Kürt sorununa karşı yarı başkanlık
Başkanlık sistemiyle ilgili en bilgili isimlerden Prof. Dr. Nur Vergin, Türkiye'nin Kürt sorununu yarı başkanlık sistemiyle çözebileceğini söylerken, tarihten 'Fransa-Cezayir' örneğini veriyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-14 10:15:25
Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesinde ne gibi bir lüzum var?
Bir toplumun siyasi sistemini belirleyecek anayasasının nasıl olacağına dair düşünce üretmek, toplumun o andaki durumuna bakılarak yapılmamalı. Yani bir toplumsal analize dayanmalı. Ne gibi durumlar üreten bir toplum olduğu hesaba katılmalı. Ki bu durumlar genellikle sıkıntılı da olabilir. Muhtemel sıkıntıları frenleyecek bir anayasa düşünmek lazım. Sorunuzu bu şekilde sorduğunuzda, şu anda başkanlık sistemine lüzum yok cevabını verebilirim. Çünkü şu anda vahim bir sorun yok.
Nasıl bir sorundan söz ediyoruz?
Geriye gidelim. Aynı Türkiye şimdiki parlamenter anayasa ile kaotik bir durumla karşılaştı. Müthiş istikrarsız dönemlerden geçtik: Bırakınız Türkiye gibi sosyoekonomik yapısı nedeniyle sorun üreten bir ülkeyi, Fransa’yı batırdı bu tür istikrarsızlıklar. Zaten o nedenle Fransa yarı başkanlık sistemine geçti.
Yani istikrar adına mı sistem değişmeli?
Genç nesillerin hiç sevmediği bir kavramdır istikrar, ama lüzumludur. şu anda çok güçlü bir hükümetle yönetiliyoruz. Ama böyle devam edeceğine dair bir garanti yok.
Seçim barajını indirmek çözüm olmaz mı?
Zaten barajı mutlaka düşürmek lazım, yüzde 3’e kadar inmeli. Fakat bu da siyasi istikrar bakımından sorunludur. Çünkü hükümet kurmak için birçok partinin birleşmesi gerekir. Bunu gidermenin yolları var, sadece anayasayı değiştirmekle olmaz. Seçim sistemini de 2 turlu hale getirmek lazım. Bu aynı zamanda seçmen katında oluşturulan bir demokratik uzlaşma terbiyesidir. Bir sistem değişikliği yapılacaksa da ben başkanlık değil, yarı başkanlık taraftarıyım.
Başkanlığa niye karşısınız?
Başkanlık ve yarı başkanlık yürütmenin güçlendirilmesidir. Bu toplumu birdenbire katı parlamenterden –ki şu anda hiçbir yerde uygulanmıyor- başkanlık gibi kökten her şeyi değiştiren, toplumsal, siyasal ve zihinsel alaboraya gerek olmadığını düşünüyorum. Siyasal sistem değişikliği bir nevi devrimdir. Türkiye’nin bu kadar radikal bir yönetimsel devrimi kaldırabileceğini düşünmüyorum. Hem parlamentosu olacak, hem başbakanı hem de güçlü bir cumhurbaşkanı.
Bekir Bozdağ başkanlık sistemine geçme sebebi olarak yürütmenin daha yetkin denetlenmesi olduğunu söyledi. Ne demek bu?
ABD’de olduğu gibi Kongre denetliyor. Ama Kongre’nin kuruluşundan beri bu geçmişi var. ıstense şu anda da denetlenebilir bizde yürütme, denetliyorlar mı? Hayır. Çünkü siyasi zihniyetimiz farklı. Güç karşısında ‘Üstüne varmayalım’ ya da ‘Bugün onlar yapıyor, yarın ben yaparım’ fikri yaygın. Siyasal kültürümüzde bu konuda tutukluk var.
Başkanlık sisteminde o tutukluk nasıl aşılıyor?
Başkanlık sistemi bu konuda katı olduğu için denetim daha sağlam olabilir. ABD’de Kongre zaman zaman başkanlara nefes aldırmıyor. Hele de Kongre’de çoğunluk başkanın partisinden değilse, dış politikasını bile yürütemiyor.
