Cuntacılık virüsü

Bir yüreğim, dostluk duygularım var. Ne olur kırma beni." Kurbağa akrebin huyunu bilir ama tatlı diline ve gözyaşlarına dayanamaz. Sırtına alır. Daha kıyıya varmadan dayanamaz, iğnesini sırtına saplar. Kurbağa inkisar içinde akrebe: "Hani iyiliğime karşı bana kötülük etmeyecektin, söz vermiştin?" Akrep, "Kusura bakma, elimde değil, bu benim huyumdur." der.

Bir 27 Mayıs arifesinde bu hikâyeyi hatırlamakta fayda var. Cuntacılık virüsü bulaşmış bir kısım asker demokrasiyi ilk kez soktuğundan bu yana 52 yıl geçti. Yetmedi 12 Mart, sonra 12 Eylül. Format güncelleyip 28 Şubat... Eğer bazı basiretli generaller ve onlara destek olan iktidar ve kamuoyu olmasaydı son 10 yılda birkaç daha darbe yapılacaktı. Ama Allah'a şükür engellendi, darbeyi başaramayan paşalar tutuklandı. Sormak gerekiyor: Bu tutuklamalar darbe tehlikelerini atlattığımız anlamına gelir mi, gelmez mi?

Önceki gün internete düşen ses kaydından sonra uzun uzun düşünmekte yarar var. Tutuklu paşa (Tuğamiral Fatih Ilgar) diyor ki: "Bu ülke ya ekonomik krizle ya da bir iç savaşla ancak kendine gelebilir, çıktıktan sonra da güzel planlarımız var. Yani bu bir savaşsa savaş." Paşanın askerî vesayet reçetesi gayet net.. Bir ekonomik kriz olsun, enflasyon rekor kırsın, dolar 3-5 bin olsun, ihracat dursun, on binlerce insan işsiz kalsın, kitleler sokağa dökülsün. Hiç önemli değil, yeter ki ülke yönetimi tekrar cuntaların -perdeli veya perdesiz- eline geçsin. Tutuklu paşaların bu hayalleri düşünce planında kalsa iyi. Ama değil, paşamız serbest bırakılacakları müjdesini almış gibi. Diyor ki: "Bir yasa tasarısı gündemde. Gelen bilgiler emareler o yönde. O yasayla bizi çıkaracaklar." Demek ki Balyoz tutuklusu askerleri kurtarma lobisi işini başarmak üzere. Kendilerinin suçsuzluklarına, vatanperverliklerine ve sevgi dolu yüreklerine bir kısım devlet erkânını ikna etmişler.

Demek ki iğnesi/süngüsü düşmüş bir kısım cunta virüslü asker, hikâyemizdeki kurbağanın kapısını aşındırmış, "Biz çok vatanperveriz, bizi çıkarın bak nasıl size selam duracağız, topuğumuzu şaklatacağız" demiş ve inandırmış. Cuntanın planı her darbe öncesi olduğu gibi ülkeyi kan revan etmekle sınırlı değil. Bir öç alma planı için 'mühimmat' da var gibi. Paşa "Başbakan hakkında da yani onların da sıkıntıları var. Onlar da bir zaman gelip o dosyaları çıkacak. Yani bir değil on değil. (çıktığımız anda) Dibe vuracaklar." Balyozcuları kurtarma lobisinin şantaj da yapmış olabileceği akla geliyor. Tutuklu sanık Koramiral Kadir Sağdıç'ın geçenlerde yayınlanan ses kaydı gidişatı doğruluyor: "Her şeyi buradan idare ediyoruz. Bu coğrafya bizim coğrafyamız. Enteresan değişiklikler var. Bu hainlikleri yapanların dişini sökerek, hakkımızı çatır çatır alacağız." Tutuklu olup salıverilmek istenenler sivil veya emekli değil, bahis konusu niyetleri taşıyanlar elinde uçağı, tankı, topu silahı olan ve defalarca darbe-darbe girişimi yapmış, başbakan, bakanlar asmış olan birileri. Balyoz ve diğer darbe planlarında açığa çıkanlar tüyler ürpertmişti. Darbe ortamı hazırlamak için Yunanistan'la savaş çıkarmak, camileri bombalayıp iç savaş çıkarmak, İstanbul'un üstüne çökmek, denizaltında masum çocukları öldürmek...

Olanlardan ders alıp, ordumuzu ve şerefiyle görev yapan subayları cunta heveslilerinden uzaklaştırmışken, filmi yeniden başa sarmak herkes için affedilmez bir vebal olacaktır. Bundan öte kurbağa olmak veya insan olup tarihten ders almak bize kalmış.

Cuntacılık virüsü

Mevlânâ Hazretleri'nin anlattığı hikâyeyi hemen herkes bilir. Dereden karşıya geçmek isteyen akrep, kurbağaya yaltaklanır: 'Ben, fena bir hayvan değilim, yanlış tanıtmışlar.