Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cemaati Fenerbahçe'yi ele geçirir mi?

'Star Gazetesi yazarı Ergun Babahan, Galatasaray'ın şampiyon olmasının ardından attığı twit'le işimi kolaylaştırdı.' diyen Ruşen Çakır Cemaat-Fenerbahçe ilişkisini yazdı. Serdar Turgut da Habertürk Gazetesi'ndeki köşesinde 'Kadıköy'de Ergenekon operasyonu' başlıklı yazıyla tartışmaya dahil oldu.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-14 10:40:34

Cemaati Fenerbahçe'yi ele geçirir mi?
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, köşesinde çok zor bir konuya el attı. Çok iyi bildiği, üzerine kitaplar yazdığı Gülen Cemaati ile son günlerin en çok konuşulan konusu Fenerbahçe'yi aynı köşe yazısında birleştirdi.

Fenerbahçe ve Fethullah Gülen cemaati başlıklı yazısında Çakır, "Star Gazetesi yazarı Ergun Babahan, Galatasaray'ın şampiyon olmasının ardından attığı twit'le işimi kolaylaştırdı." diyor ve şöyle devam ediyor:

"Babahan, sonradan sildiği mesajında, biraz sansürleyerek söyleyecek olacak "Bu kupa Amerika'ya gitsin" yazmış. Amerika'dan kastı tabii ki Başkan Obama değil, genellikle "Atlantik ötesi" diye işaret edilen, uzun süredir ABD'nin Pennsylvania eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen. Hal böyle olunca, Babahan'ın haftada iki gün yazdığı, Gülen cemaatinin yayın organlarından Today's Zaman'ın Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş de, yine twitter üzerinden kendisine bundan böyle yazı yazdırmayacaklarını ilan etti.

GÜLEN'İ BU KADAR KABA ŞEKİLDE SORUMLU TUTTUĞUNU BİLMİYORDUK

Babahan'ın, geçen yıl 3 Temmuz günü Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasıyla zirvesine ulaşan şike soruşturmasını, taraftarı olduğu bu kulübe yönelik bir komplo olarak gördüğünü biliyorduk, ancak bu "komplo"dan doğrudan Gülen cemaatini bu kadar açık (ve kaba) bir şekilde sorumlu tuttuğuna tanık olmamıştık.

Babahan'dan önce sahneye, yine koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Cengiz Çandar çıkmıştı. Kaleme aldığı çok sayıda yazıda ve katıldığı televizyon programlarında şike davasını, Ali Bayramoğlu'ndan ödünç aldığı "polis ve adliyedeki otonom bir yapı"nın komplosu olarak tarif eden Çandar, bir yandan Fenerbahçe taraftarlarının bir bölümünün hissiyatını dile getirirken diğer yandan bu hissiyatın daha da yaygınlaşmasına katkıda bulunuyordu.

SORUŞTURMALARA DESTEK VERMİŞ, ELEŞTİRMEMİŞLERDİ

Şu nokta çok önemli: Çandar, Babahan gibi yazarlar, aynı polis ve savcıların daha önce yürüttüğü soruşturmalara geniş ölçüde destek vermiş, bu süreçte yaşanan usulsüzlük ve haksızlıklara, soruşturmalara gölge düşmemesi gerekçesiyle genellikle ses çıkarmamış veya itirazlarını kısık sesle dile getirmişlerdi. Bir diğer önemli nokta da, yine bu isimlerin şike davasıyla birlikte tutum değiştirmekle birlikte Gülen cemaatiyle olan ilişkilerini sürdürmeleridir. Çandar'ın en ateşli yazılarından birinin ardından cemaatin ABD'deki bir faaliyetine davet edildiğini; Babahan'ın da o meşhur twiti atmadan kısa süre önce Heybeliada'da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın (GYV) bir çalıştayına katıldığını biliyoruz.

Çandar, Babahan gibi örnekler, şike soruşturmasının Fethullah Gülen cemaati için, Prof. Türkan Saylan ve Ahmet Şık-Nedim Şener olaylarıyla MİT krizinin dışında bir "kırılma noktası" anlamına geldiğini göstermeye tek başına yeterli olabilir. Ama bunun ötesinde, değişik vesilelerle gösteri düzenleyen Fenerbahçe taraftarlarının doğrudan Fethullah Gülen'i ve onun cemaatini hedef almaları, tüm Türkiye'yi kucaklama iddiasında olan bu hareket için son derece tehlikeli bir durumdur.