Öyleyse bu nasıl istikrar, koalisyon hükümeti gibi bir şey?
Evet. Buna birlikte yaşama deniliyor. Meclisteki çoğunluk başka bir partiye ait ama cumhurbaşkanı ya da başkanı seçen çoğunluk başka bir partiye ait olabilir.
AK Parti niye başkanlık sisteminde diretiyor sizce?
Siyasetçinin kendi kaygıları vardır ve genelde onlar narsist insanlardır. Başkanlık sisteminde son söz ikna edebilirse başkanındır. Hangi güçlü lider bütün ipler elinde olsun istemez? Aynı zamanda bu ülke için de iyi olabilir elbette. Oyların dağılmış olduğu bir ülkede başkanlık veya yarı başkanlık parlamenter sistemden daha iyidir. Koalisyonların kurulduğu ülkelerde özellikle.
Bu sistemi benimseyen ülkelerin sivil toplumu, basını nasıl?
Evet bu çok önemli. Bu ülkelerde özgür basın var, herkesin istediği dersleri koyabildiği serbest üniversiteler var, ifade özgürlüğü var. O nedenle ne ABD halkı ne de Fransızlar kendilerini zulüm altında hissediyor. Bizde güç tutkusu ve güce tapma kültürü var. Dolayısıyla bizim halkımız bu tür bir sistemi hiç yadırgamaz. Yine de yarı başkanlığı tercih ederim. Türkiye sistem değişikliğine gidecekse paldır kültür olmamalı. Belki 50 sene sonra da başkanlığa intikal edebiliriz. şimdilik yarı başkanlığa geçelim ama bir şartla: ıki turlu seçim sistemi de gelecek.
Zaten seçim sistemi de siyasal sistemin bir öğesidir. Bu değişikliği yapmazsanız, yarı başkanlık sistemine de geçmeyin çünkü patlayacaktır.
Bu sistem değişikliği Türkiye’nin kadim sorunlarını nasıl etkiler?
Evet, örneğin Kürt sorunu. Röportajdan önce bir nazire olarak şunu söyledim: Kürt sorununu ancak bir dikta rejimi çözer! Höt zöt, ben böyle istiyorum der halleder. Kürt sorununu halletmek için ne kadar güçlü bir yönetimin gerekli olduğunu anlatmak için söylüyorum.
10 yıldır çok güçlü bir hükümetimiz yok mu?
Yetersiz. Evet oy çoğunluğu itibariyle güçlü ama anayasal açıdan da güçlü olması gerek.
Kürt sorununun çözümü için yarı başkanlık iyi midir?
Tabii. (Charles) De Gaulle ta 1946’da yarı başkanlığı düşlemeye başlamıştı çünkü Fransa’da 8 aydan uzun sürmeyen hükümetler dönemi yaşanıyordu. Ve şöyle dedi: Ben Cezayir meselesini halledeceğim ama bana bu gücü vermeniz lazım. Yarı başkanlık sistemine geçilmesiyle de halletti. Çünkü bütün güç onun elindeydi. Parlamenter sistemdeki hükümetlerin ise böyle bir kapasitesi yoktu çünkü ertesi gün düşerlerdi, kıyamet kopuyordu. De Gaulle, Cezayir’e bağımsızlık kazandırdıktan sonra bazı generaller çok kızdılar ama kendisi tekrar tekrar seçildi. Halk da bezmişti bizim gibi böyle bir sorundan. Yani çok benzer yönlerimiz var.
Öncelikle anadilde eğitim sonra yerel yönetimler
Diyelim ki yarı başkanlık sistemine geçtik, Cumhurbaşkanı da Tayyip Erdoğan… Nasıl halledecek Kürt sorununu?
Güçlü temennim iyi yönde halletmesi. Nasıl olacak? Öncelikle anadilde eğitim sorunu çözülecek. Tüm Türkiye’deki yerel yönetimler çok güçlendirilecek. Ama federasyon değil. Bir kere bu toprakların yönetilme tarihine uygun değil. Bir de şu var… Örneğin bugün Salihli’deki bir adamın vergisinin bir kısmı Güneydoğu’ya gidiyor ve buna itirazı yok. Sorgulamıyor bile. Çünkü üniter bir devlet, vatan, toprak diye bakıyor. Federasyon olduğu zaman, Salihli’deki adam niye kendi katma değerini Güneydoğu’ya transfer etsin? Böyle bir kaynak transferi olmaksızın Güneydoğu’nun federe devlet olarak müreffeh biçimde ayakta durması mümkün değil.
