Dolar

34,9485

Euro

36,7943

Altın

2.997,37

Bist

10.020,99

Esed, Kürtlere İsrail taktiği uyguluyor

Erbil’deki Türk-Kürt Çalışmaları Merkezi Başkanı Dr. Ali Othman, Esed rejiminin 40 yıl boyunca vatandaşlık vermediği Kürtleri PKK baskısıyla halk ayaklanmasından uzak tutmaya çalıştığını söyledi. Othman, İsrail taktiğiyle yerleşim bölgeleri silahlı Arap bedevilere verilen Kürtlerin PKK’ya karşı silahlanmaya başladığını söyledi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-09 16:09:16

Esed, Kürtlere İsrail taktiği uyguluyor
Erbil’deki  Türk-Kürt Çalışmaları Merkezi Başkanı Dr. Ali Othman, Esed rejiminin 40 yıl boyunca vatandaşlık vermediği Kürtleri PKK baskısıyla halk ayaklanmasından uzak tutmaya çalıştığını söyledi. Othman, İsrail taktiğiyle yerleşim bölgeleri silahlı Arap bedevilere verilen Kürtlerin PKK’ya karşı silahlanmaya başladığını söyledi.  Irak Federe Kürt Bölgesi’nin Erbil şehrinde bulunan şehrinde Türk-Kürt Çalışmaları Merkezi Başkanı Dr. Ali Othman, Suriyeli Kürtlerin ülkede yaşanan halk ayaklanmasındaki önemli rolünü ve PKK’nın Esed rejimiyle işbirliğini Yeni Şafak’tan Önder Deligöz’e anlattı. Othman, Esed rejiminin PKK’nın kontrolüne verdiği bölgelerde yaşayan Kürtleri ölüm tehdidiyle ayaklanmadan uzak tutmaya çalıştığını belirtti.

ESED, İSRAİL TAKTİĞİ UYGULADI


Kürtlerin Hafız Esed döneminden bu yana Baasçı rejimin baskısı altında yaşamak zorunda kaldığını anlatan Ali Othman, “Son 40 yılda Kürtlerin 3’te 1’i yerli Suriyeli olmadıkları bahanesiyle vatandaşlıktan çıkarıldı” dedi. Esed rejiminin şövenist bir politika uyguladığını ifade eden Othman, “1970’lerin sonunda Hafız Esed, Suriye Kürtlerini Türkiye ve Irak’tan izole etmek için Arap kemeri diye adlandırılan Arap yerleşimlerini yapılandırdı. Kürt yerleşim birimleri İsrail taktiği uygulanarak rejim tarafından istimlâk edildi ve buralara silahlı Arap bedeviler yerleştirildi” diye konuştu. İşte o röportaj:

1.Suriye Kürtleri rejimin devrilmesinde önemli bir faktör mü?

Birçok ülkeden politik gözlemci ve fikir adamı, Esed rejiminin devrilmesinde Kürtlerin önemli bir role sahip olduğu konusunda hemfikir. Örneğin Londra’daki dış politika think thank kuruluşu Henry Jackson Society’den Michael Weiss, “Kürtler Suriye devriminin başarısında belirleyici rol oynayacak’’ diye yazdı. M. Weiss ‘’Sadece Kürtlerin desteğiyle Suriye Ulusal Konseyi (SUK) büyük kitle destekleri kazanabilir’’ diye vurguladı. Tam da bu sebepten Esed rejimi ve İran taraftarı siyasetçiler Kürtleri Suriye Ulusal Konseyinin başlattığı bu halk ayaklanmasından uzak tutmak için ellerinden geleni yaptılar. Herhangi biri rejimin Araplara uyguladığı şiddeti Kürtlere uygulamadığını ve danışıklı siyaset yürüttüklerini kolaylıkla anlayabilir.

2.Bu denklemde Kürtler neden önemli?

