'Evet' diyen ülkücüler: Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması iyi olmaz (Özel)
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ya da yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik haberler, darbecilerin yargılanması için 12 Eylül 2010'da yapılan anayasa değişikliği referanduma açık destek veren darbe mağduru ülkücüleri rahatsız etti. Ülkücü camian
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-09 06:50:14
12 Eylül 1980 askerî darbesi döneminde 11 yıl cezaevinde yatan ve idamla yargılanan, darbecilerin yargılanması için yapılan anayasa değişikliği referandumunda da açık destek vererek ortak deklarasyon yayımlayanlardan Balıkesir Ülkü Ocakları eski Başkanı Ahmet Ulu, özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağı yönündeki haberleri yorumlamakta güçlük çektiklerini söyledi. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması durumunda, anayasa değişikliğiyle verilen hakların geri alınması gibi bir durumun söz konusu olacağını vurgulayan Ulu, "Normal mahkemelerin soruşturma izni bir yere kadar, özellerin alanı daha geniş. Mesela özel yetkililer, Genelkurmay'dan veya MİT'ten özel belgeler isteyebiliyor. Bizim davalarımıza, özel yetkili mahkemeler bakıyor. Kaldırılması hiç iyi olmaz." dedi. AK Parti'nin özel yetkili mahkemeleri kaldırıp kaldırmayacağı konusunda kuşkuları bulunduğunu ifade eden Ulu, "Acaba bu durum bir yerleri acayip bir şekilde rahatsız etti de AK Parti, maçı idare etme yönüne mi gitmeye çalışıyor, bilemiyorum. Bu konuda kuşkularımız var. Hadise tam açık değil, netleşmesini bekliyoruz." şeklinde konuştu. Adalet mekanizmasıyla çok fazla oynanmaması gerektiğini belirterek adaletin herkese lazım olduğunu hatırlatan Ulu, "Kanun önünde asker de sivil de herkes eşittir. Asker bizim askerimizdir ama suç işleyen asker, bizim askerimiz değil. Suçlu olan herkes yargılandığı zaman hukuk sistemi oturur." değerlendirmesinde bulundu. Özel yetkili mahkemelerin mutlaka devam etmesi gerektiğinin altını çizen Ulu, "Bu mahkemeler gerekli, umarım böyle bir niyetleri yoktur. Özellikle ellerindeki dosyalara vâkıf olan heyetlerin bu görevlerini tamamlaması çok önemli. Yargılama bitmeden bu mahkemelerin önü kesilmemeli. Şayet kesilirse kafalarda adalet duygusu yeniden zedelenir." dedi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Özkan da Ergenekon yargılamaları bitene kadar özel yetkili mahkemelerin görevlerine devam etmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin normal demokratik ve hukuki yapıya kavuştuktan sonra bu mahkemelerin kaldırılması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Özkan, "Adamlar hâlâ içeride ve, 'Çıkınca şunları yapacağız...' deme cesaretindeler. Türkiye bu kadar yol aldıktan, dünyada bu kadar itibar kazandıktan sonra bu mahkemelerin devam etmemesi geriye götürür." diye konuştu.
'DEĞİŞİKLİK, MİLLETİN HUKUKUNA TECAVÜZ EDENLERİ ÖDÜLLENDİREN SONUÇLAR DOĞURMAMALI'
12 Eylül askerî darbesi döneminde idamla yargılanan, dönemin Ülkü Ocağı başkanlarından Av. İrfan Sönmez ise 250. maddede yapılacağı söyleyen değişikliğin milletin hukukuna tecavüz edenleri ödüllendiren, onları dolaylı olarak affeden sonuçlar doğurmaması gerektiği mesajını verdi. Türkiye tarihinde ilk defa darbelerle hesaplaşan AK Parti'nin, bazı çevrelerin telkin ve propaganda ettiği bir düzenlemeyi yapacağına inanmadığını belirten Sönmez, "Türkiye bugün, 50 yıldır yapılamayanı yaparak darbelerle hesaplaşıyor. Darbelerle hesaplaşırken en ufak bir irade zaafının, bugüne kadar verilen bütün mücadeleleri semeresiz bırakacağını unutmamak gerekir. Millete zulüm, hak ve hukukuna tecavüz edenleri, kimsenin kendini milletin yerine koyarak affetme yetkisi yoktur. Bugün boğuştumuz toplumsal problemlerin birçoğunun, darbelerle ve darbe hukukuyla sebep sonuç ilişkisi vardır. Eğer bugün adaleti gerçekleştirecek bir hukuk ve yargı sistemini tesis edemezsek, tersinden bazı sıkıntıların ortaya çıkması mümkündür." dedi. Dünyanın her yerinde ihtisas mahkemeleri bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye'de de terör ve organize suçlarla mücadele eden ihtisas mahkemeleri olması gerektiğini belirten Sönmez, "Her gün şehit veren ülke için bu mahkemeler elzemdir. Dolayısıyla özel yetkili mahkemelerin ihtisas mahkemesi olarak devam etmesi, toplum ve ülke güvenliği için gereklidir." şeklinde konuştu. 250. maddede yapılması düşünülen değişikliğin, yargıyı çabuklaştırma amacı taşırken suçluların cezasız kalmasına sebep olacak sonuçlar doğurmaması isteyen Av. Sönmez, "Yargı hızlı işlemelidir. Geciken adalet, adalet değildir ama örgütlü suçlarda sanık sayısı, suç işleyenlerin konumları, delil karartacak pozisyonda olmaları ve işlenen suçların zamansal bir derinliğinin olması dikkate alınarak sürenin mümkün olduğu kadar uzun tutulması gerekir." dedi. Darbe mağduru bir kadro olan AK Parti iktidarının, darbelerin ülkenin kaderindeki sonuçlarını görüp bilen kişiler olduğunu vurgulayan İrfan Sönmez, birilerinin bıraktığı yerden faaliyete başlamasına imkan verecek şekilde düzenleme yapacağına inanmadığını belirtti.
'HÜKÜMETİN BÖYLE BİR ŞEYE GEÇİT VERMEMESİNİ TEMENNİ EDİYORUM'
Böyle bir düzenlemenin, bugüne kadar verilen mücadelenin, demokrasinin, ileri demokrasi yönünden atılan adımların geri vitese takılması olacağını ifade eden Av. Sönmez, "Türkiye yeniden enerjisini, bir avuç darbecinin ihtiraslarıyla mücadele etmeye harcar. Dikkatini dışarıdaki avantajlara çevirmek yerine, içerideki problemlere çeriverek dış dünyaya kayıtsız kalmak zorunda kalır. Bugün Osmanlı ufkundan söz eden Türkiye'nin, yeniden darbecilerin çelme ve tuzaklarıyla boğuşacak zamanı yoktur. Mevcut hükümetin de böyle bir şeye geçit vermemesini temenni ediyorum." dedi.
Haber Ara