Resim-Heykel yasak mıydı değil miydi?
Osmanlı’da dört yaş, dört ay ve dört günlük olan bir çocuğun eline kalem verilir ve elif yazdırılırmış. Peki neden?
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-23 13:24:26
MEDENİYET SANAT İLİŞKİSİ NEDİR?
Medeniyeti, bir toplumun sahip olduğu din anlayışı, dil, düşünce biçimi, hayata bakış, estetik anlayış vb. toplamı olarak tanımlarsak, bunların özü, ifadesi, özeti de güzel sanatlardır. Bir medeniyetin kalitesini, büyüklüğünü öğrenmek için sanat eserlerine bakmalı. İmza nasıl kişinin karakterini ele verirse, sanat eserleri de toplumların, medeniyetlerin karakterini ele verir.
MESCİD-İ NEBEVİ BİR PROTATİPTİR
Asr-ı Saadet, aynı zamanda Müslüman sanatının da temelini oluşturur. Mescid-i Nebevi, bir prototip olarak Müslümanların hayat ve sanat anlayışını yansıtır. Görünüşte Mescid-i Nebevi, kare biçiminde, kerpiç duvarlı, üstü açık bir binadır ama o, işlevselliği ve oluşturduğu anlayış bakımından bir toplumu inşa etmişti. Şöyle ki: Cemaat, zikretmek için, ilim öğrenmek için oraya gelirdi ve orada bu anlamda tartışmalar yaşanırdı. Aynı zamanda gelen yabancı devlet adamları da orada ağırlanır, onlarla orada görüşülürdü, dolayısıyla orası bir anlamda çalışma ofisi gibiydi.
Mescide eklenmiş odalarda Hz. Peygamber ikamet ederdi. Devletin önemli evrakları yine Mescid’e eklenmiş bir odada saklanırdı. İşte tüm bu işlevler, ileriki yıllarda İslam sanatının şahikaları olan külliyeleri oluşturmuştur: Ashab-ı Suffa’ya ayrılmış odacıklar medreseleri, devletin yazılı evrakının bulunduğu oda kütüphaneleri, Mescid’in üstü açık alanı ise kubbeleri oluşturmuştur. İşte o yalın ibadethane, bu fonksiyonları ve bu yapısıyla çağları aşarak Selimiye külliyesi olmuştur, Süleymaniye külliyesi olmuştur, Sultanahmet külliyesi olmuştur.
CAMİ VE CEMEAAT YA DA BİREY VE MEDYA
Batı bireycidir, bencildir. O yüzden Batı’da bireyin sesini duyurmak istemesi esastır. Her şey, bu ses duyurma üzerine kurgulanmıştır Batı’da. Bireyin sesini duyurması için meydanlar bırakılmış, şehir de bu meydanların etrafında oluşturulmuştur. O yüzden Batı kentleri, meydanı merkeze alan kentlerdir.
İslam ise cemaat olmayı önceler. Cemaatin yekvücut olması için cami inşa eder. Bu yüzden Müslüman kentleri cami merkezlidir. Bu, aynı zamanda iki faklı dünyanın, iki farklı inancın hayata bakışlarını da ifade eder. Batı’da birey tektir ve yalnızlıktan kurtulmak için haykırma ihtiyacı duyar, Müslüman toplumlarda ise cemaatle hemhal olur, haykırmaya, isyan etmeye gerek kalmaz.
MÜSLÜMAN, SANAT ADAMIDIR
Yakın zamana kadar bizlere sanattan anlamaz muamelesi yapılırdı. İşin ilginci, içimizden çoğu da bunun böyle olduğunu sanırdık nerdeyse. Oysa ilim ve sanat, medeniyetin sacayaklarından biridir ve biz de ilim ve sanatta daha düne kadar zirve noktadaydık.
Müslüman, sanat adamıdır. Osmanlının ilim merkezleri olan Enderun’da, sanat dersi temel derslerden biriydi. Enderun’da sanatı zorunlu kılan o eğitim olmasaydı, şair sultanlar, müzisyen sultanlar, hattat sultanlar, II. Abdülhamit gibi marangoz sultanlar yetişir miydi hiç?!
Mesela Osmanlı’da dört yaş, dört ay ve dört günlük olan bir çocuğun eline kalem verilir ve elif yazdırılırdı. Bu elif yazdırma, çocuğu kalemle tanıştırmadan, yani ilim ve sanatla tanıştırmadan başka nedir ki! Ya neden elif? O da çocuğa edebi, terbiyeyi ve Allah’ın has isminin ilk harfini öğretme değil mi?
RESİM VE HEYKEL İBADET NİYATİNE YAPILSAYDI?
Müslüman, dünyayı, yani görüneni aramaz. O, öte dünyaların peşindedir, aşkın olanı arar; sonu olan bir şeyle işi yoktur. O yüzden Müslümanların sanatı soyuttur. Oysa resim ve heykel, dünyada bulunan nesnelerin birebir karşılığını yapmaktır. Resim ve heykel, zaten somut olanı bir kez daha somutlaştırmaktan başka bir şey değildir sonuçta.
Dünyayı, yani kalıcı olanı aşmış, başka bir dünyanın peşinde olan Müslüman için bu, gereksiz bir şeydir, abesle iştigaldir. Yoksa, ibadet etme niyetiyle yapılmadığı sürece resim ve heykel yapmanın kime ne zararı olabilir ki?!
Yine bunun gibi, Batı’da bahçecilik ve çiçekçilik çok gelişirken bizde çiçekçilik o kadar gelişmemiştir. Bunun sebebi yine iki medeniyetin hayata bakışlarıyla, öncelikleriyle ilgilidir: Batı için estetik öncelikliyken Müslüman için yapılan işin lüzumsuz olmaması, bir işe yaraması önceliklidir. Bir şeye yaramayan iş, israftır.
O yüzden Batı çiçeği yani estetiği öncelerken Müslüman ise yararlı olanı estetize etmeye çabalar. Müslüman, meyve veren ağaç diker bu yüzden. O ağaçtan sadece kendisi değil kuşlar, çeşitli böcekler de yararlanacaktır çünkü.
SON VİDEO HABER
Haber Ara