Kürtlerin öneminin nüfus oranlarıyla, coğrafik konumlarıyla ve rejimin daha önceki Kürt tutumuyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Kürtler, Suriye nüfusunun yüzde 15-20’sini oluşturuyor. Bu oranın net olmamasının sebebi, son 50 yılda gerçek bir nüfus sayımının gerçekleştirilmemiş olmasıdır. Bu oran, Kürtleri Suriye’nin en büyük azınlık grubu yapıyor. Hatta Suriye rejimini control eden Nusayri’lerden bile büyük bir grup. Kürtler Suriye’nin Kuzey ve kuzeydoğusunda yaşıyor. Türkiye ve Irak’taki Kürtlere yakın coğrafyadalar. Aynı zamanda Kamışlo, Haska ve amuda gibi önemli şehirlerde de çoğunluğa sahipler. Halep ve Şam’da bile güçlü bir Kürt çoğunluğu mevcut. Coğrafik konumları Kürtlerin politik ağırlıklarını da belirliyor. Suriye Kürtleri Esed ailesinin Baasçı rejimi altında büyük acılar çekti. Son 40 yılda Suriye Kürtlerinin 3’te 1’i Suriye vatandaşlığından yerli Suriyeli olmadıkları bahanesiyle çıkarıldı. Esed rejimi Kürtlerin etnik kimliklerini reddeden şövenist bir politika uyguladı. 1970’lerin sonunda Hafız Esed, Arap kemeri diye adlandırılan Arap yerleşimlerini yapılandırdı Suriye Kürtlerini Türkiye ve Irak’tan izole etmek için. Kürt yerleşim birimleri rejim tarafından istimlâk edilerek silahlı Arap bedeviler yerleştirildi. İsrail taktiği uygulandı özetle. Kürtlere azınlık olarak dillerinin Suriye okullarda yasaklanması gibi birçok acı yaşatıldı. Hatta Esed rejimi tarafından yapılıp referanduma sunulan yeni anayasada dahi Kürtlerin hakları tanınmadı.

3.Bu kadar baskıya rağmen Kürtler neden Esed rejimine karşı ayaklanmalarda daha aktif rol almadı?

Her ne kadar Suriye’deki Kürt bölgeleri hemen her gün sokak çatışmalarına, direniş hareketlerine ve yükselen kargaşaya tanık olsa da, Esed rejimi Kürt ulusalcılığına ve ulusal taleplerine karşı sessiz kalmaya karar verdi.

Güvenlik güçleri daha pasif bir rol oynuyor. Rejim verilerine göre Kürtlerin ulusal talepleri çok sınırlı boyutta kalıyor ve rejimin ayakta kalmasına bir tehdit olarak teşkil etmiyor. Hatta rejimin PKK özelinde PYD’ye Muhaberat (Suriye İstihbaratı) ile birlikte Kürt bölgelerinin yönetimini verdiği gözüküyor. Suriye rejimiyle anlaşarak İran-Suriye hattında konumlanan PKK’ya bağlı örgüt PYD, Suriye Kürdistan’ında birleşik ulusal Kürt ayaklanmasını engelliyor. PYD’nin diğer Kürt hareketleriyle çatıştığı bir sır değil. Bazı Kürt kaynaklarına göre, PYD Suriye Kürdistanında bazı kontrol noktaları kurmuş ve Esed rejimine karşı birçok Kürt muhaliflerini tutuyor PKK’nın desteği sadece PYD ile sınırlı değil, BDP ile Esed’e destek için 19 Şubatta Antakya’da bazı Türk sol gruplarına da dahil oldu. Bazı PYD taraftarlarının rejim muhalifleri tarafından Esed’e mal edilerek öldürüldüğü de biliniyor. Bazı kaynaklara göre PYD Afrin ve Amuda gibi şehirlere ilerliyor.

4. Söylediklerinizden şunu anlıyorum. Bazı Kürtler muhaliflerle birlikte hareket ediyor. Öte tarafta ise PKK rejimle işbirliği içinde. Sizce bu durum neden böyle sonuçlandı?

Evet. Birçok Kürt ve 11 farklı Kürt partisi Kasım 2011’de Kürt Ulusal Konseyi çatısında birleşti ve rejime karşı çalışıp rejimi devirme sloganıyla hareket ettiler. Barzani taraftarları, PYD, Yekitî, Hareket el Mustakbel ve Kürt Gençlik Koordinasyonu Komitesi bunların en güçlüleri. Yeni kurulan Ulusal Hareket Cephesi ve İslami gruplar, rejimin devrilmesi için SUK ile birlikte hareket etmeye çağrıda bulunuyorlar. 1700 Suriyeli Kürt askeri eğitim alıyor. Bu güçler Kürt Ulusal Konferansına bölgede PKK’ya karşı durması için kullanılacak. Ama bu gruplar PYD kadar etkin değiller. Bunun birçok sebebi var. Birlik ve beraberlik eksikliği, vizyon eksikliği ve Esed sonrası yürütülecek politika yoksunluğu bunlardan bazıları. Kürtler Genel Mecliste ve SUK’ta az temsil ediliyorlar. İki ay önce Kürt kaynakları, Irak Cumhurbaşkanı Talabani Esed rejimi ile birlikte PYD-PKK’nın Suriye’de rahat hareket etmesini sağlayan bir anlaşmaya imza attığını bildirdi. İki aydan bu yana 2000’e yakın PKK militanı Suriye’nin Türkiye sınırına yerleşti. Türkiye’nin SUK’a destek vermesi durumunda sınırda 300 km kadar güvenliğin PKK militanlarına verileceği aktarıldı. Bu durumun ise 1980 ve 1990’lardaki olayları tekrar ettireceği ve Türkiye’nin güvenlik güçlerinin büyük kısmını PKK ile savaşmaya o bölgeye sevkine sebep olacağı söyleniyor.

