Nuray Canan, TimeTürk'e konuştu
Türkiye, darbelerle hesaplaştığı bir dönemden geçiyor. 12 Eylül darbecileri hakim karşısına çıkarılırken, 28 Şubat darbecilerine yönelik de üst üste operasyonlar düzenleniyor. Darbe mağdurları ise yaşanan süreci yakından takip ediyor. 28 Şubat'ın mağdurlarından Nuray Canan, 28 Şubat döneminde maruz kaldığı sıkıntıları ve bugün gelinen noktayı TimeTürk'e anlattı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-26 12:00:41
28 Şubatın mağdurlarından biri olarak, İstanbul üniversitesi öğrencisiyken başörtülü sınava girdiğiniz için 6 ay hapis cezası aldınız. O dönem yaşanan olaylarda polis darbesi sonucu bebeğinizi kaybettiniz. Ve belki de başka başka zorluklar... O dönem de yaşadıklarınızı özetleyecek olursanız ne söyleyebilirsiniz?
YASAKÇILARA KARŞI MÜCADELE ETTİM
Ben haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmamak için gücüm nispetinde yasakçılara karşı mücadele ettim.. 28 Şubat sürecinde devleti, saltanatlarını korumak ve güçlendirmek için bir maşa gibi gören ve kullanan zihniyetin dayatmalarına karşı itaatsizlikle direndim, birçok arkadaşım gibi. Netice de bizlere başörtülü olduğumuz için yapılan ayrımcılık tarihte ABD’nin zencilere yaptığı ayrımcılığı aratmayacak nitelikte ve vahşilikteydi. Öğrenci kimliklerine başörtülü fotoğraf kabul edilmemesiyle başlayıp, sınıfların robocop polisler tarafından basılıp başörtülü olduğumuz için hücrelere atılmaya kadar uzanan bir süreç.
Şimdi geriye dönüp baktığımda hafızamdan geçen kareler sınıfta ısrarla sınav kağıdı istediğim an okutmanın ya başını aç ya da sınıfı terk et sözü üzerine yaşadığım öfke bir süre sonra sınıfı kameralar eşliğinde bir yığın robocop polisin basması, yaka paça gözaltına alınmam, terörle mücadele şubesinde sorgulanırken bana ne yapacaklar şimdi diye yaşadığım endişe, önüme, yanıma siyah beyaz numaralar konulup resmimi çekerlerken ve parmak izlerimi alırlarken ne çok ağladığım geliyor aklıma.
Sonrasında bir karakolun bodrum katında hücrede kitli kaldığım anlar ve ardı arkası kesilmeyen yargılanmalar, sorgulanmalar… “Hangi örgütün üyesisin?”, “Neden başörtü takıyorsun?” sorusuna “Allah’ın emri” cevabına gülen “E biz Müslüman değil miyiz” diye homurdanan emir kulları geçiyor gözümün önünden.
Başörtüsüne özgürlük için yaptığımız oturma eylemlerinde coplu, köpekli müdahaleler neticesinde akşam yurda okuldan değil savaştan dönmüş gibi bitkin döndüğüm günler. Hamile olduğumu bile bile gözaltına alındığım gün beni kurban seçtiklerine emin olduğum gündü ancak olan oldu zalimlerin iktidar olduğu her coğrafyada yaşanan cinayetler gibi.
BEBEĞİMİ BEŞ AY ÖLÜ KARDEŞİYLE TAŞIDIM
Bebeğinizi nasıl kaybettiniz?
Gözaltındaydım 16 kişiyle beraber. 7-8 saat olmuştu polisler iki genci çok kötü dövüyordu bayılmışım; gözlerimi açtığımda hastanedeydim, İkiz bebeklerden birinin kalbi durmuş dendiğinde ağlayamamıştım bile, diğerinin de aynı riski taşıdığı gerekçesiyle ve diğerini dünyaya getirebilmek için ölü kardeşiyle beraber taşıdım beş ay. Gözaltındaydım hastanede şoktayım kollarımda serumlar, odamın kapısında polisler sabaha dek nöbet tuttular saat başı kontrol ediyorlardı emir öyleymiş sabah bir gürültü Sultanahmet adliyesine yargılamaya götüreceklermiş kımıldayacak halim yok zorla söktürdüler serumu yetiştirdiler mahkemeye sebep izinsiz gösteri yapmışım.
O dönemde eğitiminizi tamamlamak için Kanada'ya gitmek zorunda kaldınız ve yedi yıl ülkenizden uzakta yaşadınız. Döndüğünüzde ülkenizi nasıl buldunuz? Yedi yıl neler değiştirmişti?
Geldiğimde ben çok değişmiştim ve Türkiye'de de değişimlerin yaşandığını düşünüyordum ancak yedi yıl benim beklentimi karşılayacak kadar uzun bir zaman değilmiş ki hayal kırıklığına uğradım. Geldikten sonra bir TV programındaki sözlerimden dolayı aforoz edilip sonrasında mültecilere yardım eden bir derneğin başkanıyken Kumkapı Karakolunda uğradığım şiddet neticesinde kendimi vatansız bir insan olarak hisseder oldum. Bu arada beş polisi yaraladığım gerekçesiyle sekiz yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorum hala…
2012 Türkiye'sine geldiğimizde ise sizin ve binlerce mağdurun hayatlarında iz bırakan o sistem hukukla yüz yüze geldi . 28 Şubat'ın sorumluları yargılanacak. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Bu darbeye doğrudan ve dolaylı destek verenlerin yargılanması Türkiye’nin geleceği açısından önemli ve umut verici bir gelişme. Despotik uygulamalar halkın üzerinde hegomonya kurarak iktidar peşinde olanların hezimete uğramaları, daha güzel, daha aydınlık günlere geldiğimizin göstergesi tabii ki.
CELLATLAR YARGILANMALI
28 Şubat'ın sorgulanmasını "rövanş" olarak algılayanlar var. Sizin 28 Şubat operasyonları ve sorumlularının yargı önüne çıkartılması hakkında yorumunuz nedir? 28 Şubat operasyonları bir "rövanş" mıdır, yoksa adalet arayışı mı?
Gerek askeri, gerek sivil, dönemin huzur cellatları yargılanmalı ve hak ettikleri cezalara çarptırılmalı ki adalet yerini bulsun. Toplumun her kesiminde ve özellikle medya da kendi menfaatleri gereği koşulları değerlendirmeksizin her zaman güçlüden, iktidardan yana tavır almayı alışkanlık edinmiş bir zümre mevcut. Bu noktadan hareketle o zaman yapılan ayrımcılıklara bana dokunmayan yılan nazarıyla yaklaşarak sessiz kalanların yanında hakim güçlerin her türlü zulmünü alkışlayanlar da oldu. Umut ediyorum ki dönemin sorumluları bir bir yargı önüne çıkartılacaktır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara