Engellilerin Bağcılar’daki sarayı
Engellilerin sosyal hayata kazandırılması için önemli çalışmalar yapılıyor ülkemizde. Fakat haberimize konu olan Engelliler Sarayı, fiziksel şartları ve eğitim kalitesiyle Türkiye’de bir ilk. Binanın resmî açılışını başbakan yaparsa onlar için her şey daha güzel olacak...
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-02 11:02:35
Aslında anlattıklarımız basit, gündelik yaşam hikâyelerinden biri değil. Çünkü bu sevimli çocuk, zihinsel engelli. Sağlıklı insanlar için ‘sıradan’ kabul edilen birçok şeyi artık yapıyor olması onu benzerlerinden ayırıyor. Sadece Murat değil, daha niceleri var Bağcılar Belediyesi’nin açtığı Engelliler Sarayı’nda. İsminden de etkilenerek bu devasa mekânı merak ettik. Hem ayrıntılarıyla gezip uzmanlardan bilgi aldık hem de engelli çocuk ve gençlerle tanışarak geleceğe dair umutlarımızı tazeledik.
Engeliler Sarayı, 16 bin 500 metrekarelik bir alanda, sadece engellilere hizmet vermek amacıyla yapılmış özel bir mekân. Şu anda 600’e yakın dezavantajlı çocuk ve genç aktif şekilde buradan yararlanıyor. Binanın yapımını Bağcılar Belediyesi ile İl Özel İdaresi birlikte gerçekleştirmiş. 20 milyon lira gibi de rekor bir paraya mâlolmuş mekân. Tabii maliyet kalemi sadece bununla da sınırlı kalmamış. Bir de işletme giderleri var. Bunu karşılamak için de İstanbul Kalkınma Ajansı ile 18 ay sürecek “Engelliler Akademisi Projesi”ni devreye sokmuşlar.
Hedef 1700 engelliye ulaşmak
25 ayrı branşta verilen eğitimlere tüm engelli grupları ile isterse veliler de katılabiliyor. Projenin hedefi 1700 engelliye ulaşmak. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, projenin amaçlarını şöyle özetliyor: “Engellilerin kurslar vesilesiyle istihdam edilmesini, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif faaliyetlerle hem sosyal hem de ekonomik anlamda gelişmelerini, toplumla bütünleşmelerini istiyoruz. Mesleki eğitimlerle ‘evde istihdam’ kolaylığını hayata geçirmek, uyum seminerleriyle engellilerin kendilerini ifade edebilme yeteneğini artırmak, engellilerle ailelerine psikolojik danışmanlık hizmeti vererek de sorunlarla mücadele etme yollarını öğretmek önceliklerimiz arasında.”
Engelliler Sarayı’nda tamamen görme engelliler için düzenlenmiş bilgisayar, düz dikiş-ütü ile overlok-rençbe eğitimi veren dikiş sınıfları, erkek ve hanımlar için ayrı ayrı kuaförlük, 3-6 yaş arası engelli çocuklar için gündüz bakım evi, ahşap işleri, halı-kilim dokuma, okuma-yazma, mantar yetiştiriciliği, Özürlü Memur Seçme Sınavı’na (ÖMSS) hazırlık sınıfları, sabun atölyesi, nikah şekeri yapımı, el becerisi ve montaj atölyesi, işaret dili, bağımsız hareket, yabancı dil, çağrı merkezi operatörlüğü, bilgisayarlı muhasebe ile temel bilgisayar eğitiminin verildiği sınıflar var. Öğrenciler isteklerine göre sabah ya da öğleden sonraki kurslara katılabiliyor. Talebeler hafta içi her gün ücretsiz, evlerinin önünden alınıp kurs bitiminde tekrar geri bırakılıyor. Bina tamamen engellilere özel yapıldığı için öğrenciler bir yerden bir yere giderken sıkıntı yaşamıyor. Özgürce hareket etmeleri onları rahatlatmaya yetiyor da artıyor bile. İsteyen veliler çocuklarıyla birlikte de gelebiliyor. Ders süresince anne-babalar için ayrılmış televizyonlu, kafeteryalı geniş salonda diğer velilerle sohbet edip keyifli vakit geçirebiliyorlar. Eğer öğrencide saldırganlık, hırçınlık varsa ilk zamanlar anneler de derse alınıyor. Her sınıfta yüzde 10 veli katılım hakkı var. Yani çocuğunu kursa ya da bakım evine getiren anne-baba istediği herhangi bir kursa meslek edinmek, rehabilite olmak için katılabiliyor.
