Türkiye ve ABD'nin enerji diplomasisi
Enerji alanındaki diplomasisi son yıllarda giderek daha aktif hâle gelen Türkiye, Avrasya’nın enerji projelerinde önemli rol oynamaktadır.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-17 14:28:15
2011 yılı sonunda önce Azerbaycan ile Trans Anadolu Doğalgaz Hattı ve Rusya ile Güney Akım hususunda imzalanan projeler, Türkiye’nin bu rolünü bir kez daha ispat ediyor. Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan anlaşmalar, 2017’den sonra Şahdeniz-2 yatağından 6 milyar metreküp hacminde Türkiye’ye ve 10 milyar metreküp hacminde Trans Anadolu boru hattıyla AB ülkelerine doğal gaz ihraç edilmesini öngörüyor.
Türkiye, doğal gaz alanında 25 yıllık ortağı ve en büyük ihracatçısı Rusya ile de anlaşma imzaladı. Bu belge, Karadeniz’de Türkiye’nin münhasır bölgesinde Güney Akım'ın boru hattının bir kısmının inşa edilmesini öngörüyor.
Doğal gaza ihtiyacı her yıl yüzde 10 artmakta olup 2011’de 43 milyar metreküp olan Türkiye, bu enerji kaynağının tümünü dış ülkelerden ithal ediyor. Türkiye doğal gazı, Rusya’dan Mavi Akım boru hattıyla ve Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan üzerinden Batı Hattı ile alıyor. Azerbaycan’dan doğal gaz Bakü-Erzurum boru hattıyla ve İran’dan Doğu güzergâhıyla geliyor. Üstelik Türkiye sıvılaştırılmış doğal gazı SPOT piyasalarından ve Cezayir ve Nijerya ile imzalanan sözleşmelere göre alıyor.
Doğal gaz alanında rekabetin artırılmasını ve doğal gaz piyasasının liberalleştirilmesini öngören AB’nin 3. Enerji Paketi, SPOT piyasalarıyla ilgili doğal gaz ticaretinin yeni modelini destekliyor. Türkiye’nin henüz AB 3. Enerji Paketini kabul etmemesine ve AB’nin hukuk yapısının dışında bulunmasına rağmen benzer eğilim Türkiye’nin doğal gaz piyasasında da görülmekte.
2008’den başlayarak Türkiye’nin doğal gaz piyasasında BOTAŞ gibi devlet kuruluşunun yanı sıra birkaç özel aktör daha ortaya çıktı. Gazprom’un Boshphor Gaz adlı şirketi de dâhil 4 şirket, sözleşmeler gereğince BOTAŞ’tan aldıkları yetkilere dayanarak Rusya’dan 4 milyar metreküp hacminde doğal gaz ithal etmeye başladı. Bugün BOTAŞ’ın doğal gaz ithalatında payı yüzde 82’yi teşkil etmekle birlikte bu payın azaltılması planlanıyor.
Türk piyasasının liberalleştirilmesi daha ziyade Türkiye ile Rusya arasında doğal gaz alanındaki ilişkilere yansımaktadır. Bir yandan Türkiye dış tedarikçilerinin çeşitlendirilmesi için imkânlar arıyor. Üstelik Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de sıvılaştırılmış doğal gazın rolü artmaktadır. Son iki yıl içinde bu doğal gazın payı bütün doğal gaz miktarının yüzde 10’nu oluşturdu. Dolayısıyla Rusya’nın, Türkiye’nin 1 numaralı tedarikçisi rolü azalmaktadır. Bunun sonucunda 2010’da Rusya’dan doğal gaz ithalatı azaldı.
2011 yılı Eylül ayı sonunda Türkiye, BOTAŞ’ın Gazprom ile Batı güzergâhı üzerinden doğal gaz ithalatını öngören sözleşmeleri uzatmayıp Rus doğal gaz ithalatını kısmen durdurma niyetini açıkladı. Türkiye doğal gaz fiyatının indirilmesi için çaba harcıyor. Türk medyası yüzde 20 oranında indirimden bahsediyor. 1 Ekim 2011’de Gazpromexport şirketi, BOTAŞ’ın sözleşmeyi uzatmayacağına dair resmî yazısını aldı.
Gazprom yetkilileri, BOTAŞ’ın sözleşmeyi uzatmak istememesi hâlinde Gazprom’un bu doğal gaz miktarını Türkiye’de satılmak üzere yeni ortaklarına, özel şirketlere satmaya hazır olduğunu açıkladı. 2010’da Gazprom yaklaşık 10 milyar metreküp doğal gaz, Batı güzergâhı da dâhil olmak üzere toplam olarak 18 milyar metreküp doğal gaz ihraç etti. Geriye kalan (8 milyar metreküp) Mavi Akım ile ihraç edildi.
Bilindiği üzere Türkiye’nin 26 özel şirketi bu sözleşmede BOTAŞ’ın yerine almak için Türkiye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna başvurdu. Fakat bunlardan hiçbiri gerekli ruhsat alamadı çünkü Türk tarafının kanaatine göre istenilen taleplere uymadı. Piyasanın liberalleştirilmesine dair belli bir ara verildikten sonra ancak 2013’ten itibaren yeni şirketlerin bu alana erişmesinin mümkün olacağı düşünülmektedir.
Bilindiği üzere, Güney Akım’ın inşa edilmesine izin verildikten sonra doğal gaz transiti alanındaki Rus-Türk ilişkileri yeni bir özellik kazandı. Türkiye, elverişli coğrafik konumu sayesinde enerji kaynaklarının dağıtım merkezi olmaya niyetli olduğundan ilk aşamada Nabucco Projesini desteklediyse de bazı siyasi, ulusal ve diğer nedenlerle şimdilik bu projeyi pek desteklemiyor. Birtakım sorunların çözülememiş olması nedeniyle Nabucco birkaç yıldır ancak kâğıt üzerinde var ve bu projenin hayata geçirilmesi olasılığı her geçen yıl azalıyor. Öte yandan Türkiye, maliyeti 30-35 milyar dolar olan Güney Akım’ın inşa edilmesine razı olduysa da, projenin gerçekleştirilmesi ekonomik bakımdan mümkün görünmüyor. Türkiye açısından bu projenin gerçekleştirmesi yerine Mavi Akım’ın kapasitesinin artırılması daha uygun olur ve bu, iki ülke için daha kârlı olur.
Zira Rus doğal gazı Türkiye’nin (boru hatları) sistemi sayesinde Avrupa piyasasına, Güney Akım’a oranla daha ucuz fiyatla ulaştırılabilir. Böylece Rusya daha az para harcayarak tedarikçi olarak konumunu güçlendirebilir, Türkiye ise Avrupa’nın enerji koridoru olmaya bir adım daha yaklaşır.
İş Birliği Perspektifleri
Türkiye ile Rusya arasında enerji alanındaki diyaloğun güçlendirilmesi için her iki tarafın menfaatlerine uygun ortak işletmeler kurulması uygun olur. Doğal gaz alanında şimdiki iş birliğine kıyasla Türkiye ve Rusya, ortak projeler gerçekleştirilmesi alanında daha büyük imkânlara sahip.
Şu alanlarda Türk doğal gaz projelerinin özelleştirilmesine katılma Rus şirketlerini ilgilendirebilir: Toptan satış, dağıtım, elektrik enerjisi ve doğal gaz muhafazası. Aynı zamanda Rus şirketleri Akdeniz piyasasında sıvılaştırılmış doğal gaz alanında hem tek başına hem de Türk şirketleriyle ortaklaşa kârlı projeler gerçekleştirebilir.
Türk şirketleri elektrik enerjisi de dâhil Rusya ekonomisine 20 yıl içinde 10 milyar dolar yatırmış bulunmaktadır. Türk yatırımları Rus topraklarında petrol ve doğal gaz sondaj projelerine de yönlendirilebilir.
Büyük doğal gaz kaynaklarına sahip bir devlet olan Rusya’nın ekonomisi bu kaynakların ihracatına yöneliktir. Çin’den sonra Türk ekonomisi en hızlı gelişen dünya ekonomisi olup enerji kaynaklarının ithalatı ve transiti için büyük olanaklara sahiptir. Bu demektir ki, Rusya’da doğal gaz sondaj ve üretiminde Türk şirketlerinin konumları güçlenebilir, diğer yandan, Rus şirketleri Türkiye’deki nihai tüketicilere toptan satış dâhil Türk sürüm piyasasında konumlarını güçlendirebilir. Rusya ile Almanya arasındaki projelere oranla Rusya Türkiye ile daha kârlı iş projeleri gerçekleştirebilir.
Enerji alanında Türkiye ile Rusya arasındaki 25 yıl süreli diyalog ticarete dayalı stratejik ortaklığa dönüştü. Yukarıda anılan olanakların gerçekleştirilmesi hâlinde karşılıklı ekonomik çıkarların çoğalması için bir potansiyel oluşacak. Güney Akım, Mavi Akım-2, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı, nükleer alanda iş birliği, doğal gaz ticaretinde yeni bir modele ilişkin diyalog son yıllarda giderek daha çok yoğunlaşıyor. Çok taraflı enerji diyaloğunun temelini oluşturan Rus-Türk doğal gaz ilişkileri, karşılıklı yararlara dayalı yatırım olanaklarının desteklenmesi durumunda iki ülkenin menfaatlerine hizmet edecek. Enerji alanında ikili ilişkilerin hem Türk hem Rus toplumuna geniş imkânlar sağlayacak yeni bir aşamaya geçmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulama gerek.
Haber Ara