Öyleyse bir anadil meselesini halletmek için yarı başkanlık sistemi gerekiyor?
Anadil konusunun çeşitli kademeleri var. Çocukların anadilinde eğitim görmesi gerek, aksi halde o dil yoksullaşır. şimdi Kürtlerin anadilde eğitim görmesine sadece ideolojik değil mali açıdan da itirazlar olacak. Çünkü bu bir masraf kalemi aynı zamanda. Yine kaynak transferi söz konusu. Bugün başlansa yeterli öğretmen bulunması, sistemin işler hale gelmesi 10 yılı bulur. Ama düğmeye basmak ve Kürtleri mutlu etmek lazım çünkü onlar mutlu olmadan Türkiye asla mutlu olamaz. Bir anayasanın esas işlevi de yönetilenlerin mutluluğudur. Yarı başkanlık, bu adımları atmak için parlamenter sisteme göre çok daha uygundur. Yalnız seçim barajı ve sistemi de beraber değişmeli.
Yüzde 10 kalırsa dikta gibi olur
Yüzde 10 kalsa ve yarı başkanlığa geçsek ne olur?
Dikta gibi bir şey olur. Yürütmenin başında bu denli güçlü bir lider varken, toplum içindeki seslerin parlamentoya yansıması söz konusu olamaz.
Herhalde bunları da düşünmüştür AK Parti, başkanlığı ortaya atarken?
Ben hiç duymadım. O nedenle acaba bu konuda gerçekten niyetli değiller de sizi, beni, herkesi meşgul etmek için suni bir gündem mi yaratıldı diye de düşünmeden edemiyorum. Çünkü eğer bu sistem değişecekse tamamen başka bir anayasa yazılmalı ve bugüne kadar hiç bu çerçevede hazırlık yapılmadı.
Dünyada çok çeşitli sonu iyi bitmemiş başkanlık sistemleri var, örneğin Afrika’da…
Müsaadenizle biz de Togo filan değiliz. Bir yönetim geçmişimiz var. Kabilelerden meydana gelen sömürgeci güçlerin öngördüğü yapay bir yapı değiliz. Cumhuriyet’i kuranların da Osmanlı erkân-ı harp subayları olduğunu, bu topraklarda bir yönetim silsilesi ve geleneği yerleştiğini de unutmayalım.
Demirel ve Özal’a fikri ben vermedim
Demirel’e yarı başkanlık önermiştiniz değil mi?
Kimseye bir şey önermedim. şöyle olmuştu: Bilkent’te hocayken ders hazırlıyordum ve Fransa’daki yarı başkanlık sistemini araştırmaya başladım. Üstüne bir tebliğ sundum ve makale çıktı. Rahmetli Özal da bunu beğendi. Onunla konuştuk ama anlaşamadık. Çünkü ABD’deki başkanlık sisteminden çok etkilenmişti. Bu konuda içimde bir acı da vardır.
Nedir?
Son telefon görüşmemizde bu konuda ciddi tartışmalar yapmıştık. 1 ay sonra da vefat etti ve o son konuşmamız olarak kaldı. Sonra Demirel geldi. Bir gün yarı başkanlıkla ilgili bir demecini görüp telefon açtım. Konuştuk ama ona aklı veren ben değildim.
Başkanlık, yarı başkanlık bütün liderlerin hayali mi?
Eğer sistem değişirse, CHP bu haliyle başkan ya da cumhurbaşkanı çıkaramaz. Fransa’da da öyleydi, sosyalist liderler sisteme karşıydı. Sonra ne oldu? Çalıştılar ve adaylarını cumhurbaşkanı yaptılar. ışte bugün yine Hollande!
Radikal Gazetesi / Ezgi Başaran
SON VİDEO HABER
Haber Ara