5. PKK Mişel Temo’yu niye öldürdü. Kürtlerinin ayaklanmadaki pozisyonunu etkilemek için mi?


Her ne kadar PKK Temo ve diğer rejim karşıtı liderleri öldürdüğünü reddetse de bütün noktalar PKK’yı işaret ediyor. Hatta iki hafta önce El Mustakbel hareketinde öncü rol alan Temo’nun yeğenini de öldürdüler. PKK kendi kontrolünde olmayan her grubu susturmak yada durdurmak istiyor. Fakat insanlar hala protesto ediyor ve PKK durduramıyor bunları.

6. Siz, Kürt Ulusal Konseyinin PKK’nın desteklediği PYD’den daha güçlü bir konum elde edeceğine inanıyor musunuz?

Barzani ve Türk hükümeti onlara çok etkin destek verdiğinden evet inanıyorum. Temel olarak SUK’un Kürtler üzerinde çok söylemleri var. Geçen sene örneğin Galyun ‘’ Suriye’nin yeni anayasası çok ayrımcılığa maruz kalan Kürtler dahil bütün azınlıkların haklarını koruyacak’’ dedi. Buna benzer sözler Tunus’daki Suriye’nin Dostları toplantısında da dile getirildi. Marttaki İstanbul Konferansında ise SUK Kürt Haklarına işaret eden sözleri reddetti. Bu durum konferansta Kürt tarafların rahatsızlığına sebep oldu. SUK’un son raporunda ise Kürt haklarına hiçbir vurgu yok ve Kürt tarafı ise bu durumu yeni anayasada güvenceye almak istiyor. Eski politikaların telafisi, özerklik ve öz yönetim gibi hakların verilmesi genel talepler arasında. Görünen o ki, Galyun eski politikalarından geri adım atmış. Erbil merkezli Kürt Rodaw Gazetesinin ona dayandırılan 12 Nisan 2012 tarihli manşetinde ‘’Kürtler Suriye’de Özerklik ve federasyon hayallerine son vermeliler, Suriye Kürdistanı diye bir yer yoktur. Kürtler Suriye Arap Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olmak için çalışmalılar’’ diye yazıyordu. Doğrusu bu Suriye’deki ikameti boyunca Öcalan’ın da görüşüydü. Birçok Kürt için bu Arap kimliğini kabul etmek anlamına geliyor. Kürt gözlemciler bu duruma karşı isteksiz olduklarını bildirip, Müslüman Kardeşlerin ve Arap milliyetçilerin bu tutumunun Baas rejiminkinden çok da farklı olmadığını dile getirdiler. Öte taraftan SUK Türk etkisinde hareket ediyor ve kendi Kürtlerine benzer politikanın Suriye Kürtlerine de uygulanmasını ve özerklik kazanmasını istemiyor.

7. Türkiye bu durumun çözümü için ve PKK’nın Suriye’de Kürt kartını oynamasını engellemek için ne yapmalı?

Türkiye hala bu durumun çözümü için Barzanici Kürt Ulusal Konseyiyle ciddi ve ani görüşmelere girmesi için SUK’a maddi ve siyasi destek verebilir. Bunu da şu durumlarda başarabilir:

1- Türkiye SUK ile birlikte Müslüman Kardeşleri ve Arap milliyetçilerini Kürt haklarını vermeye hazır olduklarını vurgulamaya zorlamalı

2- Kürtlere Genel Mecliste ve SUK yönetim organlarında daha çok sandalye verilmeli

3- FES başkanı alman Michael Meier’in de söylediği gibi Türkiye bölgede inisiyatif almak istiyorsa öncelikle kendi Kürtlerinin sorununu barışçıl bir yöntemle çözmeli

Bu bahsi geçen konular başarılmadığı sürece PYD bölgede kontrolü ele alacak ve ESED sonrası rejim İran’ın Kürtleriyle rejimden sonra yüzleştiği sorunlarla yüzleşecek. Suriye’deki herhangi bir Kürt Sorunu bitimi Türkiye’ye sıçrayacak.
SON VİDEO HABER

Suriyeliler gitti, atölyeler boş kaldı!

Haber Ara