HİZMET HAREKETİ'NİN ŞİKE'YE DEĞİNMEMESİ ANLAMLIYDI

GYV'nın 5 Nisan günü yaptığı ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran açıklamada MİT krizi, Ahmet-Nedim olayı gibi birçok kritik konunun ele alınıp şike davası hakkındaki iddialara hiç değinilmemesi son derece anlamlıydı. Fakat bir ay sonra, 7 Mayıs günü, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bu konuya epey geniş bir şekilde yer vermek durumunda kaldı.

"Şike davası başladığından beri bir kulübü etkilemeye çalışan dar bir zümre, Başbakan Erdoğan'ı ve 'cemaat'i suçladı. Son dönemde ibreyi 'cemaat'e kaydıran bu marjinal grup, Fenerbahçe taraftarını etki altında bırakma gayretiyle 'Cemaat Fener'i ele geçirmeye çalışıyor' propagandasına başvuruyor" diyen Dumanlı sözlerini "Hakiki Fenerbahçe taraftarının (ve futboldan anlayan herkesin) gülüp geçeceği bir iddia bu" diye sürdürmüştü.

CEMAATE SEMPATİYLE BAKANLAR DA BUNA İNANIYOR MU?

Ancak Galatasaray'ın şampiyon olmasının ardından Fenerbahçe taraftarlarından gelen tepkilere baktığımızda, bu iddianın daha kuvvetli bir şekilde dillendirildiğini görüyoruz. Burada esas soru şudur: Bu iddiaya inananlar, Dumanlı'nın dile getirdiği gibi "dar bir zümre", yani büyükşehirlerde yaşayan, zaten Gülen cemaatine karşı hasmane duygulara sahip bir avuç "Beyaz Türk" müdür, yoksa, örneğin Anadolu'da yaşayan ve/veya normal şartlarda Gülen cemaatine sempatiyle bakan Fenerbahçeliler arasında da böyle düşünenler var mıdır?

Dumanlı söz konusu yazısında şöyle yazmıştı: "Cemaati bilenler için tamamen absürt ve irrasyonel bir tez bu. Neden mi? 'Cemaat' bir spor kulübünü niye ele geçirmek istesin? Diyelim ki ele geçirdi; kulübü ne yapsın? Ne işine yarayacak? O kulübe gönül veren değişik inanç ve ideolojideki insanlarla nasıl yüz yüze bakacak? Diğer kulüplerdeki dost ve taraftarları bu işe bozulmayacak mı? Bir kulübe meyledince diğer kulübün sevdalıları 'cemaat'e küsmeyecek mi?"

MEDYADAKİ İSİMLER ZORLANIYOR

Hiç kuşkusuz bunlar çok güçlü argümanlar. Ancak Fenerbahçeliler arasındaki "Cemaat kulübümüzü ele geçirmek istiyor" duygusu da gözlemlerime göre, her geçen gün daha da güçleniyor. Ortada ciddi bir sorun olduğu açık ve bu sorunun, Aziz Yıldırım özgürlüğüne kavuşmadan çözülebileceğine ihtimal vermiyorum.

Bu noktada, hem Cemaat içinde önemli konumlarda bulunup hem de Fenerbahçe'ye gönül vermiş isimlere özel bir rol düşebilir ki şu ana kadar, özellikle medyadaki bazı isimlerin her iki bağlılığı birarada taşımada hayli zorlandıklarını gördük.

Kadıköy'de Ergenekon operasyonu / Serdar Turgut, Gazete Habertürk

Maç sonrasında Kadıköy'de yapılan iç savaş provası, Ergenekon denilen tehlikeli örgütlenmenin, ülkeyi karışıklığa itmek için ve Gülen Cemaati aleyhine eline geçen her fırsatı değerlendireceğini göstermektedir. Örgütün asker içindeki ve medyadaki ayağı pasifize edildiğinden beri örgüt karışıklık çıkaracağı ve toplumun bazı kesimlerini Gülen Cemaati'ne karşı harekete geçireceği fırsatları kolluyordu. Sendikaları da gözlerine kestirdiler ve bazı sendikal eylemlerde işçileri polise karşı provoke ettiler. Ama örgütün asıl önem verdiği alan, spor ve özellikle Fenerbahçe'ydi. Duyguların her zaman yoğun ve ateşli olduğu futbolda bir de Fenerbahçe söz konusu olduğunda daha da ateşlenen duyguların manipüle edilmeye elverişli olduğu görüldü ve bunun üzerine bir senaryo işleme kondu.

Bugünkü iddiamın temeli açık istihbarattan gelmektedir. Yani ben bir yıldan uzun bir süreden beri futbol camiasındaki gelişmeleri, verilen demeçleri, çıkan tartışmaları hep bu gözle okudum. Sonunda maç sonrasında çıkarılan iç savaş benzeri karışıklığı görünce bakmasını bilen herkese açık olan açık istihbarattan iddiam kesinlik kazandı. O gece Kadıköy'de yaşananlar sıradan kızgın Fenerbahçelinin çıkarabileceği türden olaylar değildi. Bunlar profesyonel militanın yapacağı türden şeylerdi. Hele benzin istasyonunu havaya uçurma girişimini gördükten sonra bu fikrim daha da netleşti.

Ergenekon örgütü bir süredir Fenerbahçe camiasında oluşturulmaya başlanan Gülen karşıtı hisleri bir fırsat olarak değerlendirmiş ve bunu Fenerbahçe'yi Gülen hareketine karşı harekete geçirmek için kullanabileceğini görmüş ve güçlü bir şekilde harekete geçmiştir.

Şike davası: Aziz Yıldırım'ın Fethullah Gülen'e yakın olan savcı ve polisler tarafından tutuklandığını ve şike davasının da Fenerbahçe'yi ele geçirmek için Gülen Cemaati tarafından bir fırsat olarak kullanılacağını düşünen bir grup insan Fenerbahçe içinde vardır. Bu insanlar şike davasının ilk duruşmasında mahkeme önüne gelerek üzerinde "Cemaat Fener'le başa çıkamaz" ve "Cemaat Meclis'te Fenerbahçe hapiste" yazılı pankartlar açmışlardı.

Gülen'in avuçta sıkıldığı poster: Daha sonra aynı insanlar, Fenerbahçe forması giymiş bir işçinin elinde tuttuğu Fethullah Güleni sıktığı posteri, takımın resmi sitesine de koydular. Bu resim bir süre sitede kaldı ama sonra Nihat Özdemir cemaatin gazetesi Today's Zaman Gazetesi'ne bir demeç vererek "Bazı marjinal grupların hareketleri bizi bağlamaz" dedi ve o resmi siteden kaldırttı.

O marjinal grup neydi?: Ama o marjinal denilen grupların kimlerden oluştuğu bir türlü anlaşılamadı.

Ve onların neden sürekli Gülen Cemaati'ne karşı tavırlar sergiledikleri de ortaya çıkarılamadı. Bunların gerçek Fenerbahçeli olup olmadıkları bile meçhul kaldı. Onların Fenerbahçeli taraftar görünümündeki Ergenekon sempatizanları olabilecekleri kuşkusu hep kaldı. Yani anlayacağınız Fenerbahçe kulübü askerlere hep yakın olmuş başkanlarının hapiste olması nedeniyle Ergenekon bağlantılı olması ihtimalleri hayli yüksek olan kişilerin elinde oyuncak olmuş, fokur fokur kaynıyordu bir süredir. Bu kaynayan tencerenin bir süre sonra taşacağı belliydi; nitekim bu da oldu final maçı sonrasında.

Tabii bütün bunların yanı sıra Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay'ın 23 Temmuz 2011 'de yaptığı açıklama da katiyen göz ardı edilmemeli. Şunu diyordu Yüksek Divan Kurulu Başkanı: "Hiçbir tarikat, İslam örgütü zemininde bir yapılanma bu kulübün içinde yapamaz."

İnsanların aklına, bu açıklamayı duyar duymaz şike davası sürerken otomatik olarak Gülen Cemaati geldi ve "Cemaat Fenerbahçe içinde çalışıyor olmalı ki divan başkanı bu şekilde bir demeç vermeye kendini mecbur hissetti" diye düşünmeye başladılar.

Duygular oluşturuldu: Şunu unutmayın, olduğu söylenen hiçbir şeyin gerçekte olup olmadığının fazla önemi yoktu, ama oluyormuş algısı güçlü bir şekilde yaratıldı. Bu algı oluşturulması süreci tipik bir Ergenekon operasyonu kokusu veriyordu.

Oluşturulan bütün algılar sonucunda Fenerbahçe camiasında Gülen Cemaati'ne ve polise karşı bir tepki oluştu.

Pazar gecesi o tepki harekete geçirildi. Az sayıda provokatör insanları polisle çatıştırdı. Kadıköy'de bir Ergenekon operasyonuna şahit olundu.

Ben o gece atılan kin tohumlarının etkisinin yıllarca süreceğini düşünüyorum. Fenerbahçe yönetimi cemaat ile karşıtlık ve çatışma görünümüne yol açan gelişmeleri ve kişileri kontrol altına almazsa Ergenekon daha uzun süre futbol camiasında kendine elverişli bir operasyon yapma zemini bulacaktır.

Umarım sağduyulu Fenerbahçe taraftarı ve de yönetimi bu üzerlerine oynanmaya çalışılan tezgâhı bozarlar.


İLGİLİ HABER İÇİN TIKLAYINIZ


'Camia' Ergun Babahan üzerinden birbirine girdi

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara