Westerwelle: Almanya, din özgürlüğünün güvence altında olduğunu göstermeli
Köln Eyalet Mahkemesi'nin çocuğu sünnet ettirmeyi "bıçakla adam yaralama" kapsamında sayan kararına Müslaman, Yahudi ve Hıristiyan temsilcilerinden sonra politikacılar da tepki gösterdi, sorunun çözülmesini istedi. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-29 13:11:06
Konuyu Bild gazetesine değerlendiren Westerwelle, "Karar uluslararası boyutta şaşkınlığa neden oldu. Almanya'nın dünyaya açık, toleranslı bir ülke olduğu, bu ülkede din özgürlüğünün güvence altında olduğu ve sünnet gibi dini geleneklerin, dini çeşitliliklerin korunduğu net, açık olmalı." dedi.
Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth ise kararın realitelere çok yabancı olduğunu vurguladı. Roth, "Karar, uzun bir kültürü ve Yahudi ve Müslüman hayatını sınırlıyor, dışlıyor. Böylesi bir tartışma sadece dini cemaatin içinde yapılabilir. Bu karara karşı ilk adım olarak bir açıklayıcı çalışma veya sünnetin uygulamasının sadece doktorlar tarafından yapılabileceği gibi kurallar konulabilir." dedi.
Hür Demokrat Parti (FDP) Federal Milletvekili Serkan Tören, kararın hem Müslüman, hem Yahudi ailelerde büyük sorun yatacağına dikkat çekerek, sünnet ettirme konusuna hukuki açıklık getirilmesine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Federal Meclis'in bir düzenleme yapmasının aylarca sürebileceğine dikkat çeken Tören, hukuki sorunun hızlı bir şekilde giderilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yeşiller Partisi Federal Meclis Grup Genel Sekreteri Volker Beck ise kararı çok çelişkili bulduğunu vurguladı. Almanya'daki Müslüman ve Yahudi cemaatlerin din özgürlüğüne dikkat çeken Beck, onların din özgürlüğünün nasıl korunabileceği üzerinde kafa yorulması gerektiğinin altını çizdi.
DİTİB: SÜNNET, MÜSLÜMAN KİMLİĞİNİN SEMBOLÜDÜR
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Dere, "Kararı, ne inanca ve dini geleneğe saygı duyan hukuk mantığı ne de toplumsal sağduyu ile izah etmek mümkündür. Verilen bu kararın bir dizi gereksiz tartışmaları, huzursuzlukları ve riskleri beraberinde getireceğinden endişe duymaktayız." dedi.
İslam'ın, insanın ölüsüne bile vücut bütünlüğüne saygı duyduğunu, onu her türlü yaralama ve eziyet karşısında koruduğunu ifade eden Ali Dere, şöyle devam etti: "Almanya'nın gündemine düşen mahkeme kararı, ne yazık ki bize nerede ve hangi zaman diliminde yaşadığımızı sordurmaktadır. erkeklerin sünnet olması İslam'ın dini bir hükmü, İslam geleneği içinde de yaygın bir kimlik sembolüdür. İslam'ın dini hükmü, geleneği ve kabulünün netliği yanında Almanya'daki İslam algısı ve tartışmalarının mahiyeti dikkate alındığında, erkeklerin sünnet edilmesini adam yaralama kapsamında gören bir karar, dinin kimlik tesis eden bir unsuruna, yüzlerce yıllık uygulama ve kabulü karşısında, din özgürlüğüne, ebeveynin çocuklarını hangi dini gelenekte yetirştireceklerine dair karar verme haklarına, erkek çocukların kendilerini ait hissettikleri dini ve sosyal bir ortama adeta katılma seremonisi olan bir uygulamaya karşı çıkmış; bireylerin dini kimlik tanımlamalarına karışmış; bu görüş ile dini kimlik ve semboller üzerinden yeni bir dışlama ve ayrımcılık tartışmasının kapısını açmış olmuyor mu?"
İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu ise 'Binlerce yıllık dinî bir vecibe olarak erkek çocuklarını sünnet ettiren Müslüman ve Yahudiler bu kararla kriminalize edilmektedir. Aynı zamanda bu karar din özgürlüğüne ve ebeveynlerin anayasal haklarına bir saldırı niteliğindedir. Köln Eyalet Mahkemesi'nin kararıyla Müslüman ve Yahudilerin kimlik inşa edici bu dinî uygulamaları bir suç olarak nitelenmiştir." ifadelerini kullandı.
Ebeveynlerin vicdanları ile cezai takibat arasında bir tercihe zorlandığını ifade eden Yeneroğlu, "Bununla birlikte, birkaç yıldan beri İslam düşmanı sözde eleştirmenler tarafından heyecanlandırılan bazı hukukçular, kişisel ihtiras ve dikkat çekme amacıyla konuyu gündeme taşımayı başarmışlardır. Ve bu mahkeme kararıyla hedeflerine ulaşmış görünmektedirler." eleştirisi yaptı.
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Genel Başkanı Aiman Mazyek ise kararın, din özgünlüğü, dini cemaatlerin kendilerini belirleme, şekillendirme hakları ve anne balaların haklarına müdahale ettiğini ve hukuki belirsizliğe yol açtığını vurguladı. Kararın, önyargı ve klişeleri sağlamlaştırdığını da hatırlatan Mazyek, sünnetin tek tanrılı dinlerin binlerce yıllık bir uygulaması olduğu ve hem çocukluk, hem yetişkinlik dönemlerinde faydalı olduğunun bilimsel olarak İspatlandığını vurguladı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara