CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Anneler Günü’nde Şırnak’ın Uludere İlçesi’ne bağlı Ortasu Köyü’ndeydi. Bölge halkının misafirperverliğini anlatmaya gerek yok. Bir gece önceden Kılıçdaroğlu ve yanındakiler için yemek yapmaya başlamışlar. Dayanamayıp, hatırlatıyoruz “yemeğe değil, taziyeye geliyorlar. Yormasanız kendinizi bu kadar” diye, ama yanıtları çok net: “Onca yoldan bizim için gelmişler. Bir lokma yedirmeden, aç bilaç göndermek yakışır mı hiç? Misafirdir, başımız üstünde yeri vardır.”
Kılıçdaroğlu ve heyeti geliyor. Siyahlar içindeki anaların gözyaşlarıyla anlattıklarını saklamaya çalıştığı gözyaşlarıyla dinleyen CHP’li kadınlar ayrılıyor. Köy yine eski sessizliğine, yas havasına dönüyor yeniden.
'İşte, oğlumun son resimleri'
Biz de toplanıp köyden ayrılmaya hazırlanırken Mesut Encü yaklaşıyor yanımıza. “Oğlumun son resimleri var bende. O günden beri hep yanımda taşırım. Bakar bakar ağlarım. Size de göstereyim fotoğrafları” dedi. Heyecanlanıyoruz açıkçası. Katliamdan sonra çekilen fotoğraflar çıktı hep gazetelerde ama öncesi hiç çıkmadı. Bu insanların ölüme nasıl gittiği bilinmiyor. Daha da acısı fotoğrafları çeken 17 yaşındaki Mahsun da bu katliamda ölenlerden biri. Bu fotoğraflar Mahsun’un 17 yıllık kısacık yaşamından geriye kalan son kareler aslında. Katliamda tam 11 yakınını kaybeden, parçalanmış bedenlerini kendi elleriyle toprağa veren Mesut Encü’nün son sözleri, “Bu haksızlığa kul razı olsa Allah razı olmayacak” oluyor.
Katır üstünde kaçağa gidiş
Mahsun, cep telefonuyla çekmiş bu fotoğrafları. Babasının söylediğine göre fotoğraflar hayatlarını kaybettikleri son kaçağa gitmeden önce çekilmiş. İlk kare, tepeleri karlı taşları gösteriyor. Manzara fotoğrafı denemiş herhalde Mahsun. İkinci ve üçüncü kareler ise adeta ölüme gidişi anlatıyor. Uludere köylüleri katır üstünde, tek sıra halinde karları yara yara ilerliyor. Bazıları katırın yanında yürüyor. Son iki karede ise Mahsun var. Birinde oturarak poz veren Mahsun, diğerinde ise daha yakından görüntülenmiş. Bıyıkları bile terlememiş daha Mahsun’un. Ölmek için o kadar genç ki...
