Dolar

34,8956

Euro

36,6577

Altın

3.010,32

Bist

10.058,63

Türkiye'nin Suriye politikası tartışıldı

Dış politika uzmanları, Türkiye'nin Suriye konusunda başta doğru pozisyon almasına rağmen, aradan geçen zaman içinde bu avantajını koruyamadığı görüşünde birleşti. Ortak görüşlerden biri de mevcut rejimin çökmesi halinde Suriye'de her şeyin Türkiye a

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-01 15:13:37

Türkiye'nin Suriye politikası tartışıldı
Dış politika uzmanları, Türkiye'nin Suriye konusunda başta doğru pozisyon almasına rağmen, aradan geçen zaman içinde bu avantajını koruyamadığı görüşünde birleşti. Ortak görüşlerden biri de mevcut rejimin çökmesi halinde Suriye'de her şeyin Türkiye açısından dört dörtlük olmayacağı yönünde oldu.

        Uluslararası Antalya Üniversitesi'nin düzenlediği, eski Dışişleri Bakanı ve Emekli Büyükelçi Yaşar Yakış, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Gökhan Bacık ile Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Beril Dedeoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı 'Ortadoğu'daki Son Gelişmeler ve Türk Dış Politikası' paneli, Antalya Kültür Merkezi (AKM)'nde gerçekleştirildi. Türk dış politikasının masaya yatırıldığı panelde, ağırlıklı olarak 'Arap Baharı' adı verilen gelişmeler karşısında Türkiye'nin tutumu ele alındı. Tartışmaların temelini ise Suriye ile ilişkiler oluşturdu.

        Eski dışişleri bakanlarından Emekli Büyükelçi Yaşar Yakış, Arap Baharı'nın fitilinin yakıldığı Tunus'tan başlattığı konuşmasını Suriye ile tamamladı. Suriye ile ilişkilerin diğer ülkelerden daha karışık olduğuna değinen Yakış, bu ülkede rejimin çökmesi halinde yerine alternatif konusunda belirsizlik yaşandığına işaret etti. Türkiye'nin, olayların başında Suriye halkının yanında olmakla doğru pozisyon almasına rağmen, tarzının doğru olmadığını savunan Yakış, "Başta rejimle köprüleri atmamış olsaydı, Suriye'deki gelişmelere daha fazla müdahale şansı olacaktı. Şimdi bu Rusya'nın eline geçti." dedi.

        Suriye'ye bir askeri müdahale için uluslararası meşruiyet anlamına gelecek BM Güvenlik Konseyi kararı gerekeceğini belirten Yakış, "Çin ve Rusya dururken kolay kolay bu kararı almak mümkün değildir." dedi.

        Beşşar Esed'in ne zaman düşeceğinin 'deprem tahmini' gibi zor olacağına vurgu yapan Yakış, "Düşmesi uzun zaman alırsa Türkiye-Suriye ilişkileri olumsuz etkilenecektir. Beşşar Esed çökerse ondan sonraki rejimin Türkiye'yi seven rejim olacağının garantisi yoktur. Suriye'de çok köklü Türk düşmanlığı işlenir. Ders kitaplarında ülkenin karanlık tarihi Osmanlı dönemi olarak anlatılır. Zannetmeyelim ki rejim çökünce Türkiye'yi dört elle kucaklayan Suriye olacak." diye konuştu.

        "TÜRKİYE'NİN SOLUĞU TEK BAŞINA YETMEZ"

        Türkiye'nin bölgesel güç olduğunu, gücünün büyük devletler gibi her soruna yetmeyeceği tespitinde bulunan Sedat Laçiner de "Türkiye büyük devlet değil. Orta büyüklükte bir devlettir. Bazı alanlarda büyük devlet gibi rol oynayabilir ama soluğu yetmez. Ortadoğu'da tek başına Suriye gibi bir meselenin maliyetini sırtına almasının mümkün olmadığı kanaatindeyim." şeklinde konuştu.

        Türkiye'nin Suriye politikasını, Arap Baharı politikasındaki gibi dağınık bulduğunu savunan Laçiner, "Suriye ve dış politikada az konuşup çok iş yapmakta fayda var. Şu an çok iş yapılıyor ama yapılanın yarısı kadar konuşulmalı. Oynak bir zemin var. Bugün eleştirdiğinizle yarın iş yapmak zorunda olabilirsiniz. Suriye gibi bir konuda en önde olmak istemem. Arkanızı döndüğünüzde kimseyi bulamayabilirsiniz." değerlendirmesinde bulundu. Laçiner, Suriye konusundaki en büyük tehlikenin ise mezhep çatışması olduğunu, bu durumun bütün bir Ortadoğu'yu olumsuz etkileyebilecek potansiyelde olduğunu ileri sürdü.

        Beril Dedeoğlu ise Arap Baharı'yla yaşanan süreci ABD ve Avrupa perspektifinden anlatırken, Gökhan Bacık, Suriye konusunda Mısır örneğinin taklit edilebileceğini savundu. Panel sonunda katılımcılar dinleyicilerin sorularını cevapladı.


Haber Ara