Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, coğrafi konumlarını değiştiremeyeceklerine göre, Türkiye ile Rum tarafının iş birliğine "mahkum olduğu" görüşünü savunarak, "iş birliğinin" bildik şartlarını açıkladı.
Rum lider, "işbirliğini", "Kıbrıs sorununun çözülmesi, Türk askeri ve Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının adadan gitmesi, Türkiye'nin Kıbrıs'ı kontrol etme çabalarına son vermesi" şartlarına bağladı.
Türkiye'nin, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO), "Rodos'tan Kıbrıs Adası'nın güneybatı sahillerine kadar petrol ve doğalgaz arama-çıkarma ruhsatı vermesini" değerlendiren Hristofyas, "Bunlar kabul edilemez maharetler. Ruhumun bütün gücüyle kınamak istiyorum" dedi.
"Türkiye'nin tuhaf işleyen bir ülke olduğunu" iddia eden Hristofyas, "Tehditlerin bizi yıldıramayacağını bilmesine rağmen, ki bizi yıldıramayacağını söylüyorum, bu vakadaki kendi çıkarlarını da anlamıyor görünüyor" ifadesini kullandı.
Rum yönetiminin tek yanlı "Münhasır Ekonomik Bölge" (MEB) ilan ettiği ve tek yanlı aramalar yaptığı Doğu Akdeniz'deki deniz bölgesinden hidrokarbon bulup çıkarmasında Kıbrıslı Türklerin zararına hiçbir şey olmadığını ileri süren Hristofyas, "Kıbrıslı Türkler de kazanacak. Türkiye'nin de kaybedeceği bir şey yoktur" iddiasında bulundu.
"Ne Kıbrıs'ın ne de Türkiye'nin coğrafi konumlarının değiştirilebileceğini, bu nedenle bu iki tarafın iş birliği yapmaya mahkum olduğunu" belirten Rum lider, bunu "Kıbrıs sorununun çözülmesi, Türk askerinin ve Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının Ada'dan gitmesi, Türkiye'nin Kıbrıs'ı kontrol etme çabalarına son vermesi" şartına bağladı.
Hristofyas, Türkiye'nin Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama-çıkarma ruhsatı vermesiyle ilgili Rum yönetiminin şu anda sözlü girişimlerde bulunduğunu, BM Güvenlik Konseyi, Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu başkanları nezdinde yazılı girişimlerde de bulunacaklarını bildirdi.
Şu ana kadar yaptıkları girişimlere nasıl tepkiler aldıkları yönündeki soru üzerine Hristofyas, "AB'den, Güvenlik Konseyi Daimi üyesi ülkelerden uluslararası hukuk ve deniz hukuku temelinde egemenlik haklarına saygı ve destek teyidi aldıklarını, yapacakları yazılı girişimlerde de bu teyitlerin yineleneceğine inandıklarını" söyledi.
AA