Zaman'ın haberine göre, 28 Şubat soruşturması çerçevesinde gözaltına alınan Batı Çalışma Grubu istihbarat birimi üyelerinin darbe sürecinde yaptığı faaliyetler akıllara durgunluk verecek nitelikte. Yaklaşık 6 milyon insanın fişlendiği süreçte, resmî evraklara yansıyan yazışmalar, darbenin yok etme operasyonuna dönüştüğünü gösteriyor. 2000 yılının Haziran ayında İstihbarat başkanı olan Fevzi Türkeri, Ankara'daki Sincan Halk Eğitim Merkezi'nde görevli bir öğretmeni hedef alıyor. Ev ekonomisi derslerine giren Nurşen Orakçı'yı 'Gizli' ibareli bir yazıyla Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne ihbar eden Türkeri, öğretmenin devlet memurluğundan atılmasını istiyor. "Alınan bir bilgiden hareketle" diye başlayan yazıya, "Adı geçen öğretmen, bundan sonra başını açacağını beyan ederek Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Kurulu'nda yatay geçiş için çaba göstermeye devam ediyor." şeklinde not düşülüyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nda bu öğretmene yardım edenler de belirlenerek uydurma gerekçelerle 'Atatürkçülük' adına suçlu ilan ediliyor. Bu yazıdan sonra kadın öğretmenin meslek hayatı bitiyor.
Haziran 2000 tarihli yazının konusunu, "Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ne aykırı hareket eden öğretmenler" oluşturuyor. 'Genelkurmay Başkanı Namına' yazılan yazı 3 maddeden müteşekkil. İstihbarat Başkanı Fevzi Türkeri paraflı yazı, "Alınan bilgiden" ifadesinden sonra şöyle devam ediyor: "Kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davranışları nedeniyle haklarında yapılan soruşturma ve koğuşturma sonucu devlet memurluğundan uzaklaştırılmalarına karar verilen öğretmenlerin, başka bakanlıklara yatay geçişleri yaptırılarak alınan kararların uygulatılmadığı öğrenilmiştir." Bu tespitten sonra, 'Sincan Halk Eğitim Merkezi'nde görevli' bir öğretmen şu cümlelerle hedef alınıyor: "Ev ekonomisi dersi öğretmeni Nurşen Orakçı'nın hakkında verilen devlet memurluğundan çıkarma kararından kurtulması için Tarım Bakanlığı'na yatay geçiş için gerekli kararnamenin çıkarıldığı bildirilmiştir."
Söz konusu yazı, Sincan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilişiği kesilmediği için yatay geçiş yapamayan Nurşen Orakçı'nın durumunun askeri istihbarat tarafından en ince ayrıntısına kadar takip edildiğini gösteriyor. Yazıdaki şu cümleler öğretmene karşı yürütülen operasyonun ulaştığı boyutları gözler önüne seriyor: "Adı geçen öğretmenin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nda 'bundan sonra başını açacağını' beyan ederek yatay geçiş için çaba göstermeye devam ettiği. Söz konusu işlemlerin, Milli Eğitim Bakanlığı'nda, Personel Genel Müdür Yardımcıları Osman Nuri Ulus ve Mustafa Uyan tarafından planlandığı ve uygulandığı, Personel Genel Müdürü Hüseyin Acar'ın ise bu uygulamaları bilmesine rağmen müdahale etmediği bildirilmiştir."
Postmodern darbe istihbaratının 2000 yılında hazırladığı raporda, hedef alınan son grup ise öğretmene yardım edenler. Yargısız infaza tabi tutulan bu kişiler hakkında Atatürkçülük adına yapılan ihbar şöyle: "Söz konusu genel müdür yardımcılarının; Atatürkçü olarak bilinen yöneticiler hakkında isimsiz şikayet mektubu yazdırdıkları, Atatürkçü görüşlere sahip yöneticiler hakkında kendilerine yakın müfettişler vasıtasıyla tahkikat yaptırdıkları ve hata bulunduğu takdirde bunlara normalin üzerinde ceza verdirerek görevden uzaklaştırılmasını sağladıkları bildirilmiştir. Arz ederim."
Fevzi Türkeri'nin başında bulunduğu istihbaratın fişleme çalışmaları bütün Türkiye'yi kapsıyor. Konya Selçuk İmam Hatip Lisesi'nin öğretmen ve öğrencilerini de takibe almışlar. Bir yarbay, bir albay ve bir tümgeneralden oluşan üç komutanın istihbaratını Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne ihbar eden İstihbarat Başkanı Türkeri, ilçe kaymakamını da görevini yapmamakla suçluyor: "Selçuklu Kaymakamlığı tarafından zamanlı ve zamansız olarak herhangi bir denetleme yapılmadığı öğrenilmiştir."