Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye 1990'lı yıllara geri döner

Kamuoyu, terör örgütleriyle, çetelerle ve darbecilerle mücadelede önemli rol oynayan 'özel yetkili mahkeme'lerin (ÖYM) kaldırılmasının Türkiye'ye neler kaybettireceğini tartışıyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-29 10:52:20

Türkiye 1990'lı yıllara geri döner
Ergenekon, Balyoz ve KCK/PKK başta olmak üzere birçok kritik davayı yürüten bu mahkemelerin yokluğunda ortaya çıkacak boşluğun nasıl doldurulacağı sorusu ise hâlâ cevap bekliyor.

Uzmanlara göre ÖYM'lerin kaldırılması sadece kritik davaları değil, bütün hukuk sistemini olumsuz etkileyecek. Yargılamalarda kaos yaşanacak, soruşturmalar sekteye uğrayacak, faili meçhul cinayetlere kapı aralanacak, yolsuzluk ve uyuşturucuyla mücadele zorlaşacak. Özetle Türkiye, 1990'lı yıllara geri dönecek.


● SOKAKLAR ÇETELERE TESLİM OLUR


● MHP KARŞI ÇIKTI, CHP VE BDP TAM DESTEK VERDİ

Özel yetkili savcıların tek bir kararla Türkiye çapında arama tarama, delillere el koyma, gözaltına alma yetkileri bulunuyor. Bu sayede dışarıya bilgi sızmasının da önüne geçiliyor. Normal mahkemelerde ise karar mekanizması çok geniş bir hiyerarşik sistem çerçevesinde işliyor.

Yetkililerin dikkat çektikleri bir başka konu ise Türkiye'deki terör olaylarının yoğunluğu. KCK/PKK, Hizbullah, El Kaide, DHKP-C ve TİKKO gibi örgütlerle mücadelenin ancak bu mahkemeler eliyle yürütülebileceği belirtiliyor. Terör tehdidinin daha az olduğu birçok Avrupa ülkesi de, terör ve organize suç yargılamalarını ÖYM'lere benzer yapılarla yürütüyor.

ÖYM'lerin uyuşturucu ve kapkaç olaylarıyla mücadelede sağladığı başarının da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Operasyonlar sayesinde Türkiye üzerinden uyuşturucu sevkiyatının bitme noktasına geldiği BM raporlarına yansımıştı.

Özel yetkili savcıların tek bir kararla Türkiye çapında arama-tarama, delillere el koyma, gözaltına alma, operasyon yapma gibi yetkileri var. Bu yöntem gizli ve hızlı yapılması gereken operasyonlar için çok önemli. Bu yöntemle operasyon bilgilerinin sızmasının önüne geçiliyor, hızlı hareket edilebiliyor.

Özel yetkili olmayan mahkemelerde ise her türlü arama ve operasyonlar için kaç ayrı ilçede ya da ilde operasyon yapılacaksa tek tek bütün ilçe ve illerdeki görevli savcıların karar alması gerekiyor. Soruşturma dosyası hakkında yeterli bilgisi olmayan bu savcılıkların verdiği bazı kararlar operasyonu sekteye uğratabiliyor.

Ayrıca operasyon evraklarının çok sayıda yere dağılımı yapıldığı için operasyon bilgilerinin sızması kolaylaşıyor. Ankara polisinin çocuk pornosuyla ilgili Türkiye çapında yaptığı bir operasyonun İstanbul ayağı, operasyon başlangıcından 4 gün sonra yapılabildi. Sebebi, İstanbul'daki 10 ayrı ilçede 10 ayrı savcılıktan operasyon yapma ve arama kararının alınmasıydı.

Türkiye'de bir günde meydana gelen terör olayları Avrupa ülkelerinde 20 senede yaşanıyor. Bu açıdan özel yetkili mahkemeler, Türkiye için şu anda büyük bir ihtiyaç. Eğer özel yetkili mahkemeler olmasaydı Türkiye, terör örgütlerinin birbiri ardına yaptığı eylemlerle kaosa sürüklenebilirdi.

Kaldı ki, Avrupa ülkelerinde de Türkiye'deki özel yetkili mahkemelere benzer mahkemeler var. Fransa, Almanya, İrlanda, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde terör ve organize suç yargılamaları diğer suçların yargılandığı mahkemelerden farklı. Ayrıca,dünyada en çok terör örgütünün bir arada bulunduğu ülkelerden belki de birincisi Türkiye.

PKK, Hizbullah, El Kaide, DHKP-C ve TİKKO gibi örgütler aktif olarak faaliyet gösteriyor. Konunun uzmanları, ÖYM'lerin kaldırılmasının emniyet ve jandarmadaki terör ve narkotikle mücadele birimlerindeki yapılanmayı da altüst edeceğine dikkat çekiyor.

UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI ÇOK MUTLU

Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasına en çok terör ve organize suç örgütleri ile uyuşturucu kaçakçıları seviniyor. Türk polisinin uyuşturucuyla mücadelesi zehir sevkiyatının güzergâhını değiştirdi. BM'nin hazırladığı 'küresel tehdit' raporunda Türkiye üzerinden uyuşturucu sevkiyatının azaldığı kaydedildi. Yeni rotanın Kuzey Karadeniz ve güneyden deniz yolu olarak belirlendiği vurgulandı.

Kapkaç ve gasp bir dönemler İstan-bul'un kâbusu haline gelmişti. O dönem İstanbul'a şehir dışından kapkaç çeteleri getirildiği de haberlere yansımıştı. Ahmet Hakan Canıdemir örneğini hatırlamakta fayda var.

Türkiye onun ismini 2004 yılında duydu. 18 yaşındaki üniversiteli genç, İstanbul'da trenle seyahat ederken kapkaççıların saldırısına uğramış ve trenden atılarak öldürülmüştü. Ardından kapkaç basit bir yankesicilik suçu kapsamından çıkarılarak, örgütlü suçlar kapsamına alındı. Ve kapkaç Türkiye'nin gündeminden çıktı. 2003 yılının ilk dört ayında yapılan kapkaç sayısı toplamı bin 297 iken 2004 yılının aynı diliminde kayıtlı kapkaç vakası 728 olarak tespit edildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye genelindeki durum da İstanbul'dan farklı değil. 2006 yılı itibarıyla 9 bin olan gasp suçu, 2009'un sonunda 5 bin 500'e geriledi. Kapkaç vakalarının sayısı ise 12 binden 2 bine geriledi.
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara