TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır soruları yanıtladı…
OLAYIN DOĞRU FOTOĞRAFI ORTAYA KONULDU
Son dönemin en kritik günlerini yaşıyoruz. Son derece ciddi
bir sorunla karşı karşıyayız. Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun,
test ve eğitim görevi yapan silahsız bir uçağın, bir komşu ülke tarafından uyarılmadan ve uluslararası sularda düşürülmüş olması ciddi bir olaydır. Bunun Türkiye gibi bir ülkeye yapılması olayın boyutlarını daha da arttırmaktadır Türkiye tabi medeni ve büyük bir ülke olarak kendisine yakışan şekilde olayı ilk günden beri yönetmektedir.
Bu tavrı da bence doğrudur Fevri hareket etmek ve son atılacak adımı ilk olarak atmak medeni bir ülkeye yakışmaz. Kendi çıkarlarını korumak için ülkesine ve milletine zarar verecek yanlış adımların da atılmasına neden olur. Türkiye bu sorunu bugüne kadar gayet güzel bir şekilde yönlendiriyor. Bütün açıklamaları yapmadan önce de olay iyice incelendi, tüm yetkililerle konuşuldu, tüm istihbarat bilgileri toplandı ve olayın doğru fotoğrafı ortaya konuldu.
Bu tavrı da bence doğrudur Fevri hareket etmek ve son atılacak adımı ilk olarak atmak medeni bir ülkeye yakışmaz. Kendi çıkarlarını korumak için ülkesine ve milletine zarar verecek yanlış adımların da atılmasına neden olur. Türkiye bu sorunu bugüne kadar gayet güzel bir şekilde yönlendiriyor. Bütün açıklamaları yapmadan önce de olay iyice incelendi, tüm yetkililerle konuşuldu, tüm istihbarat bilgileri toplandı ve olayın doğru fotoğrafı ortaya konuldu.
Bundan sonra atılacak tüm adımların ne olabileceği, nasıl atılabileceği, bunların ne zaman atılabileceği bunların hepsi tartışıldı. Ve bugün Türkiye bugün tüm planlarını yapmış vaziyette. Sayın başbakanımız bu açıklamaları yaptı. Siyasette çok önemli bir unsur vardır, kelimelerin satır aralarına karşı tarafın anlayacağı unsurları bırakırsınız ama tüm planlarınızı ne yapacağınızı baştan açıklamazsınız. Sizin ifadelerinizden yorumlayarak sonucu çıkarmaya bırakırsınız. Hem sizin hamle kapasitenizi güçlendirir hem de atacağınız adımları ileride daha rahat atmanızı imkân sağlar. Sayın başbakan son derece güçlü ve net bir mesaj verdi. Burada adım adım, saniye saniye, gün be gün ne olacağı da hiçbir şekilde söylenmez. Kendi zamanı, yöntemini Türkiye tayin etmek üzere uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde bunun kararları verilecektir dedi.
Bürokraside iş dünyasında siyaset dışındaki herhangi bir kesimde zaman mevhumu vardır, Siyasette zaman yoktur. Bir karar ve bir hedef vardır aradaki zamanı kaldırırsınız. Burada da aynı şey cereyan ediyor.
YAPTIRIMLAR DAHA ÇOK HALKI EZER
Türkiye aslında Suriye halkına zarar verecek yaptırımları gönülden uygulamaya konulmasını arzulamıyor. Elektriği kesip kesmeyeceğimiz bile insani münazaralarla bugün düşünülüyor. Burada Suriye rejimini iktidardan götürecek olan sadece yaptırımlar değildir.
Yaptırımlar hiç bir ülkede de başarı sağlayamamıştır. Yaptırımlar daha çok halkı ezer, halka sıkıntı verir. Bazı ülkelerde de rejime karşı çarpışan, onu değiştirmek için çaba sarfeden halkı bir anlamda rejimle bir araya getiren bir unsur haline gelmiştir. Burada yapılması gereken, yaptırımdan çok Suriye'deki muhalefetin daha da güçlendirilmesi ve Suriye'nin uluslararası platformda tamamen baskı altında tutulması yalnızlaştırılması ve Suriye'ye destek veren Rusya gibi ülkelerin üzerinde de bu baskının yoğunlaştırılması sonuç verecektir. Suriye uzun yıllardır diktatörlükle yönetildiği için Suriye halkının da gidebileceği son nokta Avrupa'nın, batı ülkelerinin zannettiğinin daha altındadır. İki bardak çay, bir hurma ile günü geçiştirebilecek kadar sıkıntı içinde insanlar vardır. Bir Avrupalının küvetindeki sıcak suyu kestiğiniz zaman Belki hükümetin değişmesini isteyebilecek bir psikoloji oluşabilir ama Suriye'de alt limit gerçekten çok aşağıdadır.
SURİYE'NİN TEK GÜVENDİĞİ RUSYA'DIR
Burada Rusya faktörünü çok dikkatle değerlendirilmelidir. Suriye'nin tek güvendiği bence Rusya'dır. Rusya 300 yıldan beri sıcak sulara inme tarihi emeline, Suriye'de elde ettiği üsle kavuşmuştur. Son hegemonya alanıdır. Başka da bir alanı kalmamıştır. Silah satabileceği başka ülke de hemen hemen kalmamıştır. Rus silah teknolojisi batı ile rekabet edecek düzeyde değildir. Dolayısıyla Rusya, çaresiz bir Suriye'yi tüm silahlarını satabilecek bir pazar olarak da gördüğünü unutmamak lazım. Rusya'yı Suriye'nin arkasından çekebildiğimiz ölçüde bu sorunun çözümü için çok daha güçlü bir adım atılmış olacaktır.
RUSYA İKNA EDİLİRSE SURİYE YALNIZ KALIR
Rusya tüm bu faktörleri bilmekle birlikte akıllı bir ülkedir. Oyunu satranç düzeyinde oynar. Rusya'yı tatmin edecek formüller üretilebilir. Rejimi değiştiremeyiz, ne yaparsanız yapın ben buna karşıyım diyen Rusya, bugün farklı bir jargon kullanıyor. Bu değişebilir ama kim gelecek, fazla da imkân yok noktasına geldi. Rusya üssün devam edecek, etki alanını sürdürebilecek bir rejim de Suriye'de kurulabilir formüllerle diye ikna edilirse, Suriye yalnız kalabilir ve o takdirde de bu rejim gider. Rusya'nın da onay vereceği ama halkına iyi muamele eden, halkını katletmeyen, demokrasi yolunda adım atmaya hazır, reformları yürürlüğe koyabilecek bir rejim gelebilir.
Rusya'nın etki alanı devam edebilir, üssü devam edebilir ama bugünkü Suriye'den çok daha iyi olur. Artık Beşar Esad bitmiştir. Ağzıyla kuş tutsa da ne Türkiye tarafından ne dünya tarafından bir lider olma vasfını kaybetmiştir. Türk uçağını vurmasıyla ortaya çıkan tablo Esad'ın artık psikolojik dengesinin de bozulduğunun emareleridir. Sağlıklı bir liderin, dünya siyasetini iyi okuyan, bölge denklemlerini iyi bilen bir liderin yapmayacağı bir davranış. Tüm dengeleri alt üst etti. Hem ülkesini hem de bölgeyi tehlikeye atacak bir olay başlattı. Bir an önce Beşar Esad ve Suriye yönetiminden kurtulmanın zamanı gelmiştir.
