Filmimde ezanı saygıyla kullandım
2003 yılında gösterime giren 'Bir Tutam Baharat' filmini izleyenler bilir. Yunanistan'da 2 milyon kişinin seyrettiği filmin ilk sanhesinde bir ezan sesi duyulur. Türkiye'de son günlerde Yılmaz Erdoğan,üzerinden yürütülen ezan tartışmalarına, filmin Yunan yönetmeni ve senaryo yazarı Tasos Bulmetis cevap verdi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-26 20:55:26
"Bir Tutam Baharat" filmine müezzinin minareden okuduğu etkileyici 'cami, minare, ezan ve müezzin' sahnesi ile başlamayı yeğleyen Bulmetis, "Bir sanatçı, toplumunun bugün yaşadığı gerçeklik içinden konuşmak istiyorsa, görsel ve işitsel bütün unsurları kullanmakta özgür olmalı. Bu görsel unsurlar toplumun, canlı ve realist olduklarını gösterir" diyor.
Yunanistan'da ve yurtdışında çok sayıda filme imza atan İstanbul doğumlu Bulmetis'in Yunanistan'da 2 milyondan fazla seyirci ile tüm zamanların rekorunu kıran "Politiki Kuzina-Bir Tutam Baharat" filmi, 'ezan' ile başlıyor. Bulmetis, bunun nedenini şöyle açıklıyor: "Bir Tutam Baharat filminde ezanı tam bir saygı ile kullandım. Hatırlayacağınız gibi aynı filmde Yunan Ortodoks papaz da var. Böylece İstanbul'daki Rum (Yunan) azınlığın çok kültürlü ve çok dinli bir şehir toplumundaki günlük yaşamdan nasıl etkilendiğini göstermeye çalıştım."
"Bazen toplum kendi baktığı yerden bir şeyler görmek ister. Sanatçı ise kendi perspektifinden toplumuna bir şeyler söyler." diyen Bulmetis, "Türkiye'de ezanın kullanılması da zannediyorum kökleri çok eskilere dayanan toplum ve sanatçı arasında süren eski bir tartışma konusunu gündeme getiriyor." şeklinde konuşuyor.
Sanatçının Batılı, Doğulu diye herhangi bir endişe duymaması gerektiğini belirten Bulmetis şöyle devam ediyor: "Toplum, sanatçıları söylemek istedikleri konusunda serbest bıraktığında, o toplumlar mutlaka gelişir ve daha iyi oldular. Sanatçılar ne zaman istediklerini söyleme cesareti gösterdilerse, toplumlar daha insancıl hale geldiler. Çünkü sanatçılar, toplumların zayıflık ve hatalarını sergileyebilirler." Yunan yönetmen, sanatçının toplumunun hassasiyetlerini dikkate alarak gerçekçi olması gerektiğinin de altını çiziyor.
Zaman'da yer alan habere göre, 1964'te İstanbul'dan Yunanistan'a kovulanların göçünü anlatan 'Bir Tutam Baharat'ta dine vurgu yapmasını ise şöyle açıklıyor: "Benim için din, kültürün bir parçası. Dini, biliyorum, yaşıyorum ve kendime göre bundan lezzet alıyorum. Filmin geçtiği dönemde ve Yunanistan dışındaki cemaatler merkez olarak kilisenin etrafında kümelenmişlerdir. Batı Trakya azınlığının (Türk) caminin etrafında toplanması gibi. O dönemden hatırladığım kadarıyla hayatımız kilisenin etrafında örgütlenmişti."
"BABAM, İSTANBUL'U SAYIKLAYARAK ÖLDÜ"
Bulmetis'in 1919 yılında İstanbul'da doğan babasının sahibi olduğu deri ürünleri mağazasına devlet tarafından el konulmuş. Bulmetis, 7 yaşındayken 1964 yılında İstanbul'da yaşayan Yunan vatandaşlarının sınır dışı edilmesi sırasında ailesi ile birlikte doğdukları şehri terk etmek zorunda kalmış.
Kısa süre önce babasını kaybetmenin acısını tadan Bulmetis, babasının İstanbul'a olan özlemini sık sık İstanbul'u anarak dışa vurduğunu şöyle anlatıyor: "Babam, 1964'te terk ettiği İstanbul'a bir daha hiç gidemedi. Hayatını kaybedene kadar Eminönü'nde, Kocamustafapaşa'da ve Kadıköy'de yürüdüğünü sayıklayarak sabahları uyandı. İstanbul'un acısıyla aramızdan ayrıldı."
'İstanbul'un dünyanın en güzel şehri olduğunu' söyleyen usta yönetmen, sık sık İstanbul'a giderek dostlarıyla zaman geçirdiğini belirtiyor. Yunan yönetmen, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi konu alan "Bir Tutam Baharat" filmine benzer bir işe imza atmak istediğini söylüyor.
Yunanistan'da tüm zamanların rekorunu kırarak 2 milyon seyirci tarafından izlenen "Bir Tutam Baharat" (2003), yurtiçi ve yurtdışında toplam 8 ödül kazandı. Film, Avrupa'dan Amerika'ya dört kıtada 45 ülkenin sinema seyircisi tarafından beğenildi. Bulmetis'in yurtiçi ve yurtdışında uzun, kısa ve belgesel filmleri 20'den fazla ödüle layık görüldü.
SON VİDEO HABER
Haber Ara