnan üzerinden Suriye'ye soktular, sivil muhalefeti militarize ettiler, dışarıdan gelen unsurlar asker ve polise karşı silah kullanınca sivil muhalefet silahlı mücadeleye dönüştü. Arkasından Türkiye üzerinden Libya'dan silahlı unsurlar bu gruplara dâhil edildi. Bu bize gösteriyor ki, Körfez ülkeleri ilk günden Suriye iç savaşına müdahildirler, ABD'nin muhalefetin finansman işini bu ülkelere havale ettiği ise sır değil.
İran, Esed yönetimi yanında yer aldı. İlk zamanlarda Müslüman Kardeşler'in kuracağı bir hükümet formülüne paralel olarak Türkiye'nin 1946 yılı benzeri seçimlerin yapılması ve Esed'in bir dönem daha yönetimde kalması seçeneği üzerinde duruldu. Fakat muhalefet liderleri hem silahlı mücadeleyi bırakmadı hem deklare ettikleri Esed sonrası Suriye fikriyle İran'ı ve Hizbullah'ı kararlı bir biçimde Esed'in yanına çekti. Birkaç örnek verelim:
Suriye Ulusal Konseyi'nin önde gelen ismi Burhan Kalyon, Esed'i devirdikten sonra ilk yapacakları işin "İran'ı bölgeden kovup İsrail'le barış anlaşması imzalayacaklarını" açıkladı. Eski Başbakanlardan Ma'ruf Devalibi'nin oğlu Nevfel Devalibi İsrail gazetesi Ma'ariv'e verdiği demeçte "Yeni Suriye'nin İsrail'le barış müzakerelerini yapacağını" söylüyordu (Yeni Şafak, 30 Nisan 2012). Daha ilginç ve elbette dramatik olanı Hasan el Benna sempozyumu dolayısıyla Türkiye'ye gelen Suriye Müslüman Kardeşler Başkanı Riyad El Şakfa'nın verdiği demeçti: "Suriye'deki devrimin başarısı bütün bölgede ciddi değişikliklere yol açacaktır. Bu sayede İran, Irak, Suriye üzerindeki Hizbullah ittifakının beli kırılacak ve bölge böyle bir beladan kurtulmuş olacaktır." (TimeTürk, 7 Mayıs 2012). Şakfa'nın temennisi, "Arap baharı"nın "İslam baharı"na dönüşüp İran rejimini silip süpürmesidir.
Kalyon, Devalibi, Şakfa vd.nin deklare ettikleri "Esed sonrası yeni Suriye" elbette İran ve Hizbullah için bir tehdittir. Nihayet bunu İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres de dile getirmiştir: "Suriye'deki yönetimin yıkılması Hizbullah için öldürücü bir darbe olacaktır" (Yedioth Ahronoth, 4 Nisan 2012).
İsrail açısından Suriye, İran'ın bölgedeki kolu kanadıdır, Hizbullah Suriye ile vardır. İsrail, bir yandan İran'ı nükleer programını tamamlayamadan vurup etkisiz hale getirmek istiyor, öte yandan 2006 yenilgisinin intikamını alıp Hizbullah'ı Lübnan'dan silmek istiyor. Ama bugünkü Suriye durdukça bu mümkün olmayacak, dolayısıyla her ne olursa olsun mevcut yönetimin devrilmesini ve ona bu fırsatı kullanmaya göz yumacak yeni bir yönetimin gelmesini istiyor. Bunun karşılığında Golan'ı bile devretmeye hazır, çünkü Peres "Hem Hizbullah hem Golan tepeleri olmaz, ikisinden birini tercih etmeliyiz." diyor.
Tabii ki bu resme yeni Irak'ı eklemek gerekir. Saddam dönemi Irak, İran'a hasımdı; yeni Irak müttefik. Dolayısıyla Suriye, arkasında İran, Irak ve Lübnan Hizbullah'ı olan bölgesel koruma altında olan bir ülke olarak karşımıza çıkıyor. Bu kombinezonda Türkiye eğer fiili adım atacaksa, İsrail'e ve ABD'ye karşı öfke içinde olan Arap kamuoyundan başka bu dört bölge ülkesini de hesaba katmalı. Suriye'ye müdahale Suriye'den ibaret kalmaz, bölgesel bir savaşa döner. Elbette bunun küresel boyutuna Rusya ve Çin'i de ilave etmeliyiz.
Sorularımız şunlar: Türkiye, Suriye'ye niçin müdahale etsin? Kimin yanında ve kime karşı olmayı göze alarak müdahale etsin? Müdahalesinin maliyeti ve sonuçları ne olacak?
SON VİDEO HABER
Haber Ara