İRAN YANGININ SÖNDÜRÜLMESİNİ İSTER
İran'ın derdi başka. İran'ın derdi kendisine yönelebilecek Arap Baharı türü rüzgârları Suriye'de kesmek istiyor. Orası yıkılırsa bu rüzgârın kendisine vuracağından endişe ediyor. İranlılarla görüşmemizde Arap Baharı iki sene önce bize vurdu artık bunu atlattık bize bir şey olmaz deseler bile bu korku içerisinde. Ne olursa olsun bu rüzgârı Suriye'de tutmak istiyor. Onun derdi bu. Ayrıca bir Şii dayanışması çerçevesinde de bir takım beklentileri olabilir. İran akıllı bir ülkedir, Türkiye ile de çok büyük çıkarları olan bir ülkedir. İran burada Türkiye'nin çok mutazarrır olduğu bir noktada, Türkiye ile Suriye'yi çok daha başka sıkıntılara götürebilecek gelişmeler halinde İran Suriye'nin yanını değil muhakkak ki bu olayın yavaşlatılması yangının söndürülmesinden yana tavır alacaktır.
Çin'in derdi de başka. Çin daha önceki yıllarda kendisine yapılmış olan bir tavrın tekrarlanmaması için bunu yapıyor. Çok değişik etnik grupların yaşadığı ülkesinde benzer olaylar çıktığında Dışarıdan müdahaleleri haklı kılacak bir strateji uygulamamak istiyor. Bence bu üçlü arasında en kolayı İran'dır, ikinci kolayı Çin'dir. Ama buradaki Rusya faktörü bu üç unsur tatmin edilmediği takdirde Suriye krizinin daha uzun yıllar sürmesine yol açacak kararlılıkta ve boyuttadır. Rusya faktörü mutlaka değerlendirilmelidir. Sayın başbakanımızın Rus Cumhurbaşkanı Putin ile yaptığı görüşme, ABD Cumhurbaşkanının Putin ile yaptığı görüşme, Başbakanımızın Obama ile yaptığı görüşme hepsi Yeni bir düzenin nasıl kurulabileceği konusunda öneli bir platform olmuştur.
ESAD HALKINI EZMEKTEN BAŞKA YÖNTEM BİLMİYOR
İşin çıkış noktası ve nedenleri belli olmadan sadece Suriye yönetimi sınırlı bir olay olarak görüldüğü takdirde bunun çözümü yok. Beşar ve yönetim birbirine kenetlenmiş vaziyette ve kırk yıldır başka bir şey bilmiyorlar. Bunlar Suriye'yi böyle yönettiler. Halkı öldürerek, ezerek yok ederek, bir tek bu yöntemi bilerek bugünlere geldiler. Başka bir yöntem de bilmiyorlar. Ne yapsak biz son adımına kadar direnecektir. Bir sürü de çıkar unsuru var. Çok yolsuzluklarla dolu bir aile ve yönetim. Bu yolsuzluklarla elde ettikleri zenginlikleri kaybetmek arzusunda da olmayacaklar. Bütün diktatörler gibi birbirleriyle bağlayıcı ve son ana kadar direnme gücünü yaratan bir faktör. Oradan kaçsa gidebileceği ülke de diktatörlerin ömrü pek fazla olmuyor. Kaçtıkları yerde ya kanserden ya bir şeyden ölüyorlar. Oradan oraya dolaşan zavallı insanlar haline geliyorlar. Onun için tüm diktatörler son ana kadar ülkelerinde kalmayı tercih edeceklerdir.
BU KONU HÜKÜMET MESELESİ OLMAKTAN ÇIKTI
Suriye krizi son uçak vurma olayı ile birlikte bir başka boyuta geçmiştir. Türkiye bu noktadan itibaren muhalefeti, sivil toplumu ile bütün unsurlarıyla tek vücut halinde tek sesle hareket etmek mecburiyetindedir. Artık Suriye politikasının detayları üzerinde görüş ayrılıkları bugün telaffuz edilmemelidir. Birlikte Türkiye devleti ve milleti için yapılacak hareket ve adımlarda tüm Türkiye hükümetinin arkasında olmalıdır. Bu hükümet meselesi olmaktan çıkmıştır. Türk milletinin, Türk devletinin geleceğinde çok önemli bir noktadayız.
A Haber