Felçli arkadaşım sayesinde...
Projedeki derslerin birçoğunu daha önce halk eğitim merkezlerinde çalışan öğretmenler veriyor. Çoğu eğitimci ilk kez engellilere ders anlatıyor. Meşakkatli tarafları olsa da hepsi bu durumdan oldukça memnun gözüküyor. Kızlara kuaförlük eğitimi veren Yasemin Gürkan’ın 12 öğrencisi var. 8’i ortopedik, 4’ü de zihinsel engelli. Gürkan, kendi isteğiyle engellilerle çalışmak istemiş. Onun için oldukça anlamlı bir sebebi var çünkü: “Çok yakın bir arkadaşım trafik kazası geçirdi, belden aşağısı felç oldu. Onun mücadelesine çok yakından şahitlik ettim. Arkadaşımın arayışları bana da yol gösterdi. Buraya başvurdum. Engellilerle aynı ortamı paylaşmak çok güzel. Sanki sevgi temelli karşılıklı bir alışveriş var aramızda. Benim onlara verdiklerim, onların bana kattıkları. Engellileri rehabilite edelim diyoruz ama asıl onlar bizi rehabilite ediyor. İnsan; hayatının, sağlığının, kendisine verilen nimetlerin farkına varıyor her an. Üzerinizde ne sıkıntı ne de üzüntü kalıyor.”
Kuaförlük sınıfı; dış görünüşü, aralıksız çalan müziğiyle gerçek bir kuaför salonundan farksız gözüküyor. Verdiği hizmetler de zaten bu çabayı destekliyor. Herkesin yüzü gülüyor, engelliler harıl harıl keyifle çalışıyor. Yasemin Hanım öğrencilerin hızla ilerleme kaydettiğini anlatıyor. Ortopedik engelliler çoğu alanda başarı sağlamış. Zihinsel engelliler ise tek bir göreve yoğunlaşarak hayli yol almış. Öğretmenlerine göre herhangi bir kuaför dükkânında saç yıkama, manikür-pedikür gibi alanlarda çalışabilir durumdalar.
Engellilerin bazıları dışarıda vakit geçirmeyi, her gün bir yerden bir yere gidip gelmeyi sevmeyebiliyor. Böyle düşünenler için halı-kilim atölyesi oldukça ideal gözüküyor. Çünkü 3,5 aylık eğitim sonunda artık kendi evlerinde halı, kilim dokuyabilecek seviyeye gelecekler. Tezgâh alamayanlara Bağcılar Belediyesi verecek. Dokudukları ürünleri de yine burada satışa çıkarabilecekler.
MANTAR YETİŞTİRİCİLİĞİ YAPACAKLAR
Genelde zihinsel ve ortopedik engellilerin bulunduğu sınıfta ayak fonksiyonunu kullanamayanlar için de özel tezgâhlar bulunuyor. Öğrenciler dokuyacakları halının, kilimin renklerini kendileri seçiyor. Sınıfın en çalışkanları sayılırken Zehra’nın ismi geçiyor. Birinci kilimi bitirip ikincisine çoktan başlamış. Çalışmalarına evde devam edeceğini söylüyor. Dilşah (20) zihinsel engelli, zor konuşuyor: “Burada çok mutluyum. Arkadaşlarım da var. 2 gün halıya 2 gün de kuaföre gidiyorum. Kuaförde saç bölüp maşa yapıyorum. Hangi mesleği seçeceğime karar vermedim henüz.”
Döne Hanım otistik oğlunu Engeliler Sarayı’na düzenli şekilde getiren velilerden biri. Oğlu dersteyken o da soluğu halı-kilim dokuma sınıfında alıyor. 6 yaşındaki Fırat otistik. Hem okula hem de el becerisi kursuna devam ediyor. Bu temponun oğluna çok yaradığını düşünüyor Döne Hanım: “Hiç sesi çıkmaz, anne-baba bile diyemezdi. Konuşmayı öğrendi. İsteklerini rahatlıkla söylüyor artık. Onun adına çok umutluyum. Her geçen gün daha da iyi olacak biliyorum.”
