Erbakan: asıl irtica Batılılaşma
28 Şubat kararlarının okunduğu Bakanlar Kurulu'nda Erbakan, 'Bize göre de irtica vardır, o da 200 yıldır uygulanan batıya bağlılıktır' diyor
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-23 11:18:35
Fikret Bila'nın Milliyet Gazetesi'nde bugün kaleme aldığı yazısında dönemin bakanlarından Namık Kemal Zeybek'e dayandırdığı bilgiye göre toplantıda 18 madde okundu. Ancak oylama yapılmadı ve imza altına alınmadı. Zeybek, bu kararların tavsiye edildiğini fakat Refah-Yol iktidarı tarafından hiçbir zaman imzalanmadığını ve uygulanmadığını söylüyor.
ERBAKAN'IN İRTİCA TANIMI BAŞKA
Namık Kemal Zeybek, 28 Şubat kararlarının okunduğu Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Necmettin Erbakan'ın bir irtica konuşması yaptığını, "Biz irticayı başka türlü anlıyoruz" dediğini ifade ediyor. Zeybek, Erbakan'ın sözlerini şöyle özetliyor:
"Evet bir irtica vardır ama biz irticadan başka bir şey anlıyoruz. Türkiye'de 200 yıldan beri irtica vardır. Bu geri gidiş manasındadır. Osmanlı'dan itibaren batılılaşma adı altında batıya bağımlılık oluşturmuştur, bize göre esas irtica budur. Biz hep bu irticayla mücadele ettik."
ZEYBEK EVREN'DEN YARDIM İSTEMİŞ
Zeybek, 28 Şubat süreci başlayınca askerin müdahalesini durdurmak amacıyla Kenan Evren'i ziyaret ettiğini belirtti ve şu bilgiyi verdi:
"Ben Devlet Bakanı olarak Marmaris'e gittim, Kenan EVren'i evinde ziyaret ettim. Dedim ki: 'Askerler siyasete müdahale ediyor. Buna engel olmak gerekir. Sizi dinlerler. Konuşun bu işten vazgeçsinler.' Ancak Evren sözlerime karşılık, Marmaris'in güzelliklerinden, ağaçlarından söz etmeye başladı. Ben, tekrar müdahale konusuna gelince de bana 'Bunlar beni dinlemiyorlar, dinlemezler, siz mevcut komutanlarla konuşun' dedi. Anladım ki, Kenan Evren'in bir etkisi kalmamış."
ERBAKAN, DEMİREL'İN ÇİLLER'E GÖREVİ VERMEYECEĞİNİ BİLİYORDU
Zeybek, sürecin atlatılmasında Erbakan'ın başbakanlığı Çiller'e devretmesini bir çıkış yolu olarak görenleri dinledikten sonra bu yolu denemeye değer gördüğünü belirterek şu yorumu yapıyor:
"Erbakan Hoca, Demirel'in görevi Tansu Çiller'e vereceğinden kuşkuluydu ama dönüşümlü başbakanlığı erkene almanın bir çıkış yolu olabileceğine de ikna oldu. Denemeye değer buldu. Ancak kuşkusunda haklı çıktı ve Demirel, Başbakanlık görevini Çiller'e vermedi. Düşünülen şuydu: Eğer Başbakanlığı Çiller devralırsa Türkiye'nin vitrini değişir. Kimse Tansu Hanım'ın laik duruşundan kuşku duymaz. Başbakan Çiller olursa kimse Türkiye'de bir din devleti kurulacağı, irtica olacağı gibi bir endişeye kapılmaz ve askerin de, toplumun da tansiyonu düşer. Bence de eğer Demirel, Başbakanlığı Çiller'e verseydi, o süreç çok daha az bir hasarla atlatılır ve seçimlere de ulaşılırdı."
ESAS SEBEP HAVUZ SİSTEMİ
Zeybek, 28 Şubat'ın nedeninin gösterilmeye çalışıldığı gibi irticai faaliyetler değil, Erbakan'ın uygulamaya soktuğu havuz sistemi olduğunu şöyle anlatıyor:
"Asıl neden havuz sistemidir. Kamunun bütün parasının bir havuzda toplanması ve devletin bankalardan borç alma ihtiyacının giderek azalmaya başlamasıdır. Daha önce parası olan kamu kuruluşu veya kamu bankası, paralarını yurtdışında tutuyor, parası olmayan kamu kurumları da yüksek faizle bankalardan borçlanıyordu. Bankalar hazineye yüksek faizle para veriyor ve yattığı yerden aşırı kârlar elde ediyor, bir bakıma devleti soyuyordu. Havuz sistemi bu mekanizmayı bozduğu için 28 Şubat yapılmıştır. Esas nedeni budur."
SON VİDEO HABER
Haber Ara