“ÖĞRENDİKLERİYLE İŞ BULURLAR”
Engellilerin evde istihdamını sağlayacak başka bir kurs da mantar yetiştiriciliğiyle ilgili. 15 öğrenci bu eğitimi alıyor. Sınıfları çok nemli, karanlık. İlk hasatlarını gerçekleştirmişler. Biz, yeni mantarların oluşum aşamasına denk geldik. Naylonlarla örtülmüş kasaların her birinin üzerinde öğrencilerin ismi yazıyor. Herkes kendi mantarının bakımından sorumlu. Öğretmenleri Melahat Akçay da sürekli yanlarında. Öğrenciler tüm zamanını burada geçirmiyor. Mantar yetiştiriciliğinin incelikleri için dersliklere geçip kompost nedir, içeriğinde neler bulunur, nasıl hazırlanır, fermantasyon, pastörizasyon aşamaları, örtü toprağın özellikleri, süreçte yaşanacak muhtemel problemler ve çözüm yolları gibi konularda teorik bilgiler de ediniyor. Burada amaç engellilerin evinin bodrumunda veya bir odasında mantar yetiştirmesini sağlamak. Öğrenciler mahsullerini satarak hem para kazanabilecek hem de sosyalleşme imkânı bulacaklar çünkü. Melahat Hanım 3 öğrencisinin kurstan sonra hemen evde üretime başlayacağını söylüyor.
Düz dikiş ve ütü sınıfında teknik dikiş öğreniyor ortopedik ve zihinsel engelliler. Fermuar, manşet, cep, yaka dikimi üzerinde duruluyor burada. Daha önce büyük bir tekstil firmasının özel dikiş bölümünde çalışan Feyza Yılmaz’ın 13 öğrencisi var. İlk kez engellilerle çalışan Yılmaz, zorlanmadığını belirtiyor: “Tüm teknikleri veriyorum. Zihinsel engellilerle belli alanlara yoğunlaşarak çalışıyoruz. Sadece fermuar ya da yaka dikimi gibi. Ama hepsi genel bir göz aşinalığı, kabiliyet kazandı. Düz dikişe bile alınabilirler. Model yapamazlar ama birleştirebilir, etek dikişleri ve etek katlama yapabilirler. Burada öğrendikleriyle muhakkak iş sahibi olurlar. Makineyi tanıyor, tamiratını, kumaşın yönünü biliyor, kalıpları yerleştirebiliyorlar.”
MEMURLUK SINAVINA HAZIRLIYORLAR
Engelliler Sarayı’ndaki eğitimler elbette ki anlattıklarımızla sınırlı değil. Belki de şu günlerdeki en önemli çalışmaları ÖMSS’ye hazırlık kursları. Sırf bu sebeple 8 sınıf açmışlar. 230 memur adayı cumartesi-pazar olmak üzere haftada iki gün yoğun bir ders temposuyla destekleniyor. Bağcılar Belediyesi öğrencilere soru bankası ve çalışma kitapları dağıtmış. 9 branş öğretmeni sırf sınav hazırlığı için orada. Matematik, Türkçe, tarih ve coğrafya dersleri anlatılıyor. Günde 4 saat ders işlenirken arada gerçeğine uygun şekilde deneme sınavları da yapılıyor. Tabii tüm engelli grupları bu eğitim seferberliğine davet ediliyor. Mesela işitme engelliler için işaret diliyle ders anlatılan sınıflar bile mevcut. ÖMSS’ye hazırlık kursları hafta sonuyla da sınırlı değil. Çünkü salı, çarşamba ve perşembe günleri Marmara Üniversitesi, Arel Üniversitesi ve Kemerburgaz Üniversitesi’nden gönüllü öğrenciler Engelliler Sarayı’na gelerek etüt programı yapıyor. İhtiyaç hâlinde birebir ders imkânı da sağlanıyor. Memur adayları anlayamadıklarını, kafalarına takılanları gönüllülere sorup konu tekrarlarını birlikte yapıyorlar.
Bağcılar’daki Engelliler Sarayı’na çocuklarını göndermek ya da kendisi bizzat başvurmak isteyenlerin yapması gerekenleri Başkan Lokman Çağırıcı anlatıyor: “Kurslara katılacak engelliler 14-60 yaş arasında olmalı, Bağcılar’da oturmalı, engel durumunu, oranını gösteren raporu bulunmalı. Özel eğitim öğretmeni, iş-uğraş terapisti, psikolog bir de fizyoterapistten oluşan değerlendirme komitesi öğrencinin durumunu masaya yatırıyor. Aile ve engellinin de istekleri göz önünde bulundurularak en uygun kursa yerleştirme yapılıyor.”
Bağcılar İstanbul’un en kalabalık nüfuslu ilçesi. Türkiye’de yaşayan vatandaşların yüzde 1’i burada ikamet ediyor. Engelliler Sarayı’nın hâlihazırda 600’den fazla öğrencisi var. Fakat önümüzdeki aylarda bu rakamın daha da artması bekleniyor. Çünkü belediye envanterinde tüm engelli vatandaşların bilgisi mevcut. Telefon, mesaj ve bilbordlar aracılığıyla herkes davet ediliyor. Resmî açılış içinse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bekleniyor...
ENGELLİLERİN İSTİHDAMI NASIL SAĞLANACAK
Proje Koordinatörü Sevil Şereflişan: “Proje kapsamında kursumuza katılan engellilerle iş adamlarının buluşturulduğu bir yemek düzenlenecek. Amacımız, engellilerle iletişim kurulabileceğini, hepsinin birbirinden farklı becerilerinin olduğunu gösterebilmek. Zaten devlet engelli istihdamına yoğunlaşmış durumda. Bize gelen telefon sayısı da her geçen gün artıyor. Kaliteli, eğitimli personel arayışında birçok şirket. Yakın zamanda Çelebi Holding arayarak bizden 20 kişi istedi. Geçen hafta da bir iş yeri 5 engelliye istihdam sağlayabileceğini söyledi. Kurslar devam ederken kendi çevresiyle iş bulan 10’dan fazla öğrencimiz var. Dersler bittiğinde öğrenciler başarı belgelerini alacak. İş bulmak onlar için daha da kolaylaşacak. Biz de elimizden gelen tüm yardımı bu süreçte yapacağız. Engelli istihdamı sağlamak isteyen şirketler, iş yerleri bizimle irtibata geçebilir.”
PSİKOLOG ÖZGE ŞALK: "ARTIK SÜREKLİ KONUŞMAK, ANLATMAK, PAYLAŞMAK İSTİYORLAR"
“Öğrencilerimizin aileleri ilk başlarda çok tedirgindi. Çocuklarının yanından ayrılmak istemiyor, farklı engel gruplarıyla bir arada bulunmalarından da rahatsızlık duyuyordu. Zamanla tüm bunları konuşarak, güvene dayalı ilişki kurarak aştık. Hiç konuşmayan 35-40 çocuk kendi derdini anlatabilir, soru sorulduğunda cevap verir duruma geldi. Hepsinin içi dolu dolu şimdi. Hep konuşmak, anlatmak, paylaşmak istiyorlar coşkuyla. Bir misafir geliyor, lavaboyu soruyor, hepsi seferber olup cevap vermeye çalışıyor. Göz teması kuramayanlar şimdi ışıldayan gözlerle etrafına, arkadaşına, öğretmenine bakıyor. Bu kadar kısa sürede gelişme göstermelerinin belli başlı sebepleri var bence. Bir kere binamız çok büyük, rahat. Çocuklar burayı çok seviyor, huzur buluyor. Farklı engel gruplarının bir arada bulunması öğrencilerin hayatlarını zenginleştiriyor, onları kendileriyle daha barışık hâle getiriyor. Öğretmen sayımız fazla. Hepsi sabırla, sevgiyle, kırmadan, elinden ne gelirse büyük bir enerjiyle çalışıyor. Hatta vazifelerinin dışında da yardım ediyorlar. Mesela ailelerle toplantı yapıyoruz. Veliler ‘Hocam ne olur saati öğretin.’ diyor. Biz de rica ediyoruz, hocalarımız dersin ilk 10 dakikasını buna ayırıyor. Ya da anneler ‘Çocuğumu bakkala gönderiyorum ama paraları tanımıyor. Üstünü vermeseler istemiyor.’ diye yakınıyor. O zaman hemen öğretmenlerimiz tahtaya büyükten küçüğe paraları yapıştırıp ilk dersin 10-15 dakikasını tüm sınıf kavrayana kadar bu konuya ayırıyor. Engelliler öğrendikleri her yeni bilgiyle biraz daha pozitifleşiyor, sakinleşiyor, özgüven kazanıyor. Dokuduğu kilimi göstererek ‘Bunu ben yaptım.’ diyebiliyor.”
Haber Ara